Eski çağlarda, besinin av kaynaklı olduğu devirlerde, henüz pişirme adeti edinilmeden önce ortaya çıkan hastalıklar, virüsler, pandemiler yani özellikle hijyen ve besin kaynaklı tüm hastalıklarda toplam nüfusun katlolması durumu yaşanmış mıdır? O dönemin insan yapısı bunu nasıl karşılamıştır?
Senenin 2020 olduğu bir devirde yarasalardan bir virüsün mutasyonu sonucu çok ağır bir tablo var önümüzde. Henüz bir çok ülke ise yeni başlamış durumda. Teknoloji ile bir çok tedavi bulunmaktadır. Bunların olmadığı bir devirde yalnızca topluluğun bağışıklık kazanana kadar ölmesi durumu mu gözlenmiştir?
Hekim olarak cevap vereyim, yat uyu. Şaka şaka.
Belki herkesin verdiği hizmet doğrultusunda bir takas sistemine dönülürse, misal olarak dişlerinizdeki dolguları yaptığım için 3 puanım olsa, malzemeler de eklendiğinden bununla bir kıyafet alışverişi, bir taksi hizmeti kullanabilsem ve çember şeklinde her yere sirayet etse fena olmayabilir. işten ve güçten düşmüş vatandaşlara ise yardım etmenin erdem olması durumunda her şey yerine oturuyor.
En azından futuristik bir filmde kullanılabilecek bir sistemdir.
Dünyanın en hareketsiz insanlarından da olsam sanırım kuvvetim yettiği kadar uzağa yürüyeceğim. Sevdiğim herkesi kucaklayacağım. Ve elbette kliniğe gidip canım çıkana kadar hastalarla ilgileneceğim.
Hayatının önem sıralamasında şayet kendimi en dipte hissedersem, ilişiğimi kesmek benim için kaçınılmazdır.
Bunu iki tarafın da ruh sağlığı için en doğru karardır.
Yurtta odamı paylaştığım, günahım kadar sevmediğim kız bile yazmış, iyi ki doğdun, bir şeyler.
Gerçekten bilemiyorum sözlük.
Geçen sene bugün, beni 10 dakika öncesinde aramıştı. Onunla konuşarak yeni yaşıma adım atmıştım. Ben zaten affedersiniz ne y*rk yediysem onunla yedim. Her lanet şeyi onunla deneyimlemek için can attım, canımı verirdim. Tam 4 yıl önceki doğum günümde, sözlükte tanışmamıza vesile olan mesajı atmıştı. Gerçekten saçma şeylerle insanların canını sıkacak biri değilim, hep önemserim çevremi, şuan sizleri de önemsiyorum. Elbette kutlayacaktır, bunu es geçmez ama bana bu lanet olası uzaklaşmış olma hissini tattırma, lütfen.
Belki de vefat etmiş binlerce insan adına bu şekilde konuşulmamasını tercih ettiğim fakat belki de kendi çevremizden birini bu felaketle yüzleşirken, solunum cihazına bağlı görmediğimizden ya da vedalaşamadan ayrılığı yaşamadığımızdan normaldir.
Bu virüs bize hijyen öğretti evet. Fakat henüz bu pandemiden sıyrılamadık. Bu tarz çıkarımları erken bulmaktayım.
Biraz duyarcı gibi durdum ama içimden gelenleri de yazmak için buradayım.
Gece 4-5 saatleri arası olarak ifade edeceğim zaman aralığıdır. Kaç fikir, kaç karar, kaç mutluluk sığıyor tahmin edemezsiniz. Yalnız kalmak için daha iyisini tatmadım.
Aynı yolu 3 farklı taksiyle bambaşka ve uzun yollardan gittiğimde ben de çok zorluk çektim.
"Beyefendi buradan dönmeniz gerekiyor!" ifadelerime "buyur gel sen sür biliyorsan" minvalinde cevaplar aldığımda da biraz zorlandım.
Bu süreçte en az hassasiyet göstereceğim meslek grubudur.
Her önüne gelenin yazar yapılarak aramıza salınmaması gerekliliğini anlatan zekâ seviyesinde bir başlıktır. Hayatın sillesini bu yazara armağan ederim.
Sözlüğün en sevdiğim başlığıdır. Burada gerçekten birilerinin olduğunu, hayatlarımızın farklarını anlatır bizlere.
Ben ise bugün hayal güçlerinizi devreye sokmak için yalnızca tasvir edeceğim.
Kararmış gri bir gökyüzü, hava aniden soğumuş gibi. Berbat bir alışkanlık olan sigarayı yakıp bitirip tekrar minik koltuğa gömülüyorum. Etrafımda pek eşya yok, iki tablo, bir ayna var duvarda. Aynadan kendime bakmamak için eğilerek geçiyorum her seferinde. Umarım içecek bir şeyler hazırlar ve kitabıma devam ederim. Yine aynı minik koltukta tanrılaşmamızın insanlığa etkilerini yine kendimle tartışırım.
Mutlaka daha aylar sürecek bir süreçtir. Öncelikle Çin, italya gibi bu pandeminin pik noktasını henüz yaşamamış olduğumuz için halkımızın evlerde kalmaktan şimdiden bunalması çok korkutucu bir tablodur. Ne yazık ki ölüm ve pozitif vaka sayılarının artışını şuan için kontrol etmek mümkün değildir. Vatandaşların her türlü açıklamaya hazırlıklı olması gerekir ve evde olmanın, sağlıklı olmanın, sevdiklerinizin de iyi olduğunu bilmenin nasıl bir lütuf olduğunu bilmek gerekir.
Şahsi olarak korkularım var. Aile büyüklerimin yaşları, kendimin ve annemin kronik hastalığı... Şu günler gelip geçtiğinde okul, ders, iş bir çoğumuzun umurunda olmayacak. Bu çok büyük bir badire.
Ruhen belki de 40a yaklaşmışımdır. Yine de hoplayıp zıplamak yerine oturulup pişmanlıklar duyarak kendini tam olarak tanıma yaşındaki teyzelerin çokluğu iyidir efenim.
Sözlük kadınlarını yaşlarıyla rencide etmek isteyen bireylerin açtığı talihsiz başlıktır.
Şuan biliniyor ki hastaların büyük bir çoğunluğu asemptomatik yani ciğer harabiyeti bir kenara öksürük ateş gibi semptomları bile çok hafif geçirmektedir. Buna bağlı olarak ciğerlerime hava çektim, öksürmedim sağlıklıyım çok ilkel bir yöntemdir.
Yine de ciğerlerinizle ilgili bilgi verme ihtimali olan eylemdir.
Huzur verdiği insanlardan olmaya can attığım fakat her duyuşumda benim içimin korkuyla kaplandığı ezandır. Sanki sabah ezanını Allah okuyor gibi hissediyorum, benimle konuşması beni ürkütüyor. Hava ise her şeye müsait.
Sanırım her gün girip yazmak istediğim tek başlık, burayı günlük olarak kullanmam kimseyi rahatsız etmez umarım. Aslında ummam. Yazarlar bazen bir şeyler demek istiyor, bazen bir şeyler haykırmak istiyor. Hepimizin sakladığı şeyler var, bir ton benimkiler. Kendimden tiksindiğim bir gün. iyi hissetmek için uyumak yetmez, belki de uyanmalı!
Nasıl bir hisse bu kalbim
Sanki bana ait değil
Çarpıntısı derinden ama
Kimsenin adını değil
Kimse için değil
Kimsenin zoruyla değil
Yalnızca var olmak için
Yalnız'ca var olmak
Göğüs kafesimden dışarı fırlamak için
Hapsinden kurtulmak için