bu olgu "para içinde yüzmek" şeklinde betimlendiğinde aklıma, zenginliğin sıvı bir şey olduğu geliyor.buna mukabil sıvının akışkan,akışkanın muvakkat olduğuna çağrışım yapan aklım, size bir hayal kadar yakın olan bu safsatanın anlamsız bir hırstan fazlası olmadığını idrak ettiriyor.ne biçim aklım var lan.
son günlerde ki acımasız eleştirilere son albümünde testiyi kırmadan önce çocuğu döverek cevap vermiştir;
hiçbir şeyde gözüm yok,
olmayacak duaya âmin sözüm yok,
aklım benden uçtu gitti,
uzun zamandır haber yok.
bak bana dikkatle,
sence ben militan mıyım?
sakallarımı yolsam, ahbaplarından mıyım?
geyik muhabbetine katılsam, söyle dostlarından mıyım?
nerdeyim, sen nerdesin?
sen ne boş bir kellesin,
sana dünyalıklar ellesin,
salıncaklarını tayfunlar yellesin.
rauf, musavvir allah birsin, azze ve cellesin,
biliyorum sen herkeslesin,
ama en güzeli benlesin.
fakir insanların çok ekmek yemesinin makarna,patates yemesine engel olmadığı önerme başlık açılacak kadar enterasan olmayan birçok konudan daha enterasandır.
annemin, bir ekmeğe bile muhtaç insanlardan bahsederken önerdiği tez.sebebini de ekmeğin yemeğe göre daha ucuz ve kolay ulaşılabilir olması ve insanın günlük karbonhidrat ihtiyacını karsılayabilmesidir diye düşünmüştür muhtemelen.anlamadım ama saygı duydum.
bir neslin koluna annesinin külotlu çorabını geçirerek parklarda basketbol oynamasını sağlayan efsane.beşiktaş cola turka'ya transferi şüphesiz kalite ve renk katacaktır ligimize.
pasif narsist.sürekli kendimle dalga geçiyorum kendimle de ne kadar barışığım yahu diye düşünüyor fakat
bu sahte özeleştirilerinin sebebi kötü taraflarımı günah çıkarırcasına alenen televizyonda söyleyeyim ve her program o hayalini kurduğum mükemmel adama biraz daha az hatasız emin adımlarla yaklaşayayım düşüncesi yatması muhtemeldir.
türkiye'nin iki güzide kulübünün teknik direktörleri aykut kocaman ve ertuğrul sağlam'ın basın toplantısı ve ya röportajlar esnasında istisnasız en az her cümle başında ve ya sonunda dudaklarının kurumasından ötürümüdür bilinmez dudaklarını dilleriyle ıslatma girişimidir.meşrubat firmalarının eline sponsorluk için daha iyi bir fırsat geçeceğini sanmıyorum.
oturarak çalışan ve ya uzun süredir spor yapmayan kimsenin saatlerce halısahada top oynaması sonucu en yoğunu yaşanan ve insana yürümeyi eziyet haline getiren vücutta laktik asit birikmesi durumu.
sol tabanlı ve sosyalist geçinen kitlenin hayır tercihinden ötürü kafamda büyük tezatlar olusturan anayasa değişikliği oylaması.şöyle ki; 1982 anayasasından en büyük zararı görmüş solcu kesim hayır diyor.ak parti düşmanlığından ve muhalafet olmaları gerektiği için muhalefet oluyorlarsa (bilinçli hayır diyeceklerin yanı sıra böyle bir kitle de mevcut) o zaman söylenecek tek bir şey kalıyor;
(bkz: yazıklar olsun)
birisi milenyumdur diğeri milenyumdan 10 yıl sonrasıdır.milenyumdan 10 yıl önce milenyum ile 10 yıl sonrası arasında bariz bir fark olmayacak deselerdi inanmazdık.kafanız karıştı değil mi?*
(bkz: ukte doldurmak)
bazen bazı kişiler tarafından "amele içkisi" olarak tasvir edilsede yalnızlığınızı içerken yüzünüze vurur.rakının yeri ayrıdır eyvallah ama rakı ortam içkisidir.biranın en iyi mezesi sıkıcı bir günün yorgunluğudur.
sagopa kajmer mixer başında gayet başarılı scratch şovlar gerçekleştirse de ağzıyla yaptıkları görülmeye ve dinlenmeye değer.hatta bursa konserinde "bendeki plak bu kadar çalıyor" demesi nefis bir enstantanedir.
yaklaşık 2 sene önce bir ana haber bülteninde çatallı sesini yumuşatmak için envai çeşit bitki çayı içen, tez zamanda serçe ve işaret parmağında kireçlenme olabilitesi yüksek, siyaset adamı.
siber dünyada anarşist duruşlarını takdir ettiğim abazan ve gerizekalı taklidi yapan,ekşi sözlükte yazmakla böbürlenen birçok ne oldum delisinden daha akıllı yazarları bünyesinde bulunduran, küfürbaz sözlük.
yazar olmak için aşındım
çaylakken kaşındım
müzmin çaylak kalacağım galiba
aramaya inanıp başlıktan başlığa taşındım.
insana korkudan böyle şiirler yazdıran bir durum işte.*
çaylakken 40 karakterden daha kısa entry giremezken yazar olunca tek kelimelik karaktersizlikler yapanların genel sıfatı.bundan olsanız ne yazar.
(bkz: çaylakken kaşınmak)
cem yılmaz'ın izlediğim en iyi 10 oyuncudan birisi olduğuna dair kafamdaki soru işaretlerini bir anda silip atacak bir film olacağından umutluyum."organize işler" filminden sonra bir kez daha kendine ve oyuncu alışkanlıklarına tamamen zıt bir rolü başarıyla çıkarırsa ki kuvvetle muhtemel bir olasılık, bu adamı güncel izleyen jenarasyondan olduğum için kendimi bir kez daha şanslı hissedeceğim.5 aralığı iple çekiyorum.
dinlerken keşke küfür etseymiş diye düşünmeden edemiyor insan lakin bu sözler bana yazılsa ömrümün geri kalanını inzivada geçirirdim.benim diyen şairlerin görse kalemlerini kıracağı diğer dizeleri bir kenara bırakıp, sadece kill-bill enstantanesine ve 4 mısrada ceza'nın 6 parçasına atıfta bulunmasına bakarak kaf kefin nasıl bir cümle mühendisi olduğunu anlayabilirsiniz.