pekakalı köpeklerin şehit ettiği ülkücü abimiz cengiz akyıldız'ın şiiridir. geçen kasım ayında facebook'ta paylaşmış...
cenazeme bekliyorum sizleri.
biliyorum; hiç beklemiyordunuz bu daveti.
birden geliverdi değil mi..
"daha dün konuşmuştuk ama.." diyorsun....
"ama nasıl olur!"lar çekip çekiştiriyor iki yakanı...
"hiç beklenmedik bir ölüm!" bu, değil mi?...(halbuki her an yanımızda)
"vakitsiz"
"erken!"
"sürpriz!"
işinize ara vereceksin bugün...
neşenizi kaçırdım biliyorum.
nocaman bir pürüz gibi duruverdim karşınızda..
hızını kestim hayatının.
dahası, üzerine alındınız.
ölüm bize de yaklaşırmış dediniz..
ölmesi kanıksanmış, öleceği gelmiş bir yaştayız artık.
ölmüş olmasına şaşırılmayan bir adamım.
bir baksana, ne değişti ki dünyada, ben eksildim diye...!
boğaz köprüsü'nde trafik akıyor hâlâ.
ben öldüm diye şeritleri eksilmedi ya yolların.
ben öldüm bu defa...
hayret, şimdiye kadar hep başkalarıydı ölen...
gitsem de gitmesen de farketmez bir cenaze olurdu camilerden birinin avlusunda.
belki bir kalabalık çıkagelirdi önüme...
"ölen biri çıkar bu şehirde her gün!" diye kanıksadığım
adını bile sormaya zahmet etmediğin.
eksilenin kim olduğuna aldırış etmediğin.
gitti diye üzülmediğin birinin cenazesi işte.....
aynı manzara, aynı tabut, aynı üzgün yüzler...
aynı güneş gözlükleri.
sıradan bir cenaze yani.
ama bu cenazeye mutlaka gitmeliyim.
seni bilmem ama beni bekliyorlar....
ayıp olur, çok ayıp...
davetlilerin yüzüne bakamam sonra.
dediği gibi şairin, bir musallalık saltanatım bu benim.
başroldeyim.
toprağa konulacak adam rolü benim....
ardından ağlanılacak adamı ben oynayacağım....
hiç itirazsız karanlığa uzanmak bana düştü bu defa.
üzerine toprak atılan adamı..
bir toprak yığının altında yüzü erimeye terkedilen adamı..
hüzünlerin müsebbibi olacak adamı.
ayakkabısının kendisini bekleyeceği adamı.
elbiseleri evden çıkarılacak adamı.
yatağı boş kalacak adamı.
akşam eve dönmeyecek adamı.
şehit kabirleri bekleyecek adamı..
eve dönmesi beklenmeyecek adamı.
sofrada yeri boş duracak adamı.
adı telefon rehberinden silinecek adamı.(cengiz akyıldız)
şehrin dudaklarından yarım ağız çıkmış bir hece gibi önemsizleşecek adamı.
sevinçlerin ortasına en fazla bir hıçkırık gibi sokulsa bile hatıranın evinden hemen kapı dışarı edilecek adamı
resmine bakıp bakıp da ağlanacak adamı belki.
"adı neydi.... hani.... şunu yapardı ya!" diye yokluğu normal bilinecek (unutmak ihanettir) diyen adamı...
soluk bir resimde mahzun bir tebessümün ardında aşklarını saklayan, susturan adamı.
ben oynuyorum bugün...
sahnedeyim.
haydi milletim, ülkem zor günlere girdi, ülkemi bu zor, karanlık günlerden aydınlığa çıkaracak ve rahatça "türküm" diyebilmek için, buyrun milliyetçi hareket partisine...
en yakın seçimlerde destek verelim, bir olalım, diri olalım, türk olalım, türk kalalım...
rizeli olmayan sözlük yazarlarına yazılmış bir yazıdır. aynı zamanda kendime de yazıyorum diyebilirim.*
sözlükte dolaşan rize muhabbetinin artık kabak tadı verdiğini bir kez daha yineliyorum. rizelilerin üstüne bu kadar gitmek yeter artık la.. valla olum güldük eğlendik ama, sıktı valla.. başka bir eğlence mi bulsak ne yapsak?
saçlarıma karlar yağdi ömrüme hazan
gönlüm ile cana küstüm sen gideli
gözlerimde hayallerin yürekte tasan
ben ki haldan hala düştüm sen gideli
sen gideli güneş doğmaz gül açmaz burada
sen gideli sabah olmaz yel esmez burada
sen gideli sokak çıkmaz yol geçmez burada
virane şehire döndüm sen gideli
can evimi yangın sardı gözümü bulut
yarınımı göğe astım sen gideli
kimselere diyemedim yutkundum durdum
dağları sineme bastım sen gideli
sen gideli güneş doğmaz gül açmaz burada
sen gideli sabah olmaz yel esmez burada
sen gideli sokak çıkmaz yol geçmez burada
virane şehire döndüm sen gideli
amerika ve sovyet rusya'nın nükleer denemeler yapması sonucu ölen kızıldereli ve türkler için söylenmiş güzel bir ahmet şafak şarkısıdır.
bizim oralarda ölüm çiçek çiçek, ölüm yağmur yağmur
bizim oralarda; mesela semey'de, mesela nevada'da
semey hey semey, söyle hace söyle ölüm nasıl bir şey
semey nevada semey, söyle hace söyle ölüm nasıl bir şey
semey hey semey, söyle hace söyle ölüm nasıl bir şey
semey hey semey, ölüm gelir gider çocuksa bi hey
bizim oralarda grileşir bulutlar, ölüm yağar amansız
bizim oralarda ölünür zamansız, turfanda kokar ölümler
semey, nevada, semey, söyle hace söyle ölüm nasıl şey
semey, hey semey, söyle hace söyle ölüm nasıl şey
semey, hey semey, ölüm gelir gider çocuksa bi hey
allah'ın olduğu gerçeğini inkar eden ateistlerin, her konuşmalarında "vallahi", "billahi" diye yemin etmeleridir.
bu nasıl bir inanmamak şimdi? inanmıyorsanız ne diye yemin ediyorsunuz, demi?
tamam, inandırıcı olmak için yapıyorsunuz, anlıyorum da... ya kardeşim inanmadığınız allah adına bari etmeyin bu yemini... yada her kimden, nasıl geldiğinizi sanıyorsanız onun üzerine yemin edin la.
bu günkü yazım pisuvara... evet sevgili pisuvar, sen şimdi ben ne yaptım diye düşünüyorsun.
sen bir şey yapmadın dostum. senin suçun duvarda asılı olmak. ve pis suları dışarı atmak. daha da iğrenci ise; insanların senin üzerine işemeleri.** üzerine işenmek nasıl bir duygu acaba pisuvar? ah sevgili dostum, dilin olsa da bir anlatsan.
ulan bende de ne ne sidik varmış arkadaş. işedikçe işedim. her zaman böyle sidiklemem ama ne yapayım dostum, sana denk geldi.
sende de suç yok değil hani. ben işerken durdun öylece benimkine baktın. ha hakkını da teslim etmeliyim, arada üzerime sıçrattın bak. o zamanlar kızdım sana. kızdıkça da daha çok işedim. su içtim işedim, kola içtim işedim. ayran içtim gene gelip sana işedim.*
neyse dostum bu günlük bu kadar yeter... arkadaki adam üzerine işemek için sabırsızlanıyor.* ben çekileyim de biraz da o işesin.
ben bilmem adına yemen diyorlar
orda yokmuş çayır çemen diyorlar
gidenler gidiyor da dönmüyorlar
kara tren sen oğlumu gördün mü
gördün mü gördün mü
köprü köyde vuruldu da ölmedi
tüfengini vurulsa da vermedi
bunca zaman bekliyorum dönmedi
kara tren sen oğlumu gördün mü
gördün mü gördün mü
elbet vatan yiğidine muhtaçtır
beyim yemen ulukışlaya kaçtı
oğlum şimdi hem susuzdur hemde açtır
kara tren sen oğlumu gördün mü
gördün mü gördün mü
yapılan filmlerden ve gazete haberlerinden yola çıkılırsa doğru bir önermedir. gerçi gazetelerin ne derece doğru haber yaptıkları da aşikardır.
(bkz: bilemiyorum yani)
bilgisayarıma giren bir virüs nedeniyle http://www.google.com.tr adresine yapışmış bir illettir. http://www.google.com.tr adresine tıkladığım zaman bu arama motorunun çıkması beni deli etmişti. nette küçük bir araştırma sonucu hijackthis programının bu problemi kaldıracağına rastladım. ve hijackthis programını kullanıp bu sorundan kurtulmuş oldum. başınızda böyle bir problem varsa hijackthis programını kullanmanızı tavsiye ederim.
ben bu aşkla doğmuşum
bu yolda yorulmuşum
ve her gece ölmüşüm
her sabah dirilmişim
bu mudur benim hakkım
bu mudur benim payım
yine kavgalardayım
yine tek başımayım
bu mudur benim hakkım
bu mudur benim payım
yine kavgalardayım
yine tek başımayım
kanım döküldü yine
sarı siyah güllere
kara kışlardan kaçtım
savruldum eylüllere
bu mudur benim hakkım
bu mudur benim payım
yine kavgalardayım
yine tek başımayım
bu mudur benim hakkım
bu mudur benim payım
yine kavgalardayım
yine tek başınayım
sosyal çevrede araştırmalar yapan bir çeşit araştırma merkezidir. araştırmalarını genelde anket tekniği kullanarak yapmaktadırlar. kısaltması ise samdır* http://www.samardan.com/
kadrosunda imam bulunan idari yapı. belediye binasında imam tabelalı bir oda bulunur mu la? vallaha da billaha da burda var dostlar. görünce dumura uğradım amk.