Artık kendimin de boş muhhabet olduğuna inandıran eylem.
Ne zamandır buradayım, Kayda değer hiç mi bir şey olmaz ya rabb.
Vallahi özledik.
Öylece özledik.
Bilmiyorum.
Boğularak ölen kişilerin çoğu yüzmeyi bilen kişilerdir.
Yüzmeyi biliyor ve boyunu aşan derinliklere gidiyor ve bir şekilde can veriyor.
Yüzme bilmeyen kişi ise hep boyu geçmeyen derinliklerde kalıyor.
Trafik kazalarında ölen çoğu insan iyi şöfür, şöförlüğüne güvenip hız yapıyor ve kaza yaparak ölüyor.
Acemi sürücü ise ereksiyon hakimiyetini kaybetmemek için yavaş yavaş gidiyor.
iyilik edene herkes iyilik eder. Çarşıya gidip bir ürün satın aldığınızda karşılığında hemen bir şey veriyoruz. Ve iki tarafta faydalanıyor.
işte iyilik yapana iyilik yapmak böyle rutin bir şeydir.
Yaralı Yüz (Scarface) adlı filmde geçen repliklerden bir bölümdür.
Bana göre bu replik, tespiti on ikiden vurmuştur.
Repliğinin tamamı ise şöyle;
Tony Montana: Hepiniz koca bir pisliksiniz.
Neden biliyor musunuz?
Çünkü hiçbirinizin ne olmak istediğinize dönük bir içgüdünüz bile yok.
Benim gibi insanlara ihtiyacınız var.
Benim gibi insanlar gerekli... Ben olmadan bir hiçsiniz.
Böylece parmağınızı uzatıp “Heyy, işte kötü adam diyeceksiniz!”
Peki bu sizi napıyor he? iyi adam mı?
Siz iyi değilsiniz.
Ben her zaman doğruyu söylerim. Yalan söyleyen sizlersiniz.
Pekala kötü adama iyi geceler dileyin. Hadii..
Bir insana kendinizi ısındırırken, onun gözüne girmek için uğraşırken, ona duymak istediği şeyleri gönülden gelen bir üslupla söylerken, hesaplamaların yanlış değerler vermesi olayıdır.
insanda çok etkili duygulara neden olur.
Saf niyetle gönülden gelen bir doğru, tüm yalanları götürüp elinize mutsuzluğu verebilir.
Geceleri parlak ışığa maruz kalmak metabolizmayı değiştirir, obezite ve diyabet riskini artırır.
Çok parlak bir dünyada yaşıyoruz. Birçoğumuz bu tip faktörlerle çok fazla zaman harcıyor.
suni aydınlatma ile, artı mavi ışık veren ekranlara bakıyoruz.
Çalışmalarda bunun metabolik sorunlara neden olabileceğini tespit etti.
Bir fareye diğerlerinden daha fazla mavi ışık verildi.
Bunun sonucunda farenin metabolizma değişmiştir.
Varmak istediğim yolun sonu hiçliktir.
Hiç bir etkim olmazsa tepkimde olmayacak.
fakat ruh, bir daha vücudda can bulursa?
Sonra karşımda sorgulayan rab 1.-2. soru derken 'yeter af benim işim değil' deyip cahîm'de ebediyyen kalırsam?
Sakın ikilemde kalmayın iyi birşey değil...
Sorduğu sorulara cevap vere vere yürüyen zat-ı muharebedir.
Canını yolda bırakmıştır.
Hep düşünür;rab'ın hedefi mi şaştı?
Rab 12'den vursaydı ya sonrası?
Bir de "hadi çocuklar çıkıyoruz" dedikten sonra olayın içinde doğup büyümeleri beni deli ediyor.
Etrafımdakiler tarafından izlemeye maruz kaldığım için, algılarımızı çürüten sistem utansın!
Belki güzel, mânâlı bir konu karşıma çıkar diye gerçekleştirdiğim eylem.
Belkide konular ilgi çekici ve anlamlıydı sadece ben anlayamıyordum.
Fakat bunları anlamayı, onlara ilgi duymayı çok isterdim; çünkü %85'i bu konularla meşgul ve bu konular, piyasayı gereğinden fazla meşgul ediyor.
Kendimi yalnız ve çaresiz hissediyorum.
Nedense bu aralar işaya'daki şu 14:12 yazıları sebepsiz bir şekilde aklımdan hiç çıkmıyor.
işaya 14:12:
Ey parlak yıldız, seherin oğlu, gökten nasıl da düştün!
Sen ki milletlerin belini kırardın,nasıl da yere devrildin!
Oysa içinden, ‘Göklere çıkacağım, tahtımı Tanrı’nın yıldızlarından daha yükseğe kuracağım.
Toplantı dağı üzerinde, kuzeyin en uzak yerlerinde oturacağım’ derdin. ‘Bulutların üzerine çıkacağım; kendimi Yüceler Yücesine benzeteceğim.’...