Eskiden sürekli bira değiştirirdim, bir gün onu bir gün diğerini bir gün başka birini alırdım. En son efes malt’ta karar kıldım, hem yumuşak içimli hem de lezzetliydi. Son 2 aydır falan şişe malt alıyordum, o da evdeki dolap mini bar gibi olduğu için çok iyi muhafaza edemeyince ısınıyor sorun yaşıyordum. Sonrasında kutusunun olduğunu fark ettim. Hem metal daha çabuk soğuyor ve daha soğuk muhafaza edebiliyorum. Efes kutu malt ile aynı lezzeti sorunsuz içiyorum.
yaklaşık 8 yıldır düzenli olarak alkol tüketen biriyim, denemediğim bira markası kalmadı, belki siz bilmezsiniz ama, foster's dan rogue'a guiness'den stella artois'e kadar hepsini teker teker bu zaman diliminde denedim. Ancak lezzeti cezbeden, insanın içtikçe içesi gelen içerken rahatsız etmeyen tek bira, efes oldu. Yukarıda saydığım biraların bir çoğu türkiye'de zaten yok. Yurt dışına gittiğinizde bunlarla karşılaşma ihtimaliniz yüksek, ancak karşılaştığınızda aradığınız yegane lezzet türkiye'de içtiğiniz efes olmakta. Allahtan şimdiye dek, yurtdışı seyehatlarim iki haftanın üzerine çıkmadı da uzun süre efessiz kalmadım, tabi bazen şanslı olup gittiğim yerde efes bulduklarım da oldu ancak. Işte, insanı cezbeden lezzet olunca, isim ne olursa olsun üzerinde yazanlar istediği kadar değişsin o tadı dünyanın neresinde olursanız olun arıyorsunuz. O da bira bu da bira xyz de bira diyemiyorsunuz.
Dün internette gezerken bir şey dikkatimi çekti. Belçika'daki uluslararası kalite ve lezzet enstitüsü monde selection tarafından ödüle layık görülmüş. En lezzetli biraların yarıştığı alanda, 3 tane altın 3 tane gümüş madalya alması bana bir milli gurur gibi geldi. Türkiye'ye özgü lezzetlerin tatların başarılarını dünyaya tanıtmak adına güzel bir adım başlangıcı olabilir.
