Ele tutulur hiç bir karşılık vermemekten kaynaklanan, maksat dostlar alışverişte görsün misali girişilen laf sokma eylemlerinden oluşan dış siyasetimiz, bugün de Filistin ve ya rehinelerimiz için hiç bir şey yapamamıştır. tabi laf sokmaya çalışmak dışında.
Fayda zamanı geldiğinde en kuvvetli demokrat, insan hakları savunucusu, Mevlana ve Peygamber sevdalıları olan, işine gelmediğinde insanların arasına nifak sokan, caniliği destekleyen kişilerin akıl sıçıntısı.
(Bkz: münafıklığın türkiye için bir sorun olması)
Bende "Ölümün ardından yer yüzünden bakış" hissi uyandıran; alçalırken kayıp dolu, yükselirken yaşamın devam ettiğini hatırlatan oldukça ağır bir parçadır.
Akp hükümetinin, toplumla dalga geçme şeklidir. Yani diyor ki "siz en fazla bir hafta ağlanırsınız, facebookta twitterda küfredersiniz, bir ay sonra siksek bir şey demezsiniz. Unutkansınız, faydacısınız, omurgasızsınız bu yüzden sizi yönlendirmek çok kolay."
Kadere inanmak akılsızlık değildir. Olay babasız kalan aileye yaklaşık 1000 lira bağlamak, ziraat bankamatiğine baş sağlığı mesajı yazmak değil, başka babaların ölmemesi için önlem almaktır. Halkın iradesinin diğer yüzde ellisi Akp'den bunu beklemektedir.
Geçen sene Stockholm'de tanıştığım şehir içi bisiklet sisteminin Eskişehir'deki ismidir. Çokça iç geçirmiştim, bizim insanımız da bunu hak ediyor diye. Derken yılmaz hoca ve ekibi yaptı. izmir'de Aziz Kocaoğlu biraz daha erken davranmıştı. iki haberi duyduğumda da çok sevindim.
Medeniyet artık şehir içinde bisikletle ulaşıma doğru bir yönelim içindeyken, iki ilimizin de bunu gerçekleştirmesi umut verici. Sırada tüm çöpleri dönüştürebilecek bir geri dönüşüm sistemi var. Umutla bekliyoruz.
Tutku kelimesinin Türkçe'deki karşılığı olan saygıdeğer Türkolog, fotoğrafçı, yazar, editör insandır. Mekanı cennet olsun. Birçok Türk gencine, imkansızlıkların içinden çıkıp nasıl dünya literatürüne girecek çalışmalar yapılacağını göstermiştir. Şiddetle tavsiye olunur: http://www.youtube.com/watch?v=Y4vp7ao9lbQ
edit: birçok birleşik yazılır.
Kendisine meydanlara çıkmadan önce ne idüğü belirsiz toplum mühendisleri tarafından verilen a4 leri de sayarsak gerçekten Atatürk'ün yazıp çizdiklerinden çok okumuş kişidir.
(bkz: akp ilçe gençlik kolları)
Pek katılmadığım önermedir. Interrail yapan kişilerin çoğunluğunu öğrenciler ve birikim zengin işi bir birikim yapacak kadar yaşı ilerlememiş kişiler oluşturur. Gençken yapılmalıdır çünkü 30 yaşın üstündeki hiç bir bünye bu kadar bohemliği kaldıramaz. Kaldı ki bir aylık rahat bir interrail, yine 7-8 binden aşağı mal olmaz. Daha kısa süreliğine iki ve ya üç ülke gezmek de yine aynı paraya mal olur zaten.
Mitolojide; kozmos anına bir anlık dönüş, Tanrı'ya en yakın olunan an. Kamlar yeri, göğü ve yer altını temsil eden(axis mundi) davullarıyla,( ve elbet esrar çekerek ) göğe yükselir, Tanrı'ya yaklaşırlar. Bu geçmiş, şimdi ve geleceğin aynı anda yaşanma durumudur. Tanrı'yla ve kendinle bütünleşme anıdır. Tanpınar düşüncesinde, ölümle, güzel sanatlarla ve aşkla içine girilen zamandır. Tanpınar Bergson ve mutasavvıflar gibi sezgici bir mütefekkirdir. Şiir ve romanlarında gizli manalar vardır. Onun anlaşılamamasının ve ya zor anlaşılmasının sebebi de budur. Şuur zamanı bu dörtlükte başlayan şiirindeki gibi bir şeydir.
"Ne içindeyim zamanın
Ne de büsbütün dışında
Yekpare geniş bir anın
Parçalanmaz akışında "
Çokça özenilen, devamlı ilerleyen, kendisini ve medeniyeti besleyen ingiltere, Almanya, ABD, Japonya gibi herhangi bir akl-ı selim toplumda, geç kalınmış bir eylem olacaktır. Zira bayrak indirildikten sonra o kişiyi vurmanın da pek bir anlamı kalmamış demektir.
"Madem asgari ücretle işe girecektim, ne diye devlete 4 yılda 13 bin lira borçlandım, anamın babamın rızkından yedim. 18 yaşında girer bir yerde çalışabilirdim . hem şimdiye askerliğim de bitmiş olur işime gücüme bakardım" diyen üniversite öğrencisidir.
Ayrıca, "okumak bu ülkede hayata geç kalmak demek, bu da bir ceza şekli diyen" üniversite öğrencisi de olabilir.