ama konserden konsere, müzik festivallerine beraber akabileceğin, yeri geldiğinde sahneyi görsün diye sırtına alabileceğin (!), hayattan beraber zevk alıp birlikte sarhoş ve çok daha fazlası olabildiğin, sevdiğin için seviştiğin, hayatı darlamayan/darlatmayan, gezmeyi seven ve bütün bunları uyumlu bi şekilde beraber yaşayabildiğin tripsiz, açık sözlü, ne istediğini bilen hatun: is the winner dude.
geçenlerde 1920 bilmem kaçlardan bi gazete küpürü gördüm 'karbondioksit dünyayı ısıtıyor' manşetli. abd gazetesi olması muhtemel.
sene olmuş 2014 küresel ısınmayı nası durdururuz gibi şeyler tartışıp geleceğimizden endişeleniyoruz. hayat bitecek la aq'duğumun gezegeninde. yani daha öte ne olabilir? türünün devamını günlük kazancından daha fazla önemsemeyen bir canlı türü oldu insanoğlu. neyi önemseyecek? insandan adalet, sevgi, hoşgörü gibi sözde insancıl şeyler mi bekliyosunuz harbi?
şimdi bu durumun temelindeki zihniyeti alın, binlerle milyonlarla çarpın, dünyanın dört bir yanına dağıtın, her insanın yüreğinde bir iz bırakacak ruhuna dokunacak kadar dağıtın.
işte o yüzden dünya giderek daha da yaşınılmaz hale geliyor.
blade'in açılışında bunun çaldığı bi sahne var hani, vampirler club'ına bi adamı alıyolar içerde vampirler dans ediyo, o sırada kan muslukları açılıyo, yukardan kanlar damlamaya başlıyo, günahın bini bi para.
vampirler deliriyolar, içerisi çok karanlık, her türlü bokun ortasında tek bir adam ve bir sürü vampir var..
işte ben ordan daha çok kötülüğün ve pisliğin olduğu bi clup gördüm, dışardan hiç kendini belli etmiyodu ama içerdikler şeytan mıydı vampir miydi orasını bilmiyorum.
çok iyi albümler yayınladıkları gibi çok tırt albümler de yayınladılar.
bu da albüm yaparken tek sesli davranmıyor olmaları ile alakalı. londra'ya gidebilirsem kapısından girip hayvan gibi içip sabaha kadar dans etmeden dönmeyeceğim.
arkadaşlarla oturup eksik yönlerini eleştirdiğimizde (eksik olmayan yön bulunamadı), her seferinde illa biri çıkıp diyor ki 'ama abi ya trabzon çocuk yetiştirmek için iyi bi şehir!'
vay aq olum biz neden birden bire çocuk yaptık da yetiştirecek şehir seçme aşamasına geldik, ne ara yaşandı bütün bunlar, hani benim gençliğim anneeeğ diyemiyosun tabi. neden çocuk yetiştirmek konusunda iyi bi şehir olduğuna akıl sır erdirme konusundaki çabalarımız sonuç vermedi ve konuyu isviçreli bilim adamlarına danışmaya karar verdik bu arada.
sanırım geldiği gün rastladığım ve o günden beri severek takip ettiğim uludağ sözlük yazarıdır. özellikle de bordo mavi ile ilgili girilerini özenle takip ediyorum. hep yaz, hep buralarda ol.