Söylenmek istenenler şeylerin kağıda dökülmüş halidir.
"Hani kırılmadık kalp bırakmazdın ya, işlenmedik kabahat bırakmazdın ya, ne oldu şimdi? Hatalar yaptın, doğru. Bu gayet tabii bir durum. Lakin neden bunlardan ders çıkarıp, pişmanlıklar duyup, telafi etme çabası içersine girmedin? Korktun mu yoksa? işine gelmedi mi? Kalp kırmak kolaydır, onarması zordur değil mi? Sorumluluklardan kaça kaça, aileni dahi dinlemeden kendi mezarını kazmana ne demeli? Peki ya dostların? Onlarada mı değer vermedin? Halbuki onlar herşeyini vermeye hazırdı. Ve yapmadıkları şey kalmadı. Bir adım bile atmadın onlar için.
Hadi hepsini geçtim. Kendine bile mi saygın olmadı? Söylesene sen neye değer veriyordun? Yahut kime? O kıza değil mi... Peki, onun için üstüne basıp geçtiğin ailen, dostların, hatta kendin, gerçekten ona değdi mi? Şu an pişmansın, biliyorum. iş işten geçmeden bazı yanlışları silmeye çalış. izleri kalacak tabii. Genede bu izleri en seyrek hale getirmeye çalış eski-yeni benliğim... "
'Sır kapısı' adlı dizide meydana gelen bir olaydır. Şu şekilde gerçekleşmektedir;
Biri hristiyan biri müslüman iki dost muhabbet etmektedir. müslüman olan şahıs, dostuna dinini ispatlamasını istemektedir. O da bir kagıdı kese kese hac şekline getirmiştir. Bu sefer o şahıs, Müslüman olan dostundan aynı şeyi istemiştir. Tam esnada adamın zihninde bir ses duyulmaktadır. 'Arta kalan kağıtları birleştir' şeklinde bir ses. Adam da hac işareti yapılan kağıttan arta kalan kağıtları birleştirmiş, allah yazısı ortaya çıkmıştır.
Bir hayli kafa karıştırıcı bir olaydır.
eskiden tercih edilirdi. Şimdi ise bu eylemi başka şekilde yapıyorum. Fenerli kadın taraftarların gittiği deplasman maçları mesela. Harika, tavsiye ederim.
Derbi mücadelesinde, 2007 yada 2008 senesinde oynanan, 0-0 biten karşılaşmada, lugano isimli, çirkef takımın çirkef futbolcusu, maç sonunda kavga başlatarak unutulmazlar arasına girmiştir.
Taraftara gelecek olursak, bu sene fenerli taraftarların, şike olaylarına vermiş olduğu tepkileri bilmeyen yoktur sanırım. Fenerin şike yaptığını kabul ederek, buna rağmen dalga geçme çabası içine girmişlerdir. Ondan sonra taraftarlıktan bahsetmişlerdir. Hani taraftar? bu mudur? Takımının şike yaptığını kabul edip, bununla övünmek mi taraftarlık? Eğer bu ise taraftarlık, ben taraftar değilim, ben kendimi kandırmak istemiyorum, daha fazla rezil olmak istemiyorum.
Bir konu daha var. O da iki takımın avrupa başarısıdır. Fenerbahçe galatasarayı 6-0 yenmiştir. Tamam, tebrikler. Bunun üzerine, Galatasarayın uefa kupasını alan tek türk takımı olduğu gerçeği vardır. Buna da eyvallah. Ama bazı ortamlarda, fenerbahçenin şampiyonlar liginde çeyrek final oynadığı tezi savunulmaktadır. Tamam doğrudur. Ama böyle bir şeyin söylenmesi çok saçma. Galatasaray da yarı final oynamıştır mesela. Bunlar akla gelmez ama. önemli olan o kupayı müzeye götürmektir. '12 sene oldu oha' diyebilirsiniz. Fenerin galatasarayı 6-0 mağlup ettiği maç, geçen sene oynanmadı ya.
Geçen sene mezun olduğum lisedir. Okula adım attığınız andan itibaren, hapishanede olduğunuzu hissettirir. Futbol ve basketbol oynamaya elverişli, toprak saha vardır. Güzelim spor salonu da vardır. Bunlar, bende en çok etki bırakan yerlerdir. Bunun dışında, okulda ki hocaların %72 si takdir edilecek türden hocalardır. Müdür ve müdür yardımcıların %67 si de aynı gruba girmektedir. Her şeye rağmen, sevilecek bir okuldur.
Fenerbahçenin her zaman takımın yanında olsuğunu savunan arkadaşlar var. Evet, malesef. Aslında haklılarda. Adamlar sevgilerinden stadlarını yakıyorlar. çok duygusal, ağlamamak elde değil, yapmayın, etmeyin .
Edit: insan babasını eksiler mi? Ayıp değil mi kızım? Aa çok ayıp ama...
Kıskanmak ile güvenmemek arasındaki incecik çizgidir. 'çok seven çok kıskanır' diyen var. 'çok güvenmeyen çok kıskanır' diyen var. Kimine göre kıskanılmak güzeldir. Kimine göre değil. Kıskanılmaktan hoşlanmayan kişi, güvenilmediğini düşünen kimsedir. Ama şu da var ki; Biri sizi kıskanıyorsa, o size güvenmiyor anlamına gelmez her zaman. Sana güveniyordur, ama diğer insanlara güvenmiyordur. Malesef ki, bunu sevgiline anlatmak, bu durumu inandırmak gerçekten güçtür.
Doktora tokadı yapıştırdıktan hemen sonra, 'dünyaya gelir gelmez ilk tokadını attı bana bu hayat' diyerek, bir büyük rakı alıp, sigara içecek bebektir.
Bazı ailelerin, çocuklarının küçüklükte yapmalarını istedikleri eylemdir. Sanırım bu eylemle para kazanma amacı güdülmektedir. Dişi koy yastığın altına, sabah diş perisi koyduğun diş kadar para bıraksın. Ebeveynler bazen çocuk uyurken yastığın altına para koyar. çocuk sabah kalkıp para görünce mutluluktan havalara uçar. Sonrada vay efendim bu çocuklar neden noel babaya inanıyor. Yanlış efendim, yanlış.
Ne zaman 'nerden biliyorsun?' sorusu sorulsa, 'ben bilirim' diye yanıt veren kişidir. Kahin olduğunu zanneden şahısdır. Sinir bozucu bir cevap olduğu, yadsınamaz bir gerçektir.
3 adım ileride, pantolonumun cebinde bulunan sigarama yazdığım yazıdır. Keşke beni yatağımdan kaldırmasan, hemen dibimde olsan benim güzel sigaram. Ah be canım, bebeğim.