(bkz: söyleyene değil söyletene bakın)
evet sizin sandığınız, değil bunu söyleten. bunu söyleten atatürk ün tam kendisi.
git irana, humeyniyi sevmiyorum de.
keserler...
ama atatürk te suç. ne işin var senin, ne güzel teklifler gelmişken padişahtan, elini sıcak sudan soğuk suya sokmayacakken. o kadar insanı organize et kelle koltukta dolaş bütün anadoluyu. bütün halkı inandır bu zafere. o kadar inansınlar ki, ellerinde silahı olmayan köylüler tarımsal aletlerle saldırsın düşmana. gücü bile mukayese edilmeyecek bir orduyla savaş, stratejik planlar yap hepsini denize dök. o da yetmezmiş gibi bütün imkanlar varken, herşeyi yapabilme gücüne sahipken,hatta padişah bile olabilecekken, git meclis aç. yok o da yetmezmiş gibi devletin yönetim şeklini cumhuriyet ilan et. ama yeter mi paşaya yetmez. kendi elinle muhalefet partisi kur. onlar da senin canını almak istesinler. yetmez paşam yetmez. sen bu ülkeye iyilik yaptığını zannediyorsun.
evet sen bunları yapmasaydın da bu gün bu coğrafyada insanlar olacaktı. çocuklar koşuşturacaktı. tabiki babalarının kim olduklarından habersiz...
paşam sen abartıldığı gibi günde 1,5 litre rakı içerek o kafayla vatanı kurtardın, şimdi millet zinhar ayık kafayla ülkeyi satıyor,
ama onlar yaranıyor sen yaranamıyorsun.
sen bilmezmisin atam;
deveyi diken insanı siken yaranırmış...
kötü bir duygudur, ana kuruluş amacı olan jimnastikte bir numarası olmayan kulüp futbola el atmıştır, sonuç : (bkz: 17 de 17)
(bkz: bjk)
(bkz: beşiktaş jimnastik kulübü)
gazi mustafa kemal, bir gün izmir kordonda oturmuş sakin sakin demlenerek güneşi batırmaktadır.
seslenir gazi, şefkatli bir ses tonuyla... "vre dimitri" der, "gel bakayım." garson, "buyur pasam" der, ş'lere dili dönmeyen, kırık dökük türkçesi'yle.
"sizin kosti" der... işgal sırasında izmir'e gelen yunan kralı konstantin'i kastederek...
- sizin kosti, geldi mi buraya?
- geldi pasam...
- oturdu mu bu masaya?
- oturdu pasam.
- güneş batarken rakı içti mi?
- içmedi pasam.
- e o zaman sormadın mı vre çocuk, ne halt etmeye almış izmir'i?
sarı ışık yanar yanmaz selektörle başlayan macera yeşil ile birlikte kornaya dönüşür.
öndeki araba el frenini çeker bunu gören hızlı abimiz haydar ile birlikte atar kendini arabadan dışarı.
sonuç malumunuzdur.
tarfikte her işaretin bir anlamı vardır, sarı ışığı oraya babalarının hayrına, ya da renk güzelliği amacıyla koymamışlardır. anlamı hepimizin bildiği gibi "hazırlan" dır. yani ayağını frenden çek yarım debriyaj konumuna gel. bazılarıları yeşil ışık yandığında bu işlemi yaptığı için sorunlar buradan çıkmaktadır.
ne o sarı ışıkta veryansına başlayan haklıdır, ne de yeşil yandığında ayağını frenden yeni çeken.
bir insanın mesleği ne olursa olsun, zamanı gelince o işi bırakması gerektiğini gösteren en somut örnektir ibrahim üzülmezin bu yaşadıkları.
yaşın gelmiş bilmem kaça, yaşıtların aynı sahada top koşturdukların, antrenörlüğe soyunuş, kimisi yorumculuk yapıyor, e bırak sen de artık damağında kalsın tadın,
galatasarylı bülent te aynı hatayı yaptı. kaldırmıyor artık vücut ayakların kaldırsada sinirlerin kaldırmıyor, paraya mı ihtiyacın var? şan? şöhret? hiçbiri. hepsi mevcut. peki yurt dışı? bu saaten sonra sözü bile edilemez. e o zaman adama sorarlar neyin peşindesin diye.
her mesleğin emeklilik yaşı farklıdır ibocum. emekliliği gelen bir insan da kendi kendine kenara çekilmesini bilmiyorsa, o saate kadar çalıştğı yere ne kadar faydali olmuş olursa olsun, kovalanarak gönderilir.
peki ya sen istemezmiydin,bütün eski futbolcu arkadaşlarının karması ile beşiktaşın arasında yapacağı bir jübile maçıyla sahayı omuzlarda terketmek ?
ilk hedefi 17 de 17 olan beşiktaşın şimdiki hedefi 12 de 12 dir.
13 te 13 e ne oldu daha 13 hafta var diyenleri duyabiliyorum, kendimizi kandırmıyalım,
(bkz: hayallerde yaşıyor bazı ibneler)
allahına kadar arslanlar gibi imtiyaz sahibi edit: (bkz: günaydın ibneler)
beşiktaş jimnastik kulübü teknik direktörü şahıs geçen hafta yine ülkemizde 60 ların futbolunun oyanandığını dile getirmişti. sonrasında ne mi oldu?
peki gelelim günümüz futboluna; perşembe günü 4, pazar günü 4,
yatsın kalksın bizim ligimizde 60 lı yılların futbolununu oynandığına dua etsin, yoksa nice olurdu sekiztaşın hali.
takım tutar gibi parti tutulduğu sürece,editler ben akp liyim/değilim, chp liyim/değilim diye verildiği sürece, kim kime ayaklanıyor beyler,
ilk önce zihniyetin baştan aşağı değişmesi lazım, insanlar halkı düşünerek olaylara vakıf olması lazım,
o parti senin bu parti benim diye, yok ayaklanalım, yok devrim yapalım, yok ihtilal yapalım, demekle olmaz bu işler,
önce herkez takım gibi gördüğü ve sempati besledği, uğrunda meydanlarda kavga ettiği partisini bir kenara bırakacak, ben akp liyim, mhp liyim, chp liyim demeden, "ben halkçıyım", "milliyetçi değil, milletçiyim" diyecek,o zaman birşeyler değişir.
yoksa holigan taraftar kavgalarından ileri gitmez.
tabi bu da büyük kitleler halinde olacağıdan,halk birbirini kırar.
şimdi, devrim , ihtilal derken ?
muhtemelen boş kaleye gol atamamakla sonlanan gece olacaktır,
erkek te kadın da evlenene kadar muhakkak sex tecrübesi edinmesi gerekir aga.
nedeni basittir.
kadın, evlenmeden önce yemek yapmayı öğrenir, tecrübe edinir.
erkek/kadın, evlenmeden önce çalışır evini geçindirecek parayı kazanıp, kazanmadığını tecrübe edinir,
kadın/erkek, en azından evin tozunu almayı, ütü vs. gibi şeyleri en azından öğrencilik hayatında yaşar, tecrübe edinir.
bu örnekler böyle uzar gider.
yani insanlar evlendiklerinde hayatlarını kolaylaştıracak bir takım şeyleri önceden prova eder,
peki ya sex ?
olmaz aga,
insanlar ne otobüs duraklarında, ne otobüslerde, ne de akbil (kentkart) kuyruklarında birbirlerine aşık olmazlar. aşık olmalarını bırak, birbirlerinden etkilenmezler bile,
kabul edilmez bir gerçektir ama bu böyledir, özellikle bayanlar tarafından,(taşaklı, aşık olmak için seven bayanlar hariç)
çünkü yukarıda saydığım yerlerde rastlanılan erkek muhtemelen,
öğrencidir,
çalışıyorsa bile, doğru düzgün gelir getiren bir işe sahip değildir,
dolayısıyla arabası yoktur,
evi mi ? nerdeeee,
ay sonunu zor getirmektedir,
bu da maça 1-0 geride başlamak demektir.
o yüzden erkek aşık olsa bile, karşısındakinden aynı performansı beklemenin sonu hüsrandır.
(bkz: hayatın kabul edilemeyen acı gerçekleri)
başbakanı atan gsli de nfarkı yoktur,
rte yi günahım kadar sevmesemde,
yapılmış apaçık satıştır.
tüm bunlara bağlı olarak,
(bkz: 320-satıcılar) hesabının adının,
(bkz: 320-galatasaraylılar) olarak değiştirlmesi.
laiklik ile bikini giyme gibi birbirinden alakasız ve farklı olayları birbirinden ayırabilme yetisine sahip normal bir insandır.
(bkz: başlık sıçarken düşünemeyen yazar)