Sabah yine lanet olası staj var ve o saatte kalkamayacağımı biliyorum! Uyumadan gitmek çok mantıklı olmasa da seçenekler arasındaki en mantıklı tercih.
Orospu çocukluğunun göstergesi. Yapanların götünü önce sikip sonra yağlanmamış kazığa zorla oturtup, sonra o orospu çocuğunu kızgın demirle dövüp, tırnaklarını söküp onu lime lime jiletle doğrayıp bağırta bağırta işkence yapcan sonra da vercen ateşi gebersin pislik. Vicdansız pezevenkler. Bana denk gelmeyin gram acımam yemin ederim. Yapanlar da umarım yaptığından kat kat fazla acı çekişerek can verir.
Bu gece ikinci kez şahit olduğum olaydır. Kızımın ilk doğumunda müdahale edecek hiçbirşey yoktu. Onun için de benim için de bir ilkti. Ama kolay oldu. Sadece doğum yaparken onu sevip, okşayıp yanında olmuş, aynı zamanda çok da ağlamıştım. Kadın olmak böyle bişi işte. insan duygulanıyor... Ama bu sefer ki doğumu biraz sıkıntılı oldu. Arkadaşımı aradığımda doğuma müdahale etmem gerektiğini söyledi. Ne yapacağımı bilemedim bi an. Elimi sokmamı söyledi. Hem ağladım hem yaptım. Öyle bi duygunun tarifi yok. Yani hepsi bir aradaydı. Korku, heyecan, acı, mutluluk, merak... Öyle tuhaf bişey ki... Kızıma birşey olur korkusuyla yaptım evet. Çok ilginç bi deneyim oldu benim için. Ama şuan ki mutluluk ve rahatlamışlık hissi... Dört saat ecel terleri döktüm. O üç tane doğurdu, ben dokuz doğurdum. Kadın olmak gerçekten zor. Siz şimdi beni anlamayacaksınız da, neyse...
Aslında neydi biliyor musun?
Seni sessiz bir vedaya sığdıramamaktı aşk...
Yağmurlu bir sabah, içim kanayarak veda etmiştim sana...
Senin vedan bu olmamalı...
Son kez gelmelisin bana söylenmemiş tüm kelimeler adına...
Son kez, kokun sinmeli vücuduma...
Saklamalıyım o sen kokan çarşafı...
Parmak uçlarım dolanmalı boynunda,
O gece nefesinde kaybolmalıyım...
Dudakların değmeli omuzlarıma,
Sesin yankılanmalı kulaklarımda,
Bedenim bedenine karıştığı an,
Gözlerinin derininde boğulmalıyım...
Senin varlığında yok olmalıyım...
Seni ne kadar sevdiğimi kelimelere sığdırabilmem mümkün değil. Canımdan bir parça gibi... Seninle var olmayan birşey ne kadar benimsenebilirse, o kadar. Gözüm, elim, ayağım gibi... Sana dokunduğumda hala ilk günkü heyecanı duyabilecek kadar içten... Yanımda olmadığın her an seni düşünebilecek kadar büyük... Kokunu içime çektiğim kadar doyumsuz... Bana bakışın kadar güzel seviyorum kızım... Senin de beni sevdiğini ve bırakmayacağını biliyorum. Hep yanımda kal canım kızım...
"acaba ben de öyle miyim?" Diye düşünüp dururum. Bir çok yönden benzer özellikleri taşısam da, sanırım ben onlar kadar merhametsiz olamıyorum. Bir akrep burcu kadını olarak, biyerime bi duygusallık ve merhamet kaçmış olacak ki, istesem de kötü olamıyorum. Niye olamıyorum ki?!..
Bence onlar daha şanslı. Güçlüyüm evet ama kötü değilim. Kimse bana aşık olsun diye de çabalamıyorum, onlar kendileri oluyor. Çabalayınca da olmuyor zaten, tecrübeyle sabit...
Amacım kimseyi kendime aşık etmek değil, sadece istediğimi almak. Elde etme çabam da bundandır. Tabi ki bu yolda zekamı ve kadınlığımı kullanıyorum. Başka türlü nasıl elde edebilirim ki? Gel kuçu kuçu diyince gelmiolar.
Bana zararı olmayan kimseye zarar da vermem. Zarar verenleri bile affeder oldum. Ben böyle değildim yaa... Kötü olmaya çalıştıkça kötü olamıyorum. Nerden çıktı bu vicdan anlamadım.
Kadının dibi. Acıyı da aşkı da tutkuyu da mutluluğu da yazdıklarıyla bize müthiş derecede hissettiren kadın.
Bir insan bu kadar güzel nasıl yazabilir ki?
Oğlunu da tanırım. Her terazi burcu gibi o da beni çıldırtmak için yaratılmış adeta. Ama ne yaparsa yapsın severim. O da beni sever sanırım. Bir anda yok olup aylar sonra döndüğüne göre her seferinde... (Bu saçma ayrıntıyı da neden verdim ben de bilmiyorum.)
Neyse işte umay diyorum... iyi bir kadın, iyi bir fotoğrafçı, iyi bir yazar ve iyi bir anne...
Acaip zevk veren bi durumdur. Mesela biraz sonra yapacaklarım gibi... (Gülücük)
Beş saat sonra gelen edit:
Artık sanırım insanlara karşı eskisi kadar kin tutamadığımı anladım. Biraz önce elime geçen her fırsatı teptim. Bir oyun oynadım. Çok da güzel sürdürdüm. Oyunun sonuna gelmiştik ve ben çok acımasız olmalıydım ama yapamadım... Onun canını yakacak her cümleyi yazıp yazıp sildim. Vicdanım el vermedi yine... Lanet olsun.
Şu sizin bakirelik olayına takmanız da çok hoş beyler. Evet alın el değmemiş gün yüzü görmemiş bi hatun. Hayatında hiçbirşey yaşamamış. iki üç yıl sonra sizden sıkılıp başka arayışlar içine girsin de görün o zaman bekareti... Namusun bacak arasında olduğunu sanıyorsunuz ya hani, ruhu orospu birine denk gelirseniz görürsünüz o zaman ebenizin şeyini tersten... Az mantıklı olun. Orospuluk beyindedir. Bacak arasında değil.
Çocuğuma baba olabilecek ve aradığım kriterlere sahip bir insan olmaması çevremde. Bulursam evlenir miyim? Zamanı geldiğinde, hazır hissettiğimde evet. Evliliğe, o sorumluluğa, anne olmaya elbette ki hazırım. Ama yapmam gereken daha önemli şeyler var. Evlilik bir yere kaçmıyor. Hayatımı doyasıya yaşadım zaten. Biraz da işime yoğunlaşıp istediğim yere gelebilirsem neden evlenmeyeyim ki?
Beni çeken inanılmaz bir elektriğe sahipler. Ten uyumu denilen şeyi yakalayabildiğim nadir insanlardır. Sevilesidir. Yenilebilir. Evlenilebilir. Biraz korkak olmasalar mükemmel erkeklerdir bana göre. Sizi seviyorum lanet olsun.
Ortalama 1.80 boy. Omuzlar hafif geniş. Güzel bir sırt. ince bel. Boy ile orantılı kilo. Buna artı olarak Kara kaş kara göz beyaz ten... Belirgin ve güzel yüz hatları. Hem bebeksi hem de erkeksi bir yüz güzelliği. (bkz: mehmet günsür) (bkz: orlando bloom)
Bir açıdan bakıldığında çok avantajlı, ama bir açıdan da bombok bir köy. Son yıllarda dışardan gelen insan sayısı görükledeki öğrenci sayısından fazla olunca çok berbat biyer olmaya başladı. Cuma cumartesi akşamları özellikle trafiğe bir bakın. Akın akın insan geliyor dışarıdan. Bi araçtan sekiz erkek iniyor. O derece. Beyaz şahinden range rover lara kadar... Her tip erkek kız düşürmeye geliyor buraya. Çünkü rahatlığı sebebiyle bütün escortlar buraya yerleşti artık. Herkesin kendi yaşantısı birşey diyemem. Ama insanlarda bütün üniversite öğrencileri "kötü kız" düşüncesi oluştu. Çünkü escort bayanlar buraya gelip öğrenciyim ayağına yatıyorlar. Çünkü bazı kızlarımız, sırf buranın özenti ortamı yüzünden, mekanda iki bira içmek için erkeklerle muhattap oluyor. Onlara nuhtaç kalıyor. Çünkü ailesi ona okulunu okuyabilmesi için yetecek kadar para gönderiyor. Ama bakıyorlar ki başka ablalar geziyor tozuyor eğleniyor. Herkes birbirine mükemmel örnek oluyor. Üniversiteye yeni başlayanlar zaten liseden çıkıp buraya geliyor genelde. Yaş ortalamaları çok küçük. Tam özenti çağında. Kanının deli aktığı yıllar. Haliyle o özentilikle ne görüyorlarsa onu yapıyorlar. Hele ki biraz da aile ve toplum baskısı görmüşlerse... ipini koparmış deli dana gibi bir oraya saldırıyorlar, bir buraya... Mekanlar tıklım tıklım. iki bira içip sonra tanımadığı bir adamın yanında açıyorlar gözlerini bir çoğu. Öğrencilerin hepsi burada bir arada diye uyuşturucu satıcılarından geçilmiyor ortalık. Güya sıkı denetim var ama adım başı torbacı... insanlar rahatça bulabiliyor hatta paket servis bile yapabiliyorlar. Pezevenklerin hepsi burada mesela. Kimi ağıma düşürsem diye bakıyor. Bunca olay yaşanıyor. Kızlar zorla çalıştırılıyor. Bunları da biliyor muydunuz? Özel hayat diye birşey yok. Herşey alenen yaşanabiliyor, perde bile kapatılmıyor evlerde. Sokaklarda sesler yankılanıyor. Kimin eli kimin cebinde belli değil... Artık görükle nin gerçekten boku çıktı. Eskisi gibi sokaklarda rahatça alkol alıp gezemiyorsunuz. Yada bi parkta arkadaşlarınla bira içip gitar çalıp şarkı söylerken bile insanlar rahatsız ediyor sizi. Keko dolu ortalık. Saat 12den sonra markete bile çıksanız mutlaka ya takip ediliyorsunuz bir araba tarafından ya da laf yiyorsunuz. Her yerde olay çıkıyor. Sokakta, mekanlarda farketmiyor. içip kafayı bulan dağıtıyor ortalığı. Ya da eviniz arama için basılabiliyor. Bu mu güzel köy? Öğrencinin öğrenciye hiçbirşey yaptığı yok inanın bana ama dışarıdan gelenler yüzünden burası berbat biyer oldu artık. Bir an önce gitmek istiyorum.
Genelleme yapamazsınız. O kadar çok idealist öğretmen tanıyorum ki! Ayrıca hiçbir şey yapmasa da o öğretmenin gün boyu çektiği sıkıntının farkında mısınız siz? Hiç bir gün bile tahtaya çıkıp 30-40 kişiye hakim olmaya çalıştınız mı? Sizi dinlemiyorlar, saygısızlık yapıyorlar (hele ki bu devirdeki öğrenciler. Televizyon ve sosyal medya ile büyüyorlar ve çok şımarıklar) ben eğitim fakültesi son sınıf öğrencisiyim ama öğretmenlik yapmayı düşünmüyorum. Hele ki staj yaptıktan sonra asla öğretmen olmam. Çünkü siz ne kadar iyi bir öğretmen olursanız olun, öğrencilerin bir çoğu sizi takmıyor. Aşırı derecede şımarık bir öğrenci kesimi var. Bizler böyle değildik. Çok fazla saygısızlar. Çünkü eskiden öğretmen haklıydı. Dövsede sövsede kimse birşey diyemezdi. Bu iyi birşey mi? Tabi ki hayır. Ama çocuklar üstünde bir şekilde otorite kurman, disiplin sağlaman gerekiyor. işte onlar olmayınca okulların hali... Öğretmenini bile takmayan, küfreden, sorumsuz çocuklar... Sınıfta gürültüden bişi anlatamıyorsun, susturamıyorsun, sınıfa hakim olamıyorsun... Bağırmaktan boğazın yırtılıyor artık. Üç gün beş gün üç ay beş ay.... Ama nereye kadar dayanabilirsin? Sonra soğuyorsun meslekten. Amaann ne yaparlarsa yapsınlar diyorsun. Sonra da öğretmenler aldığı öaaşı haketmiyor öyle mi? Sizin çocuklarınız öyle iyi yetiştirilmiş bireyler ki, öyle bir öğretmeni olması sizi rahatsız ediyor değil mi? Siz ne öğretmenle iş birliği yapıyorsunuz, ne çocuğunuza terbiye veriyorsunuz, bir de üstüne çocuğun en ufak bir yakınmasında gidip öğretmeni şikayet ediyorsunuz (çok ilgiliymişsiniz gibi) ama öğretmenler kötü! Aldıkları maaşı haketmiyorlar! Çünkü sizin adam edemediğinizi onlar da adam edemiyor. Eğitemiyor, öğretemiyor. Buna da sebep sizlersiniz. Kimse kusura bakmasın. iş veli de bitiyor. Herkesi bir tutamam genelleme yapamam ama bu durumda olanlar da var, biraz oturup düşünün. Öğretmenler okulda öğrencileri tarafından taciz edilebiliyor, şiddete uğrayabiliyor hatta öldürülebiliyor artık. Böyle bir duruma geldik. insanlar biraz da kendini sorgulamalı bence. Ben bu durumda, biraz da görüp yaşadıktan sonra öğretmenlik yapmam. Siz olsaydınız yapar mıydınız?
(bkz: Resimle alakası olmayan, hiçbirşey bilmeyen kişilerin burada zırvalandığı gerçeği)
Kimin yaptığına, ne yaptığına göre değişir. Sen gelişigüzel, bilinçsizce ve amaçsızca bir ürün ortaya koyuyorsan bu evet hobi olabilir. Ama ortaya koyduğun ürün nitelikli bir ürünse sanat eseri olabilir. Kübizmi pek kimse beğenmez neticede. Kübizmin öncülerinden Picasso'nun tablolarını herkes de "ne var onu ben de yaparım"larla eleştirir. Ama sorgulamadığı için bilmez. Böyle bir tablo neden bu kadar değerli? Picasso kimdir? Neden picasso olmuştur? O adamın yaptığı her tabloda kullandığı renkten tutun da çizdiği objenin, figürün, ifadenin, hatta kullandığı çizgilerin bile bir anlamı,amacı vardır. ikonoloji ve ikonografi diye bişi var. Sanat eleştirisi diye bi ders var. Bunları boşuna mı görüyoruz biz yıllarca? Bilmiyorsanız iddia etmeyin bari. Ya da araştırın öyle yazın. Görüşlerinize saygımız sonsuz ama bunu sizin görüşünüz olarak savunun. Netliğinden emin olmadığınız bişi için kati konuşmayın derim.
Her erkeğin aklını başımdan alabilecek kapasiteye sahibim. Dişiliğimi de cazibemi de beynimi de iyi kullanırım fakat bazı erkeklerin karşısında hiçbir şeytanlık düşünemiyorum. Yani hiç bişii... Sanırım onlar da benim aklımı başımdan alıyor. Lanet olsun.
Bir sözünü bacağıma dövme olarak yaptığım kişi. Yalnızlık ile ilgili güzel şeyler söylemiş. Keşke azcık daha kısa açıklasaymış. Bacağımda destan yazıyor. Herkes de merak edip soruyor anlamını o kadar çok ne yazdın diye.