issiz bir ormandayim. kimseler yok. gecenin sesi, gece kuslari, yarasalar ve cakal ulumalari, kurt bagirislari duyuluyor cevremde. bir ates yaniyor, kamp atesi seklinde. hemen ardimda geceyi gecirmek uzere kurdugum kolay kurulum cadirim hazir. ateste ellerimi isitiyorum. pek de uzak olmayan bir mesafeden akan nehrin sesi duyuluyor. yildizlari ve ayi goremiyorum cunku biraz yukselince agac govdeleri dallar sıklasiyor. bir yaz gecesi. onumdeki dalgalanan kizil alevlerde yaktigim kimligim, param ve adimin gectigi her kart birkac saat once cuzdanimdaydi. elimde bir desert eagle var. tek bir kursun kafami dagitmaya yetecek. son kez telefonumun on kamerasindan yuzume bakiyorum. minik bir gulumseme. gelen gecen herkesi goruyorum yuzumde hayatimdan. ama hicbir sey beni durdurmuyor. arkamdan aglayacaklar ya da artik kurtulduk o yok diyecek olanlar icinden, ama disaridan uzgun bir maske takanlar rahat bir nefes alsa gerek. sevdiklerime veya beni sevenlere gelince, baska bir hayatta, baska bir zaman diliminde mutlu olabilecegimiz bir senaryo yasariz herhalde umuduyla kafama dogrultuyorum silahi. tetigi cekmeden saniyeler once karsimda gri bir kurt dikildigini fark ediyorum. gozleri atesin isiginda parliyor. ac bir sekilde beni izliyor, sanirim o da gitmekte oldugumu anlamis olacak ki saldirmiyor. ardindan 3-4 tanesi daha beliriyor los isigin yardigi karanlikta. ama hepsi saygi duyar gibi izliyorlar. karinlari acikmistir, yemekleri gecikmesin diye dusunup tetigi cekiyorum.
zifiri karanlik ve bitmeyecek bir cinlama, sonra da yokum.
sanki derimden bir parca koparir gibi cikiyor kelimeler benden disari. o yuzden paragraflar yazabilecek ya da soylesiler yapabilecekken sadece kafami salliyorum bir de kisa kisa seyler yaziyorum.
halk egitim ingilizce kursunda hocanin israrla ilk birkac hafta derse polislerin de geldiginden bahsetmesi, hatta bana da bir ara polis misin diye sormasi...