gayet de ödenir hesap.ilk bulusma ve diğer bulusmalarda hatta.bir sorun bakiyim neden,niçin? Alman usulü takılınsın yahu. Ne gerek var erkeğin kendini ortalara atıp da ben de ben diye yırtınmasına? Saçmalık..
yoktur. yaşanmışlıklara göre hüznün rengi de değişebilir. Şöyledir ki; hayatının aşkından ayrıldığın gün pembe giymişsindir ve o gunden sonra pembenin her tonunu gördüğünde aklına hüzün gelir. vsvs
zeka dediğimiz ve malesef her insanda bulunmayan bu tanımı kalkıp da sözelcilerde yok ama sayılsalcılarda var tarzında bir kalıba sokmak ne derece doğrudur, bilemeyiz. Fakat şu vardır ki; sen sayısalcısın ve yalnızca sayısal alanlarda başarılısın ki böyle bir başlık açıyorsun. Zeki olmayabilirsin arkadaş yalnızca zekamı sudoku dışında nasıl geliştirebilirim diye düşünebilirsin:)
evet ben bu yazıyı ona yazıyorum.
sen!
sonbahar geldi bak? burnum üşüyor. sen çok severdin burnumu, şimdi kim ısıtacak, bilemiyorum. izin de vermiyorum aslında, başkasının gözlerime bakmasına, ben de bakmıyorum, ben seni özlemişim. şimdi bu entry beni mahvedemez. ben buna izin veremem. daha yaşamak istiyorum, sensiz evet. çünkü sen, hiç anlatmadan giden oldun. ben arkandan bakarken elimi kaldıramadım, sallamak için.canımı yakmayı her zaman sevdin. sen git demeyi severken ben senin gidişindeki acıyı sevdim. sana bunu hiç söyleyemedim, yanımda uzanırken, ben sana söyleyemedim.sen anladın, sev ama karşılıksız dedin. sustum..
sen uyurken oturdum tek başıma,düşünmek zor geldi, daldım yalnızlığa. sen uyurken, kelimeler dudağımdan döküldüler damla damla yatağıma. sen uyurken rüyalarında, ben var mıyım? sen uyurken...sen uyurken yanında?
sen uyurken oturdum tek başıma düşünmek zor geldi daldım yalnızlığa sen uyurken...uyandın birden gülümsedin bana düşündüklerimi bilmeden...evet ben bu yazıyı 'o' na yazdım... (bkz: kargo-sen uyurken)
çok yanlış bir düşünce, yanılıyorsunuz çocuklar. işte türk mantığı bu denli enseste yakın oldukça biz bu çıkmazların içinden asla çıkamayız. baba ya ,baba ve kızı. babamın kucağına oturmak 5 yaşındayken de 20 yaşındayken de aynıydı benim için. mantık çok yanlış, bunu entry haline getirmek hepten yanlış. (bkz: ensest)
göz kapaklarını sürekli umuda açıp kapatmak.Yengeç gibi yan yan giden o nalet adamı, bir ömür boyu bekleyeceğini sanıp, sandığını bilip susmak, susamamak,öyle işte...
en yakın arkadaşın olup önce, kendinden vaz geçemeyecek kıvama getirendir o. Daha sonralarında kendine deli gibi aşık eder ama arkadaş olmuşsunuzdur bir kere. Bir gün aniden öper sizi, en beklemediğiniz anda gözlerinizin içine içine en derininize bakar ya da siz öyle zannedersiniz. Bilirsiniz, canınızı şuana kadar en çok yakacak kişi o olacak, bilirsiniz... Günler geçer... Siz hala onun o muhteşem arkadaşı olarak devam ediyorsunuzdur hayata. Arkadaş ortamlarında ona sarkanları seyiredersiniz hatta. Çekilip kuytu bir köşeye, sessizce ağlarsınız bazen. Siz sadece bir fuckbody olmuşsunuzdur. O asla sizin olmayacaktır. Alkolün etkisiyle size tekrar tekrar sarılır öper belki de sevişirsiniz. Ve bir gün ısrarcı bir sesle çalar o lanet telefon, arayan odur,ve der ki acımasızca; beni artık aramazsan iyi olur bir kız arkadaşım var. işte burada kopar film, durur zaman ve yürek en acı gölgesini beyine kazır, kazır kanata kanata kazır..
çeşitli nedenleri vardır;
1- geçmişinde aldatıldıysa ve kadın şeytani dürtüleri olan bir kadınsa geçmişin intikamını tüm erkeklerden alır.
2- aldatıldığını hissediyorsa aldatıyormuş gibi hisseden erkeği göt etmek için aldatır ki bu kanımca çok saçmadır.
3- canı sıkılmıştır.
gözüne yakın gözlüğünü takıp, telefonun tuşlarını işaret parmağıyla dürtmekte olan anneme sorduğum soru;
- anne ne yapıyorsun sen?
- arkadaşımla mesajlaşıyorum.
- destan mı yazıyorsun anne kırk saattir elinde telefon?
- destan yazar mıyım kısa kısa yazıyorum az kontörüm gitsin diye.
- anne aman allahım!