herbert simon
141 (şirin baba)
beşinci nesil yazar 1 takipçi 5.40 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    veri analizi

    1.
  1. işe yarar bilgileri filtreleyip ön plana çıkarabilmek, çıkarımda bulunabilmek ve karar almaya yardımcı olabilmek amacıyla bir verinin toplanması, modellenmesi ve -gerektidiği takdirde- biçiminin değiştirilmesi süreci.
    0 ...
  2. clustering

    1.
  3. turgutcum ozbencim

    1.
  4. klavyesiz dizustu bilgisayar

    1.
  5. The Onion haber kanalının Mac Expo'dan özel olarak yaptığı habere göre piyasaya sunulmuş olan, devrim yaratacak apple ürünü. özetle, Apple klavyesiz, kocaman tek bir dokunmatik kaydırma tekerleği ile kullandığınız bir dizüstü bilgisayar tasarlamış. 8 gb'lık versiyonu 2599 dolar'dan, 40 gb'lık versiyonu ise 9960 dolar'dan apple store'da satışa sunulmuş durumda.

    ürünle ilgili daha fazla bilgi almak için aşağıdaki bağlantıda bulunan haberi izleyebilirsiniz:
    http://www.theonion.com/c..._introduces_revolutionary
    1 ...
  6. rabin

    1.
  7. sofokles

    1.
  8. milattan önce 5. yüzyılda antik yunan'da yaşamış trajedya yazarı. sofokles'in en ünlü trajedyası "teban oyunları" * olarak bilinen ve üç oyundan oluşan eseridir. bu üç oyun, oidipus kolonos'ta, antigone ve kral oidipus'tur.

    ayrıca; (bkz: sophocles)
    3 ...
  9. siyasal analiz

    1.
  10. skyturk kanalında geçtiğimiz günlerde yayın hayatına başlayan, uzun soluklu olmasını dilediğim tartışma / analiz programı.

    programdaki katılımcılar için;

    enver aysever, serdar akinan ve eren eğilmez.
    2 ...
  11. 1 eksi oyun anatomisi

    ?.
  12. "herkesin bir hikayesi vardır" misali, eksi oy alan bir entrynin eksi oy almasına sebebiyet veren olası nedenlerin detaylı analizinin yer aldığı çözümleme.*
    eksi oy alan örnek entry: (bkz: 1 ytl ile alinabilecek seyler/#3333715)
    olası neden: cem uzan iktidar olduğu takdirde benim 1 ytl ödeyip şehrazatı satın alma girişiminde bulunacağım varsayımı, fantezisi.
    0 ...
  13. desifrasyon

    1.
  14. hope vol ii

    1.
  15. apocalyptica'nın cult albümünden şukela bir parça. vokalliğini matthias sayer yaptığı bu parçanın, worlds collidealbümüne ilham olduğunu düşünüyorum.

    sözlerini de yazayım tam olsun;

    hope is beauty, personified
    at her feet the world, hypnotized
    a million flashes, a million smiles
    and on the catwalk she flies in style
    but in this heart of darkness
    all hope lies lost and torn
    all fame, like love is fleeting
    when there's no hope anymore
    pain and glory, hand in hand
    a sacrifice, the highest price
    like the poison in her arm
    like a whisper she was gone
    like when angels fall...
    in this heart of darkness
    all hope lies on the floor
    love like fame, is fleeting
    when there's no hope anymore
    like the poison in her arm
    like a whisper she was gone
    like an angel
    angels fall...
    0 ...
  16. nihal karaca

    1.
  17. nefes alırken bile yorulmak

    1.
  18. bmiye göre aşırı obez kategorisinde yer alan tombul sosislerin mütemadiyen ızdırap çekmesine katkıda bulunan nedenlerden biri. diğerleri için,

    - bel hizasındaki masada yazı yazmak,
    - ayakkabının bağcığını bağlamak için eğilmek,
    - merdiven çıkmak, hatta inmek,
    - sandalyede uzunca bir süre (~10-15 dk) hareketsiz oturmak,
    - çorap giymek,
    - vs.
    0 ...
  19. nana kitade

    1.
  20. 2 Mayıs 1987 japonya doğumlu j-pop* şarkıcısı. animeci gençlik kendisini daha çok fullmetal alchemist serisi için yaptığı kesenai tsumi şarkısı ile bilir.
    0 ...
  21. gammazlarin dikkat etmesi gerekenler

    1.
  22. gammazlık görevine nail olmuş yazarların bu görevlerini icra ederken dikkat etmesi gereken yazılı ve yazılı olmayan kurallar topluluğu. misal:

    - yazılanları feylesof okuyucu modunda okumamalıdırlar.
    - anlamadıkları, idrak edemedikleri yazıları "her ihtimale karşı" şeklinde gayet lakayt bir nedenden ötürü gammazlamak gibi bir gaflette bulunmamalıdırlar.
    1 ...
  23. anladigini hocaya sorup teyit ettiren ogrenci

    ?.
  24. ilk hali, "anlayıp anlamadığını hocaya sorup teyit ettiren öğrenci" idi, ama karakter sınırına takıldı.

    tanım: gıcık kaptığım, tiskindiğim* öğrenci tipleri arasında ilk sıraları zorlayabilecek derecede potansiyele sahip numunelik öğrenci modelidir.

    hoca: sonuç olarak, böyle bir durumla karşılaştığımızda ekonomik, sosyal ve çevresel açıdan konuyu analiz ediyoruz.
    pipican: hocam, yani, şimdi, mesela, böyle bir durumla karşılaştığımızı düşünelim, yapmamız gereken ekonomik, sosyal ve çevresel açıdan konuyu analiz etmek değil mi, doğru anlamış mıyım?
    hoca: evet, aynen öyle pipican.
    1 ...
  25. in a reverie

    ?.
  26. lacuna coil'in 1999 yapımı harikulade albümü. albümdeki parçalar birbirlerine çok ama çok benzer. dolayısıyla dinlerken, "ulen aynı şarkıya takılıp kaldı mı acep" şeklinde bir yanılgıya düşmenize neden olması muhtemel. bu açıdan ya hep ya hiç yasasına uygun bir şekilde yapılmış bir albümdür. "şu şarkıyı sevdim şunu sevmedim" gibi bir durum olmaz. ya toptan sevmezsiniz, "yok hacı bu bana göre değil" dersiniz; ya da tüm parçaları sizi sarar, bir tanesini dinlemeye başladığınızda ister istemez albümdeki diğer parçaları da dinleme ihtiyacı hissedersiniz.

    albümdeki parçalar için:

    circle
    stately lover
    honeymoon suite
    veins of glass
    cold
    falling again
    to myself i turned
    reverie
    my wings
    0 ...
  27. feylesof okuyucu modu

    1.
  28. bir yazıyı okurken her kelimeye haddinden fazla takılıp kalan, illa bir anlam yükleme / çıkarma derdinde olan okuyucu tipi. bu tür arkadaşlara, yazarın parçada asıl anlatmak istediğine bakıp, gülüp geçmesi ziyadesiyle tavsiye edilir.

    sonradan gelen not: yahu buraya bakınız vermiştik amma velakin, mesajımızın yer aldığı başlık uçurulmuş. böyle cıbıldak kaldı bu başlık haliyle. "i don't look back, i look front" diyerek, önümüzdeki mesajlarda bu başlıkta buluşmak dileğiyle.

    2 alana 1 bedava notu: başlık silinince tüm mesajların silinmesi harbi can sıkıcı bir olay. insanın yazma hevesini kırıyor, insanın kalbini kırıyor, çok yalnızım sözlük... oehh. şaka bir yana, tatsız bir durum.
    1 ...
  29. babayin gabrine sicayim

    1.
  30. ilk duyulduğunda "yok artık daha neler" dedirten ancak gaziantepte epey yaygın kullanımı olan beddua. orjinaldir.
    (bkz: kabir)
    0 ...
  31. onun masali arkan gasali ola

    ?.
  32. bir iyi dilek temennisidir. hemen önünüzde masa -mümkünse bürosit-, arkanızda ise büyükçe bir kasanın olması kendi işinizi kurduğunuzun, patron olduğunuzun, çok şükür başkasına muhtaç kalmadığınızın nacizane göstergesidir.
    1 ...
  33. lhc

    1.
  34. mere exposure effect

    1.
  35. karar verme süreçleri, bilişsel bilim ve davranışsal karar verme alanlarında listelenen bilişsel yanılgılar* içerisinde özel bir yere sahip olması gerektiğini düşündüğüm yanılgı. konuyla ilgili ilk çalışmayı yapan Zajonc kardeşimize tüm saygı ve sevgilerimi gönderir, terazisine tıklar, +rep vermeyi bir borç bilirim. emeğine sağlık, yüreğine sağlık.

    giriş notu: ingilizcesi daha karizma olduğu için, şaka len şaka, türkçeye çevirirken anlam kaybolmasına yol açmamak ve konuyla ilgili arkadaşların internet aramalarında daha şanslı olmalarına yardımcı olabilmek için orijinal haliyle bıraktım konu başlığı. yoksa, tdk'nın sözleşmeli kadrosunda yer alan bir elemanım.

    ne diyor bu yanılgı: şüphesiz ki, bir şeye ne kadar fazla aşina ('familiarity') olduysanız, etkisi altında kaldıysanız ('exposure') o şeyi daha fazla sevme, beğenme eğiliminde bulunursunuz. bu tercih profili seçimlerinize de yansır.
    varsayım: nötr ya da olumlu bir maruz kalma söz konusu.

    güncel örnekler üzerinden bir girizgâh yapayım, sonra ölümcül darbeyi vurayıp uzaklaşayım olay yerinden.

    - benetton ve nike gibi firmaların reklamlarını izlediğinizde hangi ürünün reklamı olduğu hakkında hiçbir fikriniz olmaz. Çünkü ortada bir ürün yoktur. bu iki firmanın bu reklamlarda öncelikli amaç markaya aşinalık kazandırmaktır. seyirciye yüksek dozda marka yüklemesi yapar. bilinçaltına yerleştirir. mere exposure effect dahilinde konuya döndüğümüzde, bir alışveriş merkezine gittiğinizde benetton ve diğerleri, nike ve diğerleri şeklinde bir önceden tanımlanmış tercih profili ile gidersiniz.

    - küçük bir kasabada veya ilçede uzunca bir süre yaşadıktan sonra başka bir yere, büyük bir yere taşındığınızı düşünelim. Yıllar sonra o ilçeye yanınızda başka biriyle tekrar ziyaret ediyorsunuz. gelişmemiş, yıkık, dökük bu kasaba yanınızdaki kişi için olumsuz bir takım özellikler çağırıştırmasına rağmen, sizin için aksine olumlu özellikler çağrıştırır. bunun nedeni oradaki anılarınız, tecrübeleriniz süresince bu ekolojiye maruz kalmış olmanız. maruz kaldıkça bir süre sonra aşinalık neticesinde sevmeye başlıyorsunuz.

    - amerika'da doğan, büyüyen biri için beyzbol önemlidir. çok büyük ihtimalle küçük yaştan itibaren oynamaya başlar. maçları takip eder. beyzbol'u sever. televizyonda beyzbol maçı ile futbol maçı aynı saatte yayınlandığında beyzbol'u tercih etme eğilimi gösterir. öte yandan, türkiye'de yaşayan birine ise beyzbol hiçbir aşinalık çağırıştırmaz. dolayısıyla bir bağ kurması zorlaşır. çünkü beyzbol'a maruz kalacağı bir ekolojide yetişmemiştir. ingiltere için de kriket'i örnek verebiliriz.

    evet. can alıcı noktaya geldik: dini inanç tercihi. bu tercih çok büyük bir oranda bulunulan ekoloji ile alakalı bir tercih. islamiyete aşina olan bir bölgede 'varsayılan' tercih müslüman olmak. türkiye'de doğan bir kişi %99'u müslüman olan bir ülkede * otomatik olarak müslüman oluyor. küçük yaştan itibaren islami geleneklerle süslenmiş bir çevrede yetiştikten sonra dini kanıksıyor, olduğu gibi alıyor, yeri geliyor üzerine toz kondurmuyor. sorsan, "nasıl müslüman oldun sen e be yiğidim" diye "sanane, saman ye, yemezsen beni ye" şeklinde cevap vermesi muhtemeldir. şimdi burada üzerine düşünülmesi gereken 2 soru ortaya çıkıyor:

    1. tercihlerimiz, dolayısıyla hayatımız ne kadar bizim kontrolümüzde ? varsayılan olarak digitürk paketi içerisinde bize sunulmuş olanlara mutlak biat edip, bir süre sonra da aşinalık sonucu, yüksek dozda maruz kalmak neticesinde başka bir tercihe geçişi çok daha zor hale getirmek bize ne kadar kaliteli bir hayat sunuyor?
    2. varsayılan bir şekilde yaptığımız tercihlere, kendi irademizle yaptığımız tercihler kadar sahip çıkmıyoruz. Dolayısıyla nüfus cüzdanında müslüman gözükse de çoğu insan, dini vecibeleri yerine getirmek konusunda pek de hevesli olmuyorlar. soru şu: "varsayılan tercih" dayatması neticesinde bu işten, işin kaymağını yemesi gerektiği düşünülen din aslında bu işten zararlı çıkmış olmuyor mu? dinin toplum yaşamında güç kazanıldığından bahsediliyor her yerde. ben ise, bu şekilde dinlerin sistematik bir şekilde zayıflatıldığına inanıyorum. elbette din kelimesinden ne anladığımızla, içini neyle doldurduğumuzla da alakalı bir şey aslında bu.

    gerisi ev ödevi olsun. çok sabırsız olanlar için ise, reha muhtar'la doğruların zamanı başlayıncaya kadar vakit geçirmek amacıyla mahalle baskısına göz atabilirler.
    3 ...
  36. honeymoon suite

    ?.
  37. lacuna coil'in in a reverie albümüne özene bezene monte ettiğini düşündüğüm harikulade parça. bu derece pişman olacak kadar sevebilen bir hatun şahsın varlığından son derece kuşkuluyum, orası ayrı. sözlerini de yazalım, sözlüğün şarkı sözü arşivi olması yolunda çorbada bir parça bizim de tuzumuz bulunsun.

    close your eyes
    don't you feel the rejection, baby?
    does it hurt?
    come here now
    i've got something to tell you, honey...
    i don't want you back

    won't you take me back
    won't you take me back with you
    won't you take me back
    won't you wrap me with your love again...

    get out of my life
    i know i failed but i'll make it up to you
    get out of my life
    i know i failed you, just let me try again

    you're to blame
    i'm no more you business

    can't you see i'm praying
    for your forgiveness
    shut your mouth
    i don't need your affection, darling
    does it hurt?
    come here now
    i've got something to tell you, honey...
    i don't want you back

    i will do anything you want
    but hold me forever
    be a nightmare in my sleep
    scare me forever
    like a bullet in my soul
    kill me forever
    all the lies i have sold to you
    are sour thorns in my mouth
    1 ...
  38. © 2025 uludağ sözlük