başbakanından sokakta başıboş gezenine kadar konuşurken küfür kullanmayı pek seviyor oluşumuz apaçık bir veriyken ancak bunu kitle iletişim araçlarında görünce aklımıza gelen bir sorunsaldır nedense. "ulan" hitabı pek ağır bir küfür değildir, "ülen" ya da "lan" biçiminde ortama göre bunlardan birini kullanırız. Bu sözcüklerin "oğlan" ın değişmiş bir biçimi olduğu görüşüne bakılırsa günlük hayatta bunu bu kadar sık kullanmamız bir ölçüde hoş görülebilir. Bunu samimiyet adına güzel bir meziyet sayanlar rıdvan dilmen'i de, turgay şeren'i de, "şeyini şey ettiğimin şeyi" diyeni de hoş görmelidirler.
dükkanın önü güzel gözüksün, bir kova suyla şipşak temizlenebilsin maksadıyla esnaflar arasında gittikçe yaygınlaşan eylem. tabii iki kuruş daha ucuza yaptırmak için en dandik ve oraya uygun olmayan malzemeler kullanılır, dükkanın önü (ve kaldırımın bir kısmı) kış aylarında buz pistine döner. Hava yağışlı olmasa bile dışarının tozu içeri girmesin diye ıslatılarak da bir şekilde kayganlaştırılır buralar. Balyozla paramparça edilmesi müstehaktır. Bir dakika ya, ben niye balyozla falan uğraşıyorun? Belediyenin dükkan tabelalarının boyutlarının santim santim hesabını yaparken bu işle de ilgilenmesi onun görevi değil midir? diye düşüncelere sevk eder işbu tanımı girerken.
1980'lerden önce "olaylara karışmış", şimdi ise vadeli mevduat hesabına faiz işletmek, kıraathaneye uğramak gibi işlerden dünya meselelerine fırsat bulamayanların yanında çok da şaşırtıcı olmayan bir durum. Demek ki neymiş, mesele sadece yaş meselesi değilmiş.
bugün öğle saatlerinde sol frame'in ebesine yapılan muamelelerden sonra yerden göğe kadar haklı olan önerme. O saatlerde pek kimsenin online olmamasının da etkisiyle yukarıdan aşağıya tamamen ingilizce-türkçe sözlük görünümü kazandırılmıştır. Tebrik ediyorum bunu yapan arkadaşı*
sözlük konsepti ni sanılanın aksine gayet iyi benimsediğini düşündüğüm yazar. "ayar veriyorum nihohaha" diye yana yakıla klavye tıkırdatmadan kendi üslubuyla yazdıklarıyla bu oluşuma bir artı değer kazandırmakta.
üstüne bastığı pisliğin yalnızca o ortamda kalmasına gönlü razı olmayan, bir kısmını ayakkabısına aktarıp gideceği yerlere de paylaştıracak denli şuursuz insan.
insanı yaz sıcağında susuz gezdirecek bir sorunsaldır bu. "işemesi daha pahalı kardeşim bu nasıl iş?" dedirtir ama yine bir şekilde gidip büfeden/marketten bir şişe su alınır. Küçük abdest için 750 bin ve daha yukarısından para alanlar vardır ki onlara diyecek laf bulamıyorum.