mevlüt topu kaptırır, yere atar kendini.
hakem kalk bişey yok der. kalkmaz.
tam kalkacakken portekizliler topu taca atar, mevlut kalkar.
dal kalkar mevlüt sarkar, mevlüt sarkar dal kalkar.*
euro 2008de ilk sınavında başarısız olmuş takımımızdır.
alman bir futbol adamının türk milli futbol takımı için yaptığı yorum beni düşündürmüştür.
aynen yazıyorum;
"türklerin 2-3 kaliteli oyuncuları var ve futbolu çok seviyorlar. ama bu yeterli değil. her zaman kendilerinin çok güçlü olduğunu zannederler ama değil. bu turnuvadan da puan alamadan evlerine dönerlerse kimse şaşırmasın..."
anestezinin etkisini atlatan bünye biraz normale dönmeye başladıysa penisin durumunu merakedip hafif uyarmalarda bulunabilir.
hele bu ameliyat penise yakın biryerden olduysa * sürenin daha uzun olması kaçınılmazdır.
bu olayı yaşamış bir tecrübe olarak tavsiye edeceğim şey;
(bkz: american pie beta house) filminin izlenmesi.
şayet sonuç negatifse doktora başvurun.
tanım olarak iki yüzlü; Sözü ve davranışları birbirini tutmayan kişilere denir.
bir ateistin tanrı yok diyip namaz kılması ise iki yüzlülüktür.
aşağıda ise bu olay anlatılmaktadır.
edit: tanım yapacaz diye entrynin amına koyduk.
neyse...
konumum ve mesleğimden ötürü insanları çok irdeler onlar üzerinde tespitler yaparım.
çaylak olup sözlükten uzak kaldığım dönemlerde torosların eteklerine çıkıp rutin meditasyon aktivitelerimi yaptım.
zihnimi boşaltıp reel hayata hazır olduktan sonra şu ilginç olayı yaşadım;
-bir ortamda aykırı fikirlerini söyleyerek dikkat çekmeye çalışan bir ateist arkadaşla karşılaştım.
ön yargı zincirini kırıp onunla diyalog kurdum.
aslında hiçbirşey bilmediği belliydi. savunmasız ve iradesizdi.
biraz önce korkusuz bir efe gibi düşünce oklarını sallayan bu ateist kardeşimizin iradesini sınamak üzere bir oyun oynadım.
sohbetimiz esnasında çiğköfteyi çok sevdiğini söylemişti.
bende ona akşam namazını birlikte kılarsak çiğköfte yapacağımı söyledim. tereddütsüz kabul etti.
bilgisayarımın üstün özelliklerinden yararlanıp o namazı videoya kaydettim ve ateist arkadaşın iki yüzlü oluğunu belgeledim.
baştan bukadar aykırı prototip çizen bir ateistin, düşüncelerini bir çiğköfteye satması ise benim;
"ateistler iki yüzlüdür" tespitini yapmama neden oldu.
türk kültüründe anlam veremediğim bir olgudur düğün yapmak. saçmadır.
kız erkek tarafı birleşip geniş bir kabile oluşturarak topluca eğlence düzenlerler.dünya evine girişin ilk adımıdır fakat damat kişisi ve onun ailesi o eğlenceyi tertip edip milleti eğlendirmek amacıyla deve yüküyle borcun altına girmiştir.
bu ananeyi abzürt kılan olgu ise okadar borcun altına giren damat ve aliesi hala mutludur ve çiftetelli oynamayı eksik etmez.ileriyi ve o borçları nasıl ödeyeceğini hiç düşünmez.
bir günlük eğlencenin diyeti kaç yıllık bir borca tekabül ediyor?
onca insanı eğlendirmek adına çekilen sıkıntılar o borçların karşılığı mı?
birde işin maddi külfeti dışında manevi külfeti vardır.düğün sahipleri kabiledeki gençleri zorla oyuna kaldırarak pistte gerginlikler yaşanmasına ve oynamak istemeyen gençlerin nefretlerini kazanmalarına neden olurlar.yani okadar borca girerler,eğlence düzenlerler ama yinede değer görmezler.çabaladıklarıyla kalırlar.
ben şahsen modern dansları gayet iyi bilirim ama hiç bir düğünde bu tip gösteriler yapmak istemem.
sonuç olarak;
düğün yapan insanların akıllarına anlam veremiyorum.
madem para harcanacak, düğün parasıyla bir balayı organizasyonu tertip edilerek daha hoş bir vakit geçirme planlanabilir.
el sıkışmanız esnasında dayınızın elini sıkıyormuş hissine kapılmanıza yol açacak kızladır.
avuç içi yarı çapı 7-8 santimetredir.
hele biraz samimiyseniz ve size şaka yapmak suretiyle sırtınıza hafifçe vurursa bu darbe balyoz etkisi yapacaktır.
daha beter olanı da mevcuttur;
(bkz: sevgilinin elinin erkek eli gibi olması)
yaptığım arşiv araştırmalarına göre tamamen doğru olan söz.
yılanlar sessiz ve tehlikelidir, komunistler de öyle.
yılan deri değiştirir, komunistler de öyle.
eski sovyet moskofcuları kıçlarını oturtacak yalak bulamayınca kemalizm çatısına girdiler.
işte böyle deri değiştirir bunlar.
yılan atatürkü de sevmez zaten, komunistler de öyle.
sözlükten uçmasaydı çok iyi olacaktı dediğim ex yazar.
islam dinini çok iyi biliyor, bilmese bukadar dalga geçemez.
kendisini çakma peygamber ilan etmiş ama bakıyoruz sözlük mekanizması onu başka bir boyuta ışınlamış.
-ey muhabbet biz seni insanlara faydalı olup muhabbet edesin diye gönderdik. boyutlar arası uzun eşşek oyna diye değil...
hernekadar makara yapıyor gibi görünse de bu adam ciddi yazıyor kardeşim.
kendi çapında, yani yaşam tarzına göre 20 suhufluk bir eser ortaya koymuş.
tüm entrylerini beğeniyle okudum. keşke 387348528934. boyuta geçmeseydi de tadına varaydık.
biraz ciddi yazacak olursak,
bu zat-ı muhterem aslında hz muhammedin büyüklüğünü bana birkez daha kanıtladı.
o'nun mucizesini farklı bir boyuttan algılamama neden olmuştur. belkide asıl amacı budur bilemem.*
haşa huzurdan bir beyin fırtınası yapalım.*
diyelimki haşa allah olmasın ve muhammed bir sahtekar. haşa.
muhammed 1400 yıl önce bir kitap yazmış. adına kuran-ı kerim demiş. kafasına göre ayetler koymuş. kimine göre hoşgörü, kimine göre kardeşlik, kimine göre adalet temelli bir din yaratmış bu üstün zekasıyla.
mekke-medine eşrafıyla yaptığı sohbetlerde yaşadığı çağa ışık tutarak kitleleri peşinden sürüklemiş.
40 olan müslüman sayısını 10.000 lere çıkarmış bir kaç yıl içinde.
şu an bu sayı milyarlarla ifade edilebilir.
şimdi bu verileri bir kenara koyalım.
hani dedik ya allah yok, peygamber de hikaye.
madem bu ilahi bir güç değildi de 1400 yıl içinde hiç bir insan evladı kuran-ı kerimden daha etkilisini yazamadı?
bu teknolojik imkan ve bilgiye ulaşma hızıyla 1400 yıl önce yaşamış bir sahtekarın seviyesine ulaşamayacak kadar embesil mi bu dünya? yada evrim teorisi tersine mi işliyor da kendimizi geliştirip muhammed in yaptığından daha iyisini yapamıyoruz?
vel hasıl-ı kelam muhabbet etmek hoştur güzeldir.
bir muhabbet bin musibetten iyidir.
keşke uçmasaydı da başka şeylerin de farkına varmama yardımcı olsaydı.
edit: istemeden saygısız ithamlarda bulundum. allah affetsin.
sadagallahül azim.*
hiç ummadığın anda başına gelen bir olay sonucu çaresizliğini anladığın ve göz yaşlarını içine akıttığın andır.
-güçlü hissederdi kendini hep. her zorluğa siktir çeker kafaya takmaz, tam gaz yaşardı. renkli olmasada ahenkli bir hayatı vardı.
1 yıldır karın ağrısı da çekiyordu. ama aldırmıyordu da. nasıl olsa atlatırım diyordu. çevresinde sevdiği insanlar vardı, bu da yeterdi zaten.
karın ağrısının şiddeti artınca hastaneye gidip ilaç yazdıracaktı.
saat 20:00 sularında başlamıştı herşey.
kan alındı, şu kutunun içine işe dediler işedi. sonuçların alınmasının uzun sürmesi tedirgin etmişti.
ama güçlüydü yine. yanında dünyada en çok sevdiği kişi vardı çünkü. gülüyor şakalar yapıyordu.
saat 22:00 olduğunda hala bekleme salonundaydı. doktor röntgen, ultrason sonuçlarını da görmek istemişti.
kanda olması gerekenden 6kat fazla iltihap çıkmıştı. en nihayetinde apandisit teşhisi konulup o dakka amelyata alınmasına karar verildi.
ilaç yazdırmaya gitmişti artık amelyat masasındaydı.
sevgilisine sıkıca sarıldı. hakkını helal et dedi. helal et.
güçlüydü, ağlamaması gerekiyordu, gözyaşarını içine akıtıp sedyeye oturdu.
şehirde yapayalnızdı. yavuklusu ve kankaları hariç kimsesi yoktu. en önemlisi ailesi de yoktu.
bir aile sıcaklığı olsaydı fena mı olurdu.
en acısını ise, hasta bakım odasına çıkınca yaşadı.
yandaki hastanın ailesi hastalarıyla ilgilenirken o tekbaşına onların hastalarına moral vermesini izliyor, moral bulmaya çalışıyordu.
neyseki onunda canından çok sevdiği sevgilisi vardı. hep yanındaydı zaten yine yanındaydı. ama aile gibi olmazdı tabi.
2 gün yatmıştı hastanede. taburcu olup eve gelmişti.
yine güçlüydü. g,lüyordu.
tabi çok değr verdiği tek varlığı yavuklusu da gidince tekbaşınalığın ezikliğini boğazındaki düğümden anlamıştı.
yerdeki bir şişe suyu bile almaktan acizdi.
aslında güçlü olmadığını anladı. güçsüzdü.
tuvaletini yapmaktan bile acizdi. güçsüzlüğünün, acizliğinin ve aile şefkatinin eksikliğinin birleşip gözlerinden akması ise kaçınılmazdı.
herşeyi yolunda götüren başka bir sevgili bulmuş olması muhtemeldir.
baş kısmınızın ön tarafına doğru olan bölgede tatlı tatlı kaşıntılar olabilir.
doktora gitmeye gerek yok, zamanla değişimi farkedeceksiniz.
-pıt pıt pıt birde uludağsözlüğe üye olayım bakalım. tık tık tamaaaam birde nik seçeyim.
+lütfen karşıdan çekilmiş bir fotoğraf yükleyin.
-a aaa. neyse bir şansımı deneyeyim.bızzııııt tırrrt. tamam oldu hadi bisss...
+komite yorumu: traş olun mümkünse arkoyu kullanın, biraz rejim yapın öyle gelin lan mümkünse yeniden doğ öyle gel.
-bende itü ye giderim.
+sie.
nikimden anlaşılacağı üzere bir çoğuyla irtibata geçmiş bulumduğumdan mütevellit doğruluğunun altına parmak atacağım olay.
birçoğu göbekli, bodur, çirkin. resmimi görüp ilgi gösterenlerin ise bıyıkları var.
bu önermeyi çürütecek bir kızla henüz irtibata geçmedim.
sindirim sisteminin son organına güvenen varsa mesaj atsın.*
akıllı ve içten pazarlıklı ateisttir.
kendi dünyasında, "bir ihtimal tanrı varsa ve benim için ne yaptın?" diye sorarsa "ilahi dinledim" derim de belki sıyırrız paçayı düşüncesinde olması muhtemeldir.
(bkz: ateistlerin iki yüzlü olması)
nik altı köprü altına dönen yazar.
sürekli beni taciz ediyor. bayan zannetti beni heralde. "düş yakamdan burdan sana ekmek çıkmaz" diyip mendilimi yere atıyorum.*
