hayatımın esprisini artvin de her yıl düzenlenen kafkasör festivalinde duydum. efendim olay şöyle;
Festival alanı artvinin merkezinden fazlaca uzak. 7 gün çadırda kaldık. malumunuz sigaramız bitti tabi.
Ben de önceki tecrübelerime dayanarak "çay saralım" tavsiyesinde bulundum ve onaylandı. çayı güzelce bir parça gazete kağıdına sardık.
ilk fırtı çektim ve arkadaşıma uzattım. bir nefes çekti, tadına bakmak suretiyle ağzını şapurdattı ve şöyle dedi:
iran denince neden türkiye nin mevcut durumu şeriat la mukayese edilmeye çalışılmaktadır?
akp hükumeti türkiye'nin rejimini mi değiştirecektir. bırakın bu paranoyakça düşünceleri.
sırf akp yi eleştirmek için irtica irtica deniliyor. akp denilince neden akıllara islam ile ilgili şeyler geliyor.
akp nin islam adına samimi bir adım atması, gerçeği teğet bile geçmez.
akp nin islam ile ilişkisi seçmenden oy kopartmak ile sınırlıdır.
Kendilerine atatürkçü diyen kardeşlerim; bu polemikleri büyütmeyin, zira baş örtüsü kıvılcımını başlatan polemiklerden bir farkı yoktur.
siz bunlara dinci, dinci diyerek muhafazakarlardan oy almalarını sağlamaktasınız.
Akp nin dinle ne alakası var. o kadar müslüman olsa idiler, ırak'taki amerikan askerlerine dua etmezlerdi, abd nin gelip suriye'ye çörekleneceğini bile bile ateşi körüklemezlerdi.
salak olmasına rağmen, babası tarafından sırf sınıf geçti diye "seat leon" ile ödüllendirilen piç türüdür. bu piç türü acayip piçtir. hem maldır, hem zengindir hem cimridir. eğer ortalaması 3 ün üstünde olan, vasat gelirli bir genç tarafından eleştiriliyorsa yakıştırma, piç den orospu çocuğuna kadar varan, aşırı ön yargılı ve sert haller alabilir.
(bkz: zengin doğmak)
(bkz: zenginin malı fakiri günaha sokar)
çay filizlerinin özel bir makas yardımıyla hasat edilmesi olayıdır. bilhassa sezonun ilk günlerinde kollarda hamlığa neden olur. "Allah'a şükür karnımız doyuyor" diyecek kadar kazandırır. 12 yaz tatilimi harcamıştır.
(bkz: bişe yicuuk da)
ihalelerin enişteye, bacanağa verildiği bir memlekette başa gelebilecek olaylardan sadece biridir.
üstten bakılınca fotoğraf makinesine benziyormuş. niye? iletişim bilimleri ya. egzantrik olsun, skindrik olsun.
her katta 20 dersliğin bulunduğunu ve bunların 2 sinin 150 şer kişilik anfiler olduğunu göz önüne alırsak,
biri dolu biri boş yaklaşık 600 kişi, yarısı erkek. ulan iki tane pisuvar, bir taneye 150 kişi. bu ne amk.
şu günlerde sıkça kullandığım bir kavramdır, şundan dolayı;
Anadolu Üniversitesi, bilindiği üzere açık öğretim gelirleri sayesinde parasını sığdıracak yer bulamamaktadır,
Sığmayan bu paranın bir kısmı kaldırım taşına yatırılır ve her sene sökülüp yenisi takılır.
Arta kalanların bir kısmı da burs olarak, gerekli evraklar verildikten sonra, örgün öğrenciye dağıtılır idi... Allah razı olsun...
bu sene size para mara yok denildi efendim.
eyvallah, okul bize her yıl burs vermek zorunda değil dedik..
Gelgelelim;
Sırf döner sermayeden kazanılan paraya maliye tarafından el konmasın diye gider göstermek için, her öğretim elemanına, 2000 kadar, apple marka bir masa üstü..... yetmeeeez aynı marka bir de notebook alındı... 15 milyon tl harcanmış bu iş için. gel gör ki pc lab. ların hali nice. bir çıktı almaya git ki anandan emdiğin süt burnundan gelsin.
Efendim bu iş kurcalandı tabi. şöyle bir açıklama geldi akabinde;
+evet bilgisayarları parayı maliyeye kaptırmamak için aldık ancak kesilen burslarla bir ilgimiz yok, maliye el koydu sizin burslara,
-peki hocam 15 milyon sizin için pc ye harcanıyor da biz piç miyik amk? onu da gider göstereydin.
+yok evladım elle tutulur bir şey olmadığı için gösteremedik.
velhasıl, hakkımızı yiyeni tespit edemedik. maliye mi döner sermaye mi üttü bizi bilmiyoruz.
rüya görmekte iken, çıkan bir anlaşmazlık sonucu karşı tarafa zarar vermek istendiğinde başa gelebilecek durumdur. kollar güçsüzleşir, hedef bulanıklaşır vs... atılan yumruk, ters tutulan mıknatıslar gibi bir sağa bir sola kayıverir ancak surat kısmının orta yerini tutturmak neredeyse imkansızdır. zira denk gelse bile alakasız ve biçimsiz bir durumla karşılaşılabilir. bakınız; burnun içeri göçüp lastik gibi geri gelmesi...
(bkz: rüyada bkz vermek)
kişi eğer alt katta oturuyor ve apartman yöneticisi ise, arada da kapıyı çalıp "yegenım şı banyo ahıtiir, bahın bi ayarlayıng o işleri" diyor ise ağzını tekmeleyesiniz gelir. ancak elden bir şey gelmez. zira ev sahibinin de kankasıdır.
ayrılınamayan sevgili gibidir efendim. beklersiniz, otobüs gelmez. yakayım dersiniz bir cigara. der demez ışıklardan kavşağı dönmüştür bile. "ulan yavaş gel şuna iki fırt daha vurayım" dersiniz. ama duymaz namıssız. pat diye açar kapılarını yanaşır yanaşmaz. beklersiniz diğer yolcuların binmesini, biraz daha, biraz daha... ama beklemez hayın şoför. ah birde içeri girdiğinizde ekşiyen suratlar. haksız da değiller hani...
"verilsin bakalım ne bok yiyecekler" diyenlerin aksine, dış güçlerin şimdi olandan daha fazla götümüze yakınlaşmasına sebep olma ihtimalini düşünmek lazımdır. zira develt kurulsa "orası da bizimdi burası da bizimdi" demek gibi küstahlıklar yanında resmi kuvvet olarak saldıracaklardır. ama orda duracaksın gardaaaş.
(bkz: götü yememek)
tıp fakültesini ... yapmadan bitirmek, tıp fakültesini ... etmeden bitirmek şeklinde, yazar arkadaşların;
"dur benim aklıma da şu geldi, iyisi mi başlık açayım" diye düşünmesi ve yapılan tembelliklerin marifet olarak göstermesi sonucunda ortaya çıkan kirliliklerdir efendim.
diyaframdan geçen ışığın "süresini" arttırma olayıdır. gece çekimlerinde müthiş fotoğraflar elde edilmesini sağlar.
ama 5. fotoğraf uzun pozlama değil, after effects gibime geldi.
(bkz: yanlışım varsa düzeltin)
arkadaşımın doğum gününü kutlamak için duvarına girdiğimde yazacak yer bulamamam, ve bu ne amk deyip hesabımı dondurmama neden olan hadisedir.
çok da utanç vericidir. albüm kapağından başka albenisi olmayan dalgadır. yapmayın gözünüzü seveyim.
(bkz: bokunu yiyim zuckergerg)
... zihniyet ile biten başlık açıp kendi çürümüş zihniyetine taraftar toplamak isteyen yazarın kokuşmuş zihniyetidir.
öyle ki; bu zihniyet, cumhuriyetin kuruluşuna karşı çıkan "yobaz" dediğimiz, dinci geçinen istirmacılardan farklı değildir.
laiklik elden gidiyor---in
din elden gidiyor------out
"ama sesi çok güzel abi"
"ben kendini sevmem şarkıları çok güzel abi"
"kim olduğu beni ilgilendirmez, dinlerim abi" demeyen, az da olsa sanatçının kendisine bakan insandır.
o halde;
bayrağı güzel diye amerika'yı,
adı güzel diye israil'i,
kızları güzel diye rusya'yı,
pizzası güzel diye italya'yı,
havası güzel diye ingiltere'yi sevelim...
ahmet kaya dinleyenlere karşı çıkan insan sırf sesi güzel diye, pkk yandaşını yüceltmeyen insandır, nazarımda çok da haklıdır.
sanatçı, gerçek sanatçı ise siyasete bulaşmayan insandır, hele ki toplumun hassas olduğu konulara değinirken dikkatli olması gerekir arkadaş.
nickinin hikayesini bizzat ağzından dinlediğim, evimizin kahvehaneye dönüşmesinde büyük katkısı bulunan, "köörleey" diye bağırınca apartmanı sarsan 7. nesil yazardır. kalemine yüreğine sağlık denilesi adamdır.
kara armut,
armut ali,
yıkılmayan armut,
armutlar çarpışıyor,
ala armut,
kanije armutu,
bir kaç güzel armut için,
malkoçoğlu armut fedaileri,
armutlar ağlamaz,
dünyayı kurtaran armut,
babaların armutu,
arım balım armutum,
erkeklerin yan yana dizilmiş pisuvarlarda sıkça karşılaştığı bir durumdur;
-ooo ismail nabıyon ya?
+naabalım ya sen nabıyon?
-naabalım işte...
+oğlum kaç gündür tutuyon? tıkadın amk...gibi devam eden diyaloglar yaşanabilir.
hocaların öğrenci tuvaletine girmesi, olayı daha da renkli kılan etkenlerdendir.
geçtiğimiz günlerde, çok afedersiniz, işerken fakülte dekanı yanımda beliriverdi. kısa bir bakışmadan sonra bond çantasını yere koydu, günaydın deyip fermuarı indirdi ve şarıl şarıl işemeye başladı. arada gülümseyerek bakıp başını da eğiyor ipne. utanmamak elde değil; sanki dekanla kafa kafaya vermişiz, kara ismimizi yazıyoruz gibi hissettim. o kadar odana gelip ceket ilikliyoruz, yakıştı mı hiç öğrencinin yanında pipini çıkarmak? utanmasa bir de osura osura sıçacak pezevenk. git kendi tuvaletinde yap kardeşim, şimdi her gördüğümde sidiğinin şarıltısı geliyor aklıma. düzen nizam kalmamış azizim, pes doğrusu.
insan kendisi için yapılan fedakarlıklara dökmelidir gözyaşlarını arkadaş. üzüntü mü mutluluk mu belli olmayan durumlarda düşmelidir boşluğa. düşünmelidir, pişman olmalıdır, mahçup olmalıdır, özlemelidir ağlarken.