gelir vergisi kanunun 37. maddesine göre her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançlar ticari kazançtır. ayrıca yine söz konusu kanun maddesinde bu kanunun uygulanmasında aşağıda yazılı kazançların da ticari kazanç sayılacağı hüküm altına alınmıştır.
1. maden, taş ve kireç ocakları, kum çakıl ve istihsal yerleri ile tuğla ve kiremit harmanlarının işletmesinden ;
2. coberlik işlerinden ;
3. özel okul ve hastanelerle benzeri yerlerin işletmesinden ;
4. gayrimenkullerin alım, satım ve inşa işleriyle devamlı olarak uğraşanların bu işlerinden ;
5. kendi nam ve hesaplarına menkul kıymet alım-satımı ile devamlı olarak uğraşanların bu faaliyetlerinden ;
6. diş protezciliğinden elde edilen kazançlar ve serbest meslek kazancı (avukatlar, doktorlar -hastanelerde çalışanlar hariç-onlar işverene tabi oldukları için memur sayılırlar- arzuhalciler, diş hekimleri, serbest muhasebeciler, serbest muhasebeci mali müşavirler ve yeminli mali müşavirler) elde eden mükellefler.
idealist, biraz humanist, aptallığa tahammül edebilen, az biraz ukala, girdiği entrylerin bir çoğunda keşke ben yazsaydım hissi uyandıran şahane yazar.
klasik organizasyon teorisi adı altında üç ayrı yaklaşım bulunmaktadır. bu üç yaklaşım öncülüğünü taylor'un yaptığı "bilimsel yönetim yaklaşımı", öncülüğünü fayol'un yaptığı "yönetim süreci yaklaşımı" ve öncülüğünü weber'in yaptığı "bürokrasi yaklaşımı"dır. her üç yaklaşım da, organizasyonlarda etkinlik ve verimliliğin arttırılması için hangi ilkelere uyulması gerektiğini araştırmıştır. klasik organizasyon teorisi'nde iş ve pozisyonlar ile bunlar arasındaki ilişkiler ön planda değerlendirilir.
gazi üniversitesinde 1 tl olan yemekhane ücretidir. çok iyi de oldu çok güzel iyi oldu tamam mı? daha önce 2 tl olan yemekhane ücretinin 1 tl'ye düşürülmesi çıkan yemeğin kalitesini az biraz etkilemiş gibi görünebilir amma lakin ki öyle değildir. eyyorlamam bu kadar. hadi hayırlı işler.
efsanevi silahşör wild bill hickok'un öldürüldüğü sırada mevcut eli ; maça as, sinek as, maça sekiz ve sinek sekizli idi. bu yüzden bu ele deadman's hand denilmektedir.
james "wild bill" hickok'u poker oynadığı sırada arkasından kafasına ateş etmek suretiyle öldüren 1852 kentucky doğumlu bok çuvalı. broken nose jack lakabıyla da bilinir. (bkz: deadman's hand)
hbo yapımı deadwood dizisinde robin weigert tarafından canlandırılmış efsanevi kadın silahşör. efsane kasaba deadwood'da poker oynadığı sırada, vajina suratlı jack mccalltarafından kafasına ateş edilerek öldürülen wild bill hickok'un yakın arkadaşı olan calamity jane'nin mezarı da çok sevdiği arkadaşının yanındadır.
ön sevişmesinin yarım asır sürdüğü bu ilişkinin gidişatını tüm çıplaklığıyla ele alması gereken tv programı olacaktır. böyle bir programın yapılması durumunda, altta kalmaktan paralize olmuş türkiyem halkının ah ve oh'lamalarına artık kulak tıkanmaz diye umuyorum. olası programın adı ; "pamuk vibratör" olabilir.
insanlar öğretmenlerini unutmaz. beklenmedik bir anda söylenen bir söz bir öğrenciyi nasıl da cesaretlendirir. "sen delikanlı" ya da "sen küçük hanım" artık hangisiyse "senin aklın çalışıyor". evet bu anı yakalamak o kadar kolay değil ama bir hayatın akışını bir kelimeyle değiştirebilecek güce sahip bir meslektir öğretmenlik.
gerçek bir diyalog :
-çok güzel rol yapıyor lan.
+bende çok beğendim.
-ama yazık lan gözüne nolmuş öyle?
+nolmuş ki ?
-lan ne bilim töbe bismillah böyle acaip olmuş. küçükken göz felci filan mı geçirmiş acaba.
+ahahahahha rol icabı yapıyor lan.
-oha mna kym. son 1 saattir kahrettim kendimi.
it gibi pişman olduğun günler yanıbaşında dururken dahi o'nu beklemektir. ecevit hükümeti, muhalefet krizleri, toplumsal huzurun günden güne erimesi, ekonomik krizler, doğal afetler gelip geçmiştir hayatından fakat sen 100 yıllık yalnızlığının son sayfasındasındır ve hala o'nu beklersin.
inceden donmaya yüz tutmuş gölün tahta iskelesinde saçlarını rüzgarda savuran sevgilinin fotoğrafıdır. bence yani. lakin gel gelelim realite bu değil. burnunu belli belirsiz bir ritm ile çeken, elinde peçete, soğuktan penguen gibi yürüyen, suyun kaynamaya yakın çıkarttığı ses gibi inleyen bir tipti benimki. bu önemli mi tabiki de önemli değil. error file not found
ellen burstyn'in mükemmel oyunculuğunu hayranlıkla dolu bir dehşetle izlediğim filmdir. hayatı ; koşuşturmacalar içinde, eve ekmek götürme endişesiyle, faturaları zamanında ödeyebilme telaşıyla, bazen severek, çoğu zaman sevişerek, bazen sevilerek, çıldırtıcı bir devinim içinde, yaşıyoruz. çoğu zaman enfeksiyon kapmış bir yaranın kokusunu ciğerlerimize çekmek hissiyatı verebilir hayat. lakin tüm bunların sonunda yine aynı cevabı veririz tıpkı sara goldfarb gibi ;
--spoiler--
"ı'm walkin' across the stage."
--spoiler--
iceland kızı canodur, onlara "ağzını yidiğimin" veya "gadasını aldığım" türünden samimi hitaplar edebilirsiniz. diğer yandan türk kızına samimi bir hitapta bulunacaksanız "naber lan yarram" seçeneklerimizden en kullanışlı olanıdır. diğer samimi hitaplarımız için lütfen buraya tıklayınız.*
final zamanlarında ders çalışmamak için beynin salgıladığı tryptophan* salgısı yüzünden, normalde hiç yapılmayan aktivitelerle final haftasını piç eden bir yavşaklıktır bu. öyle ki yapılan her salvo maddiyata şuurunu satmış bir kavmin ayini gibidir. yazıktır.
acı ama gerçektir. satrançta 65536 hamle sonrasını görebilen yurdum erkeğini her zaman şaşırtmıştır bu durum. öyle görünüyor ki şaşırtmaya da devam edecektir. dalgakıranların üzerinde, rüzgar gümüş bir kırbaç gibi döverken bedenimi elimde eleonora** aklımda bu düşünce. hayır düşünmeden edemiyorum. neydi onları bu duruma iten. üzülüyorum. keşke hiç kimse elini kullanmak zorunda kalmasaydı; belki o zaman mutlu yaşlı çocuklar olarak ölebilirdik. ***
trip atan nooblar yüzünden klavye ve mouse kırdırtan oyundur. karşı takımı feedleyen mi ararsın, leaver mı ararsın, oyuna küsüp afk kalanlar mı ararsın her türlü bok insan bu oyunda arkadaş. hayır adam vladimir'i blue buff'sız oynayamam diyor. blue'yu çalıyor. normal oyun olsa hadi neyse. ulan ranked maçta yapılır mı bu itoğlu it ! bu parazitler aralarında anlaşmış gibi pazar günleri mümkün mertebe çoğalırlar. hayır ranked senin neyine ? bir pazar günü 10 ranked üstüste kaybederek sanırım rekor kırdım. hani maç kaybetmek hazmedilmeyecek bir şey değil lakin feeder ve leaver'lar yüzünden oyun kaybetmek saç baş yoldurtuyor adama. sonuç olarak ; pazar günü ranked kasmayın.
eskiden soytarı gibi giyinen (bazısı kafasına ayakkabı fırçası takar 'romalılar', bazısı kese kağıdı 'yeniçeriler', 'kimiside hepten şaklaban gibi giyinir 'samuraylar'), modern zamanlarda ise giyim ve tarz olarak birbirinin hemen hemen aynısı olan kişiler.
bu adamlar mahallenin gururunu, iffetini koruyan mahalle kıraathanesinden toplanır. kimi zaman reno sıteyşın ile kimi zaman as900 ile gidilir. önemli olan niyettir lakin reno sıteyşın'a doluşmuş 12 er kişinin çocuksu aceleciliğini başka hiç bir dört tekerlekli vermez.
