amerikalı köpekler ülkemize yaptığı saldırı karşısında hiç bir tepkimiz olamıyor. trabzondan bağırsan ne olacak. bu kadar mı küçüğüz biz? elbette amerika bize saldıracak. adamlar düşmanımız. bizde onları batırmak isteriz. ama niye bu kadar aciziz? hani büyük türkiye?
ikinci yarı en zor deplasmanlarını atlattılar.
bundan sonra bjk, başakşehir,ts ve ilk yarının sonunda kaybettiği tüm takımlar arenaya gelecek.
ilginç bir durum.
sevgili arkadaşlar bildiğiniz üzere ülkemizin eğitim durumu ortada son üniversiteye giriş sınavını düşünecek olursak son yılların en güzel üniversite sınav sistemi hazırlandı ancak bunu taçlandırmak için lise eğitim sistemi de köklü biçimde değişmelidir.
bir çok öğretmen aslında 4 sene de anlatacağı konuları çok rahat 2 senede anlatacağını söylüyor durum böyleyken ve ülkemizin öğrencilerinin en büyük sorunu matematik, türkçe ve yabancı dilken. Bence olması gereken tam olarak şudur:
1. Sene sadece hazırlık olmalıdır. Aynı üniversite gibi ancak tek fark birinci sınıf lise öğrencisi o sene boyunca sadece TEMEL MATEMATiK, TÜRKÇE ve Yabancı Dil Eğitimi almalıdır. Yekta saraçın dediği gibi okuduğunu anlayan yorumlayan bir nesil istiyorsak bunu sadece üniversite sınavında yapmak yeterli değil. Lise de bunun temeli atılması gerekiyor.
Kalan 3 sene ise sadece (Türkçe, Matematik, Edebiyat, Tarih, Coğrafya, Biyoloji, Fizik, Kimya) bu dersler zorunlu ders olmalıdır. Kredi sistemi gelmelidir. Bir öğrenci bir sınıfı geçebilmesi için bir kredi sayısı olmalıdır. Örnek: 40. Bu Zorunlu derslerin toplamı 30 kredi olmalı kalan 10 kredi ise seçmeli derslerden olmalıdır. Bu seçmeli dersler ise (Din Kültürü, Felsefe, Sosyoloji, inkılap tarihi, Fıkıh, Siyer, Hz Muhammedin Hayatı) vb. dersler olmalı.
Bu dediğim şeyden islami kesim rahatsızlık duyabilir. Ancak dinde zorlama yoktur. isteyen öğrenci seçer istemeyen seçmez.
1. Bundan 10 yıl önce en çok izlenen bir dizi ile şuan en çok izlenen bir dizi arasında kıyaslama yapacak olursak aradaki farkın iki katı olduğunu görürüz yani yeni gelen nesil televizyonla gerçekten arası sanıldığı gibi çok iyi değil. Bunun yerine internet dizileri, internet filmleri takip ediyorlar veya normal dizilerin ertesi gün youtube kanalından takibini yapıyorlar. ister istemez dizi sektörünün bilişim alanına girmek zorunda olduğunu gösteriyor bu. Zaten yurtdışında durum tam anlamıyla böyle.
2. netflix, blutv gibi üyeliklerin sayısı her geçen gün artış gösteriyor.
3. Genç nesil büyük medya patronlarının yarattığı ünlüleri değilde kendi yarattığı ünlüleri takip ediyor. Kimdir bunlar? sevesiniz sevmezsiniz: Enes Batur, Orkun Işıtmak, Jahrein, Pintipanda vb. vb.
Bu alanda mesela bazı insanlar çok rahatsız oluyor bu isimlerin para kazanmasını ancak ben bu insanların para kazanmasından çok televizyon ekranlarında dizi çeken insanların para kazanmasından rahatsız alıyorum. Şaka maka bu ülkede ibrahim tatlıses gibi bir adam milyonlar kazandı / kazanıyor. Bence bu daha acı bir durumdur enes baturun çok para kazanmasından.
ve dediğim gibi gelecek sadece bilişime kayıyor ve bilişim arenasında içerik üreten(youtube olur veya büyük ölçekli küçük ölçekli internet dizileri olur) para kazanmak zorunda. siz kabul etseniz de etmeseniz de geleceğin mesleği tam anlamıyla budur.
4. Oyun satın alma evet türkiye de son yıllarda Steam platformu üzerinden oyun satın alma oranıda ciddi oranda artmış durumda. Bunun için Steam'i ziyaret edebilirsiniz.
muazzam bir özelliktir. örneğin "pizza" kelimesi içeren tüm mesajları engelleyebiliyorum ancak uyanık firmalar gidip "pizza" yerine "pızza" olarak atıyorlar. casino kelimesini engelliyorum bu sefer casno olarak atıyorlar. viagra fiyatları kelimesini engelliyoum bu sefer vıagra fıyatlari olarak atıyorlar. kesin bir çözümü var mı sevgili sözlük?
Ben allaha şükür iyi para kazanıyorum asla aç kalmadım yokluk görmedim. Allah göstermesin de. küçümsemek için de demiyorum ama gerçekten yardıma en çok ihtiyacı olan, ay sonunu getirmek için canla başla çalışan insanlar bu hükümeti destekliyor lan?
başımdan geçen anıyı anlatayım sizlere:
Bugün eve giderken marketten bir şeyler alıp öyle geçeyim dedim. Markette mütedeyyin kesim diyebileceğimiz bir anne ve kızını gördüm kızı maskimum 7-8 yaşlarında ve ona da çarşaf giydirmişler. kızı çocuk olduğu için çikolata istedi. Annesi sordu ne kadar bunun fiyatı diye kasiyer fiyatı söyledikten sonra yerine bıraktı sonra alırız kızım dedi.
Bakınız bu çok acı tablodur. O insanla başka yerde konuşsam konumuz siyaset olsa yüksek ihtimalle ekonominin ne kadar iyi olduğu, bolluk içinde yaşadıklarını söyleyecektir.
Evet. Yardım etmek istedim o çikolatayı o kız çocuğuna ben almak istedim ama o annenin gururu kırılır diye alamadım.
üzülüyorum sevgili arkadaşlar. yoksulluk içinde yaşayıp bu gaddar, kendinden başkasını düşünmeyen halktan yoksul kesimden oy alıp patronların , iş adamlarının, inşaat baronlarının önünü açan iktidardan nefret ediyorum.
hayır anlamıyorum arkadaş bir taraf var bu insanların tüm derdi mustafa kemal dindar değildi diyerek karalama çalışması yapmak. birde diğer taraf var hayır mustafa kemal müslümandı çünkü şunları şunları yaptı diye adamın müslüman olduğunu kanıtlamaya çalışan güruh.
arkadaşlar ben mustafa kemali severim saygı duyarım ama niye? çünkü hocaları astı diye, kuran kurslarını kapattı diye.
niye eleştiririm? diyanetin kurulmasına destek verdi diye, tam olarak hocaları asamadı bazı hocaları bıraktı diye.
gerçekten hayret verici bir durumdur. istifa gündemi oluşup o saraya çağrılıp istifa etmeyen tek kişi olarak tarihe geçmiştir melih gökçek. ya aralarında bir anlaşma yaptılar yada gerçekten "parti içi güc" olarak melih gökçek reisten büyük.
vardır böyle bir şey. asla araplara laf söyletmezler. onlara sorsak dünyaya gelmeden önce TÜRK mü olmak isterdin yoksa pis arap mı onlar arap olmayı tercih ederdi eminim.
bunlar için müslümanlık TÜRK olmaktan daha yücedir.
ikisinin ortak yanları çoktur ama kültür - sanat - tarih bilgisi - siyaset bilgisi olarak stalin'in daha kültürlü olduğu ve kazanacağı karşılaşma.
ortak noktaları:
ikisi de yolu çıktığı yol arkadaşlarını ortadan kaldırmıştır. (stalin bunu dönemin şartları gereği katlederek yapmıştır tayyip tasfiye ederek)
ikisi de gerçekleri çok iyi manipüle eder. herkesin gördüğü inandığı ve doğru bildiği şeyleri kendileri ne düşünüyorsa aslında ona çeviren yani onun doğru olduğunu kabul ettirirler.
ikisi de halk üzerinde etkilidir. şimdi bazıları yok efendim stalin katliamlar yaptı insanları katletti demesin. evet yaptı ama onları öyle bir anlattı ki halka halk onların vatan haini, devletin yıkılmasını isteyen kişiler olduğuna inandırdı.
say say bitmez.
ama dediğim gibi kültürel anlam da stalin yine daha öndedir. o kadar kitap okuyup kitap yazmak kolay iş değildir. ve bu adam öleli 50 yıldan fazla oldu nerdeyse hala tüm dünyada takipçileri var. tayyip erdoğanı kimse hatırlamayacak. busch gibi olacak.
15 temmuz şehitlerini ömür boyu hatırlatacaklar ama cizre şehitlerini hiç bir zaman hatırlamayacağız. Çünkü cizre şehitlerimiz recep tayyip erdoğan için değil vatan için şehit düşmüştür.
geçen sene de 15 temmuz da evimde oturdum bu sene de oturuyorum. vatanımı milletimi seviyorum ama bu akp'nin mitingine şovuna katılacağım anlamına gelmez. birde çıkacak recep tayyip erdoğan bana konuşma yapacak öyle mi? ben ondan daha bilgiliyim daha çok şey okudum o beni dinlesin.
evet sevgili sözlük yazarları bu gece bunu tartışalım. beşiktaş taraftarının asıl sorunu nedir gerçekten ya. bunu düşünüyorum. şimdi bir futbol takımına en büyük demek için o futbol takımının bulunduğu kulvar da en çok şampiyonluk, en çok kupa kazanması gerekmez mi? yani bu böyledir. buna itiraz eden gitsin başka bir şey izlesin. Peki bu kulvar da yani lig tarihin de en çok kupa kazanan takımlar sıralamasın da beşiktaş neden trabzonsporun bir tık ileresin de yani 3. konum da? buna rağmen nasıl bir taraftar kendini en büyük sanar.
istanbul da yaşıyorum ve buradan örnek vereceğim. bu olay nedense sadece kirazlı yenikapı metrosu, t1 bağcılar kabataş tramvay hattında yaşanıyor. ben mesela bağcılar da yaşıyorum buradan metroya binip zeytinburnu istasyonundan marmaraya aktarma yapıyorum. oradan marmaray ile kadıköye geçiyorum inanın tam bir kültür şoku yaşıyorum. zeytinburnu bağcılar da adamlar kapılar açılıyor huraa saldırırken elit istanbul beyefendileri ve hanımefendilerinin oturduğu kadıköy de önce inenler iniyor sonra biniyorlar.
karar gazetesi etrafında toparlanan ak parti grubudur. başını ahmet davutoğlu çeker.
bunları görüşleri genel hatları ile şöyledir:
* ak parti ab ile ilişkilerini iyi tutmalı.
* türkiye ab'ye girmeli.
* akp 2002 ve 2011 yılları arasında yaptığı reformları tekrar yapmaya başlamalı.
* basın özgürlüğü geliştirilmeli ve hiç bir gazeteci içeri tıkılmamalı.
önceleri ne güzel düzenli bir işim vardı. sabah kalkar giderdim akşam gelirdim. fakat işi bırakıp freelance olarak devam etmeye başlayınca böyle düzensiz bir yaşantım oldu.
iyi yanları da var elbette. ama sonuç olarak insan bünyesine aykırı bu yaptığım şey.
sevgili sözlük şu zamana kadar hep nescafe içen biri olarak bu hafta sonu bir arkadaşın ısrarı ile starbaks gittim ve orada filtre kahve içtim.
aman allahım yok böyle bir tat! neyse şimdi burada kesin kahveden anlayan kişiler vardır. starbaks daki gibi filtre kahveyi nasıl evde yapabilirim french press ile? hangi marka almam gerekiyor kahveyi.
