Şimdi bu adamla tartışmaya girmek istemiyorum. zaten ilk iki cümleden sonra konuyu çarpıtıp sürekli kendini tekrarlayan birisi olduğunu biliyorum. zall da üstteki entryi refererörereöre falan diycek. o yüzden hiç gerek yok ama bir şey merak ediyorum. bir kadından sadece cinsellik istemenin neresi kötü? ayrıca kadın et yığını değildir. et yığını olaydı mangal yapardık. duyguları falan filan olabilir ama benim ilgilendiğim kısım o değil. yani nedir bu romantizm? oğlum siz hayırdır lan?
Hayır anlamıyorum. nasıl şıppadanak diye bu sonuca varabiliyorsunuz? Ben de yavaş hareket eden biriyim. kasıtlı olarak da zihnimi yavaşlatıyorum. hafif bir yalancı sarhoşluk oluyor ve bu durum çok hoşuma gidiyor. e ben depresyonda da değilim? kaldık mı tanım dışı? en azından iç dünyasını bilmediğiniz insanlar hakkında onları zan altında bırakacak kesin yargılarda bulunmayın.
ne olarak görmeliydik? yani ne yapalım? tanımadığım bir kadın bana seksten başka neyi çağrıştırabilir? bunun ataerkil zihniyetle de alakası yok. şimdi bir kadın var. bir de ben. kadını tanımıyorum. napabilirim bu kadınla? birlikte yapabileceğimiz en mantıklı eylem sekstir.
Sosyal mecralarında dinin, saçma sapan aşk hikayelerinin ve en çok da kendinden küçüklerle alay etmenin sattığı güzel ülkemde doğum tarihi yüzünden küçümsenmeye çalışılan yazarlardır. Ciddi anlamda hayatınızın, birbirinizin fotokopilerinden oluştuğunu düşünmeye başladım. Nasıl yaklaşacağını bilirsen hemen hemen herkesten, herhangi bir konu hakkında bir şeyler öğrenebilirsin. Kibrinizde boğulup gidiyorsunuz. Hayırlı ''selfie''ler.
şato almak istiyorum. çok geniş bir bahçesi olmalı. çim döşeriz oraya. çiçek falan da ekeriz. ben ilgilenirim. bütün salonlara ses sistemi döşeyip istediğim zaman klasik müzik çaldıracak bir cihaz(kolonlara bağlı bir telefon, bilgisayar vs.) falan. şatomda sürekli takım elbiseyle dolaşıcam. bahçemde bir düzine çeşit çeşit fantezi aracı olucak. şatomun gizli odalarını seks odası haline getirticem. ve tabi göl, orman ya da deniz manzaralı olmalı. içini de antikalarla döşeriz. büyükçe bir kütüphane, bahçede gözetleme kuleleriyle ohh. mis.
selfie yok. paçaları kıvrılmış pantolonlar, aptal sosyal medya kaynaklı tripler, ego, özentilik yok. çıkma teklifi yok. her şey kendiliğinden gelişiyor. her şey samimi. tamamiyle izolesiniz. sevgili değil aşıksınız. çıkmıyorsunuz lan işte. birbirinizi sevdiğiniz için vakit geçiriyorsunuz. mümkün mü? insanlar bu denli tesir altındayken? hayatlarınız renksiz fotokopilerden oluşma.
başka bir dünyaya balıklama dalmaktır. okuldan, işten gelince bu dünyadan kaçış biletinizi önünüze sunar anime siteleri. hep orda olmak istersiniz ama olamazsınız. ''opening''leriyle coşarsınız falan. hoş iştir. bir anime sever gördüğümde anime muhabbetine girmemek için çaba sarfediyorum. herkesin animesi kendine kardeş. anime izlerim ama animeci değilim. bütün günüm animeyle geçiyor olsa da animeci değilim. animeci ne lan? sınıflandıramazsınız beni. etiketlemeyi ne kadar çok seviyorsunuz. kötü insanlar.
dur ve düşün. üşümekten çekinme ama örtünmesini de bil. yargılamadan eleştir. en başta da kendini eleştir. ailenle vakit geçir. kaybettiğin vakitleri misliyle yerine koy.
teoride çok güzeliz ama pratikte birbirimizi keseriz.
izne ayrılmış. neden bilemedim. aslında o entrysini (nasıl yazılıyordu lan bu kelime?) okudum ama bu insanın, o insana dönüşmüş olabileceğini düşünmek istemiyorum. evham yapıyordur umarım. her neyse. 16'sında gelemediğim için üzgünüm. mesajına cevap veremediğim için daha da üzgünüm. sözlük çok fazla kişiye mesaj attın diyor. ayıp ediyor ya. yakın zamanda geri dönmen dileğiyle.
evet ben de bırakıyorum an itibari ile. bizene amına koyim çıkışı yapmadan önce bir dur dinle arkadaş. çokça saçma sapan insan tanıdım. çokça da delikanlı yazar tanıdım bu sözlükte. sanırım ben de o saçma sapan yazarlardan biriyim. her neyse. acısıyla tatlısıyla çok anım geçti bu sözlükte. onuncu nesil hesabım silik yiyince çok üzülmüştüm mesela. porno sormak da mı yasak lan? neyse, buraları atlayalım. veda konuşması yapmak istemiyordum ama yazdıklarıma bakılırsa öyle yapıyorum şuan. bütün gün iki büklüm oturup entry girmenin akla mantığa sığar bir yanı yok. ayrıca sözlük kalitesi ve sözlüğün kaliteye verdiği önem de ortada. tabi benim gidiş mazeretim bunlar değil. bütün yazlarımı olduğu gibi bu yazımı da sik gibi geçirdim. bu yaz da mutsuz oldum. şuan yaz başına dönmeyi o kadar çok arzuluyorum ki...
en azından boş beleş takılacağım son 12 günümü tatil kavramına yaraşır bir şekilde geçirerek bu ukteyle ayrılmak istemiyorum yazdan. yakalamak istiyorum artık mutluluğu. 28 eylülde okullar başlıyormuş. ve evet. ergenim. yaşım da 17. yerine göre troll takılıp yerine göre kaliteli entryler yazmaya, yerine göre asabi davranıp yerine göre nezaketimden ödün vermemeye çalıştım. sanırım başarılı da oldum bu konuda. tabi bu benim görüşüm. insan ister istemez duygusallaşıyor günde 10 saat takıldığı bir mekanı şıp diye terk eyleyince.
ve eğer umrunda olan var ise; her ayın 16'sında sözlüğe girip mesaj kutumu cevaplandıracağıma dair söz veriyorum.
muhabbet sonlara doğru harbiden boka sardı. çok ama boş ve sıkıcı konuşuldu. şahsen bu yayını beğenemedim. bi de beni hiç kimse takmadı. ona bozuldum ufaktan. umarım tireysinin bir daha ki yayını bu şekilde geçmez.
hemen hemen her konuda birbirimize muhafil düşmemize rağmen tavrını, mizacını beğendiğim yazarlardan birisi. sempatik yaklaşmaktayım. hayırlı sabahlar.
savunucu mu? oğlum adamı tanımam etmem. zaten övmeme rağmen beni siklemediği için hafiften kıl oldum az önce. başlığını solda görünce bir güzelleme sallayayım dedim.
hayvanların üzerinde yapılan deneyler et tüketmek kadar vahşi olmasa da benim gözümde vahşettir. ayrıca sivrisinek öldürmüyorum. ki öldürsem bile bu bana zararı olduğu içindir. rakı-balık yapmak ile sivrisinek öldürmek farklı şeyler yani. söylediklerin o kadar mantıksız ki kendi içerisinde ben vahşeti onaylıyorum diye bağırıyor zaten. iki yüzlülüğün bu kadar.
bakın, insana hepçil demek bir çeşit algı yönetimidir. teknik olarak insanın hepçil olduğu doğru olabilir ancak günümüzde hepçil dendiğinde; ''yaşamak için ota ve ete mecburdur'' ana fikri çıkartılıyor. nitekim kullanılış biçimi de bu şekildedir. bir canlı etçilse, et yemeli, otçul ise ot yemeli gerçeği ile karıştırılmakta. insanın evrimsel süreçte hepçil olması, sadece bitkisel kaynaklı yaşayamayacağı manasına gelmiyor. yani bu, et yemeyi meşrulaştırmak adına öne sürülen mantıksız argümanlar kategorisine giriyor.
insanın et yiyebiliyor olması onu hepçil yapmaz. insan binlerce yıl önce vahşi doğadan kopup gelmiş, irade ve vicdan sahibi bir canlıdır günümüzde. et yemenin, modernite ile birlikte kabul edilemez olması ise empati tabanlıdır. bir olgu, özellikle de ölüm-kalım ile alakalı bir olgu gelenek, kültür ve dini etkiler baz alınarak meşrulaştırılamaz. dediğim gibi, gelişen zeka seviyemiz ile birlikte irade ve vicdan gibi nitelikler kazandık. bir şeyin doğru olup olmadığına karar vermek için öncelikle elimizi vicdanımıza koymalıyız. popülist bir hareket olduğunu da düşünmüyorum. popülist bir davranış görmek istiyorsak, elimizdeki dokunmatik telefonlara, kullandığımız sosyal medya mecralarına, starbucks ve selfie tarzı akımlara bakmamız yeterli. beyin gelişimi konusunda bir bilgim olmadığı için cevap veremiycem.