aglayan kiz kadar normaldir. sevdiginden agliyordur. aglarken de kendisini aciz hissediyordur - her aglayan insan gibi. ayrica daha once kendisi icin aglamis bir kiz icin agladiginda, o kizdan "senin aglaman benim icin, ici bosaltilmis hisler toplamindan baska bir sey degil." cevabini almasi hayata sovdurur. aforizmana da sicarim.
bana olan aşkından ağlayan erkek, vatan için ölmeye giden asker gibidir; gereksizdir. vatanın ölecek askere ihtiyacı mı var; niye ölüyorsun ki durduk yere?! vatan için kayda değer bir şey yapacaksan illa, git salıncakta sallan kendini iyi hisset, kitap oku, menemen yap; ne bileyim. neyse konuyu bok ettim. demem o ki ağlama yiğidim. * ( asker falan diyince yiğidim demişim afedersin okuyucu; bu kadar kıro değilim) senin ağlaman benim için, içi boşaltılmış hisler toplamından başka bir şey değil. böyle de aforizma sıçarım. ağlanmayacak gibi değilim; orası ayrı. oeh!
ideal erkek karsisinda, dizlerinin bagi cozulen yurdum kizinin gerceklestirdigi ve mukemmel erkegimizin yuregini agzina getirerek tarumar eden eylemdir; negzel!
kizlarin ne kadar sinir bozucu olduklarini gosteren program. bunu izledikten sonra benim gibi adeleli erkeklerle eve cikip , gay olmaya karar verdim. ne lan, bu kadin milleti cekilir mi?
nişanlı bir çiftin ilişkisine yakından bakma fırsatı veren dizi. özellikle erkeklerin nasıl mahluklar olduğuna şahit olur ve "allam nasıl bu erkeklere aşık oluyorum hala" diye kendinizi yersiniz. gözü dışarda olan mahluklarla aynı evi paylaşacağınıza, yuvarlak hatlı hatunlarla ev kurup lezbiyenliğe adım atasınız gelir.
gayet arabesk bir soylemdir. bunun yerine "gec buldum, erken kaybetmeyim seni" tercih edilmelidir. tam 1 kiz uzerinde denedim ve basariya goturdu beni. cok yasa alengirli sozler! cok yasa aliterasyon!
yüzünde herhangi bir yapay tabakayla dolaşmak istemeyen, ileri görüşlü kadındır. babaannesini örnek alıyordur. doğallıktan uzak olan herşeyin zararı getirisinden çoktur diye düşünüyordur.
etrafı daha canlı izleyebilmek adına ilkokula başlayacağım sene yediğim boklardan biri. okula gidecek yaşa gelip hala bunu akıl edemediğime mi yanayım, kafamı sokup da çıkaramadığıma mı? annemin beni o halde görüp de heyecana kapılmasından dolayı "bu kez kesin öleceğim" diyerek ağlamamı hatırlamak dahi istemiyorum. eğer ölmezsem hayat boyu; iki demirin arasında yaşayacağımı ve okula gidemeyeceğimi düşünüp rahatladığım da bir gerçek. annem ve yardıma çağrılan bakkal kulaklarımı acıta acıta kafamı bulunduğu yerden çıkardılar ki rahat bir nefes aldım sandım. meğer yanılmışım! annem temiz bir dayakla acıyan kulaklarıma acı kattı. okula gittim mi diye sorarsanız; hayır! yeterli bilince ulaşamadığımı gören okul müdürü, bir yıl sonraya randevu verdi. ben de kendimden küçük çocuklarla okul hayatına başladım. amma da salak çocukmuşum.