Yahudi kökenli ahlaksız dejenere feminist önder. Biyolojik cinsiyet ile gender farklıdır, kendini ne hissediyor isen osun fikrini ortaya ayan sapık. Babası tarafından istismara uğramış kızlar psikolojik sarsıntı yaşamasın diye incest ilişki toplumda normalleştirilmeli diyen birisi.
Arkasında akp ve mhp hükumeti olan, önceden planlanmış bir saldırı. Çözüm sürecine gidilen yolda bu saldırıyla verilmek istenen mesaj şu:
1. Apo hapisten çıkmazsa, çözüm süreci başlamazsa terör bitmez analar ağlar.
2. Bakın biz apoyu serbest bırakıp yeni süreç başlatıyoruz diye israil, amerika bundan rahatsız. O yüzden terör örgütüne eylem yaptırdılar ki barış gelmesin.
Twitterde akp trolleri kitle halinde yukarıdaki mesajları vermek isteyen paylaşımlar copy paste ediyor. Evet bu hükumet kendi çıkarları için bu ülkenin askerini, vatandaşını katletmekte sorun görmeyen alçak bir hükumet.
Başka etnik kimliğe vatandaşlık verirseniz, vatandaşlik satarsanız onlar da pasaportunuzu alır, yönetiminizde söz hakkına sahip olur ve iç işlerinize müdahele ederler. Yarın referenduma gider dilinizi de, isminizi de değişirler, toprağınızı da alır yunana da verirler.
Vatandaşlık satımı durdurulmalı, vatandaşlık verilmiş suriyeliler ve diğerleri vatandaşlıktan atılmalı.
Başka etnik kimliğe vatandaşlık verirseniz, vatandaşlik satarsanız onlar da pasaportunuzu alır, yönetiminizde söz hakkına sahip olur ve iç işlerinize müdahele ederler. Yarın referenduma gider dilinizi de, isminizi de değişirler, toprağınızı da alır yunana da verirler.
Vatandaşlık satımı durdurulmalı, vatandaşlık verilmiş suriyeliler ve diğerleri vatandaşlıktan atılmalı.
Ehli-Sünnet denilen din bir arap ırkçılığıdır. Arapların diğer ırklardan daha üstün olduğu görüşündedir.
Hatta Hanefi, Şafii, Hanbeli mezheplerine göre kefaat şartı gereğince arap olmayan bir erkek arap kızla evlenemez çünkü araplar üstündür.
Ümdetüs Salik isimli şafii fıkıh kitabında şöyle yazar:
والكفاءةُ في: النسَبِ والدِّينِ والحريةِ والصَّنعةِ وسلامة العيوبِ المُثْبِتَةِ للخِيار، فلا يُكافئ العجميُّ عربيةً، ولا غيرُ قُرَشيٍّ قُرشيَّةً، ولا غيرُ هاشميٍّ أو مُطَّلبيٍّ هاشميةً أو مطَّلبيةً، ولا فاسقٌ عفيفةً، ولا عبدٌ حرةً، ولا العتيقُ أو من مسَّ آباءَهُ رِقٌّ حرةَ الأصلِ، ولا ذو حِرفَةٍ دنيئةٍ بنتَ ذي حِرفةٍ أرفعَ، كخياطٍ بنتَ تاجرٍ، ولا معيبٌ بعيبٍ يُثْبِتُ الخِيارَ سليمةً منهُ، ولا اعتبارَ باليسارِ والشيخوخةِ، فمتى زوَّجها بغَيْرِ كُفءٍ بغَيرِ رضاها ورِضا الأولياءِ الذينَ هم في درَجتهِ فالنِّكاحُ باطلٌ، وإن رَضُوا أو رضيَتْ فليسَ للأبعدِ اعتراضٌ
.....ve acemi (arap olmayan) adam arap olan kadına denk değildir...
ingilizceye tam çevirisi şöyle:
Translation: Kafa’a (Suitability in marriage for a female) is in the lineage (ancestry of the man), and in religiousness, and his being a free man (not a slave), and in his profession, and his being free of defects that can cause the annulment of the marriage. And the ajami (non-Arab) is NOT suitable for an Arab woman, and a non-Qurayshi is NOT suitable for a Qurayshi woman (Quraysh was the tribe of the Holy Prophet (S)), nor is a non-Hashimi or non-Muttalabi suitable for a Hashimi or Muttalabi woman (Hashimites are the members of the clan to which the Holy Prophet (S) belonged to, and Muttalabites are the descendants of the grandfather of the Holy Prophet (S)). Nor is an immoral man suitable for a virtuous woman, nor is a slave suitable for a free woman, nor is a freed slave or one whose ancestors were touched by slavery suitable for a (free) woman whose ancestors were free. Nor is a man of a lowly profession suitable for the daughter of someone with a noble profession, such as a tailor wanting to marry a tradesman’s daughter.
islam alimlerinin ve semitik dinlerin görüşüne göre bir kişinin peygamber olduğunu kanıtlaması için mucize yani olağanüstü bir olay göstermesi şarttır. Peki müslümanlarca peygamber olarak kabul gören Muhammed hiç mucize gösterdi mi?
Müslümanların mukaddes kitabı Kuranda isanın, Musanın, ibrahimin ve diğerlerinin mucizelerinden açık şekilde bahsedilir. Örneğin isanın ölüleri diriltmesi, Musanın denizi ikiye ayırması gibi. Fakat Kuranda Muhammedin mucizeleri hakkında açık hiç bir şey yazmamaktadır.
Bazen müslümanlar ayın ikiye bölünmesi hakkında ayeti (Kamer suresi 1. ayet) örnek göstererek Kuranda Muhammedin mucizesinin yer aldığını iddia ederler. Fakat bu iddia tutarsızdır. Sözkonusu ayet şu şekildedir: "Vakit (Kıyamet) yaklaştı ve ay yarıldı." Gördüğümüz gibi bu ayette "Muhammed ayı parçaladı" şeklinde açık-seçik bir şey yazmamaktadır. Ayette Muhammedin ayı ikiye böldüğü yazmıyor. Birçok islam alimi bu ayeti kıyamet günü ayın ikiye bölüneceği şeklinde anlamıştır. Tefsir kitaplarına bakarsanız Hasan el-Basri, Ata b. Ebu Rebah gibi tabiin nesli alimlerinin de bu görüşte olduğunu görürsünüz. Tabiin nesli sahabilerden sonra yaşamış nesildir. Yani Ömeri, Ebu Bekiri, Ebu Hüreyreyi, Aliyi görmüş insanlar bile bu ayetten Muhammedin ayı ikiye böldüğünü değil, kıyamete yakın ayın bölüneceğini anlamışlar. Yani Muhammedin ayı ikiye böldüğü iddiası ilk dönem müslümanlar arasında yaygın değildi.
Hatta Muhammedin mucize göstermemesi hakkında mütevatir hadis bile yoktur. Mütevatir hadis hadisin en itibarlı türüdür, mütevatir olmayan hadisler ise islam alimlerince de şüpheyle yaklaşıln hadislerdir.
Peki neden Kuranda ve Müttevatir hadislerde Muhammedin mucizelerinden bahsedilmez? Cevap basittir. Çünkü Muhammedin mucizesi yoktur da ondan. Kuranın kendisinde de buna işaretler vardır. Örneğin isra suresinin 59.ayeti. Mekkeli müşrikler Muhammedden mucize göstermesini talep ediyorlar, önceki peygamberler mucize gösterirdi sen de peygamber isen Mucize göster de kanıtla diyorlardı. Muhammed ise onlara cevap olarak şu ayeti uydurdu: "Bizi mûcizeler göndermekten alıkoyan şey, öncekilerin bunları yalanlamış olmasıdır. Nitekim Semûd kavmine, açık bir mûcize olmak üzere (olağanüstü özelliklere sahip) deveyi vermiştik, ama (inanmayıp) ona kötülük yaptılar." (isra 59). Yani muhammed cevap olarak diyor ki önceki peygamberlerden mucize talep edilirdi, Allah da onlara mucize verirdi ama kavimleri yine de inanmazları. Allah da gördü ki insanlar mucizeyi gördükten sonra da inanmıyorlar bana mucize vermedi...
Fakat sonraki dönemlerde müslümanların çoğu bunun bir sorun olduğunu görüyorlar ve Muhammedin peygamber olduğunu kanıtlamak için mucizeye ihtiyaç olduğunun farkına varıyorlar. Onlar Muhammedin guya kendi anne ve babasını diriltmesi, elinden su fışkırması gibi ahed hadisler uyduruyorlar. Bu hadislerin hiç birisi mütevatir derecesine ulaşmamıştır, hepsi islamın hadis usulüne göre de şüphelidir ve çoğu da hadis alimlerince bile zayıftır.
Bazıları şöyle diyebilir: "Muhammedin mucizesi Kurandır". Bu görüş bu arkadaşların kendi fikirleridir ve bence kendilerini kandırmak için, kendilerini avutmak için savundukları bir iddiadır. Şahsen ben kuranda hiç bir mucize görmüyorum. Ve kuranın mucize olması iddiasının asla ölüyü diriltmek, denizi ikiye bölmek, felçleri iyileştirmek gibi olağanüstü olaylara denk olmadığı da çok açıktır.
bugün 158.ci yıldönümü olan soykırımı. 600bin ile 1.5 milyon arası çerkes, ruslar tarafından ya öldürüldü ya da kuzey kafkasyadan sürüldü. çerkes soykırımı gürcistan parlamentosu tarafından soykırımı olarak tanınıyor.
araplar türkiyeye yerleşince göç insani bir durum ama yahudiler filistine yerleşince işgal diye çalışan mantıktır. yine araplar ispanyayı işgal ederken barış dinini yayan fatihler endülüs medeniyeti ama ispanyollar kendi topraklarını arap işgalinden kurtarınca haçlılar müslümanlara eziyet ediyor diye çalışan mantıktır. kendileri 8.yüzyılda işgal edip sonra kovuldukları endülüse özlem duyar yeniden işgal etmek ister ama yahuidiler araplar tarafından kovuldukları kendi anavatanlarına dönünce işgal zulüm diye ağlarlar.
azeri fetöcü. nagehan alçının azerbaycanın istenmeyen kişiler listesinden (persona non grata) çıkarılmasında etkili şahıs. 2007-2014 yıllarında azerbaycan iletişim ve yüksek teknoloji bakanlığında staratejik planlama bölümünün başındaki kişiydi. yolsuzlukla, rüşvetle kazandığı paralarla suudi arabistan ve abdde kendine biznes kurduğu söyleniyor. fetullah gülenle yazışmaları yayıldıktan sonra azerbaycandan kaçmış ve şuan abd-de yaşıyor.
hala müslümanlara baskı yapıyorsunuz. herkes twerk yapınca iyi de benim başörtülü bacım yapınca mı battı size? başörtülü bacılarımızı üniversitelere almayan zihniyetin açtığı başlık.
Bir müslümanın günlük yaşamında ihtiyaç duyduğu bilgilere yer vermeyen, mesela nasıl namaz kılınacağını bile yazmayan ama muhammed öldükten sonra karılarıyla evlenmenin haram olduğu gibi gereksiz bilgileri içeren overrated kitap. Muhammed tarafından uydurularak allahtan vahiy geldi diye yutturulmuştur. Bir müslümanln günlük yaşamında ihtiyaç duyduğu bilgileri değil de muhammedin kiminle evlenmesi, muhammedin evine misafir gelenlerin misafirliği kısa kesmesinin gerektiği gibi muhammedin ihtiyaç duyduğu şeyleri içermesi de bunun kanıtlarından biri.
yavuz sultan selim dönemine yaşadığı ve idam edildiği iddia edilen pir sultan abdal'a dair hiçbir osmanlı belgesinde bir atıf bulunmuyor.
halbuki yavuz devri, devletin kurumsallaşıp arşivcilikte ileri gittiği bir dönemdir. pir sultan abdal idam edilmişse idamının arşivlere geçmemesi ihtimali gayri mümkün.
pir sultan abdalın idamı masalının sivasta idam edilmiş aziz silvianus'un hikayesi ile tamamen aynı olması bir tesadüf değildir.
Arap ülkelerinde ingilizce konuşabilen oranının türkiyeye kıyasla daha yüksek olduğu gerçeğidir. Bae, Tunus, Mısır, Lübnan gibi arap devletlerinde ingilizce konuşabilen oranı türkiyeden daha iyidir. Ayrıca arap alfabesi kullanan pakistan, ıran gibi ülkeler de bu konuda türkiyeyi üstelemektedirler.
Danimarka hükumetinin yeni aldığı karardır. Danimarka hükumeti Koronavirüs mutasyonuna tedbir amaçlı olarak 15-17 milyon arası su samurunu öldürme kararı aldı.
Caferi safevileri alevi zanneden ergen türkçü, turancı arkadaşımızdır. Safevi şahlarının ellerinde saz arkalarında göktürk sancağı resmini çizerek profiline de koymuştur muhtemelen. Ama Şah Tahmasb döneminde 1533 yılında telli çalgı aletlerinin Safevi devletinde yasaklandığı fermanı bilmez bu ergen kardeşimiz. Muhtemelen Safevilerin cemevlerine gittiklerini, alevi türkmen dedelerden hikayeler dinleyerek "osmanlılıar araplaşmış yavv" dediklerini hayal eder ama bilmez Safevilerin şeyhülislamlarının caferi ve Arap olduğunu, bilmez lübnanlı Kereki'nin Safevi sarayından fetva verdiğini. Kendisine hayali bir sefevi devleti kjrarak hayal dünyasında yaşar bu alevi türkçü arkadaşımız.
Yıl 2020 ve Yalnızca türkiye ve azerbaycanda varolan cehalet türlerinden birisidir. Cumhuriyetin saçma sahte tarih uydurma projesinjn sonuçlarındandır.
Cengiz Han'ın annesi de babası da moğoldur. Babası kıyat, annesi onggırat kabilesinden, her ikisi moğol kabilesi. Kendisinin ve torunlarının anadili moğolcadır, onlardan kalma mektuplar ve yazıtlar moğolcadır. Moğolların gizli tarihi diye kitap yazdırmışlar.
Türkiyede yaygın olan bir cahilliktir. Adam osmanlıya karşı isyan etmiş diye hemen kafalarında hayali alevi dedesi canlandırıyorlar. Şeyh bedreddin sıradan hanefi, sünni birisidir. Onun Letaifül işarat eserini okuyan herkes hanefi bir sünni olduğunu görür. Hanefi fakihi ibn abidin şeyh bedreddinden 100den fazla yerde nakil yapar.
Şeyh Bedreddin Alevi değildir, Sünnidir.
Şeyh Bedreddin'i alevi veya komünist sanma cehaleti malesef yaygın. Fakat bunun hiçbir ilmi dayanağı yoktur, alevi ve komünist Şeyh Bedreddin sadece bir hayal ürünüdür. Şeyh Bedreddin'in kitapları ortadadır, içeriklerinde 12 imam inancı vb tarzda aleviliğe işaret eden en ufak bir şey bile yoktur. Kişinin bazı batıni, vahdeti-vücutçu görüşlere sahip olması da onu alevi yapmaz. ibn Arabi ve Sadreddin Konevi alevidir diyen birisi var mı acaba? "Kadın hariç herşey ortaktır" diyen Şeyh Bedreddin de Nazım Hikmetin hayal ürünüdür, Bedruddin'in kitaplarında yine bu tarz şeyler yok.
Gerçek Şeyh Bedreddin, ibn Hacer el-Askalani'ye, Ekmelüddin el-Baberti'ye öğrencilik yapmış hanefi, sünni birisidir. Şeyh Bedreddin'in en önemli eseri "Letaifül işarat" kitabıdır, bu eser Hanefi mezhebi ile alakalı mukayeseli hukuk kitabıdır. Bu eserde bir Hanefî hukukçusu olan Bedreddin öncelikle imâm-ı Âzam, Ebû Yusuf, Muhammed ve Züfer’in görüşlerini karşılaştırmalı olarak ele alır; bu zevâtın görüşlerini ayrıca imam Malik, Şafiî ve Ahmed b. Hanbel’in görüşleriyle de mukayese eder. Şeyh Bedreddin eserin mukaddimesinde kitabı Hanefi fakihi ibnüs-Saati'nin "Mecmaul Bahreyn" eserini örnek alarak telif ettiğini de belirtir. Esere Şeyh Bedreddin kendisi et-Teshil adında şerh yazmıştır. Eser Hanefi ulema arasında muteber kabul edilmiş, ibn Abidin eserden nakillerde bulunmuştur. ibn Abidin "Reddül-Muhtar"da Şeyh Bedreddinden yüzlerce nakil yapar. Kitabı açıp 3-4 sayfasını okuyan kişi bile Şeyh Bedreddin'in hanefi, sünni olduğunu görür ve ona alevi, komünist demek gibi bir saçmalık yapmaz.
Not : Şeyh Bedreddin idam edilince bu karar malı korunmak şartıyla alındı, bu da idam kararını verenlerin gözünde mürted olmadığını, müslüman olduğunu gösterir. Mürted diye değil, yalnız isyancı diye ve bir müslüman olarak idam edildi. Kitapları da medreselerde okutulmaya devaç edildi, hanefi ulema da eserlerinden herdaim nakiller yaptı.
Şeyh Bedreddin konusunu detaylı araştırmak istiyorsanız Harun Çetin Hocanın Şeyh Bedreddin konusunda kitap tavsiye videosunu izleyin ve tavsiye ettiği 3 kitabı okuyun https://youtu.be/1PqmiOG62_Q
Harun Hocanın bu meselede tavsiye ettiği 3 kitap :
1) Şaban Er : Edirne-Simavne Kadısı ve Emiri israil oğlu Şeyh Bedreddin Hakkında Son Söz
2) Ahmed Güner Sayar : Şeyh Bedreddin. Velayetten Siyasete
3) Mustafa Bülent Dadaş : Şeyh Bedreddin Bir Osmanlı Fakihi
Işıkçı avellerin yüzünden insanlar Hanefi Mezhebinde diş dolgusu gusül abdestine mani olur zannediyor. Bu hatadır.
Ebubekir Sifil Hoca bu konuda makalesinde diyor :
Soru: Sizin de bildiğiniz üzere gusül abdestinde ağzın içini yıkamak, Hanefi ve Hanbeli mezhebinde farz, Maliki ve Şafii mezhebinde ise sünnettir. Bu durumda Hanefi mezhebine tabi ve ağzında diş dolgusu olan bir müslüman Maliki veya Şafii mezheblerinden birini taklit etmezse farzı terk etmiş olup, guslü sahih olmaz mı? Bir hoca her gün radyoda ısrarla guslünün sahih olmayacağını, cünüplükten kurtulamayacağını söylüyor. Başka Mezhepleri taklit etmenin ölçüsü nedir? Bu konuda fetva nedir?
Cevap:.Soruda da ifade edildiği gibi gusül abdesti esnasında ağzın içini yıkamak Hanefî ve Hanbelî mezheplerinde farz iken, Şâfiî ve Mâlikî mezheplerinde sünnettir. Kaplama veya dolgu dişin Hanefî mezhebinde gusle mani olduğunu söyleyenler, Hanefî Fıkıh kitaplarında mevcut şu hükümden hareket ediyor: Gusül esnasında su, diş çukurundaki yemek kırıntısının altına ulaşmazsa gusül sahih olmaz.
Bu mesele ile ilgili olarak el-Kevserî merhum, Düzce‘den kendisine mektupla sorulan bir soruya Kahire‘den şu cevabı göndermiştir: “Diş doldurtma (dişe dolgu yaptırma) meselesinde ince eleyip sık dokuyorsunuz. imam-ı A’zam, ayetteki (5/el-Mâide, 6 ayeti) “fettahherû” (iyice temizlenin) emrine istinaden, külfetsiz olarak suyun ulaşabileceği her yere ulaştırılması gerektiği görüşündedir. Binaenaleyh “mazmaza ve istinşak (ağzın ve burnun içinin yıkanması) gusülde farzdır” demiştir. Lakin hiçbir zaman “temiz iken diş doldurtmayınız” veyahut “doldurttunuz ise yıkanacağınız zaman dişlerinizi söktürünüz” dememiştir. Bunun ilerisine gitmek ona iftira olacak. Fıkıh kitapları meydanda!
“Erkek hakkında kullanılması yasak olan altın, diş kaplamasında ve perkitilmesinde (dişin sağlamlaştırılmasında) kullanılabilir mi meselesi malum. (Bu mesele) imam Muhammed‘in “es-Siyeru’l-Kebîr“inde ve “el-Muvatta“ında olduğu gibi, takriben her Fıkıh kitabında da mevcuttur. Hatta hafız Cemâluddîn ez-Zeyla’î, “el-Hidâye“nin hadislerinin tahrici olan “Nasbu’r-Râye“de, “Uhud günü (savaşta) dişim kırıldı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v), altından diş edinmemi (yaptırmamı) emir buyurdu” ve “Osman dişlerini altınla kaplattı” gibi hadis ve eserler mevcuttur. (Bu rivayetlerde geçen) “tadbîb”in “kapla(t)mak” ve “şedd”in “perkitmek” manasında olduğu malum. (…)
“Bunlarda “su altlarına geçerdi” denilemez. (…) Parası olan dişini doldurtsun ve yaptırsın; hiçbir Şer’î engel yoktur. Dişlerin ne olduğu da malumdur. Temizlikleri mucib-i tereddüt olamaz…” (Bu mektubu”Gençlik ve Namaz” adlı kitabında (339-40) nakleden muhterem Yusuf Özcan hoca, onu bizzat görerek tahkik ettiğini belirtiyor.)
Yusuf Özcan hoca, mezkûr kitabında bu mesele ile ilgili olarak merhum Ö. Nasuhi Bilmen ve Said Nursi‘den de birer fetva nakletmiştir. Her iki fetvada da zaruret ve hacet durumunda dişleri kaplatmanın veya doldurtmanın caiz olduğu ifade edilmiştir. el-Kevserî merhumun fetvasında herhangi bir zaruret veya hacet söz konusu edilmediği halde Ö. Nasuhi Bilmen ve Said Nursi‘nin fetvalarında, cevazın zaruret veya hacet şartına bağlandığı dikkat çekmektedir.
Keza Hanefî ulemadan el-Kâsânî merhum da kaplamanın dişe tabi olduğunu, tabiin de asıl hükmünde olduğunu söylemiştir.
Netice olarak şunu söyleyebiliriz: Hanefî mezhebine mensup bir kimse dişine kaplama veya dolgu yaptırdığı zaman, yaptırdığı bu kaplama veya dolgu asıl diş hükmüne geçer ve Said Nursi merhumun da dediği gibi kaplama veya dolgunun altında kalan asıl diş, “ağzın zahiri” hükmünden çıkar; yıkanmaması guslü iptal etmez
Basbaya da terstir. Kuran diyor zina yapana sopa vurun. Kim vuracak bu sopayı? Devler vurmayacak mı? Kuran diyor hırsızın elini kesin. Kim kesekecek? Devlet kesmeyecek mi? islam devletin ceza hukununa bal gibi de karışır. Din devletten ayrıdır diyemezsin bu yüzden. Laiklik islama ters.
Şiiler kendileri dışında herkesi kafir görürler. 12 imam masalı uydurmuşlar, imamlar sanki Allah, sanki peygambermiş gibi birisini kabul etmeyene kafir derler.
(bkz: #42730774). Resmi dili türk değil, farsça olan devlet.
Resmi dillerinin farsça olduğunu okumak için şu kaynaklara bakabilirsiniz : Rudi Matthee, "Safavids" in Encyclopedia Iranica, accessed on April 4, 2010.
Robert Canfield. Turko-Persia in Historical Perspective. Cambridge university press. April 30. 2000 (kitabın bağlantısı aşağıda)
Devletin resmi fermanları farsça olmuştur. Örneğin Tahmasb'ın Şeki yöresine gönderdiği ferman. Fars dilindedir. Ferman "Fermane Homayun şod anke" sözleri ile başlıyor. Ferman "Azərbaycan Milli Elmlər Akademiyası Əlyazmalar institutu"nda bulunuyor. Kayıt numarası h-7/8925.
Şah ismailin Azerbaycan bölgelerine gönderdiği mektuplar, fermanlar da fars dilindedir. Görselini ekliyorum.
Safevi hanedanının bilinen en eski atasıdır. Safevilerin şeceresinin geçtiği en eski kaynak olan Saffatüs Saffa kitabında kürdi nisbesiyle anılır ve kürt olduğu söylenir.
