Hepimiz bu Truman Show içerisine hapsolmuş, sanal gerçekliklerle kendimizi kandırırken anlamamız gerektiğini düşündüğüm bir Jean Baudrillard kuramıdır. Belki gerçeklere inanmaktan vazgeçeriz.
Nevruz mecusi bayramıdır. Türklerlede Kürtlerlede hiçbir ilgisi yoktur. Pkklı Zerdüştler her sene bu saçma ateşe tazim ayinini Kürtlere özgü bir gelenek gibi göstererek Müslüman Kürtlerin bu ayinlere entegre olmasını sağlamak için alt yapı oluşturmaya çalışır.
Kişi ayna misalidir. Kötü erkek yoktur. Kadın erkeği kötü yapar. Kötü kadınlarda yoktur adam kötüdür. Adamın kötü olmasının sebebide bir önce tanıdığı kötü kadındır. ilk kötüyü bulmak şart. Kötü insanın içerisinde uyandırılmayı bekleyen bir canavardır. Neden iyi insanlarla tanışamıyoruz sorunsalı psikolojik ve sosyolojik bir çok sebep barındırırken benim çıkarımım bu işin bulaşıcı olduğudur.
CiNAYET VE TECAVÜZLERiN ÇOĞU
ALKOLLÜ iKEN iŞLENiYOR
Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) geçtiğimiz yıllarda, Türkiye’nin de içinde bulunduğu 30 ülkede yaptığı, alkolün suçlar üzerindeki etkisi araştırmasında çarpıcı sonuçlar ortaya çıktı. Alkol bağımlılarında suç işleme oranı yüzde 68 iken, alkol bağımlısı olmayanlarda bu oranın yüzde 37 olduğunun vurgulandığı araştırmaya göre, cinayetlerin yüzde 85’i, ırza tecavüzlerin yüzde 50’si, şiddet olaylarının yüzde 50’si, trafik kazalarının yüzde 60’ı ile hırsızlık ve yankesiciliğin yüzde 71’i alkollü iken yapıldı.
iNTiHAR EDENLERiN YÜZDE 90’I ALKOLiK
Türkiye ve dünyada milyonlarca kişinin alkol kullanmaya meyilli olduğunun kaydedildiği araştırmada, intihar edenlerin yüzde 90’ının, mala yönelik suç işleyenlerin yüzde 77’sinin, eşine şiddet uygulayanların yüzde 70’inin, akıl hastalarının yüzde 60’ının, boşananların yüzde 80’inin, tutuklu olanların yüzde 78’inin ve işe gitmeyenlerin yüzde 60’ının alkol kullandığı saptandı. Alkole çözüm suça çözüm galiba.
Her evde cin vardır. içiçe yaşıyoruz ama biz onları göremiyoruz. Cinler çok kalabalıktır. Cin aleminde neredeyse iğne atacak yer yoktur. Yani her yerde onlar vardır.
Tarihin en ünlü seri katillerinden Karındeşen Jack’in gerçek kimliği son cinayetini işlemesinden 126 yıl sonra tespit edildi.
Dünyaca ünlü DNA uzmanı Dr Jari Louhelainen, 1888 yılında Londra’nın doğusundaki Whitechapel semtinde Karındeşen Jack tarafından öldürülen Catherine Eddowes’in cinayet mahalinde bulunan kana bulanmış bir şal üzerinde yaptığı testler sonucunda ünlü seri katilin Polonya göçmeni berber Aaron Kosminski olduğunu keşfettiğini açıkladı.
Uzman, 2007 yılında işadamı Russell Edwards’ın ingiltere’deki bir müzayede evinden satın alıp kendisine ulaştırdığı şaldan aldığı DNA örneklerini hem Eddowes’in hem de Kosminski’nin soyundan gelen kişilerle karşılaştırdığını söyledi.
Elde ettiği bulguları ingiliz Mail on Sunday gazetesinde yayınlayan Dr Louhelainen, Karındeşen Jack’in Kosminski olduğunu “şüpheye yer bırakmayacak şekilde kanıtladığını” söyledi.
ZATEN BAŞ ŞÜPHELiLERDEN BiRiYDi
Kosminski 1888 yılında cinayetler yaşandığında Scotland Yard tarafından sorgulanan şüphelilerden biriydi.
En az 5 kadının barbarca bir şekilde katledildiği Londra’nın doğusundaki Whitechapel kentinde bir berber dükkanı işleden Kosminski 1880’li yılların başında Rus yöneticilerin baskısı nedeniyle ailesi ile birlikte ingiltere’ye göç etmiş Polonyalı bir yahudiydi.
Yaşadığı dönemde de akıl hastası olduğu bilinen Kosminski cinayetlerden sonra baş şüphelilerden biri olmasına rağmen delil yetersizliği nedeniyle mahkum edilememiş ancak toplum için bir risk oluşturduğuna kanaat getiriğinden bir akıl hastanesine kapatılmıştı.
Karındeşen Jack’in kimliği son cinayetin işlenmesinden sonraki yüz yıl boyunca ingiltere’de ve dünyada büyük ilgi çekmeye devam etti. Geçmişte Karındeşen Jack’in Kraliçe Victoris’nın torunu Prens Albert Victor, ressam Walter Sickert, başbakan William Gladstone hatta yazar Lewis Caroll olduğu da iddia edilmişti.
Londra da Thames Nehri yukarısında Whitechapel bölgesinde, 1888 yılında dünyayı etkiliyen bir seri cinayet vakası ile karşılaşmışlardır. Ağustos ve Eylül ayları içerisinde görünen seri katil, bu zaman diliminde 5 hayat kadınını öldürmüştür. Bu beş kadın cesedi kısa sürede ingilterede tüm manşetlerde yerini almış ve insanları tedirgin etmiştir. O dönemde bir çok polis teşkilatı katili olağan üstü hal ederek, tüm çabalara rağmen katilin izine ulaşamamışlardır.
Daha sonraki araştırmalara göre, en az 5 en fazla 18 hayat kadını cesedine rastlanmıştır. Yalnız beş hayat kanının aynı seri katil tarafından öldürüldüğü oynaylanmış ve kesinleşmiştir. Polise yazdığı bir mektupta kedidini karındeşen jack olarak tanıtmıştır. Karındeşen Jack yaklaşık 20 hayat kadını öldürdüğü düşünülmektedir. Cinayet dosyası, cinayetlerden 2 yıl sonra kapanmış, fakat bazı bilim adamları ve dedektifler modern teknoloji sayesinde cinayeti kısmende olsa aydınlatmışlar ve bugüne kadar ellerindeki tek fiziki kanıt, kurbanlardan birine ait olduğu söylenen şal ile çalışmalarını sürdürmüşlerdir.
Karındeşen Jack lakablı vahşi seri katil, tarihde vahşi cinayetleri ile yerini almıştır. Karındeşen Jack 1888 yılında cinayetlere başlamış olup, 1898 yılına kadar cinayetlerini büyük bir titizlikle işlemiştir. Araştırmalara göre, Karındeşen Jack lakaplı seri katil, Cinayetlerindeki titizliğin anatomi bilgisi olan kişi veya kişiler tarafından yapıldığı tespit edilmiştir. işlenen korkunç cinayetlerin benzerliği ve farklı yerlerde işlenmesi, polisi artık çaresiz bırakmıştı.
Karındeşen Jack’in cinayetlerini vahşice işliyordu, öncelikli olarak kurbanlarını boğazlayarak etkisiz hale getirip, daha sonra kulaklarını kesmektedir. Karındeşen Jack, hayat kadınlarına karşı düşmanlığını, işlediği cinayetler açıklamaktadır. Kurbanlarında, karnı ve cinsel organları deşilmiş, bazı rganları ise alınmıştır. Karındeşen, kurbanlarını karnı deşilmiş ve bacakları açık bir şekilde bırakmaktadır. Yöntemleri vahşice olmasına karşın, günümüzde bir çok korku filmi karındeşen jack lakablı vahşi seri katilden esinlenmiştir.
Karındeşen Jack’in polise yazdığı mektup;
“Sayin Yetkili,
Kulagima sürekli polisin beni yakaladigina dair haberler çaliniyor, ama beni uzun bir süre daha yakalayamayacaklar. Çok zeki görünüp dogru iz üzerinde olduklarini söylediklerinde çok gülüyorum… Ben ******larin pesindeyim ve yakalanincaya kadar onlari desmeye devam edecegim. Son isim çok muhtesemdi. Bayana bagirmasi için firsat bile vermedim. Beni simdi nasil yakalayabilirler. Isimi seviyorum ve yeniden baslamak istiyorum. Yakinda benim komik oyunlarimi yeniden duyacaksiniz… Biçagim saglam ve keskin ve eger bir sansim olursa yeniden baslamak istiyorum. Iyi sanslar.
Tüm samimiyetimle,
Karindesen Jack”
Katilin kim olduğuna dair üretilen bazı senaryolar vardı, bunlar;
Seri katil olan karındeşen jack, cinayetlerinin tamamını 2,5 yılda bitirmiş olup, halen günümüze kadar etkisini sürdürmüştür. Polise yazdığı mektup’a bakılırsa, sosyal statüye sahip olduğunu düşünenler çok olmuştur, burdan yola çıkarak doktor olduğu kanısına varmışlardır. Fakat kesin bir kanıya varılmamıştır.
Katil ile ilgili bir başka iddia ise, Ivor Edwards adli aratırmacının, “Kara Büyü Ritüelleri” kitabında yer alan, Robert Donston adlı satatnist olduğu söylenmketedir. Tabiki bu kanılar sadece tahminden ibaretti.
Patricia Cornwell, Karındeşen Jack’in Metropolitan polisine gönderdiği mektuplarda, 1860-1942 yıllarında yaşamış olan ressam Walter Richard Sickert’in yazdığını bularak, bu karmaşık ve vahşi cinayetleri çözmüştür. Cornwell, Sickert’in tablolarını tüm ayrıntısına kadar, büyük bir titizlik ile incelemiştir. Bu ressam’ın eserlerine baktıldığında, kurbanlarının korkunç ölümlerini çizdiği görülmektedir.
Günümüzde, Doğu Londra’da meşhur katilin, cinayetleri işlediği yerler turist ziyaretlerine açılmış ve cinayetler, roman ve filmlere konu olmuştur.