bu insan değişik bir insandır. fotoğraflarını beğendiği her kızın profilinde adı profil sahibinden çok geçer. mevzisine giren kızın paylaştığı her fotoğrafı beğenir. profil sahibi kız, annesinin fotoğrafını koysa da beğenir, babasını koysa da.***
özellikle yaz sezonlarında boy gösteren ve büyük konser organizasyonlarında arkadaşlar arası muhabbete "he metallica mı, ben bilet almadım tanıdık var o sokacak beni, sahne önüne..." der. bunlar zararsızdır.
diğer bir versiyon olarak; bu kişiler genellikle parasızdır. konser, festival haberleri daha dedikodu kıvamında iken hastası olduğu grubun konserine gidemem ihtimaliyle sıyırıp bilet sahibi bile olduklarını iddia edecek kadar ileri giderler. "he metallica' mı? bi' abi var o bu işlerle uğraşıyo o ayarladı bana." der. Örnek: Sene: 2005 Konser Tarihi: 2010
abartılı olanlar vardır; bu kişilerin işi ne biletledir ne başka birşeyledir. direk konuya dalarlar. "he metallica' mı kulisteyim ben, dayım kostüm elbise pelerin işini almış."
bir diğeri; bunlar biraz daha havalı olanlardır. işi bilet yada başka birşey değildir, kuliste değil sahnededir. yine bir tanıdığı vasıtasıyla ya konserin ışık işini almıştır ya da dekor işini.
(örnekler çoğaltılabilir)
sonuç olarak hepsi zararsızdır. konser günü gelir çatar. konserden 1 hafta sonrasına kadar haber alınamaz, bu süre zarfında muhtemelen konserle ilgili bütün detayları alır öğrenir ve bir hafta sonra çıkıp sanki kulisteymişcesine, sahnedeymişcesine, en kral yerdeymişcesine ortamda muhabbetlerini sürdürürler.
"he metallica mı? olm kulisteydim james imzaladı tişörtümü ama annem yıkamış ya."
"he metallica mı? olm sahne önündeydim varya pena baget ne varsa kaptım da babannem çöpe atmış ya.."
"he metallica mı? olm sahne önünün önündeydim * çok fenaydı yaa. unforgiven falan *
"he metallica mı? lars' ın arkasındaydım lan görmediniz mi?" *
yazın o mayhoş sıcaklığı, açan çiçeklerin evin penceresinden salına salına odaya dolması, çocuksu bir hışım, mutluluk ve sabırsızlıkla ile hazırlanan bavullarla kapıdan çıkarken cüzdanı bulamamak sonra bulmak ama sonra havalimanında kaybetmek. uçağın sayısız türbülansa girmesi, kusmak ama bi' şekilde gidilmeyi hedeflenen yere ulaşmak fakat bu seferde ölüm haberi alarak geri dönmek.
not: bi' de national geographic' de programı var
he bi' de (bkz: lost)
ramiz dayının 1-0 önde başladığı karşılaştırmadır.
şöyle ki;
john çok konuşur çok iş yapar,
dayı az konuşur çok iş yapar (olay çok konuşup çok iş yapmakta değildir yeğen der bi' de)
john avcıdır, dayı asla avlanamayandır.
dayı belki rakı içer, john bazen içecek su bile bulamaz.
john yanında kendisine destek olacak adam bulamazken, dayı herkesin dayısıdır.
gerçekten muhteşem olan ikilidir. iyice kaptırıldığında sigaranın bittiğini sanarsanız, oysa ki baktığınızda dudağınıza kavuşmayı bekleyen bir fırtlık daha duman vardır. çekersiniz..
çok acıklı bir durumdur. herkesin heyecanla dördüncü kişiyi aramasındaki aksiyonu gördükten sonra hiç bir şey yapamıyor olduğunuzun farkına varınca gerçekten üzülürsünüz.
özellikle kamyonet tipi araçlarda fazlasıyla olan gri renktir. ilginç bir olaydır. yüzlerce renk seçeneğine rağmen gri renkte çok yüksek bir oran vardır.
özellikle sms paketi ve konuşma paketi olaylarının bittiği günlerde kontör yüklerken bir hoş heyecan duymaktır. dostlar tekrardan aranabilir, dostlara tekrardan doya doya mesaj atılabilir. güzeldir.
soğuk bir akşamda, belki de bekleyeli saat olmuş otobüsün ufuklardan geldiğini ve gelen otobüsün sizin bineceğiniz otobüsün olması durumunda heycanlanmaktır. otobüs sıcaktır. buzlarınız erir. hele ki akbili bastığınızda çıkan o ses gerçektende haz verir. hele hele bir de oturacak bir yer bulduysanız ve o yer yaşlı teyze ve amcalara yer verme zorunluluğu olmayan yerlerden birisi ise mükemmeldir.
efenim bu düşünmek için çok rahat ve huzurlu ortamdır. suyun ve temizliğin vermiş olduğu rahatlıkla olaylara daha iyi konsantre olmanızı sağlar. deneyin görün.
gerek ergenekon gerek muhalefet gerek trt2 in boks ringlerini aratmayan meclis yayınları kozmik oda falan derken cinnet derecesine getiren hadiselerden sonra siyaseti sevmemektir.
hangi istatiki bilgisinin önemi olmadığının, daha sonra çıkartıp duvara asma ihtimali olan yazardır. kendinden bir nesil düşük yazarlara oğlanın pipisini gösterir gibi gösterme amacı güden yazardır. ama iyi huyludur, zararı yoktur.
yeni yıla girilirken geri sayım başladığında belki de aylardır "oğlum bu sene yeni yıla şöyle gireceğim, böyle gireceğim..." diyen bünyenin geri sayımda elinin ayağının dolanmasıdır.
hastası olunan bir filmin, bir dizinin seyri sırasında sıkışılması durumunda kalkıp tuvalete gidememektir. çünkü bilinir ki tuvalete gidildiğinde sabırla beklenen olaylar gelişir ve kaçırılır. sinemada zorunlu olan eylem olmasına rağmen ev halinde "aslında gidilse de olur." dedirten eylemdir.
solo sırasında gitarla bir bütün olmuş gitaristlerdir. istem dışı yapıldığının muhakkak olduğunu düşündüğüm eylemdir. bir örnek olarak batuhan mutlugil gösterilebilir.
gitar ile ilgili izlediği ve gördüğü herşeyde insanın içinde kabaran, çoğunluk olarak herkesin içinde bulunan istektir. mutlaka bir gün bir zamanlar bu isteği duyan kişi sayısı azımsanamayacak kadar çoktur ve genel olarak her lise tayfasının içinde mutlaka bir tane bulunan ve bu istekle yanıp tutuşan ama bir türlü ne başlayan ne de çalabilen ve istek duyan kişinin içinde sönüp giden istektir.
küllüğün dili olsa isyan edecek olaydır. biranın yanında içilen sigara kadar tatlı, yemekten sonra yakılan sigara kadar manidar, çayın yanında içilen sigara kadar uyumludur.
facebook olsun, msn olsun, gerek kullandığı nickname, gerek kullandığı avatar gerekse kullandığı iletiler ve ne dinliyorum özelliğinde bilumum damar şarkılar barındıran çalma listesi ile hep bir derdim var ayaklarına yatan tiplerdir. çıkıp "ne derdin var ulan?" diye sorarsanız genel olarak cevap alamayacağınız tiplerdir ayrıca.
yurdum insanının kendi kullandığı sigara markası dışında ki bir markayı kullanan bir arkadaşından sigara isterken "ver bakalım bir sigarada ters buji yapalım." cümlesini kurduktan sonra aldığı sigarayı yakmasıyla ciğerlerine ters buji yaptırdığı inancıdır.
dalga geçmektir.
biraz olumlu düşünmeye çalışılırsa dolu otobüste yaşlı insanlara nasıl yer vereceğinin provasınıda yapıyor olabilir. ama yine de gereksizdir.
yabancı ve kendi dilinde konuşmayan bir insana kendi diliyle bir şey anlatmaya çalışırken karşı tarafın anlamaması durumunu "duymuyor herhalde" olarak algılayan ve kendi dilinde bağırarak anlatmaya çalışan insandır.
son gelen zamlarla artık korkar duruma gelmek. sigarayı aldıktan sonra "ulan yol parası kaldı mı acaba?" diye tereddüte düşmek.
sigara alırken markettekilerin aşağılayıcı bakışlarına maruz kalarak utanmak.