aradaki hoşluğun yerini soğuk rüzgarın aldığını gösteren olay. ana babaların birbirine adlarıyla (sonuna bey/hanım kelimesini getirerek) seslenmeleri ise doğal.
in rainbows eserini indirmiş 5000 kişi üzerinde yapılan bir araştırmaya göre, 1429 kişi hemen hemen hiçbir şey ödemeden, bedavaya indirmiş.
2776 kişi 10£ a kadar bir ücret ödemiş. 673 kişi ise 40 £ ödemiş.
yaptığım inanılmaz hesaplara göre, kişi başı yapılan ödeme 8.44£.
bu da, iyi bir fiyat.
samsun'a çıkmasından önce, kendisinin fikirlerini önemsemeyen, kendisini ciddiye bile almayan o kadar insan olmuş ki.
kendisi şatoda, sarayda büyümedi.
çocukluğunda yetim kaldı. babasını kaybetti.
ülkesini dünyanın vahşi sömürgecileri çevrelemişti; ne savaşacak takatte asker, ne silah kalmıştı elde.
o da insandı: iki göz, bir beyin...
dünyadaki emperyalizme karşı ilk zaferi o ve askerleri aldı. o zamanın türk halkı aldı.
dünyada eşi benzeri olmayan bir sistem getirdi.
batıdan önce kadınlara seçme seçilme hakkı tanıdı.
en uygun anlamına gelir. feasibility denilen bir çalışma yapılır. üretilmek istenen ürünlerle ilgili miktarlar, bu ürünlerin kârları, bu ürünlerin ham madde maliyetleri ve ham madde limitleri kullanılarak alınacak optimum ham madde miktarları bulunur. bu, olayın endüstri mühendisliği tarafı.
optimum kavramı tüm mühendislik alanlarında geçerlidir. kısacası, en az maliyet ile işi sonlandırmak denebilir.
türkiye'de gittikçe kaybolan bir bilinçtir. türk insanı yeniden koyun olmak istiyor. yurttaşlık hakkı fazla geldi. türk halkı yeniden bir halife istiyor ve istiyor ki o halife bizi çoban gibi gütsün, bize hakaretler etsin, bize yalanlar dizsin. biz de mal mal olayları izleyelim. halk bunu istiyor. bu halka 'her kürte pkklı gözüyle bakmayın' dedik. dinletemedik. aynı milletiz farklı kökenlerden dedik, hepimiz türkiye cumhuriyeti vatandaşıyız dedik. anlatamadık. kimisi faşist damarıyla coşagelip, kürt kelimesine lanet okudu, çünkü kürt=pkklı sandı. böylece ulus denilen kavramı yaraladı. ayrılık çıkardı. kimisi, bir aralar türklük yerine türkiyelilik gibi yandan yemiş bir kavramı bu topraklara sokmaya çalışan, seçim zamanına kadar ağzına ben türküm cümlesini almayan recep tayyipi yeniden başa getirdi... gelsin de türklere tarihinin en büyük hezimetlerinden birini yaşamasına öncülük etsin diye.( tabiki akpye oy verenlerin büyük kısmı cehaletinden ve safça duygularından bu yolu seçti) ve böylece ulus denilen, aynı vatanı paylaşan farklı kökenlerdeki farklı renklerdeki fakat vatanına bağlı olan insan topluluğuna hançer vurulmasına isteyerek/istemeden neden oldular.
bu en fazla kimin işine gelir?
topraklarımızda yüzyıllardır gözü olan batının işine gelir. burada doğuculuk oynamıyorum. sömürücü kim ise, onun karşısında durmak ve bağımsızlığı savunmak gerekir.
biz türkiye olarak ulus niteliğimizi kaybettiğimiz zaman, bölünme sürecine gireriz. bu ateşe dışarıdan odun atarlar, daha da kızışsın diye. ve keyifle plazalarından izlerler bizim birbirimizi yeyişimizi.
onları göt etmenin ilk yolu, birlikte atatürk yolunda yaşamayı öğrenmemizdir.
sonraki yol ise, teknolojiye ve üretime büyük yatırımlar yapıp, onlardan yakamızı kurtarmamızdır.
son yol ise, yıllardır bize çektiren sömürücülerin yularını elimize almamızdır.
inanç olayına faşizan açıdan bakan müslümandır. kendi gibi inanmayanı yakmak, sokak ortasında dövüp öldürmek farzdır o müslümana göre. müslümanların yüz karasıdır. islam hoşgörü dini diyorlar bir yandan, beri yandan da kendi mezheplerinden olmayanları yüzyıllardır eziyorlar. kendileri islam dinini özünden uzaklaştırmış, kendilerine göre biçimlendirmişlerdir. işlerine geldiği gibi dini öğeleri kullanmaktadırlar. dine en büyük zararı da onlar verirler: islam faşistleri.