istanbul takımı tutmanın tek sebebi bu ülkedeki büyük çoğunluk için bu takımların kayırılıp senelerden beri şampiyon edilmiş olmasıdır. çoğu kişi istanbul ile alakalı olmamasına rağmen üç takım dışında takım tutmaz. bu da ülkenin büyük çoğunluğunun biraz şey olduğunu gösterir.
smule isimli karaoke uygulaması üzerinden "iki aşık" adlı şarkıyı düet şeklinde seslendirmeye çalışan iki kişinin ortaya çıkarmış olduğu harika çalışma.
bundan yaklaşık 25 sene öncesinin görüntülerini barındıran videodur. dönemine göre fazlasıyla kaliteli olması dolayısıyla da önem arz etmektedir.
o zamanlar varolan tek digital video formatı olan mpeg2 çözücüsüyle kodlanarak 1080i çözünürlüğünde çekilmiş görüntüdür. 60hz refresh rate'e sahip olduğu için dijital ortama 60 fps olarak aktarılabilmiştir.
bir sözlük yazarının silahlı saldırıda vurulmasına sebep olmuş olaydır. hayır o kadar da iyi nişancıyım ama bu sefer denk getiremedik omzundan sıyrıldı gitti mermi. keşke bir kaç el daha sıksaydım garanti olsun diye.
not: bu entry şaka amaçlı yazılmıştır tutup da şikayet falan etmeyin ha *
genel olarak yaşandığına kesin kanaat getirdiğim sıkıntı. bugün kimle konuştuysam bir buhran halindeydi. sabahtan beri kendimi duvarlara vurma isteğiyle doluyken dertleşmek için birilerini aradım onlar da benzer şeylerden şikayet ettiler. ha sonra kafa dağıtmak için internete girdiğimde ekşisözlük'te bu konuya ilişkin iki farklı başlık gördüm. birçok insan sanki yakın zamanda kötü şeyler olacakmış gibi bir sıkıntının içerisindeler. umarım sadece bize olmuyordur.
az önce sıraselviler caddesi'nde vuku bulmuş olay. birinin elinde bıçak diğerinde silah olan bir takım hıyarlar şehrin göbeğinde, işlek bir saatte vatandaşın arasında silah sıktı. birisi bacağından vuruldu yığıldı kaldı. şimdi de olay yeri inceleme ve polis ekipleri geldi elemanları toplayıp çevreyi incelemeye başladı.
cihangir dolaylarında para toplayan sıradışı bir dilenci imiş kendisi. milletin önünü kesip gasp edercesine para toplayan dilencilerin yerine sahalarda görmek istediğimiz hareketler bunlar.
bir çeşit takıntı. direksiyonda ben varken son derece rahat ve huzurlu iken o koltuğa başkası geçtiği anda bünyede bir gerginlik baş gösteriyor. sürekli aynaları kontrol etme isteği, her dönüşte ve şerit değişiminde arkayı kontrol etme, öndeki araca yaklaşırken kendini kasma gibi durumlar insanı canından bezdiriyor.
pek çok insanın bildiği ama kimsenin çok da takmadığı gerçeklik. sözlüklerde yazan ünlü insanların sayısı hatrı sayılır derecede fazla. bu sayı ekşisözlük'te en fazla olsa da uludağsözlük'te yazan ünlüler de yok değil. şimdi isim, nick verip ifşa etmek vardı da ucu bana dokunur.
sürekli olarak yaşadığı yere yok trafiği çile yok denizi bok kokuyor yok insanları fazla soğuk diyerek sürekli öyle ya da böyle yaşadığı şehre bok atan ama orda yaşamaktan da vazgeçmeyen samimiyetsiz insan modelidir.
adam gelmiş ankara bok gibi diyor mesela. ee neden burdasın diyorum, okulum burda mecburen kalıyorum diyor. demek ki seni bu şehre getiren bir şey var, okulunu tercih etmişsin, kendi isteğin ile gelmişsin imkanlarından da faydalanıyorsun daha neyin samimiyetsizliği bu? tutan mı var basar gidersin kimse seni zorla tutsak etmedi buraya.
ya da istanbul. trafiği berbat diye buraya bok atan ama burda ısrarla yaşamaya devam eden insanlar var. madem memnun değilsin al başını git. tutan mı var? böyle deyince de "işim gücüm hep burda" cevabını alıyoruz. e nerden geliyor o zaman bu samimiyetsizlik? imkanından faydalandığın şehre niye bok atarsın da yaşamaya devam edersin?
her insan her yeri sevecek diye bir kaide yok ama bir şehirde imkanlarından faydalanmak için yaşayıp da oraya bok atmak samimiyetsizliktir. o şehrin insanı alınganlık yapıp bu kişileri sikse yerden göğe de haklıdır.
biraz önce tanık olduğum, yavaş gitmeme rağmen her kavşakta ralli yaparcasına dönmeme neden olan ankara'nın yollarında sanki hava 30 derece bir yaz gecesindeymişçesine hızlı giden gerizekalılardır. bir sonraki kavşaktaki dönüşü sis yüzünden göremeyip gece gece ambulanslara iş çıkaracaklardır.
ne yazık ki ülkenin zeka seviyesini de gözler önüne seren yalanlardır.
örnek vermek gerekirse aşağıdaki görsel. biraz önce facebook adlı çöplükte karşıma çıktı ve elimi ayağımı titretti. başta şaka ya da sarkazm zannetsem de yorumların gerçek olduğunu görmemle yıkıldım.
bir adet yabancı uyruklu vatandaş ile bir adet 34 plakalı bmw x6 sahibinin arabama vurdun kaçtın davası yüzünden birbirine girdiği video. daha doğrusu birisi kaçmaya çalışıyor diğeri ise onun üzerine gidiyor. içinde geçen diyaloglar sayesinde şimdiden fenomen olmaya aday.
-kamera var burda eziyosun beni
-bana fak of dedin ağzını okudum
-bana dokunduğun an suç işlemiş olursun
-okay git git go away
-yağdım, yağdım piliz help mi
sözlükte üç farklı tasarımın kol gezdiği şu günlerde yapılması elzem olan versus. uzun bir süre yeni tasarıma alışmaya çalışmış beni daha sade olması ile cezbeden material tasarımı kurcalarken bir anda kendimi eski tasarımda nostalji yaparak ağlarken buldum ve bir çok yazar gibi.
japon kültürünün en nadide örneklerinden birisi olan harakiri eylemini dortmund'un oyuncusu kagawa'nın yapmasıdır. nedeni ise ofsayta düşmek, penaltı kaçırmak, ceza sahasında topa el ile müdahale etmek gibi utanç verici şeyler olabilir.
yurtdışı seyahatlerim esnasında bizzat deneyerek doğruluğunu teyit ettiğim önerme. yabancı kediler pisi pisi denilince takmıyorlar bile. sanırım dil bilmediklerinden.
sol frame'de görünce heyecan yaptırmış park. manhattan'ın gürültüsünde en rahat gezdiğim yer burası oldu tabi ki central park'tan sonra. high line sanki biraz üvey evlat gibi geldi bana bulunduğu konum itibariyle zira çoğu turist manhattan'a öküz gibi gelmiş ise 5. cadde civarından fazla uzaklaşmıyor ne yazık ki.
son zamanlarda olduğu iddia edilen orantıdır. aslında yoktur. oluşturulan algı bu yöndedir ancak. bazı insanlar o denli abartmıştır ki bu lgbti mevzusunu sanki ilericiler, çağdaşlar lgbti; bütün gericiler, yobazlar heteroseksüel. cinsel yönelim yüzünden bile kutuplaşabilen bir milletimiz var ve bu benim canımı inanılmaz derecede sıkıyor. tamam herkes aynı değil, birilerinin toplumdan dışlanması çok yanlış ama gözünüzü seveyim bana "eşcinsellerin artması demek toplumun çağdaşlaşması demek" gibisinden şuursuz argümanlarla gelmeyin. hangi sözlüğü açsam bu argümanın geçtiği bir çok entrye rastlıyorum elim ayağım titriyor.
eşcinsel olunca çağdaş, heteroseksüel olunca gerici olunmuyor. bu algıyı oluşturmaya kalkmasın kimse. bunu yapan kendisiyle çelişiyor ayrıca. hem benim cinsel tercihime saygı duy diyor sonra gelip benim cinsel tercihime laf ediyor. her şeyin radikali saçma sapan yerlere varıyor sonuç olarak.
beni inanılmaz derecede irrite eden lgbti mensuplarıdır. her yerde #lovewins hashtagleri ve kendilerini "bu denli desteklemeyen" kişilere duygusuz gözüyle bakmaları bunu açıklar nitelikte kanımca.
arkadaş tamam ben özgürlükçü bir insanım kimseyi cinsel tercihinden dolayı yargılayacak değilim isteyen istediğini yapsın ancak şu an içinde bulunduğumuz durum şahsi kanaatime göre çok vahim. aleni bir biçimde lgbti destekçisi olmadığım için resmen odun damgası yiyorum. üzerimde inanılmaz bir mahalle baskısı var bu hususta. çevremdeki herkes bir anda özgürlük düşkünü kesildi. daha iki gün önce "ibneliğe" laf eden tipler bugün profil fotoğrafını renkli renkli süslemiş. lütfen bu kadar popülist olmayın, bu kadar şekilci olmayın. elinizi vicdanınıza koyun ve deyin ki "gece vakti ağzında jiletle dolaşıp müşteri arayan trasnseksüeller şimdi aşkın timsali mi oldu?" sorun bu soruyu kendinize ve destek verecekseniz ona göre destek verin.
adamlar bütün dünya eşcinsel olsun demedi sadece eşcinsellerin birbiri ile evlenmesi için bir yasa çıkardı o kadar. tamam toplum içinde sizin de isteklerinizin gerçekleşmesi güzel bir gelişme ancak bunu bu noktalara taşımak... lütfen.
"türkiye'nin para portalı" olarak kendini lanse eden ama inanılmaz derecede saçmalıklarla dolu site. makalelerin yarısı zenginin malını oluşturur ki züğürdün çenesi daha rahat yorulsun. bir de "tasarruf etmenin 10 yolu, para biriktirmek için 5 ipucu" gibi salak başlıklar vardır ki içindeki bilgileri ciddiye alacak adama 10 lira verseniz intihar etse daha kârlıdır memleket için.
neymiş? aylık gelirimizi artırmanın yollarını bulacakmışız, taşıt maliyetini otobüse binerek düşürecekmişiz sonra da paradan tasarruf edip sitede bahsi geçen lüks harcamaları ilerde biz de yapabilecemişiz vay anam vay.
sen gel "dünyanın en lüks 10 arabası" diye galeri koy sonra iki yandaki makalede "taşıt giderinizi azaltın, otobüse binin" diye öneri ver. insan aklıyla dalga mı geçiyorsunuz?
instela adlı platformun ingilizce olanı. şu an için 2006 senesindeki uludağ sözlük ortamını andırıyor. herşey sanki sıfırdan başlamış gibi. öte yandan herkes Türk olduğu halde herkes ingilizce konuşuyor. böyle düşününce biraz komik gelmedi değil.