ensesinde beni olan sevgilisi olmayanlarin hele hele hic sevgilisi olmayanlarin kiskandigi catladigi "iykk igrenc" dedigi bir sey ki aslinda cok tatlidir.
başkaları ne der diye değil sadece kıçının keyfine göre yaşayan kızdır. annesi "götün sepet gibi çıktı meydana, çıkar çabuk şunu" demiyorsa her şekilde giysin o dar kotu. *
bundan sonra kimsenin aşkından ölmem, ardından ağlamam, çağırmayana kendi ayağımla gitmem. aşk meşk güzel de, insan kendisinin kıymetini bilmeli ilk önce. sen bilmezsen kendi değerini karşıdakinin sikinde bile olmaz. umursamaz, harcar gider valla. bundan sonra gelmek isteyen benim peşimden gelsin. o kadar. *
havasından bi bok anlaşılamayan şehir. bu kadar soğuğun üstüne karlı birkaç günü hak etmiştik oysa. ama yağmayacak. soğuğunu da sıcağını da götüne sok izmir. ankaraya kurban ol.
güçlü kadınlardır. en azından dışarıdan hep güçlü görünürler. aciz, zayıf bir yanını kimseye göstermek istemezler ama bir kez yarasını açıp gösterdiyse birine, derdini anlatıp içini döktüyse o kişi artık ağır bir yük altındadır başak kadınına karşı. bu kendine herkesten yakın görüp aczini gösterdiği insan onunla ilgilenmeli, elinden bir şey geliyorsa yardım etmeli, olmadı en kötüsü çok üzülüyormuş gibi yapıp ona bu kadar yakınlaştığı için başak kadınını pişman etmemelidir. yoksa bu kişi onun annesi, babası, kardeşi bile olsa onun için artık bir ölü demektir.
-çiçek de neymiş, anlamıyorum bu kadınların çiçek sevgisini, ot ya bildiğin ot, ota para verilir mi? gidelim pizza yiyelim karnımız doysun bari!
diye bi ton laf yapan değil,
erkek doğasından ötürü kendisi akıl edemese de sevdiği kadının bu isteği üzerine ilk fırsatta ve aslında kadının hiç beklemediği bir anda kucağında beyaz güllerle gülümseyerek sevgilisini kucaklayan erkektir.
izmir konaktaki şubesine haftada 2 3 defa uğramak alışkanlık oldu benim için. bir leblebi kavurup kokutuyorlar ki etrafı, yıllarca çorumda yaşamış biri olarak son 3 4 ay yediğim kadar leblebi yememiştim. çok güzel olum.
antep fıstıklı çikolatalı lokumunun da hastasıyız. leblebimizi lokumumuzu alıyor, bedavaya da kahvemizi içip çıkıyoruz. mis.
gecen gun bilgisayarim öldü, iki gundur de telefonum kendi kendine kapanip duruyo. kazik gitti heralde ikisine birden. hadi bilgisayar eskiydi diyelim, yine de bebegimdi ilk goz agrimdi uzuldum... mal telefon sana ne oluyo allaa alla ya.
terorist olmalarina gerek yok teror orgutunu destekliyor idiyseler bile iyi olmus. ne isin var da polis sana ates aciyo demek ki yedigin bi boklar var. aha empati dedigin de boyle yapilir. bu polis niye bana ates acmiyo?
kişilerin burada yazdıklarının, kendileri hakkında gerçekte olduğundan çok daha farklı olabileceğini hep göz önünde bulundurmak gerekir. en dürüst, en düzgün insan benim imajı çizen birisi bile aslında sadece çok iyi yalan söyleyen, kendini iyi pazarlayabilen birisi olabilir. soonra, sözlük ilişkinin devamında bayaaa bi sorun oluyor. ben böyle bir hata yaptım, yaşadım bitti çok şükür. bence bi insanın yazdıklarının büyüsüne kapılmayın, aldanmayın. sevgilinizi, en baştan, her şeyi onunla birlikte yaşayarak tanıyın.
geçen gece ben sarhoşken sevgilim benden ayrıldı. aradım telefonlarımı da açmadı. en son bir de eşyalarını da gönderirim diye mesaj atınca ben bildiğin anıra anıra ağladım ya la. otelde iki haftalık bir eğitimdeydik, on gün boyunca takılıp havalı havalı konuştuğum bir sürü insan gördü o halimi. salya sümük yerlerde yattığımı hatırlıyorum allah kahretsin. sonra biri geldi, sarhoşsun ondan bu kadar ağlıyorsun dedi de sustum birazcık. ne rezalet amk ya.
özgüven sahibi bir insan kendisinin bir kusuruyla, hatası veya yanlışıyla, düştüğü komik durum ile ilgili espriler yapıldığında kızarıp sinirlenmeyen, herkesle birlikte gülebilen insandır. hatta herkesten önce kendi kendisiyle alay edebilen insan gerçekten saygı duyulasıdır.
öldüğünü şimdi öğrendiğim gazeteci. gazeteci mi emin değilim ben a takımı diye bi programını bir de sesinin kısıldığını hatırlıyorum sadece. neyse işte, 2 gün olmuş herif öleli yeni görüyorum. televizyonsuz yaşamayı çok seviyorum allam. gereksiz bi bok yok hayatımda. fatiha.
ankara'nın her yerini görmedim ama gördüğüm en berbat semti. metroyla giderken bile cehennemin dibi kadar uzak geliyor. bir de ankarada o kadar sınava girdim yarısı demetevlerdeydi. işin yoksa sabahın köründe demetevler gibi tıkış tıkış bi semtte okul ara. allah yolumu düşürme yarabbim.
bir sürü söz verdi bana, yeminler etti... bir daha yanlışını görmedim, sözlerini de tutuyor gibi duruyor ama ben mi fazla paranoyağım bilmiyorum ki beynim çatlıyor bazen kafamda bişiler kurmaktan. güvenmek istiyorum, güvenmekten başka çarem de yok zaten. ama bi yakalarsam... hiçbir bok yapamam. napıcam amk, telefonlarına çıkmayınca bulamaz mı sanki beni...
ama dedi ki;
-ne yapmak istiyorsun?
+seni sevmek istiyorum, mutluyum yanındayken.
-o zaman benimle ol, birlikte mutlu olalım. seni benden daha mutlu edecek birini bulursan o zaman gidersin.
çok hoşuma gitti. çok basit, çok sade, çok kolay. ısrar yok, abartılı konuşmalar, sonsuza dek mutluluk vaatleri, bağlılık yeminleri yok.
aşık oluyorum galiba demek saçma, çoktan aşık olmuşum.
karma için kıçını yırtan, fake hesaplarından çılgınca kendini oylayan, başkalarına oylatan insanların bile "geri alınsın, sıçıyım karmaya bik bik bik" diye artistik cevaplar verdiği anket.
komiksiniz la. hayır yani şu artizliği yaparken bi utanın, bi deyin ki "tamam herkes bilmiyor da karmamı yükseltmek için götümü yırttığımı bilen bi iki kişi de olsa var, havam kime" diyin la. ben utanıyorum sizin adınıza.
işe başlarken annemin bana aldığı saati kaybettim. sanırım cumartesi gecesi düşürdüm ve bu sabah farkettim yokluğunu. nasıl içim yanıyor, nasıl moralim bozuk anlatamam. kendimi teselli edebilecek için her şeyi düşünüyorum ama yok, olmuyor. bi saate bu kadar bağlanılır mı diye de sinirleniyorum. ama çok tatlıydı yaaa. ağlıcam sözlük.
ne zaman birine bağlandığımı hissetsem ayrılmak için kıçımı yırtıyorum. bir ilişkiye başlıyoruz, biraz zaman geçiyor, her şey harika giderken hiçbir sorun yokken ben küçücük şeylerden ayrılığa diretiyorum. bunu açıkça da söyleyemiyorum. hep bi sıkıntı, hep bi bu ilişki yürümez tavırları. e adam anlamıyor tabi bi halt, ben de neyi sorun yaptığımı hemen anlayamıyorum. bak kaç gündür bir sürü arıza çıkardım ancak bugün düştü jeton. ben 26 yaşında, hala birine bağlanmamak için direniyorum. huyuma sıçayım. bakalım bu seferki dayanabilecek mi bana... yapamıycak bence. napıyım la kendi bilir.
sevgilinin aradığını görünce heyecanlanmıyorsan bitmiştir. sevgi, aşk varsa o telefon çaldığında kalp atışları illa ki hızlanır. ama biri aradığında diğeri umursamıyorsa, yemek yiyorum, tv izliyorum gibi salak bahanelerle telefonu açmıyorsa ya da hemen kapatıyorsa o ilişkiden bi halt olmaz.