humeyni'nin devrimi iran halkına ne yaşattıysa, rte'nin "yeni türkiye" dediği, islam cumhuriyeti de türk halkına aynı şeyi yaşatacaktır. o zor günlerdir işte o günler...
alkol yasaklanmaya başladı zaten. kızlı erkekli evler muhabbeti çıktı ortaya, evlere baskın yapılıyor. okulların neredeyse hepsi imam hatip oldu. e bunun devamı gelmeyecek mi sizce? yakında diz üstü etek giymek yasak olur, sonra tesettür, ardından çarşaf zorunluluğu gelir. humeyni bir anda yaptı. bizim lider biliyor türk halkına yavaş yavaş yedireceksin bunları. önce kürtajı, alkolü sindirsin. ardından daya şeriatı.
"şeriat gelsiiiiiin!" diyenlerin bile isteyeceğini düşünmüyorum yeni düzeni...
hayatıma, inanmama özgürlüğüme karışıyorlar. açık açık haklarımı elimden alıyorlar. ve sizin haklarınızı da...
tam olarak "terörist heykeline bastı diye kendi askerini cezalandıran ülke" olan başlıktır.
bu ülke türkiye. Dünyanın hiçbir yerinde görülmeyen tavizler verilik teröristlere bu ülkede.
bu ülkede teröristler kendi heykellerini diktirebilirler. sonra mahkeme kararıyla o heykel indirilince, heykele basan bir asker de cezalandırılır.
ne günler görüyoruz allah'ım? adam pkk'lının heykelini türk topraklarına diker. dünyanın neresinde görülmüş bu? abd'de usame bin laden heykeli dikilmesi gibi bir şey bu. sonra bir asker kardeşimiz o heykele basmak suretiyle fotoğraf çekilir. bunu "Toplumun bir kesimi tarafından önemsenen, değer verilen o heykele bazı kamu görevlileri çirkin, rahatsız edici ve kabul edilemez bir davranış göstermişlerdir." diyerek karşı çıkarlar.
ulan o adam bu ülkenin veya bu toplumun bir değeri mi? vatan haininden söz ediyoruz! vatan haini, bu ülkenin askerinden daha değerli olmuş! işe bak amk!
bu ancak türkiye'de olur işte. sen türkiye topraklarına, türk düşmanı bir adamın heykelini dikersen istediğimizi yaparız. burası bizim ülkemiz!
sinirlendim yine...
eğer devlet gerçekten devletse, türkiye'nin devletiyse ve bu ülkeye azıcık saygıları varsa, o askere sahip çıkarlar.
bu arada arkadaşlar seçimler yaklaşıyor. kimsenin partisine radikal bir bağım yok. ama şunu bilelim, atatürk'ün kurduğu seküler ülkemizi korumanın vakti geldi artık!
"hadi amk bitsin de üniversiteye gidek" düşüncesiyle, orada harcanan her saniyeye lanet ettiğimiz lisenin bitimindeki şoktur.
1 hafta önce liseden mezun oldum. büyük ihtimalle üniversite sınavını da kazanamadım. kafamda deli sorular:
soru 1: bir haftadır boş boş evde oturuyorum, ps3 oynuyorum, bira içiyorum. ne bok yiyecem lan ben?
soru 2: babam sürekli "iş bul" diyor. tırsıyorum çalışmaktan. ne bok yiyecem lan ben?
soru 3: askerlik yaklaşıyor. ne bok yiyecem lan ben?
ve tüm bunların üstüne daha şimdiden çok özledim o günleri. lise koridorunda mal mal dolaşmak, öğretmenlerle taşak geçmek, seni asla sevmeyecek bir kıza açılıp reddedilmek. oğlum çok güzel şeylermiş lan bunlar. kaç gündür rüyamda liseye gidip geliyorum. uyanınca "haa ben mezun olmuştum. hay haaamına!" diyorum.
siz "liseli liseli" diye dalga geçiyorsunuz ama ben tekrar liseli olmak için neler vermezdim.
Şu fotoğrafın altına yazdıklarıyla gerçekten çok saçmalamış ve faşistlikten caniliğe seviye atlamış bir sayfadır.
Milliyetçi bir ailede büyümüş, anti-milliyetçi bir şahsım. Zaten bu sayfayı da takip etmem. Arkadaşlarım çok takip ediyor ve saçma sapan ırkçı fotoğrafları paylaşıyorlar. Bazen ben de bakıyorum ne var, ne saçmalamışlar yine diye.
Genel itibariyle ırkçı bir sayfa. Bunu zaten biliyoruz. Kürtlerle ilgili "komiklikli" resimler falan paylaşıyorlardı. Çok umurumda değildi bu. Çünkü zaten internette tonla var bunlardan. Kendi çaplarında ırkçılık yapıyorlardı işte.
Ama bu fotoğrafın altına yazılanlar gerçekten beni şaşırttı. Bu sayfanın bile bu kadar zekadan yoksun, canice bir ırkçılığa girişeceğini sanmıyordum. Fotoğraf sorun değil, umurumda da değil. Ama Filistin için "Orada çocuklar ölüyor, onların suçu ne?" tarzında yorum yazanlara "Doğurmasalarmış o çocukları. O çocuklar doğarak ölmeyi hakediyorlar" diye cevap vermiş.
Ne kadar basit bir düşünce? ölen bir çocuğa "hakediyor" demek. Ve o yorumu beğenen 100 küsur insan. herhalde diyecek başka bir şey yok. daha çok şey zırvalamış, ama merak eden okusun facebook'tan. onu da buraya yazmayacağım.
Kendine milliyetçi diyen arkadaşlar; milliyetçilik bu değil. Bu tam olarak kompleks. Müslümanlıktan dolayı Avrupa'nın kendisini dışladığını düşünen, bu yüzden sözde Türkçülük yapıp Müslüman devletlere kin besleyen, Avrupa özentisi insanların düşüncesi bu. Senelerdir Amerikan filmlerinde "esmer tenli Türk terörist" imajının getirmiş olduğu bir kompleks. Senelerdir Türklerle Arapların, Batı medyası tarafından aynı olarak algılanmasının getirdiği bir kompleks.
Bu kompleks o hayran olduğumuz Avrupa'yı sadece güldürür.
karşı cinsle buluşulur, bir cafeye gidilir. çay kahve artık ne varsa içilir. sonra tuhaf, rahatsız edici bir sessizlik anı başlar. kimse bişey konuşmaz. iki taraf da etrafı keser ve bu durumdan rahatsızlık duyar. genelde bu sessizliği erkek bozar (ki erkek bozmalıdır zaten).
ben genelde bozmadığım için benim buluşmalarım ilk buluşma olarak kalır genelde. bazen çekindiğimden o sessizliği bozmam, bazen karşımdakinin bir harekettine gıcık olmuşumdur, sırf o rahatsız edici anı yaşasın diye bozmam.
buradan tavsiyem erkeklere. o anı bozun arkadaşlar. lütfen bozun, yoksa ikinci randevu şansınız asla olmaz.
normalde tam tersi olurken, akıllı bir haaanımaplanın başarısıdır. tabii ki de böyle bir şey yok! kızlar daha o kadar akıllı değil. o yüzden evlenme vaadiyle kandırıp kızlık bozmaya devam. hurraaaaa!
Neandertallerin alması gereken karşılaşma. adamlar reis. maalesef bu karşılaşmada sapiens orospuları galip çıktı ve Neandertallerin soyu tükendi. olsun, kalbimizde yaşıyorlar. anılarını yedirmeyiz sapienslere. ayrıca kim olduğun değil, nasıl hissettiğin önemlidir. ben Neandertal hissediyorum. bundan böyle Neandertal milliyetçiliği yapacam.
siktiğimin sapiensleri! medeniyeti kurdunuz diye adam mı oldunuz lan!!!
her şeyi ben bilirim havaları olsun, küçük dağları ben yarattım hohoho tavırları olsun, zamanında Neandertallere gider yapmaları olsun, gerçek olan durumdur. soktuğumun homo sapiensleri. keşke medeniyeti Neandertaller kursaydı. adamlar delikanlı hiç değilse.
bundan sonra Neandertal milliyetçiliği yapacam. bundan sonra böyle!
erkeği en zor duruma sokan anlardır. yerli yersiz kalkar, insanı inanılmaz utanca sürükler.
son 2 yıldır penisimi oldukça iyi dizginleyebiliyordum. istediğim zaman kaldırma ve indirme gücüne sahiptim. bu yüzden 2 yıldır bu konuda kafam rahat. istemediğim sürece erekte olmuyor penisim. oldu mu da hemen indirebiliyordum.
taaki geçen güne kadar. geçen gün dekolte giyinmiş bir bağyan arkadaşla muhabbet ediyorduk. sonra "kravatını kim bağladı, olmamış o" deyip çıkardı. bir kaç defa elinde bağlamaya çalıştı. sonra "bu böyle olmayacak" deyip çıplak bacağında kravatı bağladı. benim penis "abi benlik bir şey var daha fazla gizleyemezsin" deyip yerinden fırladı. allah'tan oturuyorduk. tabii daha sonra bu da bi boka yaramadı. kız kravatı ayağından çıkarıp "ayağa kalk senin üzerine bağlayayım" dedi.
ulan "yok şimdi kalkamam" desem rezil olacam. kalksam yine rezil olacam. ben şeeyimi indirmeye çalıştıkça anarşist gibi başkaldırmaya devam ediyor. neyseciğime, içimden "sonuçta kızın işi boynumla, aşağılara bakmaz" deyip ayağa kalktım. ama amk dar pantolon içinde penis 20 cm önden gidiyor resmen. fark etmemek için kör olmak lazım. kız dibime girdi ve kıravatı boynuma geçirdi. sonra bakışları pantolume kaydı ve gördüğü utanç manzarası karşısında sadece güldü. ben panikledim tabii "ya noldu ya niye güldün" dedim. kız hiç bozuntuya vermedi. cevap ta vermedi.
sonraki davranışları normaldi. ama utandım amk. şimdi bir de gider millete anlatır bunu. adımız abazana çıkacak. halbuki normal bişi. ühühühühü.
hemen hemen herkesin kötülediği durum. hele istanbul gibi bir yerden gidiyorsanız durum iyice vahimleşir.
bu sene üniversite sınavında ankara üniversitesini kazanamazsam gideceğim yer erciyes. erciyes'in puanı "kıçımla bile kazanırım" kıvamındayken ankara'nın puanı "canımı dişime taksam anca" kıvamındadır. istediğim bölüm de türkiye'de başka yerde yok. mecburum yani. ancak ankara'yı kazanamazsam bir sene daha beklerim herhal. çünkü kayserili arkadaşlarım bile kayseriyi kötülüyor ve "sen orada yapamazsın" falan diyorlar.
ulan en büyük gece hayatı türkü barmış. doğru düzgün bar yokmuş lan şehirde. zaten giyiniş tarzım, saçlarımın uzun olmasından dolayı gidip dayak yemekten korkuyordum, şimdi sosyal hayatın orada 0 olduğunu öğrendim iyice tırstım. bir de ülkücüler var tabii. evlerden ırak.
yok arkadaş yok. ya 2. senede yatay geçiş yapmaya kasacam, yada daha fazla çalışıp dua edeceğim. başka şansım yok. 1 sene kaybettim, 1 sene daha kaybedemem.
off kayseri off. neden istediğim bölüm başka şehirlerde yok ki amk...
bir klasiktir. Bu insan birini tehdit eder ve karşıdaki insan da tehdit karşısında korkmayıp "sen kim oluyorsun da beni tehdit ediyorsun?" tarzında cevap verince söylenir. "ben seni tehdit etmiyorum" der yumuşak bir ifadeyle. "daha deminki dayılanan hallerine ne oldu" dersin, "dayılanmadım ki" der.
velhasıl, tehdit eden insanın u dönüşü yapmasıdır bu sözü söylemesi.
öncelikle çok hassas bir konudur bu tavlama yolları.
yalan söylenebilir. olduğunuzdan büyük tanıtabilirsiniz kendinizi. kız anlayana kadar böyle gidersiniz. anladığında siz zaten alacağınızı almışsınızdır. sittirsin gitsin.
bir başka yöntem de "bu çağda böyle düşünmek çok yanlış, neden kadınlar kendilerinden küçük biriyle çıkamasınlar. çok geri kafalılık" falan deyip maval okumak. tabii inandırıcı söylenmeli. yoksa mümkün değil yemez.
kendisinden küçük yaşta olan erkeği, yaşını bahane edip reddeden kızdır.
anlam veremiyorum lan. 21. yüzyıldayız amk, 1-2 yaş sorun olmamalı. kaldı ki kendinden 4 yaş büyük kadınla çıkan arkadaşım vardı. çok da güzel ilerlediler. ayrıldılar tabii, ama önemli olan "elleşmek"ti.
neyseciğime, şimdi bu dertten mustarip oldum galiba. hayır, reddedilmedim, ama bir tanıdığımı kendisinden küçük olduğu için reddetmiş. ben de yavşayacağım ama aramızda 1 yaş var. reddedilmekten korkuyorum. hoş, reddettiği çocukla aralarında neredeyse bir şey olacakmış. demek ki şans var ama bilemedim. neyse, allah kimsenin başına vermesin bu derdi. *
güzel bir sanat gerçekleştirse de, sanatı kızları çekememektedir.
aslında sanıldığı kadar kolay olmasa da ve sesi çok güzel olsa da mızıkayla nedense kız tavlayamıyoruz arkidaş! hayır, sebep aletin küçük olması herhalde. yani mızıkanın. yoksa sesi çok güzel. yoksa bir ben mi seviyorum bu sesi?
neyse, işte sanatıyla kız tavlayamasa da güzel işler yapan erkektir.
silifke'de çekilen bölümünde bir piçin evrimi anlatılmıştır.
Atarlı bir ingiliz oğlanıyla, kaşar bi' ingiliz kızını alıp mersin'e götürdüler. kız fazla huysuzluk çıkarmadı, ortama uyum sağlaması daha kolaydı. Ama abi çocuk ilk başta bayağı piçti. hatta bölümün başında evin babasıyla aralarında geçen gerilimli dakikalarda "aha mevzu çıkacak, yumruk yumruğa girecekler" demiştim. ama allah'tan çıkmadı. adam sabır&disiplin ikilisini süper uyguladı. şahsen baştaki piç ingilizle, sondaki huzur evinde yaşlı kadının ağlamasına içerlenen çocuk aynı değillerdi sanki.
kız ise çok zorluk çıkarmadan ortama uyum sağladı. sadece bir ara kıyafet mevzusu çıkıyordu ama büyümedi o zaten. e napsın kız amk, ben istanbul sıcağında soyunup dışarı çıkmak istiyorum, elin beyaz ingilizi gelmiş mersin sıcağında duruyor. iyi ıstakoz olmadılar.
ama evin babası bayağı iyiydi. yani bir gün evlenip barklanır, çocuğum olursa, öyle bir baba olmak isterim. adam dövmeden, sövmeden, istediğini yaptırabiliyordu. bayağı otoriterdi yani. iyi bulmuşlar öylesini. başka türk bir aileye verselerdi adam ya uğraşmaz, yada döverdi bunları. eüheühüehüe!
sonunda da tahmin ettiğim oldu. en çok sorun çıkaran velet Riche midir nedir, "gitmek istemiyorum" ayağı yaptı. tahmin ettiydim, bu tarz programlarda en çok memnuniyetsiz olan gitme günü geldiğinde aslında kaldığı yeri sevdiğini fark eder.
evin annesinin de ingiliz kızla yarı ingilizce yarı türkçe konuşması bana assassin's creed'i hatırlattı. ehüehüeheühü! ama evin çocuğu çok geride kaldı lan. onunda işin içine katılmasını isterdim. neyse...
kısacası türk ailenin bir şekilde ingiliz veletlerini adam etme öyküsüydü bu. kız da bulaşık yıkayan ev işleri yapan birine döndü. bundan sonra kızından şikayetçi olan ingiliz aileler bize gönderirler inşallah hep. egfgfgrhgrdgfz
program eğlenceliydi ama bir türk için türkiye'de geçen bölümü dışında ilgi çekecek bölüm yok. haa, bir gün bize de uyarlarlarsa böyle bir şey güzel olur. mahallenin elinde tespih, cebinde kurusıkıyla dolaşan, tofaşta son ses müzik açıp lise çıkışlarına kavgaya giden kekolarını da alıp dünya'nın başka bir yerine götürseler. sonra da geri getirmeseler. olabilir bak güzel fikir.
karakter sınırlaması yüzünden piç edilmiş başlık. tamamı şudur: "hiçbir erkek cinsel ilişkiye girmek istemeyeceği bir kızla arkadaş olmak istemez."
bunu ben demiyorum, sigmund freud diyor. açıkçası çok da yanlış gibi değil. nerede güzel bir kız, tonla erkek olan arkadaşı var. nerede çirkin kız, hiç erkeklerle samimi değil.
biraz gözlemle bu sonuca ulaşmak mümkün.
edit: hakaret eden, hakaret edene. hayır, inkar ettikleri şeye bak, nasıl hararetli karşı çıkıyorlar meseleye. kabullenmeyin dostlar, gerçekleri kabullenmeyin, ütopyada yaşayın. bazı şeyleri kavrayabilecek düşünce yapısına sahip olamamanız, o şeylerin yanlış olduğunu göstermez vesselam...