başlık: beyler knorr nor diye mi okunuyo lan
entry 2: lan 2-3 yerde k harfi söylenmiyo diye bütün harflerini koskoca bi dilden nasıl atarsın şerefsiz faşist. ***
sevgili sevgilimle abisi taksim'e gitmişlerdir. karşılarına bir şarapçı çıkar ve diyalog gerçekleşir:
şarapçı: ben taksim'i güzelleştirme vakfından geliyorum da.. taksim'i güzelleştirmek için 5 lira para topluyoruz.
abisi: napıcaksınız 5 lirayı?
şarapçı: ben şimdi şarap alıcam, içicem, kafam güzel olucak, kafam güzel olunca da taksim güzel olucak!..
sevgili sevgilim: bsg ya!.. *
edit: artık sevgilim değildir kendileri. yolu açık ola :)
gözüne bişey mi kaçmıştı bişey mi girmişti hatırlamıyorum. her neyse bi haller olmuştu gözüne ve adaya gelen doktora ingilizce olarak gözündeki sıkıntıyı anlacaktır ama ingilizcesi buna yetmeyince şu tarz bişeyler söyler:
doktora: bla bla bla tu may eyy to ey ey tu..
arkdaşlarına dönerek: göz ey miydi yaa?!!..
ben herşeyden habersiz salonda uzanmakta olan, çok ama çok sevdiğim abiceğizimin yanına giderim, yanağına bir öpücük kondururum ve akabinde diyalog gerçekleşir:
ben: abilerin bitanesi bi isteğin var mı? *
abim: * var tabi fanta getir bana! çabuk, çabuk!!
ben: tamam! (koşakoşa getiririm fantasını ve bir öpücük daha)
derken abim sigara paketini uzatır ve..
abim: al hadi..
ben: (hönk! hass.. nası oluyo yaa?!) ee.. yok almıyım ben..
abim: bilmiyo muyum sanıyosun..
ben: (ah anne yaa) * yoo bilmen gayet doğal herkes biliyo zaten.. (ve sigara abinin ısrarları sonucu alınır ve balkonda keyifle tüttürülür) *
sussam yalnızlık, konuşsam ayrılık.
dönsem yıkılış, dönmesem yokoluş..
şimdi ben susuyorum, yalnızlığa talip.
sende sus bana
sus ki bir daha ölmeyeyim!..
karanlıkta, mutfak kapısının eşiğinde pusuya yatıp senin geçmeni beklemesi. sen ordan geçerken de ayaklarına atlayıp aynı yeri defalarca pati atmak suretiyle çizip kanatması..
yalın'ın bir bakmışsın albümünün belki de en çok sevdiğim şarkısı:
küçücüğüm herşeyim nolur çok uzaklara gitme. gidersen öleceğim, karanlığa döneceğim..
sizden yaşça küçük birine hitap kelimesi de olabilir:
küçücüğüm seni seviyorum..
Zeynep'le murat'ın düğününde düğün yapılan yer havaya uçtu tam anlamıyla. hiç kimseye bişey olmadı herkes ayakta tedavi edildi gitti. ama zeynep komalara girdi.. geçen sezonun son bölümünde de sinan'la elif bi binaya giriyolar ki ondan sonrası tesadüf üztüne tesadüf.. yine bina tam anlamıyla havaya uçuyor. sinan'a hiç bişey olmuyor ama elif komalık.. anlayan varsa beri gelsin.. *
kafasına koymuştur bi kere gitmeyi. ne dersen de vazgeçirmezsin. ağlarsın, zırlarsın.. ama yine de gidicektir o bi kere.. bilirsin sonunun böyle olucağını az çok. bilirsin o yokken uykulardan uyanıp kendi kendine "gitme!" diye diye ağlayacağını, hıçkırıklara boğulacağını, zaman farkı olmaksızın gece, gündüz sadece onu, onunla geçirdiğin günleri düşüneceğini, soranlara seni anlamayacakları için hiç bişey söyleyemeyeceğini, yoluna o olmadan keşke'lerle devam edeceğini.. hepsini bilirsin aslında.. ama bütün bunları düşünürken o giderken "gitme!" diyemezsin.. işte o giderken diyemediğin sözcüktür gitme..
Çocuk peltekmiş. Öğretmeni tahtaya kaldırmış ve tahtadaki "kedi sütü iç" yazısını okumasını istemiş. Çocuk "tedi tütü it" demiş. Öğretmen bağırmış "doğru oku" demiş. Çocuk yine "tedi tütü it" demiş. Öğretmen açok sinirlenmiş ve çocuğu dövmüş, "doğru oku dedim sana şunu" demiş. Çocuğun artık canına tak etmiş ve bağırmiş: "anatini tittimin tediti ittene tu tütü!.. *
paranoyak halim
yok benim tedavim
alo aşkım nerdesin
neredesin kimlesin
anlamak ne mümkün
olur böyle hergün
düşünmeden duramam
başka türlü olamam
şeklinde devam eden ebru elver şarkısı..
malum staj yapmaktayım.. bir otelin fitness center'ı ve havuz'u arasında mekik dokuyorum. az önce meydana gelmiş bi olayı aynen aktarıyorum..
fitness center'a üye olan biri üyeliğini donduracaktır ve bunu deftere ben kaydedeceğimdir..
bh:burak hoca
ah: arzu hoca
ben: burak hocam x kişisi 2 aylık dondurma istiyo *
bh: dondurma mı istiyo? nerden istiyo?
ben: mado'dan *
bh: tamam o zaman * sen not al deftere.
ben: bugünden mi dondurucakmış?
ah: bugünden heralde bilmiyorum ki
neyse x aranır durum öğrenilir..
bh: bugünden itibarenmiş
ben: bugün ayın kaçı ki 25 mi?
bh: 30'u *
ben: ya hocam 25'i mi?
bh: 25.. aa yol paraları alınıyo bugün hadi ben gittim paramı almaya *
ben: ahaha tamam.. yaa bugün ayın 25'i mi?!
ah: * evet 25'i..
hepimiz yerlerde *
abim: yaa bi alt yazı yapmışlar görme.. adam sadece "don't" diyo alt yazı: "hayır yapma onlar seni öldürür." (tarzı bişey dedi) şeklinde. Hey yarabbim.. * "bender" "bükücü" demek "üfleyici" diye çevirmişler. avatar'ı da "üfürükçü" olarak çevirmişler..
ablam: ne demek ki?
ben: bişey demek değil isim sadece.
ablam: olur mu canım msn de var ya resim :D
abim : yaa evet haklı :D
ablam: yaa damla * şu üfürükçünü bi değiştir yaa. ahaha
ortam yerlerde haliyle *
yine abim, ben, kuzen ve ablam.. ablam abimin yüzüne tükürmek suretiyle onu kızdırdıktan sonra tuvalete kitlemiştir kendini. abim, ben, kuzenim ise ablamın dışarı çıkmasını ve abimin ona ne gibi işkenceler yapacağını beklemekteyizdir tuvaletin kapısında.. tuvaletin ışığını kapatmıştır abim..
ablam:(içerde) ay başım ağrıyo çok.
ben: aha tuvalete dert anlatıyo ahaha *
Abim&kuzenim: ahaha mal *
Ablam: ay geğircem şimdi..
Abim: sıkı durun sıçmayı da öğrenicek birazdan ahaha * :):)
5 dakika sonra..
ablam: yaa bu sifonun içi de görünmüyo ki açşu ışığı!
abim: mal sifonun içini görüp napıcan!
kuzen: daha oturduğu şeyin adını bilmiyo *
ablam: biliyorum. klozöt!!
abim: klozöt mü?!
abim, ben, kuzen: ahahahaha! **
yine aynı gece aynı saatlerde abimin odasındayız. ben, abim, ablam, kuzenim burcu güneş'in beyaz show'da çile çekişini izliyoruz..
ablam: burcu güneş'in ağzı da amma büyükmüş he.
abim: tabi canım. nerdeyse bülent ersoy kadar büyük.
ablam: bülent ersoy'un ağzı büyük mü?
ben: yok artık. soruya bak..
abim: büyük ne kelime lan fırın gibi *
ben: ekmek sürüyolar içine ahaha *
abim: yok kızım abartma pide yapıyolar içinde. hani ocakbaşı var ya bu da bülent başı :d
Dün gece 23:30 suları. Abim ve ablam coşmuş durumda. Balkonda serin serin oturmaktayken abim kediyle oynamaktadır. Derken ablamla abim arasında geçen diyalogtur..
ablam: Öyleyse aşk Adem'le havva'dan bize kalan bir nedir?
abim: ne bilim. kazıktır herhalde.. *