Sürekli rüya da olma durumudur. Arada uyanılir , şöyle bir etrafa bakılır tez uykuya dalınılır. Rüya dedikse sen her şeyi pozitif anlama, algılama meburi rüya. Ot bok kaka ...
kime ne kadar girip çıktığının istatistiğini tutma gereği duymayan yazardır. Zaten acısı olan belli ediyor istatistik sonuclarını diye de düşünmektedir ayrıca !
Gecenin bir yarısında tutan karın ağrısının sebebini, ısrarla sormakla rezil olduğum kadına has doğal durum. O değil de gerçekten çekilmiyorsunuz regl olduğunuzda be ablalar . En belirgin özelliği hasaslık her boka ağlamak.
Sen beni sevmiyorsun üüü zırllll
siyahın gezginiyim: her gün daha derine
yanar akşamla caddede vebalı lambalar,
bezgin, sıkıntıyla bakar herkes benzerine;
redingotlarıyla mumya gibi otururlar
iş yerlerinde, kahvelerde. ve akar zaman.
-birden söner uzak bir yıldız gibi yaşaman-
demek isterim, alımlı kadının birine.
çünkü kanar "bir mezarda bırakılan aşklar":
adrianne! jenny! yıllardır bakir bir dulum ben,
avuntu bilmez. nafileydi tüm yolculuklar
o arayış: kara güneş içimdeydi zaten.
gittim harfin ve sayının bilinmez ucuna:
ölü yüzüm çekilmişti gecenin burcuna,
korkmadım sokağa hapsediyorken kapılar.
adoniram! hançerle sınandı ustalığın
ve açıldı gül gibi toht kitabı'ndaki giz:
herkes iki'dir. ben kimin öteki adıyım?
söyle: bulmak mıydı amacın ey yitik ikiz.
'içimizde bir oyuncu, bir seyirci yaşar"
ve "akıl ürünleri delilikten de çıkar"
kazıyınca pıhtısını o yıkık zamanın.
melek gülümsemiyor artık öteki anam,
çekil! çünkü "siyah ve beyaz olacak gece."
ulaşır mı yaralı hayvan gibi bağırsam
sesim bencil, sevgisiz, muhkem ev içlerine?
onulmazım. çağcıl kentin yabanıl yitiği.
tek giysim vebalı ışıklarla melankoli,
bir redse kurtulmak bile istemem yazgımdan.
iki'yim: yakalandım sokakta çırılçıplak
ve giydirildim başkalarının sözleriyle.
ah! karanlığa giren görür beyazı ancak,
hangisiyim? biliyorum kimin gözleriyle?
ne yapsak silinmiyor ruhtan geçmişin izi
yaşamak kadar ölüm de çağırıyor bizi,
geçiyorum sokağı fenerle konuşarak
her insanın kendini kültürünü,inancını özgür bir şekilde yaşaması gerektiğine inanan sağ duyulu insanlardır. bu sadece ermeniler için değil ülke sınırları içinde yaşayan farklı kültür ve inançta olan bütün insanlar için geçerlidir. arkadaşım herkes senin gibi inanmak zorunda değil kendini bu toprakların tek sahibi olarak görmekten vazgeç, yok öyle bir şey uyan artık. esne biraz diplomasi öğren, siyaset öğren yeter, vallahi billahi vatan millet sakarya diyerek bir bok çözümezsin.
şu saatte bana bir kere daha insanlar hakkındaki öngörülerimi gözden geçirmemi hatırlatmış kişidir. elemanı radyoda ilk dinlediğimde neler neler düşünmüştüm oysa pıff... o ne ya ! yere göğe sığdıramadığım özgün, yaratıcı, zeki, öz güveni tavan yapmış adam nerede ? bu ne yapmacıklık, bu ne bayağılık, elini ayağını nereye koyacağını bilemiyor daha eleman! dön yavrum dön baba ocağına dön, çal klasiklerden zararın neresinden dönülürse kardır bestesini !
1)
gitti...
eksik kaldı kitapları,
dizemedi rafına baharları.
sakindi...
suskundu...
karmaşıktı...
gidecek de değildi
ama gitti...
okuyamadı baş ucundaki
kırmızı kaplı kitapları.
2)
düşündükçe uzuyordu bıyıklarım
uzadıkça isyan kokuyordu esmer tenim
ve bir devrim sabahına uyanıyorduk
gecenin aydın bekçiler ile
...
ölümün çiselediği sağnak bir yağışta
sele kapıldı bıyıklarım
imdadına bir iki serçe koştu
vaveylalar içinde ,karanlığa bata çıka.
bir zamanlar kendisini hiç sevmediğim, tanıdıktan sonra da haksızlık yaptığımı düşündüğüm aşmış yaratıktır. hele programa bağlanan saçma sapan fındık beyinli (n)amlılara yaptığı muamele takdire şayandır.
okudukça engin, duru hayal dünyasına hayran kaldığım ve nedense her ismini duyduğumda kader kuyusu adlı kitabında sık sık geçen "feleğin devranı kin tutuyor bize." cümlesini hatırlatan ender kişi(lik)dir. şimdi burdan avazım çıktığı kadar bağırıyorum; okuyun lan okuyun mehmed uzun okuyun, okuyun da şu ön yargılarınızdan kurtulun iki dem.