Bunu genelde erkekler yapıyor, sanki bütün erkekler birleşip o cinayeti işlemiş gibi birbirlerine suç atıp hemcinslerini yerden yere vuruyorlar, insanoğlu çok garip.
Youtube da yayınlanan fantastik onur ünlü dizisidir. ilk bölümü daha çok açıklayıcı nitelikte olduğundan biraz daha boğucu lakin yılmayın harika bir dizi. Kadro gayet güzel, konu da heyecan verici. içinde sırıtmayan yerleştirme ve göndermeler de mevcut. Fantastik olmasına rağmen şiirsel bir havası da var. Tek kötü yanı çoğu onur ünlü işinde olduğu gibi zaman verilmiyor ne zaman bir dahaki bölüm bilemiyorsunuz.
Kitaplardır.
Güzel kitaplar okuyorsanız kolay kolay yalnız kalmazsınız. Dertleşeceğiniz birisi mutlaka bulunur, belki 1700 lü yıllardan ihtiyar bir teyze belki 2000 li yıllardan genç bir adam.
"Tahsil cehaleti alır bazı şeyler baki kalır. "
Atasözünün trt de vuku bulmuş halidir kendisi zira programında ağırladığı profesörlerin sözlerini sürekli keser hatta bazen yanlarında elini masaya filan vurur, tarihte öteki sorununun da mucidi olabilir kendisi.
Az evvel bitirdiğim hikaye kitabıdır. (bkz: Tehlikeli oyunlar)dan sonra okursanız biraz daha doymamış hissediyorsunuz ama hikayeler yine de fevkalâde.
Unutulan öyküsü şiddetle tavsiye edilir.
Mutfağa gittiğinde Mavi önlüklü çaycının telefonla birisine (muhtemelen bir alacaklıya) dert anlatmaya çalıştığını ve eliyle karşısında birisi varmış ve ona anlatıyormuş gibi hareketler yaptığını gördü. Kesmemek için bir süre bekledi, adam tost yapmak için kullandığı bıçağı eline alıp hararetle sallamaya ve bağırmaya başlayınca biraz çekindi. Fakat her zaman yaptığı gibi içgüdülerine kulak verip bu işe de burnunu soktu ve mülakatı adeta unuttu. Çaycı telefonu kapattıktan sonra, elinde bardak yokmuş ve çay almaya gelmemiş sanki adamın hücre arkadaşı edasıyla sesini yükselterek:
" ah abi seni en iyi ben anlarım" dedi.
hiç alakası olmayan bir olaya dahil olmak bu hayattaki tek eğlencesiydi. Başına bu yüzden bir sürü dava açılmış, vücudu yara bere içinde kalmıştı. Bütün bunlara rağmen hiçbir ortak noktası olmayan epey dostlar da edinmişti. Çaycı:
"Önemli değil abi buyur ne istemiştin" dedi boş bakan bıkkın gözlerle...
Atışmaya aşık olmak değil herkesin harcı
Bu dünya ki etti beni çeyrek asırda kavgacı
Hickimseninhayrani der ki sade zamanmış ilacı
Allah vermesin kimseye en güvendiğinden bir acı.
"Kar yağsa hava yumuşar. " adlı geyiği yapmaya başladığımız şu insafsız kış günlerinde, kendisini sadece göstermek suretiyle, ne ısıtan ne havayı yumuşatan canımız güneşimize verilen isimdir. Siz güneş var hava azıcık da olsa ısınmıştır diye düşünürsünüz. o da size bakıp sırıtır ve şöyle der: Ahmak!!
...
hem biz o zaman kimdik ki, nerelere giderdik
her sokakta biraz daha eksilirdik
bilirdim, geceleri puslu puslu olurdu bazen
bazen birisi fısıldarmış gibi olurdu
”duyamadım”, derdim, “tekrar et!”
sessizliğe bürünürdü o vakit her şey
sokaklar daha bir puslu
palyaçolar daha bir ağlamaklı olurdu
ve ben daha bir alçak olurdum
ağlardım biraz
saygı değer yazarımız (bkz: murat menteş) in yazdığı,
yine pek muhterem (bkz: kutlukhan perker) in çizdiği,
efsane olacak çizgi romandır.
karakterin teomanın serseri adlı şarkısından ilham alındığı söylenmektedir. bir göz atayım diyecek olanlar için: