Yazar : Prof. Dr. Ahmed Yüksel Özemre
KUBBEALTI NEŞRiYAT
Bu kitap Üsküdar’ın son yüzyirmi yıllık folkloruna dayanan yâni bu mübârek beldenin: sosyal dokusunu, kendine mahsûs deyimlerini, fertleri arasındaki teşrîfat kurallarını, ahâlisinin inançlarını ve alışkanlıklarını, kaybolmuş ya da değişmiş olan fizikî ve beşeri yapısının özelliklerini, bâzı örf ve âdetlerini, atlattığı sıkıntılı dönemleri ve yangınlarını ayrıntılı bir şekilde tetkik eden bir monografisidir.
toni servillo oyunculuğu içeren film.
kendisi en sevdiğim italyan oyunculardan biri.
bu filmde de rolünün hakkını vermiş.
özellikle konuşmalarında edebiyatı kullandığı sahneler çok güzel yazılmış.
salt bi politika filmi değil, yaşamı da içeren bir film olarak sevdim.
filmin kısa özeti ise:
"Muhalefet partisinin başarısız ve istenmeyen lideri Enrico Olivieri depresyona girer. Birkaç günlüğüne ortadan kaybolarak kimseye haber vermeden eski sevgilisinin Paris'deki evinde gider.
Yardımcısı Bottini, yoğun bir siyasi programı olan Enrico'nun nerede olabileceğini sormak için onun akıl hastanesinden yeni çıkan erkek kardeşini bulur ve onların tek yumurta ikizi olduğunu keşfeder. Görünümleri aynıdır ama Enrico ne kadar pasifse ikizi de bir o kadar cesurdur. Bottini oldukça riskli bir karar vererek Giovanni'yi Enrico'nun yerine geçirir.
Enrico'nun yokluğunda partiyi çıkmazdan çıkaracak kişi, sözünü sakınmayan bir filozof olan Giovanni olabilecek midir? "
öğrencilerin küçük de olsa herzaman ümitle yaptığı başvurulardır.
ben de bugün zamanında oluşturduğum listeye rastladım dosyaları karıştırırken.
belki birilerinin işine yarar ümidiyle buraya ekliyorum.
ed: bunların hepsi karşılıksız burs olması gerekiyor. yönetmeliklerinde bi değişiklik olduysa bunu siteye tıkladığınızda burs koşullarından bakarsanız çok iyi olur arkadaşlar.
proje ödevimle ilgili araştırma yaparken rastladığım üçüncü sayfa haberi.
benim için ilginç yanı böyle bi şeyi ilk defa duyuyor olmam.
işte o haber.
"istanbul'daki bir mermer fabrikasında çalışan 22 yaşındaki Adnan Bilgiç, iki yıl önce memleketi Aydın'ın Nazilli ilçesinde, ağabeyinin düğününde gördüğü 112 Acil Servis hemşiresi 21 yaşındaki Ezgi A.'ya âşık oldu. Arkadaşlık teklifinde bulunan Bilgiç, olumsuz yanıt almasına rağmen ailesini gönderip kızı istetti. Ancak hemşire yine teklifi reddetti. Pes etmeyen Bilgiç, 3 ay önce hemşirenin evinin karşısındaki apartmanın 5'inci katına çıkarak, "Ezgi evlenmeyi kabul etmezse kendimi aşağı atacağım" tehdidinde bulundu. Bilgiç 15 gün önce de bir otomobil kiralayıp hemşirenin evi ve işyeri etrafında dolaşmaya başladı. Bu kez de tehlikeli araç kullandığı gerekçesiyle trafik polislerinden ceza yedi.
HEMŞiRE POLiSE BAŞVURMUŞTU
Ezgi A., 17 Aralık 2007 günü Nazilli ilçe Emniyet Müdürlüğü'ne başvurarak Adnan Bilgiç'in yolunu kesip, "Benden başkasına yar olmayacaksın. Seni çok seviyorum" diye tehdit ettiğini bildirdi. Bilgiç, önceki gece genç kızın nöbette olduğu 112 Servisi'ni arayarak komşusunun kalp krizi geçirdiğini, ambulansı Evranlı mezarlığı önünde karşılayacağını söyledi. Ambulansı karşılayan Bilgiç, silahla araçtakileri etkisiz hale getirip iki arkadaşının yardımıyla hemşireyi zorla ambulanstan indirdi ve kiralık otomobile bindirdi. Genç kızı iple koltuğa bağlayan Bilgiç, Nazilli'ye 13 kilometre kala virajı alamayınca otomobil takla attı. Adnan Bilgiç ve Ezgi A. yaralandı."
bize çok acıyorlar burada
öyle açıktayız ki yaramız bile
başkasında sarılıyor, nafile saklanıyoruz
düşkünlerin bizde bulduğu teselliye,
nereye gitsek şehir, kime gitsek
bir uzaklık kalıyor kendimize
iplerini bir çözsen boşluğumuza
bak nasıl sınırlarımız karışır gibi
değişir gibi kokularımız kem elma
kim ağır hasta ve kim aklının
bir kıyısından bir kıyısına
ve sarsıla sarsıla kendi kayığında
sonra aklım, tam ortadan ikiye
bir elma: bahçeleri karşı karşıya
birinde sen diğerinde yumuşak
ey aklım, elma desem de çıkma!
ey üzerinde güneşleri barıştıran çıplaklık
benim böyle yarım ve kokusumdan uzak
kaldığım, aklım senin bahçelerinde
sen olmalıymışım ben, daha çok
olmak için, ödemek için borcunu
geleceğe, iplerimi çöz, açılsın yelkeni
aklımın, rüzgar var içimde, iplerimi çöz,
ne kadar çok açılsak birbirimizden
o kadar bağlanırız, iplerimi çöz!
senin kayığın daha gider gelir
yükü ne eski şarap ne kara zeytin
ne yalandaki lezzeti kıskanan incir
bahçemize hayalden düştüğü için
ağır elma kayığına yük olur
bizi karşıya geçir, söz dolu
kayığını çağırdın geldik, haz dolu
bahçeni dağıttın geldik, göç dolu
dilini aldattın geldik, iz dolu
rüyalarında beyazların gözü var
bizi karşıya geçir
bu bahçesi dağılmış
elmanın cinnetidir
bizi kayığına alma
senden karşıya geçir
Saate baktım yirmibeş yaşındayım
Geç kalmadım tanrım yeniden inanmaya
Aşka geç kalmadım
Ardında yıkık şehirler ve leylaklar bırakan
Bir cümle dudaklarımı geçip beni ihlâl etti
Saate baktım müthiş bir yenilme vaktindeyim
Sevgilim
Ben nerede yağmur yağarsa orada şemsiye kırmanın kitabıyım
Ve en güzel cümlen sensin
Saate baktım buzlar ve çiçekler arasındayım
Gömleğim asyaya düşerken
Beni yanlışsız sakla bu son görünüşüm
Koç grubuna ait Ford Otosan’da direnişin bitmesinin ardından eyleme katılan işçiler teker teker işten atılıyor. Şuan 120 kişi olmuş. Kazandığınız paraların boğazınızdan geçmemesi dileğiyle sevgili patronlar.
haber:
Ford Otosan Fabrikası’nda 16 gün süren büyük direnişin ardından, iş başı yapan işçiler tek tek işten atılmaya başlandı. Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün’ün “Üretime giren ve işine sahip çıkan kimse işten atılmayacak” sözüne rağmen, art arda toplu işten atmaların yaşandığı belirtiliyor. Atılan işçilerinin sayısının 120’yi aştığı öğrenildi. işten atılan işçiler, 8 Haziran Pazartesi günü 08.00-16.00 vardiyasına giren işçilerin isimlerinin anons edilerek, insan kaynakları bölümüne çağrıldığını anlattı.
iŞÇiLERi SORGULADILAR
işten atılan bir işçi yaşadıklarını şöyle anlattı: “8 Haziran günü saat 18.00’e uzatılan 08.00-16.00 vardiyasında çalışıyorduk. 15.30’da insan kaynaklarından çağırdılar. Herkes teker teker odalara çekildi. 11 tane soru vardı bir kağıtta ve cevaplamamız istendi. Yanıtladık ve güvenlik görevlisi refakatinde soyunma odasına görderildik. Üzerimizi değiştirdik. Saat 16.00 civarında ikişer kişi halinde normal servisten başka bir servisle E-5’e bıraktılar. Benimle birlikte 15-20 kişi vardı. Toplam atılan sayısının O gün 70-80 kişi olduğunu öğrendik.”
iŞTE O SORULAR
işçilere sorulan sorular arasında doğrudan eylemle ilgili olan şunlar da yer aldı: “Yasa dışı grev eylemlerine katıldınız mı? Eylem alanında bulunmanızın sebebi neydi? Eylem alanında bulunduğunuz zaman dilimlerinde bir bölümün ya da bir grubun sözcülüğünü yapmak yada iletişimini sağlamak yada buna benzer bir görev üstlendiniz mi? Eylem alanında hangi bölgede yer aldınız? Eylem alanında olmayan her hangi bir kişiyi eylem alanına davet ettiniz mi? Eylem alanında olmayan her hangi bir kişiye eylem alanında olması için telkinde bulundunuz mu?”
iŞÇiLER ÖRGÜTLENiYOR
Öte yandan direnişi sona erdirerek, fabrikaya giren Ford Otosan işçileri, yönetim tarafından verilen sözlerin tutulmaması ve işçi kıyımının başlaması üzerine DiSK’e bağlı Birleşik Metal-iş Sendikası’nda örgütlenmeye başladı. Örgütlenen işçi sayısının 2 bini aştığı öğrenildi. işten atılan işçiler de işe iade ve diğer işçilik alacakları için mahkemelerde davalar açmaya başladı. Fabrika içinden alınan bilgilere göre, işçi kıyımına imza atan Ford Otosan yönetimi, bir yandan da sürekli yeni işçi alımı yapıyor.
linux
mac
windows üzerinde çalışacak yeni bir visual studio kod düzenleme aracıymış.
daha bugün duyurulmuş.
şaşırtıyor windows gün geçtikçe.
neyse şurdan indirip deneyebilirsiniz. https://code.visualstudio.com/
2002 2005 yılları arasında ATV ve Show TVde yayınlanan ve her hafta ilgiyle izlenilen sevilen dizi Ekmek Teknesi, yeniden TRT 1 ekranlarında izleyicisiyle buluşmaya hazırlanıyor.
Başrollerinde Savaş Dinçel, Hasan Kaçan, Kadir Çöpdemir, Şermin Hürmeriç ve Peker Açıkalın gibi isimlerin yer aldığı diznin yeni kadrosu ise önümüzdeki günlerde belli olacak.
eski tadı verir mi bilmem ama heredot un hikayelerrini özledik.
ABD'liller'in soccer dedikleri futbolu neden sevmedikleri ortaya çıktı: Beşiktaş yüzünden.. Evet evet yanlış okumadınız Beşiktaş bu ülke insanına futbolu adeta nefret ettirmiş. Bunu biz değil, 1950'nin ABD milli takımının kaptanı 83 yaşındaki Walter Bahr söylüyor.
Herşey CNN International'ın futbol editörlerinden James Montague'nin, "Amerikalılar futbolu neden sevmez" isimli köşe yazısında, Beşiktaş ile ilgili çok ilginç bir olayı kaleme almasıyla başladı. Montague, ABD Milli Futbol Takımı'nın eski oyuncuları, eski kaptanları, yöneticileri ve taraftarıyla konuşmalarını derlediği yazısında, Amerikalıların futbolu sevmeme nedenleri arasında, geçmişteki çok ilginç bir olaya değindi.
Ünlü gazeteci, ABD Milli Takımı kaptanı Walter Bahr ile yaptığı söyleşide öyle bir yanıt aldı ki...
işte o zaman 27 yaşında olan ve şimdi 83 yaşındaki Bahr'ın görüşleri: O yıllar Philadelphia Nationals takımında oynuyordum. St. Louis'de Beşiktaş ile bir maç yaptık. 2. Dünya Savaşı'ndan çıkmıştık ve kendimize çok güveniyorduk. Amerikalıların, dünyanın en iyi askerleri ve sporcuları olduğuna inanıyorduk. Fakat ABD takımı olarak çıktığımız maçta Beşiktaş bizi 5-0 yendi. Herkes o kadar büyük hayal kırıklığına uğradı ki adeta şok olduk. Bu sonucu asla beklemiyorduk. O günden sonra adeta futboldan soğuduk.
1950 Mayıs ayında başlayan kıtalararası bu ilk turnesinde Beşiktaş sırasıyla New York Karmasını 5-3 Chicago Karmasını 5-2 Amerika Milli Takımını 5-0 (ABD Milli takımı kaptanının söz ettiği karşılaşma) New York All Star Takımını 3-1 Phidelphia Karmasını 7-1 yendi ve New England Karması ile 1-1 berabere kalıp sadece ingiliz temsilcisi Mancherter Unitede 2-1 mağlup oldu.
iŞTE ABD TURNESiNE KATILAN VE TURNUVADA KUPA KAZANAN TAKIMIN KADROSU
Mehmet Fevzi Ethem-Yavuz Yani Dr. Vedii-Çaçi Nusret Maruli, Levon, Ali ihsan, Eşref Çengel Hüseyin Rahmi Tekin, Faruk, Süleyman, Kemal , Bülent Esel, Fahrettin, Recep Adanır, Şükrü Gülesin
NOT: Beşiktaş 15 Mayıs 1950 tarihinde istanbul Ligi şampiyonu olduktan sonra bir turnuvaya katılmak üzere Amerikaya giderek kıtalararası ilk seyahat eden kulüp ünvanını aldı. Turnuvada kazanılan kupa ise halen kulübün müzesinde sergileniyor.
isnam taljic tarafından yazılmış , ön kapağında ""çok öldürülmüş,çok yaralı,çok zayıflardı..." ve arka kapağında "Srebrenitsa: Batı medeniyeti ve BM'nin tarihin çöplüğüne gömüldüğü şehir. Birleşmiş Milletler tarafından Güvenli Bölge ilan edilen Srebrenitsa'da 11 Temmuz 1995'te binlerce insan, BM'nin ve tüm dünyanın gözü önünde Sırplar tarafından katledildi ve yaşadığı yerleri terk etmeye zorlandı. Üstelik Sırp askerlerin konvoyunun benzini Hollandalı askerler tarafından karşılanmıştı. Geriye insanlık tarihinin en büyük utanç tablolarından biri kaldı... Hala tam anlamıyla açıklığa kavuşturulamayan Srebrenitsa katliamı, insanoğlunun gördüğü en büyük kıyımlardan biri ve bugün katliamın 12. yılında hala mezarlardan insan iskeletleri ve tüyler ürpertici yeni belgeler ortaya çıkmaya devam etmekte... 2007 Şubatında Uluslararası Adalet Divanı, Srebrenitsa'da yaşananların soykırım olduğu yönünde karar aldı, ama, "Suç var, suçlu yok" dedi ve tutuklanacak kimseyi bulamadı. Balkan edebiyatının en büyük isimlerinden Isnam Taljic, Srebrenitsa'nın öyküsü ve dramını anlatıyor. Derdini anlatacak kimseyi bulamayan, yıkılmış, bitik insanların öyküsü bu. Çaresizliğin resmi... " yazan , bosna soykırımını tüm çıplaklığıyla anlatan kitap.
sadece bosna soykırımı değil, bosnanın tarihini de ele almış yazar. daha önce kurulan medeniyetler, avrupanın duruşu, bosnalıların gelenek ve görenekleri de kısa kısa anlatılmış.
hollanda askerlerinin ihanetini ise tarih unutmayacak. üstelik insalığa karşı yaptıkları bu ihanetin ödülü olarak madalya almışlardır.
Vlasenica'da doğmuş ve hayatını orada sürdürmüş olan Isnam Taljic o bölgede yaşamış ve hayatta kalabilmiş olan tek yazar. Srebrenitsa'nın Öyküsü'nü 1996 yılında Bosna Hersek'in diğer yakasında bulunan serbest bölgelerden biri olan Bosna Krayina'da kaleme aldığında, ülkede kaos devam ediyordu. Kitap yayınlatmak oldukça güç bir işti. Bu nedenle roman iki yıl sonra, 1998 yılında yayınlandı ve satışa sunulduğu ilk ay tükendi. Srebrenitsa'nın Öyküsü yayınlandığında Boşnak eleştirmenler tarafından son otuz yılın en iyi kitabı olarak nitelendirildi. Kitap Türkiye'de Profil etiketiyle yayınlandı.
bosna soykırımında ölen kardeşlerimiz için yakılmış bir ağıt.
sözleri:
Anne...
Anne, hala seni hayal ediyorum...
Ablam...
Abim...
Her gece sizi düşünüyorum...
Yoksunuz... Yoksunuz... Yoksunuz...
Sizi arıyorum, sizi arıyorum...
Nereye gidersem gideyim sizi görüyorum...
Anne...
Baba...
Neden yoksunuz?
Bosna Sen Benim Annemsin...
Bosnam benim sana annem diyeceğim...
Annem Bosna, ablam Srebrenica...
Yalnız kalmayacağım...
Bosna Sen Benim Annemsin...
Annem Bosna, ablam Srebrenica...
Yalnız kalmayacağım...
selahattin yusuf'un kitabının adıdır.nietzsche ve kız kardeşi arasında geçen bir dialogdan alıntıdır.
"Bazen dudaklarını kımıldatır, gözlerini hafifçe aralayarak bir şeyler söylerdi. Ancak böyle nadir anlarda bile Nietzsche olduğunun bilincine varamadığını fark ederdim ve usulca ağlamaya başlardım. O zaman bana;
"Niçin ağlıyorsun Elisabeth, mutlu değil miyiz?" derdi
Elisabeth Nietzsche
kitabın içeriğine gelirsek, incelemeler mevcuttur. yazarlar, ressamlar , yönetmenler üzerine. dostoyevski, oğuz atay, cioran,tarkovsky,paul klee.....
bir de kadınlar üzerine bi yazı vardır. başlığı "bir skandal olarak kadın".
özet
25 yaşında asosyal bir bilgisayar dehası olan Benjamin, çevrimiçi aktiviteleriyle karizmatik hacker Maxin dikkatini çeker ve onun CLAY adlı hacker grubuna katılır. Gizli tuttukları kimlikleriyle CLAY öyle iyi işler ki, Alman Gizli Servisi ve Europol peşlerine düşer. Bunlar yetmiyormuş gibi karanlık bir hacker grubu da onları tehlikeli bir rakip olarak görecek ve peşlerine düşecektir.
bi çıksa da izlesek.
zaten bi alman efsanesi vardı bu konularda hep.
açık olarak satılır, siz hangi çeşit istediğinizini iletirsiniz, kaç gram istediğinizi vs, orda isteğinize göre hazırlanır paketlenir.
avantajları, istediğiniz kadar alabilmeniz, öğrenciyseniz az miktarda dahi olsa alıp deneyebilmeniz zira marketlerde en az 250gr satıldığı için pek hesaplı olmuyor, ayrıca daha çok aromalı çeşit vardır açık satılan yerlerde.
erzurumda filtre kahve arıyoruz , yalnız açık satılacak çünkü düşük miktarlarda alıp farklı tatları denemek istiyoruz, kahve makinasını aldık ama doğru düzgün filtre kahve bulamadık, bir de buradaki dadaşlara soralım istedik.
bir tasarımcının ellerini kullanmadan burnuyla çizmeye nasıl başladığını anlatıyor.
yeterince geliştirilince eller kadar hızlı çizim yapılabiliyormuş.
kendi web sitesinde hikayesini anlatıyor http://looknohands.me/
ayrıca bir de videosu var nasıl yaptığını gösteren http://www.youtube.com/watch?v=RAokWwilHGk
almanya,almanya her şeyin üstünde!
1871 de büyük alman birliği kurulduktan sonra 1888 de nietzsche almanların düşünmeyi bırakıp tamamen politikaya sarıldığı ve bu tür sloganların alman düşüncesinin sonu olduğunu dile getirmiştir.