HoRTLaK
85 (hoş sohbet)
dördüncü nesil silik 1 takipçi 5.60 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    bir superkahraman olarak tayyipconi

    1.
  1. $akirtcan sözlük si..cilerimizin* tayyip erdoğanı kahraman ilan etmelerinden dolayı benim çizgiroman olarak hayata geçireceğim ve filmlerinin çekilmesini umduğum yeni süperkahraman karakteridir.
    0 ...
  2. kizlara laf atarken annesini dusunmeyen hayvan

    1.
  3. mezarlık eylemi

    ?.
  4. soner yalçın'ın bugün yazısının bir kısmıdır. anlamak isteyen herkes için tarihimizden çarpıcı bir örnekle kıyaslama yapmaktadır.

    Tarih: 17 Nisan 1933. Yer: istanbul.

    Anadolu Ajansı, Bulgaristan/Sofya muhabirinden aldığı haberi abonelerine geçti:

    "Bu gece Deliormanın göbeği olan Razgrad kasabasındaki Türk Mezarlığı, 200 Bulgar tarafından tahrip edildi."

    Gazeteler ve radyo bu olayı haberleştirince Milli Türk Talebi Birliği (MTTB) protesto eylemi yapmak için istanbul Valiliğine başvurdu. izin alamadı.

    Ancak 20 Nisanda Darülfünunda toplanan öğrenciler Maçkadaki Bulgar Konsolosluğunun önüne doğru yürüyüşe geçti. MTTB Başkanı Tevfik ileri burada bir konuşma yaptı.

    Grup dağılacağı sırada ne olduğu pek anlaşılamayan nedenle bir grup Feriköydeki Bulgar Mezarlığına doğru yöneldi. Bu gruba halktan katılımlar oldu. Grup çığ gibi büyüdü; on bin kişiye ulaştı. Pangaltında yürüyenlerin karşısına polis çıktı. Durduramadı.

    Polise ek olarak jandarma güçleri de katıldı. Bulgar Mezarlığı’nın çevresi emniyet güçlerince sarıldı. Dur ihtarına uymayan 80 öğrenci gözaltına alındı.

    Ancak hiçbir önlem öğrencileri yıldıramadı. Gençler birbirlerine yardım ederek yüksek mezarlık duvarlarını aştı. Ve o anda emniyet güçlerini şaşırtan bir olay oldu; mezarlığa giren üniversiteliler mezarlara gül bıraktılar!

    O yıllar, ulusal devletlerin altın yıllarıydı.

    Türkiye gençliği, ulusal sorunlarına ve tarihsel değerlerine önem veriyordu. Yeni bir ülke yaratma heyecanıyla doluydular. Akdeniz Üniversitesindeki öğrencilerin neden kavga ettiklerini bilmiyorum.

    "Biz bu filmi görmüştük" kolaycılığının meseleleri çözeceğine inanmıyorum.

    Keza: Üniversite gençliği ülkesinin sorunlarıyla yakından ilgilenmelidir; şiddete başvurmadan tepkisini dile getirmelidir.

    Tek kaygım var:

    Umarım ayakları bu topraklara basıyordur.

    soner yalçın
    0 ...
  5. gidisin

    ?.
  6. Gidişin ölümüydü umutlarımın
    Güllerin yüreğimde can verişiydi
    Ufkumda her akşam hüzünlü ve dalgın
    Seninle batan ömrümün güneşiydi

    Ardında bir istanbul bıraktın öksüz
    içimde yokluğun ateşini yaktın
    Karanlıklar ortasında güpegündüz
    Yıkılmış dağılmış bir adam bıraktın

    Gün, gün yaklaşan bir şey var; ölüm mü ne?
    Değilse içimde bu ürperti neden!
    Dolaşan kim benimle deli divane

    Güzel olan herşeydi seninle giden
    Şimdi bütün hayallerim yoksul kaldı
    Gittin, BANA BU REZiL iSTANBUL KALDI

    ümit yaşar oğuzcan
    1 ...
  7. ilhan selcuk ulkenin degeridir

    ?.
  8. nazım alpman'ın http://www.internethaber.com daki yazısıdır. anlayamayacak zavallılar ise her yerde olduğu gibi bu sözlükte de olacaktır.

    "Cumhuriyet gazetesi başyazarı ve gazetenin imtiyaz sahibi ilhan Selçuk, Cuma sabahı gün ağarmadan gözaltına alındı.

    ilhan Selçuk kaçıp, göçecek bir insan değildir.

    O 12 Mart faşizminde, 12 Eylül öncesinin kaos döneminde ve 12 Eylül askeri diktatörlüğün ağır baskıcı ortamlarında bile ülkeden ayrılmayı kabul etmedi.

    Yabancı ülkelerin rahat otellerinde, itibarlı mülteci olarak konferans salonlarında nutuk atmak yerine, işkenceci generallerin zulüm köşklerinde onurlu direnişi tercih etti.

    Bu insan şimdi uyduruk tezgah soruşturmalarından mı kaçacak?

    Bir telefon yeterlidir!

    ilhan Selçuk bu ülkedeki her yere göğsünü gererek girebilecek kıratta bir düşün insanıdır.

    ilhan Ağabey Türkiye"de Başbakanları rahatsız (!) etmeye başladığında henüz 21 yaşındaydı. Dönemin istanbul Başsavcısı kendisini çağırıp şöyle demişti:

    -Beyefendi yazılarınızdan rahatsız!..

    O tarihten günümüze kaç başbakan geçtiğini hatırlamak kolay değil. Ama ilhan Selçuk aynı sağlam yerinde duruyor.

    ilhan Ağabey, başbakanların uçaklarına binmez...

    Onların sofralarına oturmaz...

    Seyahatlerinde eşlik etmez...

    Onun için başbakanlar gelir geçer, ilhan Selçuk ve Cumhuriyet aynı mesafeli yerinde durur.

    ilhan Selçuk"u işkence yapan generallerin adını kim hatırlıyor?

    12 Mart"ta, 12 Eylül"de onu yargılayan askeri hakimleri, sıkıyönetim komutanlarının rütbelerini, makamlarını, adlarını, soyadlarını bilenimiz var mı?

    Peki ilhan Selçuk"u bilmeyen kaldı mı?

    Ona 84 yaşında sabaha karşı gözaltı yaşatanları da kimseler bilmeyecek... ilerde hatırlanmayacaklar.

    Bu kadar hoyrat davranmanın hiç bir haklı sebebi olamaz.

    Çünkü; ilhan Ağabey bu ülkenin yaşayan en önemli değerlerinden biridir.

    Kıymetini bilmiyorsanız bari saygılı olun! "

    son olarak (bkz: hepimiz ilhan selçuk'uz)
    17 ...
  9. cici savci

    ?.
  10. yılmaz özdilin 20.03.2008 tarihli köşe yazısıdır. kapak niteliğindedir. tam oturmuştur.

    buyrun:

    DTP kapatılırken...

    Başbakan, hukuka saygı istiyor.

    AKP kapatılırken...

    Başbakan, hukuka bindiriyor.

    *

    Bunu hatırlattım önceki gün.

    E-mail yağdı...

    AKP'liler soruyor:

    "Sen DTP'li misin?"

    *

    Hatta, "askerimiz kahramanca mücadele ederken, sen nasıl olur da hiç utanmadan, DTP'yi savunursun, ayıp ayıp" diyen bile var!

    *

    Peki...

    *

    "Ucu nereye varırsa varsın, bedelini ödemesi gereken kim olursa olsun, ödeteceğiz! Bizzat takip edeceğim... Üstüne gitmeye kararlıyız... Artık ülkemizde hukuk dışında hiçbir hareket tarzına tahammülümüz yok!"

    Kime ait bu laf?

    Başbakan'a.

    "Açık söylüyorum... Sakın, kimse bu soruşturmayı engellemeye çalışmasın... Bunu deneyen, gider!"

    Bu laf kime ait?

    Abdullah Gül'e.

    "Savcı, hepimizin savunduğu yargı bağımsızlığı çerçevesinde soruşturmasını tamamlayıp, iddianamesini hazırlamıştır. Bu konuda bizim bir şey söylememiz mümkün değildir... Hepimizin yargıya güvenmesi lazım."

    Bu kimin?

    Cemil Çiçek'in.

    *

    Ne zaman dediler bunları?

    Savcı, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt'ı "çete" kurmaktan yargılayıp, içeri tıkmak istediği zaman!

    *

    Genelkurmay Başkanı'nı abuk sabuk dedikodularla içeri tıkmak isteyen savcı, cici savcı... AKP'yi kapı gibi belgelerle kapatmak isteyen savcı, çirkin savcı!

    *

    Valla, kendim yazıyorum diye söylemiyorum ama, güzel yazı oldu galiba... Elime sağlık yani.
    1 ...
  11. kimdi o abd ye rest ceken

    1.
  12. bekir coşkunun 01.03.2008 tarihli köşe yazısında türk halkına sorduğu sorudur. çok yerinde ve sorulması gereken bir sorudur. ama cevap alabileceğimizi sanmıyorum.

    HABERLER şöyleydi:

    "Başbakan, ABD'ye rest çekti..."

    Oooooo...

    Çeker çeker.

    Medyaya dağıtılan "Ulusa Sesleniş" metninde rest olarak "işimiz bitince çıkarız" diyordu Başbakan. ABD "çıkın" deyince acele yeni kayıt yapıldı ve Başbakan bu sefer "işimiz bitti" dedi.

    Herhalde izlediniz.

    Nasıl buldunuz "rest"i?..

    Ve uzmanlar "işimizin haftalar-aylar sonra biteceğini" hesaplarken, Kuzey Irak'tan çekilme kararı geldi, dün çekildik.

    *

    Kuzey Irak'a girerken Washington'a kadar gidip kimden izin alındıysa, çıkma işi de oradan sorulur.

    Niçin?

    Çünkü; büyük devlet olmak için; büyük ordu, büyük nüfus, büyük toprak, büyük millet olmak yetmiyor.

    Büyük devlet adamları lazım.

    Donanımlı, bilgili...

    Kendinden emin...

    Ve güven veren...

    Bakın; ingiltere tacının adaylarından Prens Harry'nin Afganistan'da savaştığı ortaya çıktı.

    Kraliçe göndermiş.

    Büyük devlet işte böyle olunur.

    ingiltere'de eğer meydanlara doluşmuş insanlar bir ağızdan "Bilal askere, Bilal askere..." diye bağırsalardı, ingiltere elbette büyük devlet olamazdı.

    Koyun bunun üzerine; Başbakan olmak için kendi parlamentosundan önce Washington'a koşmaları... "Stratejik ortağız" teslimiyetini... "Bu adamı delikten süpüreceğinize kullanın" ödünlerini...

    *

    ABD "çıkın" dedi, çıktık.

    Hepimiz biliyoruz ki, ABD ne derse o...

    Hepimiz biliyoruz ki, ABD'nin istemi dışında karşıya top mermisi bile atılamazken, bu arkadaşlar ABD'nin istemi dışında asla ve asla hareket edemez.

    "Rest"miş...

    Milleti aptal yerine koymanın lüzumu yok...
    2 ...
  13. iyi ama pkk orda degildi

    1.
  14. ön yargısız okunduğu takdirde insanlara çok şey anlatan bir bekir coşkun yazısıdır. ancak gözü kararmış bir akp'li ya da yazının muhatabı bir dtp'li iseniz eksi oy bombardımanına geçeceğinizden şüphem yok. buyrun yazıyı okuyun:

    "YABAN güvercinleri" sınırı geçtiler.

    insanın kulağına telsizlerden yayılan uğultular ve kayalardan seken kurşunların sesleri geliyor.

    Dağlar karlı.

    Hava soğuk.

    Kaç bin annenin korku ve evham içinde ekranlara baktığını ve çocukları için dua okuduklarını tahmin bile edemeyiz.

    iyi ama PKK orada değildi.

    *

    PKK kentlerde...

    PKK masa başlarında...

    PKK devlet koltuklarında...

    PKK belediyelerde...

    PKK parlamentoda...

    PKK işte orda parti binasında...

    PKK hemen gözümüzün önünde, yanı başımızda, karşımızda, içimizde, oramızda, buramızda...

    Parlamentodaki geyik derisi koltuklarda otura otura Türkiye Cumhuriyetinden maaş alanların PKKnın siyasi parçası olduğunu bilmeyen var mıdır?

    Ki gerektiğinde iktidar partisi onlarla el ele verip, işbirliği yapmıyor mu?

    Tüm bu esrarengiz ilişkilerden cesaret alarak daha geçen hafta Türk bayrağını gönderden indirip üzerinde tepinerek parçaladılar.

    Devletin gözü önünde...

    *

    Daha beteri:

    işte; askerimizin Kuzey Iraka gireceğini YouTubeda, 48 saat önceden herkese duyurdular. Hem de kaynak olarak komutanlarımızın özel telefonlarının dinlendiği anlaşılıyor.

    O zaman sınırın hangi yanındadır düşman?

    *

    Bir bildiğim ya da istihbaratım yok; ancak gazetecilik içgüdüsü bana başımıza daha büyük bir çuval geçirilmekte olduğunu söylüyor.

    Hepimiz biliyoruz ki gizli ilişkilerin, bilmediğimiz pazarlıkların, sinsi tuzakların tam ortasındayız.

    Bu satırlar yazıldığı sıralarda "yaban güvercinleri" uzaktaki dağlarda yine canlarını vatanları için koymuşlardı ortaya.

    Dağlar karlı ve soğuktur.

    içimdeki ses ise susmuyor:

    "iyi ama PKK orada değil..."
    18 ...
  15. haddini bil aslanim

    1.
  16. düşünce özürlü, cevap verme yeteneği olmayan insancıkların yazarları kendilerince tehdit etme cümlesi.

    (bkz: internet delikanlısı)
    1 ...
  17. alkan soyak

    1.
  18. 1966 istanbul doğumlu olan Soyak, 1987 yılında Marmara Üniversitesi, iiBF, iktisat Bölümü’nde lisans eğitimini tamamlamıştır.

    1988 yılında aynı bölümde araştırma görevliliği ile akademik kariyerine başlayan Soyak, 1994 yılında iktisadi Gelişme ve Uluslararası iktisat Anabilim dalında doktora derecesi almış, 2000 yılında iktisat Politikası Anabilim Dalı’nda doçentlik ve 2006 yılında profesörlük kadrosuna yükselmiştir.

    Teknoloji iktisadı, Kalkınma Planlaması ve Sektör Analizleri üzerine ulusal yayınevleri tarafından yayınlanmış kitapları, mesleki dergilerde yayınlanmış makaleleri ve ulusal-uluslararası konferanslarda sunulmuş bildirileri bulunan Soyak, halen Marmara Üniversitesi, iktisat Bölümü’nde profesör olarak görevini sürdürmektedir.

    marmara üniversitesinin belki de en iyi, en aydın, en kaliteli hocalarının başında gelmektedir. iktisat ve ekonometri bölümlerinin iktisadi Planlama dersini, maliye bölümünün ise Ekonomik Planlama ve Planlama Politikası derslerine girmektedir.
    0 ...
  19. ort ustunu

    ?.
  20. Milliyet gazetesi köşe yazarı melih aşık'ın bugün(08.02.2008) köşesinde alıntı yaparak yer verdiği yazıdır. okuduğunu anlama yetisi olanlara çok şey anlatabilen bir yazıdır.

    Sosyal güvenlik, sağlık ve sigorta sistemi batmış.
    Sendikal haklar geriletilmiş, çalışma koşulları kötüleştirilmiş, emekçilerin reel ücretleri aşındırılmış.
    Kayıt-dışı ekonomi patlamış; enkaz altından sigortasız işçilerin cansız vücutları çıkarılmış.
    Emekliler banka kuyruklarında ölüme terk edilmiş.
    işsizlik, yoksulluk ve gelir dağılımı adaletsizliğinde rekorlar kırılmış.
    Sosyal devletin işlevlerini yardım fenerleri ve tarikat ilişkileri almış.
    Yoksullaştırılan kitleler, erzak torbalarına ve ramazan çadırlarına mahkûm edilmiş.
    Örtün üstünü türbanla...
    Birçok devlet kurumu gibi YÖK'ün de siyasallaşmasına yönelik sürece kapı açılmış.
    Piyasacı yaklaşım eğitime sıçratılmış; yüksek öğrenimde "paralı eğitim" temel hedef olarak ortaya konulmuş.
    Vakıf ve özel üniversitelerin açılması desteklenerek, 'gecekondu üniversitelerine' kapı açılmış.
    Her 'il'e bir üniversite saplantısıyla, üniversiteler 'lise'leştirilmiş; kadrolarında profesör olmayan bölümler faaliyete geçirilmiş.
    Yeni açılan üniversitelerin çoğunda siyasal kadrolaşmalara yol verilmiş.
    'Tarikat-öğrenci evleri' devletin öğrenci yurtlarını ikame eder hale getirilmiş.
    Örtün üstünü türbanla...

    Alkan Soyak- Güvercinevi.net
    0 ...
  21. kiz sen finansin neresindensin

    ?.
  22. yılmaz özdil'in 12.01.2008 tarihli köşe yazısının başlığıdır. üstad yine güzel, kısa, anlaşılır ve yerine ulaşır bir yazı yazmış. buyrun tamamı aşağıda:

    22 Temmuz...

    Ağustos.

    Eylül.

    Ekim.

    Kasım.

    Aralık.

    10 Ocak...

    Hükümetin "eylem planı" açıklandı.

    *

    "Plan"ı açıklamak 6 ay sürüyorsa...

    "Eylem"i varın siz düşünün gari.

    *

    Plan, 145 madde.

    103 tane "cek..."

    42 tane "cak..."

    Biri, Merkez Bankası, Ankara’dan istanbul’a taşına"cak."

    Niye?

    "Para orada."

    *

    Fransa’nın merkez bankası, başkent Paris’te... ingiltere’ninki, Londra’da.

    Rusya’nın Moskova’da.

    ispanya’nın Madrid’de.

    Denilebilir ki:

    "O ülkelerin başkentlerinden büyük şehirleri yok; dolayısıyla, finans merkezleri de mecburen başkentleri."

    Mantıklı.

    *

    ABD’nin finans merkezi neresi?

    New York.

    Where is the merkez bankası?

    Washington.

    Mantıksız mı?

    *

    italya’nın merkez bankası, neden Milano’da değil de, Roma’da? Çin’inki, neden Şanghay’da değil de, Pekin’de? Brezilya’nınki, neden Sao Paulo’da değil de, Brasil’de? isviçre’ninki, neden Zürih’te değil de, Bern’de?

    Ve...

    Türkiye’nin merkez bankası, neden padişah efendimizin başkentinde değil de, "Cumhuriyet"in başkenti "istiklal" caddesi "Ulus"ta?

    *

    istisna yok mu? Var.

    Mesela, Almanya...

    Başkent, Berlin.

    Merkez bankası, Frankfurt.

    Peki, tutunacak dal mıdır?

    Değildir.

    Çünkü, Alman merkez bankası, 1957’de kuruldu... Kuruluş kanununa "başkent Berlin olmadığı sürece, merkez bankasının yeri Frankfurt’tur" diye madde konuldu. Yıllar geçti, devir değişti. Devir değişirken, işin rengi de değişti. Avrupa Birliği merkez bankası, bölünmüş Berlin’de kurulamayacağı için, Frankfurt’ta kurulmuştu. Berlin, Berlin oldu ama, o saatten sonra Alman merkez bankasını kaldırıp Berlin’e götürmek, manasız hale geldi. Bu yüzden yeni bir kanun çıkardılar, "Merkez bankası Frankfurt’ta kalacaktır" dediler.

    *

    Peki nedir? Bence şudur...

    *

    Merkez bankası sadece "kasa" değil.

    insan.

    Merkez bankasında çalışanlar, mesleklerinin en seçkin, en eğitimli, en birikimli, en saygın insanlarından.

    Ama, memur.

    Aldıkları maaş ve lojman imkanları sayesinde, Ankara’da uygun bir "standart"ta yaşayabiliyorlar.

    istanbul’a taşınmak zorunda kalırlarsa, o "standart"ta kalabilmeleri imkánsız.

    Ne olacak?

    Ya istifa edecekler.

    Ya emekli olacaklar.

    Ya da, önce istanbul’a gelecekler, sonra da, merkezleri istanbul’da bulunan "özel" bankalar tarafından kapışılacaklar!

    Kapışılınca ne olacak?

    Merkez bankası boşalacak.

    "Kadro"lar boşalınca ne olacak?

    *

    Arkadaşlar dolduracak.
    -----
    ayrıca (bkz: merkez bankasi nin istanbul a tasinmasi)
    1 ...
  23. hidayete oy verelim kampanyasi

    ?.
  24. arkadaslar NBA All-STAR haftasonuna sadece 21 gün kaldı. gecen yil Mehmet okurun all-star olmasindan sonra bu yil Hedo Turkoglu'nun da all-star olma sansi var. mukemmel bir sezon geciriyor ve ortalamalari oldukca yuksek. ancak yeteri kadar oy alamadigi icin su anda 7. sırada.

    forvetler arasında ilk 2'ye girebilecek kadar oy alması imkansiz ama en azından koclarin sececegi 7 oyuncu arasinda olabilmesi icin oy kullanalim. kullandirtalim.

    http://www.nba.com/allsta...p?bid=NBA&mid=b_asb08
    3 ...
  25. 19 aralik 2007 tarihli leman dergisi kapagi

    1.
  26. bazılarına gerçekten kapak olmuştur umarım:

    http://w9.gazetevatan.com...d=152490&Categoryid=7

    edit: mesaj yerine ulaşmış, bazılarına kapak olmuştur.
    1 ...
  27. konu turkiye olunca ortada olmayan komunistler

    ?.
  28. son terör olaylarının üstünden 5 gün geçmesine rağmen hiç bir yerde, hiç bir üniversitede göremediniz onları. her olayda bildiri dağıtan tkpliler yoktu ortalarda. düzenlenen gösterilerde, açılan pankartlarda, atılan sloganlarda göremediniz, duyamadınız bu arkadaşları.

    ama siz ne zaman sesinizi duyurmak isteseniz, bir kaç satır yazıp içinizi rahatlatmaya çalışssanız eksi oy olup yağdılar; açtığınız başlıklarla dalga geçtiler.

    iyi tanıyın bu insancıkları. onlar kendilerine devrimci, hümanist, sosyalist, marksist, cumhuriyetçi -hatta içlerinden bazı utanmazlar kemalist bile- derler.

    peki 5 gündür neden teröre karşı seslerini yükseltmezken, sizlere laf yetiştirme yarışına girerler hiç düşündünüz mü?

    %99'u alevi/kürt olan bu komunist arkadaşlarımız neden türkiye cumhuriyeti devletine sahip çıkmazlar?

    not: pkk'nın komunist bir örgüt olduğunu bilmeyen varsa da öğrenmiş oldu bu sayede.
    6 ...
  29. bir gece ansizin liv tyler yengeniz

    1.
  30. pain in my heart

    1.
  31. soul ve jazz müziğin efsane isimlerinden otis redding'in muhteşem aşk şarkısı.

    Pain in my heart
    she's treating me cold
    where can my baby be
    Lord no one knows.

    Pain in my heart just won't let me sleep
    where can my baby be
    Lord where can she be

    Another day, as again it is though
    I want you to come back, come back, come back, baby, 'till I get enough
    A little pain in my heart just won't let me be
    wake up at restless nights
    Lord and I can't even sleep

    Stop this little pain in my heart

    Another day as again it's rough
    I want you to love me, love me, love me, baby, 'till I get enough
    Pain in my heart, a little pain in my heart
    stop this little pain in my heart
    stop this little pain in my heart
    someone stop this pain
    someone stop this pain
    1 ...
  32. derin uzuntu

    ?.
  33. yılmaz özdil'in 09.10.2007 tarihli yazısı. fazla söze gerek bırakmıyor aslında. biz artık derin üzüntülü bir başbakan değil vatanına, vatan evlatlarına sahip çıkan, kararlı, cesur ve akıllı bir başbakan istiyoruz. işte yazı:

    Derin üzüntü...

    30 Haziran, 3 şehit.

    Başbakan, Genelkurmay Başkanı’na başsağlığı telgrafı gönderdi, "Derin üzüntü duydum, aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet, şahsınızda Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarımıza başsağlığı dilerim" dedi.

    4-9 Temmuz, 2 şehit.

    Başbakan, Genelkurmay Başkanı’na başsağlığı telgrafları gönderdi, "Derin üzüntü duydum, aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet, şahsınızda Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarımıza başsağlığı dilerim" dedi.

    12-16-17 Temmuz, 5 şehit.

    Başbakan, Genelkurmay Başkanı’na başsağlığı telgrafları gönderdi, "Derin üzüntü duydum, aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet, şahsınızda Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarımıza başsağlığı dilerim" dedi.

    *

    22 Temmuz...

    Durmak yok, telgrafa devam.

    *

    26-29 Temmuz, 2 şehit.

    Başbakan, Genelkurmay Başkanı’na başsağlığı telgrafları gönderdi, "Derin üzüntü duydum, aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet, şahsınızda Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarımıza başsağlığı dilerim" dedi.

    1 Ağustos, 3 şehit...

    Başbakan, Genelkurmay Başkanı’na başsağlığı telgrafı gönderdi, "3 askerimizin şehit olmasından derin üzüntü duydum, aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet, şahsınızda Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarımıza başsağlığı dilerim" dedi.

    2 saat sonra, şehit sayısı arttı.

    Başbakan, Genelkurmay Başkanı’na ikinci başsağlığı telgrafı gönderdi, "5 askerimizin şehit olmasından derin üzüntü duydum, aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet, şahsınızda Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarımıza başsağlığı dilerim" dedi.

    4-7 Ağustos, 4 şehit.

    Başbakan, Genelkurmay Başkanı’na başsağlığı telgrafları gönderdi, "Derin üzüntü duydum, aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet, şahsınızda Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarımıza başsağlığı dilerim" dedi.

    17-19-24-29 Ağustos, 6 şehit.

    Başbakan, Genelkurmay Başkanı’na başsağlığı telgrafları gönderdi, "Derin üzüntü duydum, aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet, şahsınızda Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarımıza başsağlığı dilerim" dedi.

    18-25-26 Eylül, 5 şehit.

    Başbakan, Genelkurmay Başkanı’na başsağlığı telgrafları gönderdi, "Derin üzüntü duydum, aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet, şahsınızda Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarımıza başsağlığı dilerim" dedi.

    6 Ekim, 1 şehit.

    Başbakan, Genelkurmay Başkanı’na başsağlığı telgrafı gönderdi, "Derin üzüntü duydum, aziz şehidimize Allah’tan rahmet, şahsınızda Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarımıza başsağlığı dilerim" dedi.

    *

    7 Ekim 13... 8 Ekim 2 şehit daha.

    Başbakan, Genelkurmay Başkanı’na başsağlığı telgrafları gönderdi, "Derin üzüntü duydum, aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet, şahsınızda Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarımıza başsağlığı dilerim" dedi.
    0 ...
  34. © 2025 uludağ sözlük