ayrıldılar… ve bir daha birbirlerini görmediler.
fakat ikisi de küçük derenin kenarındaki söğüdü ve orada geçirdikleri güzel ilkbaharı ve yazı unutmadılar.
Bildiğiniz gibi şu kokuşmuş dünyada insanlarla yapılan dostluk da her türlü kötülükten nasibini almış durumda.
Bu sebeple hayvan sahiplenip onunla dostluk etmek sanırım artık kaçınılmaz.
Bakıma muhtaç "yalnızca" dana, koyun, keçi, sığır gibi hayvanınız varsa ücretsiz bir şekilde tamamen hayrıma sahiplenmek isterim. ilgilenenler bana ulaşabilirler.
Bir elin;
içinde, sımsıkı bir elimin.
Tutuyorum, sıcacık elinden.
Bir elimde:
Hasır küçük torbada şarabımız
Şarap, mürdüm eriğinden.
Birlikte bir otobüse biniyoruz seninle
Ön camında nereye gittiği yazmıyor,
Aşka ve mutluluğa niyetlenmişiz belli ki.
Nereye varacağımız muamma
Hangi durakta ineceğimiz de..
Sen bir tarafına oturuyorsun,
Ben diğer tarafına otobüsün.
Açık kalmış camdan tatlı bir rüzgar esintisi...
Saçların dalgalanıyor bukle bukle
Kokusu içimde şarap gibi
Bilmem, her rüzgar kaç duble?
...
(Aylar önce yazılıp devamı yazılmaya gerek duyulmayan, yarım kalan bir şiir . Tıpkı yarım kalan aşklar ve boğazda düğümlenen sözcükler gibi üç noktayla düğümlenip eksik kalmıştır.)
"gönlümüz gamlanır böyle günlerde" der bir erzincan türküsü.
Hep böyle günlerde gönül bir şey bekler hayattan, gülümsemeye hazır, biraz titrek olur dudakları..
Ama olmadığında en çok Böyle günlerde indirir kaşlarını.
Mutlu olmak için ufacık bir nedenin varsa böyle günlerde dağ gibi büyür gözünde günün güzelliği. Ama gönlünde birazcık gam varsa kartopu gibi yuvarlandıkça büyür her özel günde.
Bir hayâl uğruna iki bayram arası neleri kurban ettiğini düşünmez de insan, kalbindeki kederi düşünmeden edemez.
(bkz: kurban bayramı notu)
uzun olmayan ancak kısa da sürmeyen bir süreçtir. hayata adil yaklaşmanın, hayatın da kendisine adil davranmasını gerektirmediğini anlayacak erkektir. Kendi çıkarları için etrafında dolanan kadınların zamanla en piç adamların oyuncağı haline geldiğini görecektir. kendisine kanka diyenlerin ipsiz sapsız adamlara aşkım dediğini, istediği kadar kibar ve nazik bir insan olsun bir fayda görmeyeceğini, kızların aslında denyo ve ağızlarına sıçan erkeklere kul köle olduğunu öğrenecektir.
araba anahtarının beyinden daha kullanışlı olduğunu, söylediği hoş bir sözcükle aldığı bir demet çiçeğin ağzına sıçılmaması için hiçbir sebep olmayacağını anlayacaktır. kendisinin yere göğe sığdıramadıklarının tek kişilik yatağa nasıl sığdırıldığını acı şekilde tecrübe edecektir. yürek büyüklüğünün değil cüzdan kalınlığının saygı gördüğü bir dünyada düz bir çizgi olmanın anlamsızlığını kavrayacaktır.
insanlara köpek muamalesi yaptığında insanların ona nasıl yaranmaya çalışacağını, asıl hak ettikleri değerin bu olduğunu anladığında efendiliğin canı cehenneme diyecek ve işte o zaman kimsenin gözünün yaşına bakmamaya çalışacaktır.
Çalışacaktır ama beceremeyecektir. Çünkü bazı insanların doğasında bazı şeyler yoktur..
haşlanmış tavuk, bezelye, havuç ve patates bir tepsiye konur. üzerine yeni ıslanmış pestemal sos gezdirilir ve kaşar* eklenir. sonra da happuru huppuru yenir. afiyet olsun.
alternatif bir dizi;
konusu bir babanın çocuklarına asla anlatmaması gereken hadiseyi bir gece alkollü iken eve gelip bülbül gibi şakımasından sonra işlerin arapsaçı bir hal almasıdır.