bu aralar gıcıklığım üstümde.
sevgiye dair hiçbir şey beslemediğim eski sevgilimi sinir etmek adına onda kalan eşyalarımı en yakın arkadaşı aracılığıyla istedim. tabi eşyalardan kastım sadece evde giyilebilecek tarzda şeyler. baktım isteğimi belirtmemin ertesi günü hiç hareket yok, hemen yanına bir arkadaşımı yolladım eşyalarımı sorması için. arkadaşım eşyalar nerde diyince bu insanın tepkisi "tamam getiricem bir ara acelesi neymiş" olmuş. her nasılsa o an sakin kalmayı başardım ve yanına bağıra çağıra gitmedim. onun yerine hemen en yakın arkadaşını aradım ve eşyalarımı yarın getirmesini istediğimi ve acil olduğunu söyledim. e artık hala gelmezse o çok değerli ve de seksi eşyalar gidip ben konuşucam şahısla. ters bir cevap vermeye yeltendiği anda da "başkalarıyla sevişmemi iç çamaşırlarımı getirmeyerek engelleyemezsin" diyerek can damarından vurucam pislik herifi.
sinirleri yatıştırmaya yönelik şakalar, gülücükler işe yaramaz hatta ters teper.
sinirli olan anne karşılıklı bağırmak, çağırmak, apartmanı inletmek ister. ancak öyle stresini atar.
ama o hararetli anda bile kelimeler dikkatli seçilmelidir.
aman ağzınızdan lan kaçmasın.
nitekim kaçarsa kavganın başladığı konu unutulur "sen benimle nasıl konuşuyorsun! ben senin annenim, arkadaşın değilim" şeklinde başlayan yeni bir kavgaya yelken açılmış olunur.
en iyisi derin bir nefes almak, mutfağa gidip bir bardak soğuk su içtikten sonra efendice evden çıkmaktır.
2-3 saat sonra ortam durulduğunda eve rahatça girilir ve hiçbir şey olmamış gibi hayata kaldığı yerden devam edilir.
kendine dair her şeyi paylaştığın, seni sebepsiz yere yargılamayacağını bildiğin, iyisiyle kötüsüyle sayısız zaman geçirdiğin zor bulunan kişidir. gelgelelim seni senden çok düşündüğünü zannettiğin arkadaşının gün gelir bencilliğinin farkına varırsın. ve o anda bişeyler kopar. eski samimiyet kaybolur. işitilen sözlere inanmakta zorlanılır. hayattan yeteri kadar ders çıkarmıyormuşsun gibi bir de bu eklenir herşeyin üstüne.
yeme ve içme faslı bittikten sonra arkadaşların içtiği çay-kahvenin 'ikram' olduğunu malesef hesap öderken öğrendiğim ve büyük bir pişmanlık yaşadığım yer.
en büyük yalanlardan biridir.
erkek başta kendini daha ılımlı, anlayışlı, düşünceli, zeki, gerekirse iyi aile çocuğu kısacası albenili gösterir. fakat zaman içinde, işte bu kısım kişiden kişiye değişir, erkek sizin için önemli olan şeyleri unutmaya, buluşmalarda daha özensiz davranmaya, yalnız geçirdiğiniz özel ve güzel zamanı azaltmaya başlar. ve en sonunda da tanıyamadığınız garip bir şey olur.
çok sevdiğim asi oyuncu Robert Downey Jr. ın oynadığı filmdir.
geçenlerde kuzenimle izlemeye gittim filmi. tam ucu ucuna yetişicez filme diye acele de ediyoruz. aldık biletleri, malum elim ayağım tuttuğu için okuttum bileti. neyse geçtik turnikeden hızla salona doğru yürüyoruz. biletçi adam takıldı peşimize.
-hanımefendi hangi film?
-...
-hangi filme gidiosunuz?
-git başımdan!
-...
ondan sonra beni bir gülme tuttu. neye uğradığını şaşıran adam beni gülerken görünce filmden bahsettiğimi anladı o da gülmeye başladı. niyetim film adını söylemek olsa da uyuz, ısrarcı adama laf cuk oturdu.
kişi ölümden çok, ölümün eşlik ettiği mutlak yalıtımdan korkar.
dini inançların güçlü bir rahatlık kaynağı olduğunu biliyorum ve yerine koyacak daha iyi bir şeyim yoksa inancı asla kurcalamıyorum.
ölüm gerçeğinin bizi tahrip etse de, ölüm fikrinin bizi koruduğunu biliyorum. ölüm farkındalığının uzun zamandır hayatımı canlandırmama, önemsizi önemsiz kabul etmeme ve gerçekten değerli olana değer vermeme yol açıyor.
yazın sıcakların en dayanılmaz olduğu zamanlarda herhangi bir tekneyle açılıp seyir halinde yüzüne vuran rüzgarın tadını çıkarmak. diğer mevsimlerde arabanın camı sonuna kadar açılıp önce el sonra kol en son da yüzü çıkararak benzer hisler elde edilebilir.
bazen güzel, güneşli bir güne uyanmak da mutluluk verir tabi. illa güneşli olmasına da gerek yok aslında bu aralar pek mümkün görünmese de her tarafın bembeyaz olduğu karlı bir gün de fena olmaz hani.
gün içinde unuttum zannedip arkadaşlarla güzel vakit geçirilir ama eve dönüp yalnız kaldığın anda aklına geliverir anılar. tabi arkadaşlarla beraberken çalan bir şarkı da bu etkiyi yaratabilir.
en sevdiklerimdendir. ve büyük olasılıkla onların da beni sevmesinden kaynaklanana bir harakettir.
seven ve sevdiğine doyamayan her erkekten beklenen bir davranıştır.
öyle bir kere seviştikten sonra sevgiliye kıç dönülüp uyunmaz, ayıptır.
çoğu insanı üzen ama bu aralar beni çok mutlu eden durumdur. sevgilin mi var derdin var. bak bana ne kadar rahatım. kafaya takmak sürekli napıyor yok efendim niye beni aramadı diye düşünüp gereksiz yere canını sıkmak yok. istediğini yer, zaman gözetmeksizin gönül rahatlığıyla yap. özgürlüğün tadını çıkar. kuyruğa takılacak insan kolay bulunur ama bu huzur kolay bulunmaz.
her izlediğimde beni ağlatmayı başaran filmdir.
film güzel iyi düşünülmüş falan da insanı kandırıyor kardeşim. boş yere böyle aşkların olduğunu düşündürtüyor. peki sonuç ne? hayalkırıklığı...
en güzeli şarkılardan gitmektir. ne de olsa hem ayrılık sonrası şarkılar daha anlamlı hale gelir hem de daima her duruma uygun okkalı bi söz bulunur.
"shut up and let me go"
"cut ties with all the lies that you've been living in"
"love the way you lie"
"love like yours will surely come my way"
"o seni unutmuş sen unutamamışsan haydi gel içelim"
"boşluklar hep dolar"
malesef 2 uzun ilişkimde de yaptığım bir hatadır.
bitmemiş duygular ve ayrılık acısıyla geçen günlerin etkisiyle verilen bir karar sonucu eski ilişkiye dair çoğu şeyin değiştiği farkedilir. birbirinize olan sabrınız, saygınız, olayları alttan alma yetiniz azalmış hatta büyük olasılıkla kaybolmuştur. ilk ayrılık genellikle medeni olduğu için 2.si olabildiğince hayvancadır.
2 başarısız denememden öğrendiğim güzel bir ders:
eski sevgiliden yeni sevgili olmaz!
gerçekten çok ilginç bir şarkıcıdır. bildiğim şarkıları; seninle sevişirken ölmek istiyorum, zehirli sarmaşık ve denize çiçek at(madem senle olamıyorum) bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine dinlediğim bu 3 şarkıyı "ne manyaklar var" diyip haline şükretmek isteyenlere tavsiye ederim. şarkı sözleri sana bana komik ama günce yorgancılar ın aklından geçirerek bu sözleri yazdığı kişinin vay haline...
kanımca gizli gey olan erkektir. öpüşmekle yetinmeyip göt deliğini yalamaktan anlam veremediğim bir haz alanlarını da vardır ki düşman başına. baktın ki sevgilinin göte karşı garip bir merakı bir düşkünlüğü var çok geç olmadan kaç kızım boşuna uğraşma ondan adam olmaz.
yeniliklere açık olur.
hayatını aile ya da toplum baskısına göre değil de kendi istekleri doğrultusunda yaşar.
genel türk kızının aksine önceliği başkalarının değil kendi mutluluğuna verir.
tabulardan geçilmeyen bir toplumda kendi kurallarıyla yaşamanın ne gibi sorunlar ve sorumluluklar getirdiğini bilir.
güçlüdür.
kendi kendine yeter hatta bazen artar bile.
çoğu şeyi kendisi halleder. bazı erkeklerden daha sık hamle yapması olasıdır.
eğlenmeyi iyi bilir. eğlenmekle kalmaz eğlendirir de.
özgür bırakılmalı, hoş tutulmalı, üstüne fazla düşülmemeli, yargılanmamalı ve sadece tanımış olmaktan bile gurur duyulmalıdır.
kısacası nadir bulunan bir türdür.