haymatlos79
-24 (nihilist)
yedinci nesil yazar 1 takipçi 4.31 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    izmir konya diyarbakır

    1.
  1. üç ayrı türkiye'yi temsil etmelerine rağmen hiçbiri tek başına türkiye olmayan üç şehir.
    1 ...
  2. ampul ışığı ile aydınlanan ülkenin aydınları

    1.
  3. okyanus ötesinden doğan güneşin kamaştırdığı gözleri nedeniyle gerçekleri görmeyen ve/veya önlerine atılan kemikler nedeniyle hidayete eren aymazlardır.
    4 ...
  4. kendini ifade edebilmenin kişiye kattığı güzellik

    1.
  5. yüzde 42 nin hayır dediği toplumsal mutabakat

    1.
  6. ironiktir.

    gerçek şu ki ilk iktidar değişikliğinde bozulmaya çalışılacak olan mutabakattır.
    2 ...
  7. testis yumurtalık boru hattı

    1.
  8. değerli bir sıvının nakil vasıtası...
    2 ...
  9. sözlük yazarlarından referandum tahminleri

    4.
  10. civciv çıkacak, kuş çıkacak...
    3 ...
  11. atatürk ün üvey babası

    1.
  12. atatürkün üvey babası ragıp beyin kızı ruhiye hanımın ( bazı kaynaklarda rukiye diye geçiyor) ferhat babürün aşağıda yer verdiğim ifadelerini safsata zannettim lakin biraz araştırınca hemen hemen hepsinin doğru olduğunu engin ardıç bazı köşe yazılarında erol mütercimlerin ise fikrimizin rehberi adlı kitabında bu gerçeklere yer verdiğini, yine atatürk'ün yakınında olanlardan ali fuat cebesoyun, sınıf arkadaşım atatürk, falih rıfkı atayın, çankaya, ayşe afet inanın, atatürk hakkında hatıralar ve belgeler, adlı eserlerinde bu aşağıda yazılanları destekleyen bilgilerin olduğunu görmek mümkün...

    şimdi gelelim sadede...

    ATATÜRK'ÜN ÜVEY BABASI KiM?

    Selanik Gümrükler Başmüdürü Ragıp Bey, eşi Afet Hanım'ın genç yaşta ölümüyle 3 çocuğuyla dul kalıyor. Çocukları Süreyya, Hakkı ve Ruhiye. Anneannem Ruhiye en küçük kardeş. (Bazı kayıtlarda Rukiye diye geçse de anneannemin adı Ruhiye'dir.) Anneannemin babası, eşi öldükten sonra bir yıl bekar kalıyor. Atatürk'ün babası Ali Rıza Bey ölüp Zübeyde Hanım dul kalınca 1889 yılında kendisi gibi dul olan Ragıp Bey'le evleniyor.

    SELANiK'TEKi EV

    Zübeyde Hanım, ikinci kez evlenince Selanik'te, Atatürk'ün 'doğduğu ev' denilen, halbuki doğduğu değil 8 yaşından itibaren büyüdüğü ve subay çıkıncaya kadar gelip kaldığı Ragıp Bey'in evine geliyor. Zübeyde Hanım, kendi çocuklarına biraz daha fazla özen gösterirmiş. Anneannemin ağabeyi Hakkı, Zübeyde Hanım'ı hiç sevememiş.

    EVLiLiK REDDEDiLiYOR

    Atatürk subay çıktıktan sonra Zübeyde Hanım ile Ragıp Bey, kendi aralarında çocuklarını evlendirmeye karar vermişler. Atatürk ile benim anneannemi, Makbule Hanım ile de Süreyya Bey'i evlendirmek istemişler. Atatürk subay çıktıktan sonra bir gün evde büyük bir yemek sofrası hazırlanmış. Süreyya Bey, genelde kışlada kalırmış. O gün özel olarak çağrılmış. Herkes bir araya geldikten sonra evlilik fikri ortaya atılmış. Hiçbiri bunu kabul etmemiş. Bu aralarında soğukluk yaratmış.

    TÜRKiYE'YE GÖÇ

    Atatürk, Selanik'ten ayrıldıktan sonra Lozan Mübadelesi ortaya çıkmış. Bu arada Ragıp Bey, Zübeyde Hanım'dan ayrılmış. Ayrıldıktan sonra zor durumda kalmaması için "Sen Türkiye'ye git, Makbule ve Ruhiye'yi de yanına al" demiş. Hakkı, onlarla gitmeyi kabul etmemiş. Yalnız gitmek istemiş. Ragıp Bey de Selanik'te kalmayı tercih etmiş. Lozan Mübadelesi'ne göre herhangi birinin orada kalma hakkı yoktu artık.

    ZÜBEYDE HANIM'A ÜVEY KIZI BAKMIŞ

    Bir gün kızkardeşi Emine Hanım, anneanneme "Zübeyde Hanım çok hasta, ona senin bakmanı istiyor" demiş. Makbule Hanım, istanbul'da bir polisle evli olduğu için izmir'e gelememişti sanırım. Zübeyde Hanım ölene kadar ona anneannem bakmış. Hatta anneannem "Zübeyde Hanım'ın ağzına zemzem suyunu bile ben vermiştim" demişti.

    SÜREYYA BEY NASIL ÖLDÜ?

    Atatürk'ün üvey ağabeyi yüzbaşı Süreyya Bey'in ölümü hakkında çeşitli söylentiler var. (Ferhat Babür'ün anlattıklarına göre öldürülmüş. Bazı kaynaklara göre de intihar etmiş.)

    Atatürk üvey babasını anlatıyor

    "Zübeyde Hanım'ın Ragıp Bey ile ikinci bir evlilik yapması, ana ile oğul arasında dikkatlerden kaçmayan bir sorun da yaratmıştı. Ragıp Bey, Teselya Yenişehir'den Selanik'e göçmüştü. Eşini yitirmiş, dört çocuğuyla dul kalmıştı. Süreyya ve Hakkı adlarında 2 oğlu ile birinin adı Rukiye olan 2 kızı vardı. Zübeyde Hanım'la evlendiğinde Mustafa ve Makbule kardeşler için psikolojik de olsa bir üvey baba ve üvey kardeşler sorunu baş göstermişti. Makbule bu yeni hayata ayak uydurmakta gecikmemişti ama Mustafa üvey babanın bulunduğu çatı altında oturmak istememişti. ...

    Atatürk yaşamının sonlarında üvey babasından söz ederken 'Bana karşı çok saygılı davranmış, büyük adam muamelesi etmiştir' diye olumlu bir görüş sergilemişti ama evden ayrılışını Afet inan'a babasını yitiren bir çocuğun isyanı olarak şöyle açıklamıştı: "Anamın böyle bir aile bağı yapmasını takdir ettim. Ancak çocukluk duygum isyandan ibaretti."

    http://arsiv.sabah.com.tr.../gnc127-20041017-102.html
    4 ...
  13. telefonla konuşulmaz telefona konuşulur

    1.
  14. türkçe jandarması bir kürt arkadaşın bir türk arkadaşı uyarması...

    ''uyarması'' derken ikaz etmesi babında diyorum diyerek biz sırıtan arkadaşları sert bir dille uyardı...
    0 ...
  15. kediülazman tekir hoca efendi hazretleri

    1.
  16. sulugözlü bekar ve gezgin ruhludur.
    4 ...
  17. vajina kontenjanından bakan olmak

    4.
  18. saçmalama hakkı verir. nimettir.
    1 ...
  19. referandumda boş oy vermek

    1.
  20. sanıldığı gibi boykot değildir.

    hükümet anayasa mahkemesinin anamuhalefet partisine döndüğünü söyleyerek ve hatta zaman zaman anayasa mahkemesi tsk ve chp yi statükocular olarak yaftalayıp , ne düşünerek söylediği muğlak bir 'millet iradesi' kavramını kendine zırh edinip kaçak güreşiyor. oysa yargıda en az yürütme ve yasama organları kadar meşruiyetini milletten alır. her ne kadar ''türkiye türklerindir'' şiarını tasvip etmesem de bu ülkede mahkeme kararları halen daha ''türk milleti adına'' verilir. eğer siz yargı milleti temsil etmiyor diyorsanız öncelikle değiştirmeniz gereken yargı değil bizatihi millettir.

    anayasa mahkemesinin zaman zaman kamu vicdanını yaralayan kararlar aldığı ve bu kararların millet iradesini yansıtmadığı görüşü ise bana göre kısmen doğru kısmen yanlıştır. kamu vicdanını yaralayan kararlara imza atmış olması doğru olan bu görüşün yanlış kısmı anayasa mahkemesine başvuru koşullarını göz ardı etmekten kaynaklıdır. 110 milletvekili imza toplayıp anayasa mahkemesine başvuruyor ve siz o 110 milletvekilinin millet iradesini temsil etmediğini söylüyorsunuz. bu trajikomiktir.akp yarın muhalefete düştüğünde; anayasaya aykırı olduğunu düşündüğü bir karar hakkında ne yüzle anayasa mahkemesinin kapısını çalacak ya da çalacak mı bunun cevabının verilmesi gerekir.

    yıllardır türban nedeniyle yök ile problemli olan tabanının yök ele geçirildiğinden beri seslerinin çıkmaması ve hatta ve dahi yök'ü sahiplenmeleri ortada ayan beyan bir ikiyüzlülüğün olduğunu göstermiyor ise neyi gösteriyor.eğitim sistemine değinmeyen, kürt sorununa değinmeyen, seçme seçilme haklarının adilane kullanımına, siyasi partilerdeki lider sultasına değinmeyen, çalışma hayatında ki pervasız sömürüyü görmezden gelen, kadın erkek eşitliğini ıskalayan, bir anayasa değişikliğini rededilemeyecek bir takım soslarla süsleyip millete komple bir paket olarak dayatmak olsa olsa şark kurnazlığıdır. lakin bu millet kendinden kurnaz olduğunu iddaa ve ima edene hiç bir zaman teveccüh göstermedi.bana göre yine göstermeyecek.

    gerçek şu ki ne takke, takunya ne de kep ve postaldan zerre hazetmeyen şahsım,refarandum eğer madde madde oylamaya sunulmuş olsa birtakım maddelere evet diyecekken illa ki paket olarak oylayacaksın şeklinde yapılan dayatmadan sonra anayasanın en basit tanımıyla toplumsal mutabakat olduğunu kani olan ben bu anayasaya değişikliği refarandumda yüzde 51 evet oyu alarak geçse bile esasında toplumsal mutabakatın gerçekleşmiş sayılmayacağının bilincinde olarak, 12 eylülün bütün sıkıntılarını yaşamış onca eş dosta rağmen bitkisel hayata girmiş bir anayasaya serum vererek toptan değişmesi gereken anayasanın ömrünü uzatanlara da, sımsıkı sıkı sıkı asker paçalarına yapışıp icabında asker postalının altında paspas olurum diyenlere de destek vermenin doğru olmadığından hareketle referandumda tepkimi göstermek adına boş oy kullanacağım...
    2 ...
  21. daldanadam

    1.
  22. faldanadamın abisi. içip içip haytalık yapıyor diyorlar.
    1 ...
  23. naldanadam

    1.
  24. sözlüğün hasretini çekmediği yazar.

    ister 8.nesil ister 9. nesil ol, ama ne olursan ol gel demiyoruz.zira burası mevlevi dergahı değil adam ol öyle gel...
    0 ...
  25. kasaplar deresi

    1.
  26. yurtdışından idare edilen ülke

    1.
  27. başbakan güney amerika' da, dışişleri bakanı venezuella' da, milli savunma bakanı makedonya' da, genelkurmay 1. ve 2.başkanları da mısır' dalarmış...

    sanki şiir düşkünü recep beye ithafen yazmış gibi m. akif ersoy tarihin derinliklerinden sesleniyor, kulak verelim..

    Sahipsiz Olan Vatanın Batması Haktır
    Sen Sahip Olursan Vatan Batmayacaktır
    1 ...
  28. dincilerin osmanlı aşkı

    16777214.
  29. meksika körfezinde yaşanagelen çevre faciası

    1.
  30. ingiliz şirketi BP'nin işlettiği deniz platformunun çökmesinin ardından iki haftayı aşkın süredir devam eden faciadır. ilginçtir büyük küçük, güçlü güçsüz tüm devletler ve hatta kurumlar, bir şeyleri birilerinin gözünden kaçırmak için dillerini kulaklarına sokmuş, elleriyle toz kaçmış gibi yaptıkları gözlerini oğuşturuyorlar.

    gören gözler için yine de güçlünün kucağında hoplatılan, gücün önünde diz çökmüş durumda olanın tek tek kurum veya insanların olmadığı kucakta hoplatılan ve diz çöktürülenin bizatihi insanlık olduğu o kadar açık ki...

    nükleer santrallere, filtresiz fabrika bacalarına, balina ve fok balığı katliamlarına olanca gücüyle karşı koyan grenpeace örgütünden bile nedendir bilinmez (aslında bilinirde biz öyle diyelim öyle olsun) ses seda çıkmıyor.

    Meksika Körfezi açıklarındaki Deepwater Horizon adlı petrol platformunda meydana gelen ve bütün yapının sulara gömülmesine ve 11 işçinin ölümüne yol açan patlamanın ertesinde deniz yatağında kırılan borulardan günde yaklaşık 5 bin varil petrol iki haftayı aşkın bir süredir suya karışıyor...

    günde 5 bin varil...

    balıkların, yosunların, deniz analarının, deniz yıldızlarının, istiridye, midye ve havyarların üzerine boca edilen 5bin varil ham petrol...

    kapitalizm nedir diye soruyorlar bana.

    açıklıyorum; kapitalizm işte budur...
    3 ...
  31. ismet inönü yü hitler e benzetmek

    1.
  32. bu ülkenin başbakanının söylemidir.

    kanaatime göre ucuzluğunun bilgisizliğinin ve zavallığının dışavurumu niteliğindeki bu basit siyasal çıkışlarının altında, zihin dünyasını inşaa ettiği zeminin siyasal islami bir bakış açısıyla cumhuriyet karşıtlığı üzerine kurulmuş olması yatıyor.

    ismet inönü sütten çıkmış ak kaşık olmayabilir lakin bu ülkenin kurtuluşu için silah kuşanıp savaş meydanına çıkmış birinden bahsederken, bu ülkenin makus talihini yenmesinde önemli roller üstlenmiş birinden,lozan antlaşmasının mimarı olan, bu ülkeyi ikinci dünyaya savaşına sokmayıp osmanlının borçlarını ödeyen birinden bahsederken, hele hele başbakan sıfatıyla bahsederken, kahvede oturan memet ağadan daha fazla bir duyarlılık içinde olunması aşikardır...

    aksi takdirde gün gelip devran döndüğünde birileride sizi damat ferit'e benzetir ki neye benzediğinizi anlamazsınız bile...
    27 ...
  33. tekel işçilerinin açlık grevini bırakması

    1.
  34. 4/c ye geçip kazandıkları parayla zorundalıktan sürdürmek için ara verilmiş gibi duran bırakmadır.
    0 ...
  35. © 2025 uludağ sözlük