Turkiyede moda bloggerliginin seyrini degistiren kiz. Boyle oldugunu farkettigi an kendini chiara ferragni sanmaya baslayan kiz ayni zamanda. Gidip h&m den sort alip tumblr kizi pozlari verip altina ingilizce bir kac cumle dosemekle blondesalad olunmuyor be annem... su ozenti hallerini biraz biraksan o ilk zamanlardaki kiz olsan. Biraz fizigine uygun giyinsen. Guzel kizsin ama o teyze bacagi gibi baldirlarla asiri mini sort giyince avrupalidan ziyade emekli yazlik teyzelerine benziyorsun.
Koyun can derdinde kasap et derdinde. Sanki yazdiklarimi ben uyduruyormusum gibi bir de angil dingil mesajlar geliyor. O beyninizi azicik kullanin hep sus olarak durmasin kafatasinizda.
En yakin arkadaslardan ve aileden kilometrelerce otede olmaktir. Yasamaya basladigin kucucuk ilcede laf soz olmasin diye cok ortalarda dolasamayip eve kapanmaktir. Haftaici calisirken hissetmedigin bosluk hissiyle yuzlesmektir.
Turk insaninin sekilden ibaret inanci, zevki, hobisi derken simdi de basimiza blog olayi cikti. 2007 yilinda kaan sezyumlarla, gulum daglilarla blog okumaya basladigim donemde hersey ruya gibiyken halkin her kesiminden insanin blog olayina uyanmasiyla blog yazma kalitesi de yerlerde surunmeye basladi. Ben bu kalitesizler arasindan kendimce bir secki yaptim.
1. Kiroyum ama para bende: %90 unu kocasi zengin evli kadinlarin ya da zengin bebelerinin olusturdugu bu grubun baslica temalari: paris gezisi, makaron yeme ritueli, her turlu blogger aktivitesinde boy gostermece. Bu kadinlarin blog yazmasindaki temel amac bakinnnn kocam bana neler aliyo kiskanin pis fakirler diyerek fakir fukarayi yutkundurmak. Parasi olan insan bunu her firsatta gostermek icin cabalamaz bildigim kadariyla ama buyuk ihtimalle genc kizlik zamanlarini sefalet icinde gecirmis bu tur kafinlar parayi gordugu an simarmaya baslar. Turkiyedeki temsilcisi Eda diye bi kadin. Adini google a yazin mutlak cikar.
2. Yeni evliyim, acayip kopuyoruz: yine kadin bloggerlardan olusan bir grup. Bu blog da sevgililiginden baslayarak deniz kenarinda sevgilisiyle ictigi bi fincan kahveyi bile muhtesem askimiz palavralariyla susleyerek anlatan kizin blogudur. Nisanlanir, haftalarca nisan gununu, zevksiz nisan elbisesini, kahveye attigi tuzu anlatir. Evlilik hazirligi yaparken aldigi bin turlu sacma sapan alet edevati ayri ayri post yaparak sergiler. Iste bu daaa peynir bicagimiz, bu da makaron kaliplarimiz diye diye beyin miker.
3. Evimin kadiniyim: yukarda anlattigim turun evlilik sonrasi evrilmis halidir. Ilk yillarinda nerdeyse kocasiyla halvetlerini bile yazan kizimiz surekli hazirladigi sofralari sergiler, cay yapsa fotosunu ceker post yapar. Surekli kalpli cicekli micekli ozel gun resimleri paylasir. Lan iyi ki evlendin anladik kocan var ama yeter a kezban diyesiniz gelir.
4. Cocugumun anasiyim: ustteki iki kadin charmender ve charmeleon ise bu charizard tir. Kizimiz hamile kalmasiyla dokuz dokurmus hanife edasiyla bebek bakimi susu busu ustune atip tutmaya baslar. Pek tabii ki yine bebeye aldigi tek bir zibini es gecmeden fotograflarini ceker paylasir. Cocuk dogar, proje cocuk buyutuyor edasinda aaa ben gunde 45 dk bach dinletirim, owww ekmek ve seker asla yedirmem, tv izlemesi yasaktir, her haftasonu kaliteli zaman gecirmek icin dans kursumuz var diye abuk subuk konusmayi ihmal etmez. Cocuk gak dese yazar guk dese yazar yaptigi kakayi kivamiyla sicak sicak bildirir okuyucusuna. Cunku onun cocugu cok ozel ve zekidir. Bu arada cocukla kafayi yemistir ve kocasiyla ilgili hic bir sey duyulmaz adam oldu sanariz.
5. Elhamdulillah muslumanim: bu kizlarimizin bir cogu sosyetik ve olumune tiki hemcinslerine ozenerek son derece havali fotograflar cekip her gun paylasirlar. Cogunlugu asiri makyajlidir. Ortunmenin asil amacini tamamen unutup duckface yaparak selfie ceken turbanli kizimiz kandillerde ve cuma gunlerinde ayet ve hadis paylasmayi ihmal etmez.
6. Tumblr kiziyim ezelden: bu tipler genellikle iyi giden iliskileri oldugunda surekli sevgilinin dedikodusunu yapan erkekler soyle kadinlar boyle diyen tipler olmakla birlikte ayrildiklari an bir Ruby gloom a bir amelia ya donusurler. Sanki omurleri naiflikle gecmektedir de gece gunduz aglamaktan icleri cikmaktadir. Cok surmez yeni birini bulur yatak odasi da dahil bilumum dedikoduyu ve mahrem bilgiyi okuyuculariyla paylasmaya son surat devam eder.
Edit: 6. Madde icin son entry bukucuye tesekkuru borc bilirim efem.
Cok asiri dindar blogger kizimiz ilkay in blogunda gayet de parasini alarak reklamini yaptigi perde firmasinin yetkili kisisi Demet Hanim'in roportajindan bir ibare. Anlatildigina gore perde secimi olcumu filan gibi bir en az 2-3 saatlik sunum icin eve gelen 2 calisanin yapilan herhangi bir ikrami kabul etmesi ve evin tuvaletini kullanmasi yasakmis. Cidden cok insanca. Harikasiniz...
Efendim kendisi cati katinda oturdugu icin boyle bir nick secerek blog olusturmus bir hanim kizimiz. Agir kezban suzme cahil turevlerinden tek farki kendisinin turbanli olusu. Bunca zaman ister "bakinnnnnn ben ne aldim"ci zengin koca avcisi hemcinsi bloggerlara ozenmesiyle olsun ister inanilmaz muhafazakar gecinip yuzunu isiltiyla mozaiklemesi ama evin icinde olan hergelismeyi bit bit bloguna aktarmasiyla olsun gonullerimizde yer etmis bir isim. Yine agir kezbanligin bir sonucu olarak blogunda yapilanen ufak bir olumsuz yoruma "ayyy beni kiskaniyosunazzzzz" diye carlamasiyla meshur bir isim.
saatlerdir kürt insanına (teröriste demedim farkettiyseniz, mabadınızla anlamadan önce iyi okuyun ırkçı yazar grubu) yapılan her türlü hakareti, çirkinliği görmezden gelip benim iki tarafında birbirini anlaması için yazdığım son 3-4 entryi silmesi sonrası yaptığım tespit. sizin derdiniz nedir bizle? Önce adil ol, sonra ben yazdığım yanlış bir şey varsa düzelteyim sevgili moderatör. kafatasçıların tarafını tutuyorsanız da haberimiz olsun "uludağ sözlük ekşi klonu, biz burda özgür bir ortamdayız" diye ortalarda gezmeyelim, yerimizi bilelim.
"karı dırdırı" elle tutulabilecek, öpülüp mıncırılacak kadar maddeleşen bişey bazı zamanlarda. allah düşmanımın başına vermesin. anamızdan öğrenip zamanla kara kuşak sahibi olacak kadar uzmanlaşıyoruz ona diyecek bişey yok zaten. bir de bunun en iyi kız arkadaştan yenilen versiyonu var ki, değme maço sevgiliye taş çıkaracak cinste tezahür ediyor zaman zaman. bugün alasını yedikten sonra düşündüm "en iyi kız arkadaş" olma denilen şeyi. gavurun deyimiyle "best friends forever" denilen kavram o gördüğünüz skko yarım kalpli kolyelerden çok daha fazla şey barındırıyor içinde. erkekler koloni halinde takılıp yine de akmadan kokmadan kardeş kardeş geçinip giden varlıklar.oysa bir kız grubu en fazla 2 kişiden oluşur. 3. ye yazıktır, günahtır. o 3. mutlaka dışlanır. o yüzden en iyi arkadaşınla başka bir en iyi arkadaşını aynı ortamda barındıramazsın, kızlar yolar birbirini. çetin iş yani. bir kere en iyi kız arkadaş dediğin kişi 2 bilemedin 3 yıl içinde sevgiline rakip olup çıkıyor o derece arandaki ilişki. aralarında tonla benzerlik var.
1. sevgiline olduğu gibi kız arkadaşına karşı da sorumlulukların var bi kere. düğüne giyeceği kıyafeti gidip beraber seçersin, saç kesimine beraber karar verirsiniz, sevgilisinden ayrılmışsa sevgilinle görüşmek yalan olur, hasta olunca bakarsın, çorba alır içirirsin (sakaya burdan tonla selam ederim. içirdiği bi tas çorba sayesinde en yakın arkadaşı "Z" den oldu hatun, nası sevmiyeyim şimdi ben bunu?)
2. kız arkadaş en az sevgili kadar kıskanç bir şahsiyet. sevgilinden kıskanır bir kere seni. haftasonları sevgilisinin yanına giden şükranı mustafadan kıskanmam gibi. veya eski oda arkadaşımın her gece sevgilinle çıkıyon deyip benle küsmesi gibi. veya sakanın tee-pee etiketli yazılar neden daha fazla diye kıskanması gibi. sadece sevgiliyle kalmaz tabi. giydiğine bile karışır. örn: gece dışarı çıkacağımız zamanlarda şükranın giydiğim eteklere " namus kalmamış hiç sende" serzenişleri, tubanın soyunma kabinine benle girip "okula o giyilmez bu giyilmez" deyip rahip mintanında karar kılması, yanımda gezerken nemrut kesilip kaşı gözü oynayarak sürekli açılan yakamı, sırtımı örtmeye çalışması gibi. başka arkadaşlarından kıskanırı anlattım zaten.
3. kız arkadaşınla resmen "in a relationship" staüsünde olursun. ve bu hakikaten sonsuza dek sürer. ayşenin arayıp bana ulaşamayınca "sen beni artık sevmiyosun" demesi, sabah okula onsuz gittim diye şükranın dersin ortasında "ilişkimizde yolunda gitmeyen birşeyler mi var" mesajı atması gibi, sakanın ıssız adam gibi cool takılarak beni sallamayıp sonra sonra dökülmesi gibi, ümynin "bana hiç zaman ayırmıyosun, çok değiştin" demesi gibi ilah ilah ilah...
4. kız arkadaştan yenilen kazık bence sevgiliden yenilen kazıktan daha acı gelen birşey. insan kabullenemiyor. en yakın arkadaşının başka bir kızla sırlarını paylaştığını öğreniyorsun bir şekilde. hissettiğin şey aldatılmak gibi. tarifi yok sanırım veremiyorum.
5. kız arkadaş kişisi ilgi isteyen, şımartılmayı bekleyen varlıktır. giydiğine "ayyy canım çok yakıştı" diyeceksin, facebook resimlerine "bebshim coq guselsin" temalı yorumlar yazıcaksın, depresyona girdiğinde romantik komedisini, çikolatasını, bu gece barda gönlüm hovardasını eksik etmeyeceksin, sevgilisiyle küsünce oğlana etmedik hakaret bırakmayacaksın, yeri geldiğinde anasına babasına yalakalık yapıcaksın. olucak bunlar mecbur yani. racon bu.
5. her en iyi kız arkadaş diğerinin birazcık sevgilisidir ve her kız aslında biraz biseksüeldir bunu da herkes bilir.
takımın başarısıyla övünmek bile bir nebze kabul edilebilirken hiç bir şey yapamamış bir takımla gurur duymak da neyin nesi? hayır sonra "yensen yenilsen kalbim hep senle" diyen fenerbahçelilerin adı salağa çıkıyor da hafız, sizin yaptığınız da farklı bir şey değil hiç kusura bakma.
modernizm ve moda adına kadını saçma sapan kumaş parçalarıyla süsleyen mantıktan farklı olarak, "kadın" kıyafetini kadına yakışır derecede kadınsı ve masum tasarlayabilmeyi başaran modacı. oscar törenlerinde gördüğünüz o kuğu gibi süzülen "dişi"lerin birçoğunun giydiği elbiselerin tasarımcısı. eski zaman masallarından ilham aldığını düşünüyorum.
tanım: hiçbir şeyi beğenmeyen, yapılan her ödeve her projeye takılacak bir kulp bulan hocadır.
zamanında bitirip ek süre istememek adına 39 derece ateşle makale okutan, not tutturan, alıntı yaptıran allahın belası ödevi 4 günde herşeyiyle tastamam vermenize ragmen, şöyle bir kere yüzeyden bakıp, "olmamış, daha iyisini yap yoksa sınıfta kalırsın" diyen hoca manyak değil de nedir?
sen ne yaptın canım bu koltuğa oturabilmek için? biz 4 yıl boyunca canımızı dişimize takıp çalıştık, kpds idi üds idi ales idi mülakattı yazılı başvuruydu derken türlü merhaleden geçtik. sen bugün o koltukta otururken bizim yaşadıklarımızın kaçını yaşadın nelerden ödün verdin fedakarlık ettin? koyunun olmadığı yerde keçiye abdurrahman çelebi dendiği zamanlardan birinde elde ettiğin bu makam sana nasıl bir hak veriyor ki insanların emeklerini hiçe sayıp yapılan hiçbir mantıklı açıklamayı kabul etmeyip olmamış diyorsun?
anteplilerin tatlı mı tatlı kişilikler olmalarından mütevellit baklavaya benzetilmesidir.
ıspartalılar gül,
çorumlular leblebi,
urfalılar da çiğköfte gibidirler. hepsi de yenesi vatandaşlarımız. yummy...
savunma mekanizmalarından biridir. kişi kendinde bulunan hoşlanmadığı bir özelliğini başkalarına mal etmeye çalışır. tutumlu olmayı beceremeyen bir kişi bir başkasına "müsrif" der.
kadir topbaş oy toplamak amacıyla istanbul varoşlarında gezintiye çıkar. yaranmak için müşfik bir tavırla kolunu tutmaya çalıştığı genç adamdan şu cümleyi duyar.
-başkanım ben sizi desteklemiyorum.
+ (mosmor bir ifade)sen doğalgaz kullanıyormusun?
-hayır kullanmıyorum. doğalgaz fiyatlarından haberiniz yok galiba.
+...
son zamanların en güzel kapağıydı. haber sonlandığında kendimi yüzümde pis bir sırıtış ve istemsiz gerçekleştirilen o nahoş el hareketini yaparken yakaladım. tamamen duygusal...
her güzellik yarışmasında yapılması farz kılınan ritüeldir ki son kainat güzeli venezüella lı kızımızda bizi şaşırtmayan bir çıkışla,yüzünü kapatıp, rimellerini akıta akıta ağlamıştır.
Ask dogar saçlarindan
Ben batarim yoklugundan
Toprak çeker içine
Bedenimi... Herseyimi...
Ugruna hep kanarim
Kanadikça hep yanarim
Kül olurum uçarim...
Ask dogar saçlarindan
Ben batarim yoklugundan
Toprak girer içime
Düs olurum aglarim...
çocukken,
ne çok koşup oynayıp,
ne çok düştükten sonra,
kalkmayı öğrenerek,
sizi güçlendiren şeyin aslında
bu düşüşler olduğunu,
hatırlatan,
koskoca olunduğunda bile,
her görmenizde,
her düşüşün bir kalkışı
olacağını muştulayan,
yara izidir...
"Baba bizim bayrağımızda sizin zamanınızda Ay-yıldız varmış neden
şimdi haç işareti ve anlamını bilmediğim renkler var?
2 arkadaş okulda tavan arasında eski bir atlas bulmuştuk,o atlasta
gördük daha önce Edirne'den Kars'a kadar Türkiye toprağı imiş,şimdi neden
o haritanın 1/5'ine Türkiye diyoruz?
Eskiden her mahallede 1-2 cami varken,şimdi neden her ilde bir cami
var,dedem bahsetmişti daha önce ezan denen bir şey varmış,günde 5 defa
camilerden okunurmuş şimdi bu çan sesleri ne baba?
Filistinlilerin zamanında topraklarını parça parça satarak israil'in
kurulmasına sebep olduklarını hiç mi bir yerde okumadınız da,topraklarımızı
sattırıp şimdi bu ufcık alana bizi hapsettiniz.Siz atalarınızdan böyle mi aldınız bu
toprakları,emaneti böyle mi korudunuz. Günden güne topraklarımız satılırken
siz uyuyor muydunuz baba?
Baba küçükken herkesin beni Ayşe diye çağırdığını hatırlar gibiyim
şimdi neden bana Angel diyorlar,beni kulağıma Angel ismini ezanla sen mi
söyledin?
Bizim evin önünden tanklarla geçen Amerikan askerleri kim baba?Hergün
bize hakaret ederek ve sizi her gördükleri yerde coplayarak demokrasi ! mi
getirdiler baba?Bize okulda demokrasinin tanımını daha farklı öğretiler sanki Elime geçen gün bir kitapgeçti baba,senin gençliğinden kalan .
Biz Ankara'ya taşınmazdan önce memleketimizin ismi Gaziantep'miş ve 6317 şehit vererek "Gazi" lik ünvanını kazanmış.Neden şimdi oraya kürdistan diyorlar baba.Baba peki pkk neden bizi öldürüp ülkemizde ayrı devlet kurdu.
Baba o kitapta Atatürk diye birinden de bahsetmişti.O her kimse 1933'te
Bursa'da bir nutuk vermiş,ben şimdi bile ne kastettiğini anlayabiliyorken,sizin
gençliğiniz bu kadar mı cahildi de o uyarıları dikkate almadınız.
Şimdiki kürdistan toprağında yer alan Süleymaniye'de askerimizin başına
çuval geçirmişler ve sen o dönemde gençtin,hiç mi kanın donmadı baba.Neden
hesap sormadınız bunları görmezden gelen yöneticilerinize?
O az önce bahsettiğim Atatürk size bir hitabe yazmış ve sizi hain yöneticilere
ve uşaklara karşı uyarmışve hitabenin sonunda da "Muhtaç olduğun kudret
damarlarındaki asil kanda mevcuttur."demiş.Baba kanınız o kadar bozuk mu ki
ülkemizi bu hale getirenlerin yakasına yapışmadınız.
Baba Türkiyeli ne demek,biz Türk çocuğu değil miyiz,soyumuz belli değil mi
bizim ,o kitapta okumuştum "Ne mutlu Türküm diyene" yazıyordu.Peki baba ben
neden mutlu değilim.Türküm demek suçsa ve kötü bir şeyse siz eskiden neden
söylerdiniz.
Baba biz Kurtuluş Savaşı denen bir şey yaşamışız,kitaba göre dünyanın gördüğü en şanlı savaşmış ve o savaşta 4 milyon şehit vermişiz.Madem bu vatandan bu kadar kolay vazgeçecektiniz de neden o kadar şehit verdiniz.
Hiç mi kitap okumadınız,hiç mi sizi uyaran olmadı,hiç mi göremediniz ülkemizin
peşkeş çekildiğini,eğer farkında olduysanız ve duygusuzca evinizde oturduysanız sizin o hainlerden ne farkınız kaldı.Allah'ın huzuruna hangi yüzle çıkacaksınız baba.
"Vatan sevgisi imandandır" diye bir hadis varken hadi diyelim ki Türklüğünüzden
vazgeçtiniz bari islam'ın emrine uysaydınız.
Senin eski cd'lerden dinledim baba,bizim de bir istiklal Marşı'mız varmış,o marşı
yanlızca körü körüne ezberlediniz mi?
Baba sen son bağımsız olan Türkiye Cumhuriyetini gördün."Ya devlet başa,ya
kuzgun leşe" diyebilecek bir Hasan Tahsin,bir Şehit Şahin,bir Sütçü imam yok muydu aranızda?Yazıklar olsun baba sizin gençliğinize!
Bu günleri göreceğime hiç doğmasaydım baba.Türklüğünüzden utanmadınız hiç
olmazsa insanlığınızdan utansaydınız baba.Bu vatan göz göre göre altınızdan kayarken hiç olmazsa ŞEREFiNiZLE ÖLEMEDiNiZ Mi?"
not: gelen bir mailden kopya edilmiştir.
insan görünümlü sünger kalpli büfe sahibinin elimdeki 850 yeni kuruşa teklik bir öğrenci egosu vermemesi (ki teklik öğrenci egosu 900 kuruş), bakın gerçekten para çekmeyi unutmuşum her gün burdan geçiyorum gani gani öderim dememe ragmen kabul etmemesi gecenin bir vakti beni Allahın dağı sayılabilecek bir yerde koyup büfeyi kapatıp gitmesi.