patladıktan sonra cehennemde yanacağına mı üzülsün yoksa uğradığı tecavüzlerin yargı tarafından yok sayılmasına mı, kendisinden farkı olmayan ruhsuz kadınlara verilen değerin bin de birini kendilerine göstermeyen erkeklere mi... söndürülüp bir köşeye atılmalarına mı yoksa.
sözlükte en fazla üzerinde durulan konulardan biri olan futbolla dikkat çekmye çalışır ara sıra. entelektüel konular sözlüğe ağır geldiği için gs, fb, bjk, ts küfür et, ya da sivri iki kelime et. dünyanın en önemli mevzusunda üç sayfa yazı yaz sözlüğe bundan daha fazla ses getirmez. bunu bilen entel arada futbola dalar çıkar.
ayne gelenekten beslendiğimiz için ayrı gayrımız olmayan yunanlı kardeşlerimizle aynı şeylerden hoşlanmamızın neticesidir. muhteşem yüzyıl sadece bizim değil onların da imparatorluğu olan osmanlı'yı anlatması, onların bu diziye de tevessülünü normal olarak artırıyor. bu bir fetih değil çünkü, yıllarca aramıza ulusalcılıkla duvarlar örülen dostlarımız olan rumlarla birlikteliğimizin de göstergesidir.
insan olmadığı zaman toprak da mal da anlamsızdır düşüncesini yansıtır. atalarımız ne güzel demiş cana geleceğine mala gelsin ama sen gel bunu bizim mallara anlat. mal olduğumuz için başımıza bütün bunlar geliyor. bırakın ölüm ve savaş çığırtkanlığını sözlüğün ergen sivilceleri.
silaha ve savunma yatırımlarına giden para eğtim, sağlık ve kültür yatırımlarına kaydırılırdı. Bu da daha müreffehlik düzeyini yükseltirdi. sanayi yatırımları artar, işsizlik düşer, gereksiz ve anlamsız savaşlarda yitirilen gençler ülkesine ve yaşadığı dünyaya katma değeri olan bireyler haline gelirdi. oysa cephede binlercesi yitirilmekte.
bugün barış olsa silah tüccarları o silahları götlerine sokmak zorunda kalırdı. insanlar sokaklarda rahat ve huzur içinde gezer, dostluk ve arkadaşlık bağları güçlenirdi. içinde yaşadığı dünyayı tanıma fırsatı bulmayan yığınlar farklı ülkelere ve coğrafyalara ellerini kollarını sallayarak giderdi. bir türk bir ingilizle, bir fransız bir arapla dostluk, evlilik ve ticaret gibi ilişkileri daha kolay geliştirebilirdi.
bazı basın amigoları kıçına kına yakarken onların kıçını keserlerdi. sokağa rahat çıkamazdık. köşe başında bizi öldürmek için bekleyen biri var mı korkusu yaşardık. hayat durma noktasına gelirdi. üç yanımızı çeviren denizler kan gölü olurdu. düşmanın kim olduğunu bilemezdik. paranoya başlardı. çocuklar karanlık gecelerde kanlı göz yaşları dökerdi.
bu topraklar üzerinde yaşayan herkesin ama herkesin huzuru kaçardı. dış güç dedikleri zevat kıçına kına yakardı. dünyayı yöneten güçlerin, taraflara milyonlarca dolara verdiği silahlarla iti ite kırdırmanın hazzını yaşardı.
kendinize gelin beyler. kucaklaşma vakti, bu topraklarda yaşayan, bu topraklar derken tüm bu coğrafyayı kast ediyorum, kardeştir. bir birinizin kanını dökmekten haz duymayın. biri öldüğünde sevinmeyin, içiniz burkulsun. kan ve silaha lanet yağdırın, barışa yarın bugünden daha fazla ihtiyacımız olmaz umarım.
kabil: cennetten annem yüzünden kovulduk
habil: hayır! babam yüzünden kovulduk. annem git manava bir kilo elma al dedi, babam ağaca daldı.
kabil: hayır anam elmaya aşerdim diyince. babam da o saat açık manav bulamayınca komşunun elma ağacına daldı.
habil: ne diyon lan sen
kabil: sen ne diyon lan
habil: ananı da al git.
bir adem değillerdir sanırım, yoksa müslümanlar onlara da hazreti derlerdi. ama ilk insan değillerse bile ikinci insanlar be haklarını teslim etmek lazım.
BDP milletvekili Aysel Tuğluk takmış koluna 3000 tl lik louis vuitton çantayı emekçi halkıyla kucaklaşıyor. KCK tutukluları için görülen davaya gidip destek veriyormuş vekilimiz. çantaya bakılacak olursa destek çok büyük.
savaşlar tuzu kurular tarafından çıkarılır ve masum insanlar ölür. kin ve nefret duygularını kamçılayarak toplumsal kavgalar yaratılarak fakir fukara bir birine katlettirilir. zenginler savaşmazlar ama fakirlere savaşmanın erdemlerini sıralarlar. ölenler onların huzur için yaşaması için ölür, kalanlarda onlara uşaklık ettirilir. şehit ailelerinin ortalama gelir düzeyi milli gelirin kaçta kaçı olduğuna bakın. kimin kimler için öldüğü ortaya çıkar. onlar daha iyi yaşasın diye ölen gariban çocukları bir de onlar tarafından hor görülür. köylü, varoş, apaçi gibi yakıştırmalar hep aynı mahallenin çocuklarınadır. dünyanın her yerinde bu böyledir. ölenler bir birine. pakistanda ölen suriyede ölene, dağ ölen terörist, diyarbakırlı askere benzer. savaştan en büyük zarar görenlerin hiç bir zaman kazanmazlar. savaşları kaybedenler hep aynıdır, kazananlar da öyle. türkiye'ye silah satan, pkk'ya silah verir. suriye ordusuna silah veren muhaliflere de silah verir. ruanda da yüzbinlerce insan kimin silahıyla öldürüldü, ya bosnada, ya ırakta, korede kim kimi neden öldürdü. savaş çığırtkanlığı yapan fukara çocukları aklınızı başınıza devşirin ölen sizsiniz. kazanacak olansa hep onlar. savaştan tiksinmekmeyenlerden tiksiniyorum.
necip fazıl'ın sakarya şiirinden bir nida. üstad sakarya derken gençliği kast ettiği söylenir. Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya! der. sakarya'nın ayağa kalkacak mecali yok mu hala.
tırt milletinin silahlı kuvvetleridir. yeter yahu, yeter artık bu ne sorumsuzluk. o kadar asker nasıl birden ölüyor, nasıl. biri açıklasın. bu millet bunları hak etmiyor.
düşünür ve isyan eder. koyunluğu sorgular, kütüphaneye gider, siyaseti irdeler, dini, imanı sorgular, kişisel farklılıkları belirginleşir ve çobanları bu çok rahatsız eder. kendilerine daha anlamlı kavgalar bulabilirler. bu liste uzar gider.
edit: lan tam bu başlığı açtım fenerumdan iki bilet geldi iyi mi:).
bu ülkede yaşayan kürt, türk ve diğer bütün etnik kökene sahip insanlarının kardeş olduğunu ve herkesin bir birine sağduyu ve hoşgörü ile yaklaşarak nefret söyleminden uzaklaşması gerektiğinin en güzel göstergesidir.