tavsiye üzerine izlediğim fakat içerisinde tavsiye edilebilecek bir zanaat bulamadığım korku filmi. bilgisayar oyunlarıyla görüntüyü desteklemek isterlerken çok daha sıradan bir hale getirmişler, oyunculuklar zayıf, konusu her on korku filminin sekiziyle aynı... lafın kısası sadece zaman kaybı olan film. gece tuvalete ışığı yakmadan gir, muhtemelen daha çok korku verir.
yaptırdığı dövmeden pişman olan ya da sıkılan insanların başvurduğu işlemdir. çok sayıda dövme sildirme seçeneği olsa da başarının en çok lazerle yapılan uygulamayla sağlandığı söylenir. başarıyı yakalama oranı nedir tam olarak emin değilim fakat umarım yüksektir.
beraberinde birayı da bırakmayı gerektiren eylemdir, sigarayı bıraktıktan sonra bira içen insanın o anda aklından kaç tane soru geçtiğini allah bilir. *
her yaz dönemi aynı plana sahip yazar. o plana ortakken insan kıymetini bilmiyormuş ama uzak olunca anlaşılıyor, tekdüze olsa dahi bol keyif verdiğini. kendisine selam eder kısa bir süre sonra aralarına katılacağımı müjdelerim.
türk halkının herhangi bir nedenle gurur kaynağı olmaması gereken alman futbolcudur fakat ezik basınımız her mesut özil başarısında ortalığı ayağa kaldırıyor, sanki sahiplenmemiz gerekir gibi oysa sahiplenmek yalnızca eziklikten ibaret geliyor bana.
hayatı gösteriş olmuş zavallı insanlardan yalnızca biridir. beğendiklerinin içinde teması, konusu birbirine tamamen zıt olan, karşıt düşünceleri işleyen filmlerde vardır ama bunun farkında değildir çünkü sadece 'film izleme' etkinliğinin entellektüel insanlara ait olduğunu ve bunun şovunu yapmayı düşünüyordur. bilmez ki amaçladığı sıfatı almak için biraz beyin lazım.
edit: neden bu kadar doldun diye soracak olursanız, ben de bilmiyorum.
wimbledon tenis turnuvasını annemle birlikte izlerken aramızda geçen diyalog şu şekildedir;
kort kenarında ve içinde kalan topları toplayan görevlileri gören annem:
+ oradaki çocuklar ne yapıyorlar?
- korttaki topları topluyorlar anne.
+ neden?
- nasıl neden?
+ madem kendi toplarını toplayamayacak kadar üşeniyorlar neden sporcu olmuş bu tenisçiler?
- öynk!? *
facebook'ta sık sık karşılaştığımız olaydır. bu olayın, bunu yapan erkeğe bir getirisi var mıdır bilinmez fakat yurdum erkeği ölümüne zorlamaya devam ediyor. bence bu eylemin amacını, kendileri sorgulasa bile gayet gereksiz bulacaklardır. tahminim şu yönde ki facebookta yorumumu beğendi diye yatak partneri seçen ya da hayatımın erkeğini buldum diye yeni bir aşka yelken açan kadın yoktur. allah akıl fikir versin.
sosyal paylaşım sitelerinin ülkemizde ne kadar yanlış kullanıldığını kanıtlayan hadisedir. herhangi bir mantıklı açıklaması olmayan bu eylemin ülkemizde gayet yaygınlaştığını görmek beni endişelendirmekle birlikte bu şahıslara şunları sormak isterim:
'ulan dangalak, finaller bir buluşma ortamı mıdır?'
'eğer etkinlikte katılmayacağım kısmını işaretlersem, 'hgcua lütfen sınava gel' şeklinde bir facebook grubu açaçak kadar mal mısın?'
bir de bu etkinliklere cevap verenler var tabi, onlar evlerden ırak zaten.