havanın çok sıcak olduğu, bir yerden bir yere gitmek zorunda olduğunuz ve toplu taşıma araçlarının da yoğun rağbet gördüğü bir günde terleyen bir insanın durumu.
nasıl böyle bir sonuca varıldığını merak ettiğim tespittir.
ben şahsen hükümetin başörtüsüyle ilgili attığı bu adımı olumlu gören birisiyim ancak başörtüsü bir insanı daha ahlaklı yapacak diye bir kaide yok. ahlaksızlığı yapan başörtüsüyle de yapıyor, bu kişinin kendisiyle alakalı bir durumdur, bir kişilik meselesidir. kaldı ki başlığı açan zatın görüşü başörtüsünün bir insanı daha ahlaklı yapacağı yönünde olsa bile okullara başörtüsü zorunluluğu getirilmedi efendim; başörtüsü yasağı kaldırıldı.
akıllıca hareket eden kişidir. çatı aday gösterilmeden evvel ikö'nün başkanlığını da devretmişti, az bir zaman içinde unutulup gidecekti belki. şimdi ise sözlüklerde adına girilen entrilerin haddi hesabı yok, türkiyenin en ucra köşelerinde bile ismi anılıyor zaman zaman. zaten bu adam erdoğan'ın karşısında seçim kazanamayacağını da biliyordu kanımca, ancak onun için kazanıp kazanamamak da pek önemli değildi. seçime katıldı, adını duyurdu, köşesine çekildi, tabi bu da erdoğan'ın oldukça işine geldi. şimdi ise önünde ilerideki hayatıyla ilgili bir çok seçenek vardır.
bununla beraber şahsî kanaatimi de eklemek isterim ki, bu kesimin (kendisini aday gösteren kesimin) hesaba katmadığı, belki de böylesi daha çok işlerine geldiği, daha çok prim yaptığı için hesaba katmak istemedikleri şey ise, ne chp'nin, ne de mhp'nin bu stratejiyle seçim kazanma olasılığının olmadığıdır. ekmeleddin ihsanoğlu, bir zamanlar kendisine sempati duyan bir kesimi kendisinden soğuttu. tabi bu onun için ne kadar önemlidir orasını bilemem. ama siz bu ülkede seçim kazanmak istiyorsanız halkın suyuna gitmek zorundasınız. erdoğan'ın senelerdir en iyi başardığı şey de bu idi. bana kalırsa chp ve mhp, erdoğan ve ak partiyle arasındaki husumeti azalttığı ölçude ak parti seçmeninin sempatisini kazanacaktır. zira bu kesimin suyuna gidecekseniz en temel yol budur. belki çok zor, belki kimilerine göre etik değil, ama bu ülkede iktidarın yolu bu. zannımca chp de bundan böyle bu eksende bir siyaset izleyecektir.
uzun lafın kısası, ekmeleddin ihsanoğlu bundan böyle eski cumhurbaşkanı adayıdır.
türk cihan hakimiyeti mefkûresidir efendim. türklerin varoluşlarından beri dünyaya hakim olmak gibi bir emelleri olmuştur ve bunun için çabalamışlardır. eski türklerdeki bu anlayış islamiyetin kabulüyle cihad anlayışıyla birleşmiştir ve bu emel, türkleri güçlü kılan ve tarihi benliklerini korumalarını sağlayan en önemli faktörlerden biri olmuştur. günümüzde biraz zayıflamış olmasına karşın bu mefkûre halen varlığını korumaktadır.
yapacak hiçbir şey olmadığının göstergesidir, çaresizliğin dibinde olan adamdır. pozisyon o kadar nettir ki kaleci dahi insafa gelir ve kendisi haykırır penaltıyı. ya da puştluk yapıyodur bilemem.
enstrümanını gitaristlerin genelinin aksine, yavaşça, sindire sindire çalan, çalarken hayal gücünüzün dolduracağı boşluklar bırakan, sizi müziğinin içinde yaşatan gitaristtir. sanatçıyım diye geçinen binlerce şarkıcının aksine bu adam sanat yapar, ruhunu müziğine, onu da ruhunuza işler.
Bir tane değil, yüzlercesi sayılabilecek sebeplerdir. Ancak en önemlisi Müslümanların dinin aslından ve Kur'an'dan uzaklaş(tırıl)malarıdır. Evet, ilk emri "Oku!" olan dinin, yine okumayı emreden kitabından uzaklaşmalarıdır. Kur'an'dan uzaklaşmasaydık, onun kutsallığını cinlerden, perilerden koruyan bir kitaba indirgemeseydik de verdiği mesajı anlamaya çalışsaydık, bugün ne Suriye'de çocuklar ölürdü, ne Mısır'da katliamlar yapılırdı, ne de güzel ülkemizde analar ağlardı. Aslında ben batı dünyasının kalkınmasının sebebini arıyor olsam, yine Kur'an'ın kutsal mesajını bizden daha iyi anlamış olmalarını ilk sıraya koyardım. "Oku!" emrini anlayıp ilmi bizden daha çok aramış olmalarını bulurdum sebep olarak. Yani demem o ki, Müslümanlar sebep arıyorlarsa, sebep Kur'an-ı Kerîm, çözüm arıyorlarsa, çözüm yine Kur'an-ı Kerîm.
insanların mütemadiyen devam etmesi için çabaladıklarını düşündüğüm sorunsal. hayır zorunuz ne arkadaşım, sahurda fırçalayın adam akıllı, iftara kadar da sabredin yemekten sonra fırçalarsınız.
herkes tarafından bilinen ancak pratikte pek de işe yaramayan tavsiyelerdir.
bana kalırsa öncelikle beyninize havanın sıcak olmadığı sinyallerini vermeye çalışın yada havanın sıcak olduğunu düşünmeyin, çünkü bu sizin panik yapmanıza sebep verir, sizi sıkar, böylece sıcağı daha çok hissedersiniz. bundan ziyade, çok hareket etmemeye çalışın, terlemeye sebebiyet verir, kısa bir süre bir şey düşünmeden oturmak veya uzanmak işinizi görecektir. ayrıca düzgün nefes almak da sıcağı hissetme seviyenizi ayarlar, düzenli bir şekilde nefes alın. bu verdiğim tavsiyeler işe yaramıyorsa efendim, bim'e gidin, kesin ve net çözümdür.
