Türkiye'de Türk ve Müslüman kimliğiyle yaşayıp sonra tarihine ve atalarına söven, "558 yıl önce olan bi olayı niye hâla kutluyoruz ki?" diyen fakat 2011 yıl önce olmuş bir olayı (bkz: Cristmas) kutlayan ve aylar öncesinden hazırlık yapan bir Yunan döl artığıdır.
Emenike ile beraber kulüpteki zenci sayısı 4'e yükselmiştir ve ayrıca son yıllarda transfer edilen futbolcuların zenci olmasına azami ölçüde dikkat eden Aziz Yıldırım'ın zencilere karşı ilgisi olduğunu gösteren durumdur. (bkz: üç bacaklılar)
Geçen hafta Beşiktaş'ta bir camide yer olmaması sebebiyle namaz başlamak üzereyken telaşla namaz kılacak yer ararken üst kattan duyarlı bir teyzemizin "Al yavrucuğum bunun üzerinde kıl" diyerek Posta gazetesi atması ve benim de aceleyle ne olduğuna bakmadan serip üzerinde namaz kılmış olduğum ve bunu namazdayken farkettiğim olaydır. Ayrıca ne şanstır ki tam önüme açtığım sayfada Haydar Dümen'in köşesi denk gelmişti ve okumamak için büyük çaba sarfetmiştim. *
--spoiler--
Evinizde çocuklar, televizyonun karşısına dizilmiş oturuyorlar. Karşılarında Beşiktaş'lı futbolcular, ellerinde kupa, birbirleriyle fotoğraf çekiniyorlar, birbirleriyle eğleniyor, şakalaşıyorlar. O Fenerbahçeli çocuk aklından geçiriyor 'benim de bir kupam olsa, bende Türkiye Kupası'nı alsam..' diyor. 'Aziz bana niye kupa almıyorsun?' diyor,
''Bizde niye yok'' diyor..
--spoiler--
Hamit Altıntop'un gezi amacıyla 3 yıl önce Madrid'e gitmesi olayıdır. (bkz: başka birşey mi anladınız yoksa?)
edit: Bu kadar eksi yiyeceğimi bilsem yazmazdım valla. Rekora koşuyorum...
Bugün Adıyamanspor'un Akçaabatsebatspor'u 2-1 yenmesi ve Hacettepe'nin berabere kalmasıyla çok çok küçük ihtimallerin gerçekleştiği ve tüm Adıyaman halkını sokağa döken olaydır. Memleketimizin takımını tebrik ediyor seneye şampiyonluk bekliyoruz.
Bunu tahminimce yaparız fakat buna rağmen birisi görecek diye korkulan durumdur. Bir kız tarafından görüldüğünde ıyy iğrenç tepkisi verilir fakat ne hikmetse aynısını kendisi de yapar.
Beşiktaşın ara sokaklarında bunlardan bol miktarda bulunur ve sabah 5 gece 12 mesaisine göre çalışırlar ve mesailerini hiç aksatmazlar. Genelde tek yaşayan 60-70 li yaşlarda, başka bir işi olmayan teyzelerdir. Pencerenin bir aksesuarıymış gibi başından hiç ayrılmazlar. Kimin hangi dersten büt e kaldığını, kimin sevgilisiyle tartıştığını, kimin kocasıyla arasının bozuk olduğuna kadar her şeyi bilirler. Ayrıca ek iş olarak çöpçatanlık da yaparlar
--spoiler--
-Kızım Zeynep, şu giden yakışıklı çocuk var ya hani bizim Murat işte, karşıda oturuyo. Onunla senin aranı yapiym mi kız, hem bak diş hekimliğinde okuyo hem de sevgilisiyle tartışmış. Ben ona iyi bi gaz verip sana yönlendiririm. Ne dersin kız?
-Şeyyy, aslında yani hmmm, bilmem ki.
-Tamam kız bu iş oldu. Yarın güzel bi süslen, tam saat 17.45 te evin önünden geç, ben sizi görüştürcem. Hadi yine iyisin kız, iyi yere kapak attın.
-Nasıl teşekkür etsem sana Hatice Teyze yaa, sen bitanesin canım teyzecim.
-Hadi hadi bana değil de yarın Murat'a yavşarsın.
-(Pis pis sırıtır..)
--spoiler--
Sanki tüm siteler kotanızı bitirmek için reklam almıştır ve sizin facebookta en çok paylaşılan videoları bile izlemeye kıyamadığınız kotanız dengesiz bir sitenin istemsiz açılan reklam videolarına gider ve reklam sahiplerinin kulağını baya bi çınlatırsınız ve o ürünü alacağınız varsa bile almazsınız.
bugün kendisiyle 112 no lu otobüste karşılaştım. üzerinde Takım elbise, elinde Nokia E72 ve U.S. Polo marka çanta bulunan fakat kulaklığından dışarı resmen ismail YK yayını yapan, bu da yetmiyormuş gibi ritme göre kafasını sallayan abimizdir kendisi.
Kadıköyde, Beşiktaşta, Otogarda, Beyazıtta, kısaca istanbulun heryerinde başınıza gelebilecek bir olaydır. Önce elinde karton bir kutu olan biri "bir dakikanızı alabilir miyim?" diye yanınıza yaklaşır. işte bu an (bkz: aha da sıçtık) denilecek andır. Çünkü bu kişi seyyar bir çakma parfüm satıcısıdır ve dakikada 25 yalan söyleme kapasitesine sahiptir. Konuşmasıyla sizi öyle bir baskı altına alır ve etkiler ki ne yapar eder size o çakma Lacoste parfümü satmayı başarır. Özellikle tipinize göre fiyat söyler ve de indirim yapmayı da ihmal etmez. Kimine 80, kimine 40, kimine (bkz: hchngr) ise 12 tl fiyat söyler ve parfümün yanında Hugo Boss marka parfüm (bkz: oğum bunun içinde tütün kolonyası var lan) hediye etmeyi de ihmal etmez..
Ayrıca eğer siz birşey alacağınızda 5 kuruş eksikse utana sıkıla kasaya gidersiniz hatta çoğu zaman gitmeye çekinirsiniz ve gitmezsiniz ve büyük mağazalarda çoğu zaman olumsuz cevap alırsınız. Fakat hiçbir mağaza sahibi veya kasiyer, size 5 kuruşunuzu veremedi diye bir çekinme ve minnet duygusu altına girmezler. (bkz: adaletin bu mu dünya)
küçüklüğümden beri oturmak istediğim amortisörlü koltuktur. şoförler sırf sallanmak için ani kalkışlar ve frenler yaparlar. kendisi zevkle o rahat koltuğunda yaylanırken yolcular arkada istemsiz bir şekilde çoktan akraba olmuştur.
Kendine has tarzı ve küfürleriyle, canlı yayındaki doğallığı ve rahatlığıyla, delal metinin kendisine yaptığı telefon şakalarıyla, üstün matematik bilgisiyle, gülemde yar gülemde türküsüyle, türkü okurken herseferinde bir yerlerinden söz uydurmasıyla, kadife sesi ve masum yüz ifadesiyle tüm Adıyaman'ın medar-ı iftiharı ve gözbebeği olmuş, anlatılmaz yaşanır bir ünlü ses sanatçısıdır.
Not: Youtube dan kendisi ile ilgili birçok telefon şakası ve canlı yayın kaydına ulaşabilirsiniz. Ayrıca gülmekten yerlere yatabilirsiniz.
"31, Adrianne, Animal, Hayvan, Baldiz, Beat, Buyutucu, Ciplak, Citir, Escort, Etek, Fire, Girl (ingilizce'de 'kız' demek, Ateşli, Frikik, Free, Gey, Gay, Gizli, Got (ingilizce get fiilinin geçmiş zaman ya da geçişli hali), Hatun, Haydar, Hikaye, Homemade (ev yapımı demek), Hot (ingilizcede sıcak anlamında geliyor), itiraf, Liseli, Nefes, Nubile (?), Partner, Pic (ingilizce'de 'picture'ın kısaltmasi), Sarisin, Sicak, Sisman, Teen (ingilizce'de 13-19 yaş grubunda genç), Yasak, Yerli, Yetiskin, Xn, XX..." Bu kadar kelimenin hepsinin niye yasaklandığını anladım da birtek "HAYDAR" ı anlayamadım. Eğer anlayan arkadaş varsa açıklasın da biz de bilelim bu kelimenin gerçek anlamını.
Geçen gün bir arkadaşın ALES başvuru formunu gördüm. Adam akademisyen olacak, kullandığı email adresi ise firari_fsk. Düşünsenize yarın bu adam bir bilim dergisinde makale yayınladığında altında bu email adresi yazacak. O mail adresini gören biri o makaleyi okur mu acaba? Galiba bu tür şeyler sadece bizim ülkemizde olur zaten.
Mallarını BiM'de satmaya başlayarak prestijini yerle bir eden, ardından da battı balık yan gider felsefesiyle cemaate hediye çeki dağıtarak ortada marka değeri diye birşey bırakmayan erkek giyim markası.