halbuki gelmesin diye 40 yıldır evren özal erdoğan çizgisinden çıkmadık, "abilerimize" gık demedik, cumhuriyetin tüm kazanımlarını hırpaladık, telekomunikasyon, petrol, altyapı, şeker, kağıt, tank fabriklarımıza kadar özelleştirdik -sonuçta allah korusun komunizm gelebilirdi- ama 2019 kışı itibarı ile kilosu 2.5 liradan domates 3 liradan elma satıyoruz.
yazarların 25 martta servis edileceği konuşulan tape ya da videonun içeriği ile ilgili tahminleridir.
yaklaşık iki haftadır 25 mart tarihinde bir kaydın sosyal medyada servis edileceği, bunun inkar edilemeyecek ve başbakanın istifasına yol açabilecek içeriğe sahip olduğuyla ilgili laflar konuşulup duruyor; kimileri öcalan ve çözüm süreciyle ilgili, kimisi muhsin yazıcıoğlu nun ölümü ile ilgili, kimisi de başbakan ın gizli romantik görüntüleri ile ilgili olduğunu düşünüyor. çoğunluk seks kasedine yoğunlaşmış gibi, geyikelr falan da güzel ama şahsi fikrim bunun olmayacağı.
gerçi her ne çıkarsa çıksın evdeki paraların sıfırlanması olayından beter olamaz gibi ama, benim fikrim muhsin yazıcıoğlu nun ölümü ile ilgili olacağı.
zeki müren'in 1984 yılında bodrum kalesinde verdiği son büyük halk konseridir. son galası içinse 1985 yılının yılbaşı akşamı çakıl gazinosunda yaptığı program incelenebilir.
orkestrada mustafa keser keman çalarken görülebilir, ayrıca trt tarafından bir kaç şarkısı videoya da alınmıştır. zeki müren in şarkı aralarındaki tavırları için bile izlenebilir.
farkedilmiştir ki zeki müren "varolun" bile dediğin de insanda rakı içme isteği uyanabiliyor.
çoğunlukla balıkçılıkla geçinen insanların yaşadığı dubline 20 dakika mesafede bir sahil kasabasıdır bu, istanbul un şile'sini andırır. pazar günü kahvaltıya giden aileler,sahildeki restaurantlarda balık yiyen insanlar görmenin mümkün oldugu, lan burda yaşasak burda ölsek dedirten sakinlikte şahane de bir memlekettir.
2013 yılının başında türkiye deki tüm bayiik sözleşmelerini iptal ederek pazara kendisi giren saat devi. tissot,omega, calvin klein, flik flak gibi markaları içermektedir.
istanbul daki azınlıkların -özellikle ermenilerin- ya da azınlıklarla komşuluk etmişlerin laf arasında sıklıkla kullandığı "çiş; tuvalete gitme isteği" anlamına gelen kelime.
istanbuldaki ermeni azınlığın ya da ermenilerle uzun yıllar komşuluk etmişlerin laf arasında sıklıkla kullandıkları "deli misin?" anlamına gelen cümle.
bir piyanist, bir t.c vatandaşı, bir insan twitter da bir tweeti retweetliyor ve adil türk yargısı bu arkadaşı toplumun bir kesiminin inancına hakaretten 10 ay ile cezalandırıyor, bi daha yaparsan vallahi tıkarım içeri diye de aba altından sopasını gösteriyor, gelecek için eleştiri dozunu ayarlamaya çalışıyor. ifade özgürlüğü kapsamında izmire "gavur" demek ise tüm "ak" ortamların neşe kaynağı, biricik esprisi bir taraftan.
eyvallah.
yeterince konuştuk bu davayı, biri de o tweetdeki sorunun cevabını verse?
arnavut şevket abimizin ötücü kuşların ana sesi olan çipetpet in kulağa hoş gelenine yaptığı benzetmedir. her işte olduğu gibi ötücü kuşların çıkardığı seslerde de güzel ve çirkin vardır ve güzel olanlar lezzetli, çirkin kulağa hoş gelmeyen sesler ise lezzetsiz çipetpet olarak adlandırılmalıdır.
--spoiler--
bunlar kuş değil ötüyo; amatörü eğlendirir. bilinçli besleyene her şeyin bi makamı var. düğünde zurnacı da çalıyo, macuncu da çalıyo; ama hiç biri şükrü tunar gibi olmuyo.
--spoiler--
cennet vatanın dört bir yanında karşılaşılabilecek bir birahane adı olmasının yanında, vaktiyle bakırköy ve mecidiyeköy de gerçek birer semt birahanesin de ismi idi bu arkadaş.
bakırköy de istasyon caddesinde dar uzun yüksek tavanlı ve masasız, büyük mermer tezgahlar ve taburelerden kurulu, genelde etraftaki esnafın ve yaşlı abilerin ayaküzeri muhabbet için uğradığı insanın ruhunu dinlendiren şahane bir birahaneydi. 2008 e kadar açık kalan bu birahanede son 50 lik bira fiyatı ise yürek burkucu; 3 tl.
mecidiyeköydeki ise 2011 e kadar açık kaldı yamulmuyorsam. daha çok maç günleri galatasaray lıların uğrak mekanı idi, bakırköy dekine nazaran daha ufak olmasının yanında havası ve müdavimleri benzer.
bu tip semt birahaneleri yerlerini adı "pub" ama kendisi serdar ortaç çalan saçma sapan mekanlara bırakmaya ve buralara gidip gelenler bir birayı ortaklaşa içip "uuff alkolik olduk galiba kanks" triplerine giren ergenlere bırakıyor, işten çıkıp iki tek atmak isteyenler ya da dışarıda içip kafa dinlendirmeye çalışan insanlar için de çok seçenek kalmıyor.
gerçek blöf bilemeyiz elbet anacak; güney kıbrıs ın içinde bulunduğu ekonomik krizi kısa vadede çözememesi durumunda yeni para birimi olacak arkadaştır.
euro zone dan çıkışları tetikler mi, büyü bozulur mu enteresan olacak.
facebook, twitter, foursquare ve instagram benzeri arkadaşlarca almış yürümüş akımdır, çağımızın vebasıdır.
bir restoranda bir barda birşeyler içip sohbet ederken birden çığlık atarak telefonuna sarılan tipler göreceksin, ürkme. muhtemelen ya masadaki yemek ya da içkilerin veya masadaki insanların fotoğraflarını çekip yer yer tag'lemek, yer yer instagrama yüklemek vasıtasıyla facebboka twittere atacaktır, foursquare'i kullanacaktır, "bebeqleriyle mojito qeeyyffii" ndedir çünkü yavrum, "feslegenli makarna, pööfekt!" yavşaklığındadır yahut.
şurda 5 sene önce snake oynayan insanları ne hale getirdin zuckerberg, mutlu musun a ibine?
istanbul un kuşçuları belgeselinde sakaları anlatırken kendinden geçen, çipetpet leri lezzetli ve lezzetsiz olarak ikiye ayıran, kuşları anlatırken gözlerinin içi gülen üsküdarlı abidir. "çipetpet", "eklemeli kaba şakşak", "vesli" gibi lafları ağıza pelesenk eden youtube daki videosu her gün izlenmelidir, yeminle günün güzel geçiyo.
bir hayvana bu kadar aşkla bağlı, anlatırken gözleri gülen adamdan kimseye zarar gelmez.
iş hayatında, plaza dünyasında hemen her gün defalarca duyulan "hazırlayalım", "yapalım", "paylaşalım." geyiklerinin ortaya çıkmasına sebep ingilizce kalıptır.
iş hayatının pek çok özelliği gibi bu da sevimsizdir elbette ama insanı çok uyuz eden bir tarafı da var. yap! demiyo arkadaş, yapalım diyo, gereksiz bir kibarlaşma, nedeni bilinemeyen bir kibir, duyulduğunda paylaşımcı, yardımcı olunurmuş gibi gelen ama aslında bir emir cümlesi. o bakımdan askerlik mesela daha samimi, daha net; tut! diyo tutuyosun, git! diyo gidiyosun. insanlık var, içi dışı bir, biliyosun ki yapmazsan sikecek. bu öyle değil ama, içten pazarlıklı, vıcık vıcık bi kalıp.
gel beraber yapalım yavşak o zaman, artistlik yapmayı biliyosun.
irlanda kokenli, irlandali abilerin simidiks telaffuzlari ile de neselendiren sahane biradir.
sanirim irlanda da guinness den sonra en cok tercih edilen de bira. iciminin kolayligi ve rengi ice tea havasi yaratir ancak hafif bir bira asla degildir. boyle de sevimli bi velettir bu iste, aferindir bu cocuga hatta, van mor simidiks pilizdir.
ille tanım tanım dersen, türkiye deki takımlara transfer olmuş, futbol oynayan yabancı futbolcuların eşleri, sevgilileridir. bunlar transfer esnasında şehir beğenme, okul seçme gibi muhabbetlerde konu olurlar arada ama mevzu o değil.
asıl başlık "yabancı futbolcu eşi üzerinden futbol konuşma yavşaklığı" gibi bir şey olacaktı ama malum karakter sınırı vs.
bu yıllardır kanayan yara cennet vatanda aslına bakılırsa. en son beşiktaşımın mcgregor transferi ile ilgili bir başlıkta bir genç kardeş caps vermiş, "bıktıktı valla türk kızlarından" gibi bir şeyler yazarak. mc gregor eşi/sevgilisi ile poz vermiş, kadın güzel kadın evet. ee?
bu sanırım jardel ile başladı, vaktiyle playboy a soyunan bi hanımmış jardel in eşi, ne tezahüratlar, ne şakalar ne eğlencelerdi o vakitler. aslında türkiye de futbolun ne kadar takip edilmeye layık olmayan bir spor olduğunun göstergesi, adamın karısı lan bu. galatasaray ı yenmeyi jardel in karısı ile birlikte olmayla bir tutan şakalar, şirinlikler, "popescu nun karısı laleli de 50 dolar" lı tezahüratlar filan insanların sadece futbol ile ilgilenmediklerini, futbolu bir şekilde deşarj olma alanı olarak gördüklerinin işareti gibi. zira bunu yapan adam futbolda tuttuğu takımın galibiyetini "sikmek, sokmak, domaltmak" gibi bi sürü şeyle açıklıyo. yani takımın galip gelsin, rakip takımdan bir adamın karısı ile ilgili fantezilerini futbol ayağına bağır çağır, galibiyetini "nasıl siktik, analarını sktik!" şeklinde yine bağır çağır anlat, gitmişken hakemi de boş geçme ona da bi saydır, iki de bira iç maç çıkışı al sana hafta içi patronu tarafından düdüklenmeye hazır, siniri alınmış cillop gibi, pırıl pırıl çalışan.
bi şeyleri bastırma çabası da olabilir aslına bakılırsa bu kadar cinsel içerikli tepkiler vermek. yani rakip takım oyuncusunun karısının kim olduğunu merak etmek, onunla ilgili resim video kovalamak, stada gittiğinde tuhaf laflara alet etmek, yenmeyi skmeyle koymayla anlatmak filan. iktidarsızdır adam olamaz mı, yoktur bi numarası, çenesine vurmuştur. milletin karısını kızını araştırır internetten, yenerlerse "o işe" bağlar. jardel in karısıyla bi yerde karşılaşsa heyecandan kekeleyecek, iki kelime edemeyecek adamın tribünde bağırarak çeşitli fanteziler kurmasını başka türlü açıklamak zor mesela.
ama çaresi var her şeyin artık, tıp ilerledi. bu işleri bırakıp yalnızca takımımızı kimseyi kırmadan, onuru ile oynamadan desteklemeyi başarırsak, umarım bir gün futbolumuz da ilerleyecek.
galatasaray'ım, gücümün farkıdnayım, şanlı tarihim başarılarla doludur manasına da gelebilir, ne yazık ki çerçeve değil resim arayan, eller havaya ablalar tadında da bir anlam çıkabilir.
böyle de arada derede bıraktı insanları haberi yok.
türk hanım kızların yapmaktan bıkmadığı usanmadığı geyiktir.
son örneği survivor daki bir abi için yapılan bu geyiğin ana hatları şu; yakışıklı ünlü bir abi tespit edilir. çoğu zaman dizi oyuncusudur, adonis kaslı ve kirli sakallıdır. çeşitli mecralarda bu abi hakkında yorumlar yapılmaya başlanır, öyle yakışıklıdır, böyle güzel bakar vs gibi tripler ile twitter olsun facebook olsun sallanır.
bu mutluluk fazla uzun sürmez ama; zira aralarından bi tanesi facebook da bir durum güncellemesine yorumla olsun,tivit atmak marifeti ile olsun "kızlar, evliymiş:(" mesajını atıverir ve günlerdir aylardır coşkulu, yirim ana temalı o mesajlar yerini ağıtlara bırakır. yeni mesajların ana teması da "biz de şans yok", "allah çirkin şansı versin", "ama evlisin" şeklinde, yer yer demet akalın şarkı sözleri tadında, yer yer yıldız tilbe besteleri kıvamındadır.
halbuki şu noktada hep sağduyu sahibi bir hanım ablanın özlemi içerisindeyim sözlük, "yau bekar olsa nolacağıdı?" sorusunun sorulacağı günü,bu güruhun vereceği tepkileri tezkere bekleyen asker gibi beklemekteyim. yani eğer bu işler bir geyik sebebi ise güzel tabi ama ciddi ise zor. yine de biraz daha az hamur işi diyoruz.
ünlü erkek hayranlığına hiç değinmiyorum, o hepten umutsuzluk sebebi, iç karartıcı, hayatın ikiyüzlülüğüne lanet ettirici apayrı bir mecra, derya deniz.