aslında darwin'den farklı olarak, evrimin ilk kaşifi kişisi lamarck, o kapasitesinin nereden geldiğini bilmese de türlerin değişim kapasitesine sahip olduğunu anladı. çevrenin değiştiğini ve türlerin de değişikliklere söz konusu kapasiteleri sayesinde cevap verdiğini biliyordu. türlerin değişimi bu şekilde, çevre faktörleri ile mükemmelleşme kapasitesi arasındaki etkileşimden meydana gelir.
buncağızımın düşüncelerinin zamanlaması bilimsel açıdan iyiydi ama siyasal açıdan çok kötüydü.
onlara öğrenmek istemedikleri hiç bir bilgiyi öğretmeye çalışmayın. o bilgiyi ancak öğrenmek istediklerinde o bilgi için zihinlerini açık hale getirirler. *
bu denli değerli bir akademisyen hakkında şimdiye kadar başlık açılmamış olması beni oldukça şaşırttı ama başlığın ilk entrysinin sahibi olduğum için de bir o kadar gururlandım.
başlığının ilk entrysi olduğum için gibi bir sebepten bile gururlanmama vesile olan,* hayat dersi veren bir hoca için biraz daha bilgi vermek gerkecektir sanıyorum.
kendisi istanbul üniversitesi işletme fakültesi'nde eğitim vermekte olup prof. ünvanına *"sahiptir". uzun, eksiksiz, bir o kadar da öz olan ve hızlı kurduğu espri anlayışı yüksek seviyelerin en tepelerinde gezinen cümleleriyle kendisine hayran bırakmaktadır.*
ezberci eğitim sistemini tepetaklak eden, zorlayıcı, eğitici, ders verici eğitim anlayışıyla, dersini almayan tüm dünya öğrencilerinin ne kadar da şanssız olduğunu düşündürten zat-ı muhterem.
"bir insan nasıl hem bu kadar ukala hem bu kadar karşısındakine değer veren biri olabilir?" sorusunun cevabıdır.
soru sorduğunda, çoğu hocanın aksine teorik bilgi ile cevap veren öğrenciyi pışpışlamaz. aksıne her seferinde "mantıklı tutarlı cevaplar lütfen." diye uyarmasına rağmen saçmalasanız bile* kızmayacaktır. öğrenciyi düşünmek zorunda bırakır. heyecanlanan bir öğrenciyi sabırla bekler, rezil olmaması için de araya laflar sıkıştırır, bir program sunucusu ustalığıyla, heyecanlanan öğrenciye vakit verecek kadar düşünceli bir adamdır.
erkek olmayan bir öğrenci olarak ben, "mangonun önünde molpedi olan var mı diye bağırır mısın?" ve "tıraş bıçağı" örneklerinin gazabına uğramış da olsam da ondan alacağım derslerin "pazarlama ilkeleri" ile sınırlı kalmaması ümit listemde üst sıralardadır. umuyorum ki kendisinden "araştırma yöntemleri" ve "reklam yönetimi" derslerini alacak kadar şanslıyımdır.
"bir insan nasıl hem bu kadar ciddi hem bu kadar eğlenceli olabilir?" sorusunun cevabıdır.
bilgi birikime güvenilen idol kişi.
hala 500 yıllık bir teorinin insanların maymundan geldiğini değil de maymunlarla ortak bir atası olduğunu anlatmaya çalıştığını farkedememiş zımbırtı söylemi.
gerek vize haftasının gerek final haftasının bitmesinin dayanılmaz hafifliğidir.
öyle bir hafifliktir ki bu, sınavların iyi geçmesinin verdiği mutluluğun bile önüne geçer çoğu zaman.
bunalım da da değildir, iğrenç de değildir, erkek gibi de değildir, pişmak olacak da değildir.
geçen sene bundan bir kaç ay önce belime kadar, herkesin çok beğendiği, dümdüz, gayet sağlıklı olan ve çok hoş duran saçlarımı kısacık küt kestirdim.
pişman da değilim, erkek gibi de değilim, bunalımda da değildim. çok da güzel oldu.
yves rocher magazalarında tek kullanimlik buyuk fırsatınız bugun basliyor: 400'den fazla urunde net %30 indirim ve alisverisinize orjinal boy allik hediye!
tanrının varlığı ile ilgili yaptığı yorumda, tanrının varlığını reddetmemek kavramı ile tanrının varlığını kabul etmek kavramı arasında farklar olduğunu saptamak istemeyecek kadar gerici insanların hala var olduğunun bir kez daha gözler önüne serilmesine yol açan bilim adamı.
eleştirmenlerin "23 filmin en iyisi" gibi zırvalamalarına tv açıkken yanlışlıkla kulak misafiri olduğum ve sonucun elbet ki hayal kırıklığı olduğu filmdir.
film güzel mi? güzel. ama 23 filmin en iyisi değil bence.
böylece asla bir filmi izlemeden önce "iyi ya da kötü hiç bir yorum duyma, görme." tezim tekrar doğrulanmış oldu.
devletin tüketiciyi koruma amaçlı uyguladığı ama tüketiciyi korumayan bir sistemdir. savaş ve kıtlık gibi zamanlarda ürünlerin fiyatları piyasa denge fiyatından yüksek olur ve devlet bu uygulamayla bu fiyatı piyasa denge fiyatından aşağı çeker. bu durumda da talep fazlası oluşur. kuyruklar olur, önce gelen alır, satıcılar saklayıp istediklerine gizlice satar. en önemlisi de karaborsa oluşur. karaborsa fiyatı da piyasa denge fiyatının çok çok üstünde bir rakamdır ki bu da tüketicinin ağzına eder.
devletin genelde tarım üreticisini korumak amacıyla koyduğu, piyasa denge fiyatının üzerinde belirlediği minimum fiyattır.
lakin bu uygulama tarım üreticisini falan korumaz ayrıca devleti de zararlı çıkarır. çünkü o fiyattan almayı garantilediği ürünleri devlet alır ve arz fazlasından elinde patlar. sonra yok efendim tütünleri yakayım, yok efendim şekeri çok ucuza ihrac edeyim, yok efendim fındığı okullara dağıtayım gibi elden çıkarma yöntemlerine başvurur.
bunun bir de emek koruma amaçlı asgari ücret denen bir uygulaması vardır ki bu da piyasadaki bu fiyattan olan emek arzı emek talebinden az olduğu için işsizlik, sigortasız kaçak işçi çalıştırma, sigortasız kaçak işçi çalıştıran firmalarla iş yapma gibi sonuçlara yol açar.