ikidir fotoğraf atıyorum ve bazı kıskançlar laflarıyla beni ezebileceklerini sanıyorlar. arkadaşlar görünen köy kılavuz istemiyor. görün ve bana itaat edin.
eğer bana yaklaşmak istiyorsanız ibadet edin (yani spor yapın).
şüphesiz ben aşağılık komplekslerinizi affedecek kadar asilim. ehehe.
bazen yoruyor.
uyanıyorsun böyle. yine çok muhteşemsin. sonra insanlarla yüz yüze gelmeye başlıyorsun hayatını idame ettirmek için ve insanların rezilliğini görüyorsun.
psikolojin bunları atlatacak kabiliyette. lakin gönlün, ah o yüce gönlün...
üzülüyorum aq. ah, yine muhteşemsin be kedicik.
bazıları öküz gibi bakıyorlar. bazıları da bu öküz gibi erkeklerin varlığından dolayı yerlere, göklere, uzaklara bakıyorlar. yazık valla.
sadece kadınları değil, erkekleri de zor duruma düşürüyor bu hayvanat bahçesinden kaçmış orangutan familyasından olma domuz kafalı böceğimsi öküzler.
insanların öncelikleri yıllar içinde değişebilir. şu an huzur arayan biri birkaç sene içerisinde yeni maceralara atılmak isteyebilir ya da tam tersi olabilir. bu yüzden de nasıl ki insanların sevdiği ve sevmediği yemekler bilimsel olarak ortalama 7 yıl içersinde değişebiliyorsa önceliklere bağlı olarak hayatlarındaki insanlarda değişebiliyor. çünkü yıllar içinde hayattan beklentilerimizin değişmesi oldukça olası ve bu da misal veriyorum şu an bize huzur verdiği için sevdiğimiz, iletişim halinde bulunduğumuz birinin zamanla heyecan arayışı içinde bulunduğumuz takdirde uzaklaşmak durumunda kalmamıza sebep olacak muhtemelen. özellikle evliliklerde net bir şekilde görülüyor bence. kişinin amacı evlenip mutlu bir yuva kurmak olsun diyelim. böyle bir durumda eli yüzü düzgün, işinde gücünde birinin arayışına girecektir. tabii ki yoğun duygular gerçeği var ama bence insanlar genelde insanları ihtiyaç üzerine hayatlarına alıp tutuyorlar. şimdi bu kişi zaman geçtikçe birtakım nedenlerden -karakterin tam oturmaması, baskı bulunan ortamlar, duygular vs.- dolayı hayattaki arayışlarını değiştirdiği takdirde yepyeni insanlar aramaya başlayabiliyor. bu da evlilikte boşanma ya da aldatma gibi durumlara yol açabiliyor. örnekler türetilebilir tabii. ailemizdeki insanlar, arkadaşlarımız falan da bu yönde davranmaya meyillidir zaten.
söylediklerimin doğruluğu ve insanların bu tarz davranışlar içersinde bulunmasının doğruluğu tartışılır elbette.
hepimiz benciliz yağniii. ehehe.
bu ülkede düzenli olarak haber izleyen bir insanın sinir hastası olmaması mümkün gelmiyor bana.
az önce iki tane haber izliyim dedim, sinirlerim tavan yaptı.
birinde eski karısının kapısına dayanıp tehditler eden bir adam var. direkt hapse atılacağına haberlere çıkarıyorlar yardım için. allah aşkına bu adamı hapse atmamak için tek bir sebep söyleyin ya. akla mantığa uygun tek bir sebep.
yok yani. bu insanın dışarda gezmesi için hiçbir sebep yok. ya atın hapse ya da koyun deli hastanesine. beyni gitmiş adamın.
bir haberde de pitbull cinsiyle benzer özellikler taşıyan bir köpek 9 yaşındaki bir çocuğun bacağını onlarca dikiş atılacak derecede derin bir şekilde yaralıyor ve sahibi yarın yine dışarı çıkarıp gezdiricem diyebiliyor. ne bu şimdi?
ülkedeki insanlar bu kadar gerizekalı mı cidden?
yemin ediyorum gerizekalısınız. ben maymunun soyundan mı gelicem yaa diyen gerizekalılar siz maymun soyundan bile gelmiş olamazsınız.
siz aşağılık bir türsünüz. sizin bırakın insanlığı hayvanlarla bile bir alakanız olamaz.
sizinle aynı havayı solumak istemiyorum.
umarım bir şekilde cezanızı çekersiniz.
çok hoşuma gidiyor.
biliyorum normal bir durum. istisnalar hariç herkesin annesi öyledir ama yinede özel hissettiriyor.
misal başkasının bardağından su içmez, baya tiksinir ama sizin bardağınızdan normal bir şekilde su içer.
tercih yapabilmek için seçenekleri algılamak lazım.
sürekli olarak seçenekleri algılayamıyorsak bir doktora görünmekte fayda var.
ama bazen gerçekçi olmakta fayda var bence. neticede sürekli olarak mutluluğa odaklanmakta doğru değil.
düşününce bir süre sonra muhtemelen aza kanaat sebebiyle hayat fazlaca monoton bir hale gelecek ve depresyona falan girilecek. yani bana kalırsa arada mutsuz olmak lazım. hemde dibine kadar.
şaşırdığım durum.
internette bununla ilgili bir şey bulamadım. her acıktığımda midem küçülüyor dicem de biraz saçma geliyor. neticede on gün aç kalmıyoruz.
bu durumu yaşayan ya da bilgisi olan var mı?
t: açken tok olduğun zamandan daha az yemek yeme hali.
benden mükemmel bir atak daha. ehehe.
kola, gazoz, meyve suyu tarzı içecekleri bırakma kararı aldım. onun yerine bol bol su içiyorum lakin suyun tadı artık bi tuhaf gelmeye başladı. abartmış olabilirim ha?
neyse, sonuç olarak uzun bir süre içmeyip ilerde de tek tük belki içerim diyorum.
kahve ve çayı bile zaten içmeyen ben su ile derin bir aşk yaşamaktayım.
evde gün boyu müzik eşliğinde temizlik yapmaktır.
itiraf edin hadi. bir tek ben çılgın hissetmiyorumdur kendimi ha?
ya da hissediyorumdur. o mallık var bende. ehehe.