Sam Bobrick'in yazdığı, Bora Severcan'ın yönettiği Ayşen Gruda, Volkan Severcan, Melda Gür ve Sefa Zengin'in sahneyi paylaştığı 2 perdelik komedi oyunu. Güzel vakit geçirmek için gidilip görülesi bol bol gülünen bir oyun. Berkcan'ın ve Aslı'nın bavulunun karışması soucu hayatları kesişiyor, Berkcan'ı karısı Facebook lise arkadaşları buluşmasında lise aşkıyla kaçtığı için terketmiştir. Zor dönemlerden geçen Berkcan ve Aslı'nın başına gelenler anlatılmaktadır.
Volkan Severcan bu oyun boyunca da "light" erkek gibidir ancak çok akıcı ve güzel bir performans sergilemektedir. Nedense bana Volkan Severcan'ın süper bir psikopatı canlandırabileceğini hayal ettirmiştir. Hatta Acayip Hikayeler dizisinin bir bölümüne çok yakışacağını düşündüm. Ayşen Gruda'nın önünde saygıyla eğinilesi. Keşke anneannem babaannem olsa ya da onların yaşlı tatlı kaçık arkadaşlarından olsa da ömrümüze ömür katılsa diye düşündürüyor insana. Melda Gür de yaş aldıkça güzelleşen kadınlardan. Suratı çok sevimli, ses tonu çok güzel, şımarıklığın yakıştığı bir kadın. Kemik çerçeve siyah gözlükler çok yakışmıştı. Sefa Zengin'in de çok güzel bir ses tonu var ve psikiyatrlık yakışmıştı.
istanbul'da, deprem mi oldu ya la dedigim depremdir. Meger olmus ama bunu da hissetmiyim yani yok artik. Evde kimsenin ruhu duymaz, 3 buyuklugundeki depremi bile hissederim.
Gecmisler olsun izmir.
30 Nisan-10 Mayıs arasında Uluslararası Prof. Cüneyt Gökçer 3. Tiyatro Festivali'ni gerçekleştirecektir. Yurtiçi ve Yurtdışından katılan üniversite tiyatro grupları oyunlarını sergileyecek, çeşitli paneller, bahçe etkinlikleri, çalışma grupları olacak.
10. bahar şenliğinde 9 mayısta sıla ve gece'ye, 10 mayısta kenan doğulu'ya, 11 mayısta murat dalkılıç'a sahne verecek üniversite.
bir anneye şiirler yazdırandır, okundukça ağlanacak şiirler...
Yüklüyorum özlemini omuzlarıma,
Yüküm git gide ağırlaşıyor..,
Yolum kayalık, yolum dikenli, yürüyorum,
Bakmıyorum kanayan yaralarıma..,
Öyle büyük ki açtığın boşluk,
Gerçeklerle yüzleşiyorum..,
Soluğum kesiliyor, nefessiz kalıyorum...
Gülüşünü getiriyorum aklıma,
Sonra sesin geliyor kulağıma,
Nefesim oluyorsun, güç buluyorum...
Her gün, her gece, yol alıyorum,
Anılar yüklü omuzlarımda,
Özlemini anılarla gideriyorum..,
Gözlerim ıslanmaya başladığında,
Senin de hüzünleniyor gözlerin,
O zaman, sessiz bir çığlıkla,
Sitemler dayanıyor ağzıma,
Susuyorum...
Ellerimi açıp semaya, sabır diliyorum,
Soluğum kesiliyor, nefessiz kalıyorum..,
Sesin geliyor kulağıma,
Çınlıyor gülüşlerin, güç buluyorum...
Bakmıyorum kanayan yaralarıma,
Yolum kayalık, yolum dikenli, yürüyorum...
Bir serap görür gibi yakınımda, yolumda,
Ve esas varacağım yerdesin..,
Her gün, her gece, var gücümle,
Sana yürüyorum !...
ipek Tan / 15.04.2012
Bir yaz mevsimi,
Mana kazandı hayatım,
Kanatsız bir melek kucağımda,
Nur topu gibi güzel,
Ninnilerle, şarkılarla büyüttüm...
Bana hediye edilmiştin..,
Geçtiğin,
Yürüdüğün, yollardan anladım..,
Attığın her adımda, iz bıraktın...
Bir kış mevsimi,
Yıkım getirdi hayatım..,
Sözün bittiği yerde kaldım...
Baharla eşti kokun,
Bedenin yetişen bir filiz,
Yüzün henüz tomurcuk,
Gülüşünü duymak lazımdı....
Öyle ıssız, öyle suskun etrafım..,
Sözün bittiği yerde kaldım....
ipek Tan / 29.04.2012
geçen sene facebooktan yatay geçişle ilgili bilgi aldığım bir kızdın güniz bilge. eklediğim için hayatını kıyısından köşesinden takip etmiş oldum. tiyatrolarda oynuyordun, caz korosundaydın, gözlerinin içi gülüyordu, çok eğlenceli fotoğrafların vardı, görmeden bilmeden sevmiştim ben seni. bir gün baktım bir fotoğraf eklemiştin, saçların yoktu ama herhalde yeryüzünde bir insan bu kadar güzel ve sempatik olamazdı. dedim ki değişiklik istedi herhalde, aklımın ucundan bile geçmedi hasta olabileceğin. ocak ayında bir gün baktım ki sen yokmuşsun artık, arkadaşların, annen sürekli facebook duvarında bir şeyler paylaşıyorlar. inanamadım, hayır yanlış anladım herhalde dedim. hiç görmediğim, 3 cümle iletişim kurduğum birinin gidişi beni bu kadar etkileyemez dedim. hakkında yazılanları okudukça ağladım, ağladıkça seni tanıyanlardan daha çok öğrenmek istedim. nasıl mükemmel bir hayat yaşadığına ve mükemmel insanlar biriktirdiğine baktım. benden 2 yaş büyük birinin hayatına sığdırdıklarına baktım. sanki ablammışsın gibi içten içe gurur duydum, mutlu oldum başarılarınla, mücadeleni sana çok yakıştırdım ama hiç de inandıramadım kendimi gittiğine. ocak ayında gözümden dökülen yaşların hala klavyemde izi var ve her gün aklıma geliyorsun. içim sıkılınca açıyorum sayfanı ağlıyorum hiç tanımadığım birine. rahat uyuduğuna eminim güniz.
"Hayalimi Paylaş Yeditepe" sosyal sorumluluk projesini büyük bir başarıyla yürütmekte olan proje grubuna sahip üniversitedir. 3-18 yaş arası hayati tehlikeli hastalığı olan çocukların bir dileğini gerçekleştirmek amaçlı bu proje için birçok güzel etkinlik yapmışlardır ve oluşan bütçeyle hasta kardeşlerimizin dileklerini gerçekleştirmişlerdir ve gerçekleştirmeye de devam edeceklerdir.
fragmanı buradadır.
19. Ayvalık Özürlüler Şenliği'nde de bu belgesel için çekimler yapılmıştır.
anadolu ajansı'ndan alıntı:
"800 kilometre engelli projesi" kapsamında, istanbul'dan 13 eylül'de motosikletle yola çıkan gazeteci hüseyin eroğlu ile ressam aydın erkuş, yatağan ilçesindeki stratonikeia antik kenti'ne ulaştı.
yolculuklarının sona erdiği antik kentin girişinde yatağan belediye başkan vekili tarcan oğuz ve stratonikeia antik kenti kazı başkanı doç. dr. bilal söğüt tarafından karşılanan bedensel engelli eroğlu ve erkuş'un boyunlarına karia geleneklerine göre çiçek takıldı.
yatağan belediye başkan vekili tarcan oğuz, gazetecilere yaptığı açıklamada, kültür ve turizm bakanlığının desteklediği "800 kilometre engelli projesi" kapsamında iki engelli vatandaşın 13 eylül'de istanbul'dan sepetli motosikletle yola çıktığını belirterek, "hüseyin eroğlu ve aydın erkuş bedensel engellerine aldırış etmeden istanbul'dan çıktıkları yolculuk kapsamında gelibolu, çanakkale, ayvalık, dikili, bergama, izmir ve didim güzergahını izleyerek yatağan'a ulaştılar. amaçları ülkemizin tarihi ve doğal güzelliklerini görmek, memleketimizin insanlarıyla sohbet etmek ve bunu belgesel haline getirmek" dedi.
gazeteci hüseyin eroğlu ise türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 13'ünün engellilerden oluştuğuna dikkati çekerek, "biz iki arkadaş engelli olsak da kendimizi gezdirmek istedik. genellikle engellileri aileleri bir yere götürür, gezdirir ve eğlendirir. biz bunun tersini yaptık ve kendi kendimizi gezdiriyoruz. yola motosikletle çıktık. çünkü etrafımızda olan her şeyi daha rahat görebiliyoruz. yol boyunca uğradığımız yerlerin engellilere uygun olup olmadığına bakıyoruz" diye konuştu.
eroğlu, 2005 yılında bir özürlüler yasası çıktığını hatırlatarak, şöyle konuştu:
"bu yasa 7 yıl içerisinde tüm kamu ve kuruluşların engellilere göre düzenlenmesini şart koşuyor. bu zaman içerisinde ülkemizde engellilerin kullandığı yerlerde neler değiştiğini yaptığımız yolculukla görmek istedik. aslında çok fazla da bir şey değişmediğini görüyoruz. bizim bu yola çıkmamızdaki asıl amaç yol boyunca çekilen görüntülerle engelli olmayanların yaptığı şeyleri, engelli olarak yaparak ne gibi zorluklar olduğunu tespit etmek. yolculuğumuzda çok ilginç durumlarla karşılaştık. bu yolculuktan ülkemizde insanların zaruri ihtiyaçlarını giderdikleri yerlerin herkese göre düzenlenmesi gerektiğini öğrendim. seyahatimiz ve yol boyunca karşılaştıklarımız bir belgesel olacak. belgesel ilçedeki lagina antik kenti hekate tapınağı ve osman hamdi bey konağı'ndaki çekimlerin ardından tamamlanacak."
-"nüfusun yüzde 13'ü yok sayiliyor"
motorla çıktıkları yolda engelsizlerin koyduğu engelleri görerek istanbul'dan yatağan'a kadar geldiklerini ifade eden ressam aydın erkuş da yol boyunca uğradıkları tesislerde engellilerin işini kolaylaştıran hizmetlerle fazla karşılaşmadıklarını, çok lüks tesislerin bile ülke nüfusunun yaklaşık 13'ünü yok saydığını belirtti.
belgeselin yönetmeni murat erin ise belgeselde sepetli motosikletle seyahat eden iki engellinin yolculuğunun anlatıldığını anlatarak, şunları kaydetti:
"amacımız bedensel engellilerin sosyal hayata katılımı konusunda biraz daha zihin açıcı mesajlar vermek. yol boyunca konaklama ve dinlenme yerlerinin koşullarının ne kadar uygun olup olmadığını bir yol macerası olarak göstermek istiyoruz. biz seyahat boyunca sadece olumsuz şeyleri değil olumlu olan şeyleri de göstermeye çalıştık. ben şuna dikkat ettim, engeller şehir merkezlerine girdiğiniz zaman daha da yoğunlaşıyor. bu belgeselle engellileri gezmeye teşvik etmek ve henüz engelli olmayan insanlar olarak farkına varmadığımız küçük detayların aslında ne kadar önemli olduğunu göstermeyi hedefliyoruz. inşallah bu proje insanların engellilerin toplumdaki yerlerini anlamalarında yardımcı olur."
salı akşamları saat 22.00'da http://ikimikrofon.tr.gg/ adresinde iki lise arkadaşının yaptığı program. muhabbet ve güzel şarkılarla devam ediyor program.
Diyalog degil de hocanin sinifa soyledigidir bazen. Psikopatoloji dersinde haftaya cinsel islev bozukluklari dersi islenecektir ve bir makale tarama odevi verilir. Hoca derste zaman zaman bu odevle cinsellige de yavasca bir giris yapariz der. Dersin sonunda da bu odevle cinsellige sicak bi giris yapariz der. Siniftan gulmekle gulmemek arasinda tiksiran sesler gelir. Nasi hocam yaa diye kalir insan. Smile was here neyin.
Salvador Dali'nin Tophane-i Amire'deki sergisinde arkadaşlarımla rastladığımız ansiklopedi. Bir arkadaş grubuyla gelmişti sergiye ve arkadaşlarına resimleri anlatmaktaydı. Önce çekindik acaba dinlesek mi diye ancak baktık ki çoğu kişi kulak misafiri olmaya başlamış, biz de karşı koyamadık. Twitterından da takip ettiğim kadarıyla bir derya deniz. Çok yaşasın.
Türk halkına ne katacağı düşünülerek Teketek'e çıkarıldığı merak konusu olan kişi.
Nihatım o kadar çok su içme yayını terk edip tuvalete gitmek zorunda kalırsın.
sesimin tonunu hiç ayarlayamıyorum, konuşurken konuşurken bir viyaklama bir kalınlaşma bir boğazda düğüm varmış gibi boğuklaşmalar yaşıyorum. sonra utanıyorum kızarıyorum sonra amaan ne utanıyorum diyorum filan bir kısır döngü...
"Merhaba,
ikinci defa "Biz buradayız!" demek için;
Sadece Down sendromlu çocuk aileleri olarak değil;
Hep beraber,
Farklı olan olmayan,
Gerçek dostlarımızla;
Kaynaşmanın, farklı olanı kabul etmenin gücünü göstermek için;
Geçen sene olduğu gibi keyifle, müzikle, balonlarla yürüyeceğiz.
2 Ekim Pazar günü Beyoğlu'nda Galatasaray Lisesi'nin yanında saat 15:00'de toplanıyoruz.
ACiL NEGATiF KAN ARANIYOR!Kan Grubunuzun NEGATiF Olması Yeterlidir.Hasta:Eslem GÜNAYDIN.ÇAPA KAN MERKEZi.
irtibat:Raif Baytar 0532734 04 52
ESLEM GÜNAYDIN çapada yatıyor.Kana ihtiyacı var.Hemde çok kana.Nadir görülen bir hastalığı var adı HÜS. Tedavi süreci asgari olarak 1 hafta azamisi belli bile değil.Bu süre zarfında hergün 12 ünite kan değişimi yapılıyor.Bağışlarınızı Çapada ESLEM GÜNAYDIN adına yapmanız gerekiyor.verilecek olan kan 0 RH (-) ama her negatif kan az bulunduğu için diğer negatif kanlardanda bağışlayabiliyorsunuz bizde o kanları 0 negatif ile kan bankasında değiştirebiliyoruz...Verecek olanlar 05058170134(Zafer günaydın) ulaşabilir. Lütfen sağlıklı 55 kilonun üzerinde ve sarılık geçirmemiş,hatta 24 saat içinde alkol almamış duyarlı vatandaşları kan bağışına çağırıyoruz.SAdece bnm arkadaşım için değil ihtiyacı olan herkes için bu çok önmli...Özellikle de bizim için çünkü normalin dışında kan lazım yani 100 kişiden fazla kan verecek vatandaş bulmamız gerekiyor..Yanlız çapa oruçlulardan kan almıyor...oruç tutanlar ya sabah erkenden gidin ,yada iftardan sonra...Kan verebilecek olanlar numara ile irtibata geçebilir.Yardımcı olusanız seviniriz...kan vermek isteyen fakat yol problemi olanları ortak bir buluşma noktasından alabilir sonra oraya bırakabiliriz...
en iğrenç ev işlerinin başını çeker. hele ki alerjisi olan kişiler için. ancak şu da vardır ki verilen emeğin karşılığı anında alınır. fırt diye alırsın tozu ve tozdan eser yok şimdiii. *
ISTANBULDA YASAYAN ARKADASLAR KAN TAMAMIYLA BULUNAMADI.BIR INSAN OLECEK PROFiLiNiZDE PAYLAŞIN ARANAN KAN BULUNAMADI HASTA ZOR DURUMDADIR istanbul-Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesinde verilmek üzere BALKONDAN DÜŞEREK AĞIR YARALANAN 16 YAŞINDAKi BUSE YORULMAZ isimli hasta için 45 ünite 0 RH (-) NEGATiF kana ihtiyaç vardır Aranacak Kişi = 0533 690 71 95 Yağmur Yorulmaz yardımlarınızı Bekliyoruz
ellerine ve tırnaklarına bayıldığım mıymıy konuşup baygın baygın bakmasa keşke dediğim modacı. renk renk oje sever bir insan olarak o el ve tırnaklara sürdüğü ojelerinin de çok yakıştığını belirtmek isterim.
salya, sümük ve gözyaşı birbirine karışır. ağlamayı durdurmak istedikçe daha çok ağlanır. ağladıktan sonraki gün gözler kurbağa gibidir ve çok acır, baş deli gibi ağrır.