Boğaziçi Üniversitesi işletme ve Ekonomi Kulübü'nün yepisyeni dergisi.
9 Aralık 2009 itibariyle ilk sayısı çıkarılmış olan Foreline, Türkiye'deki öğrenci kulüplerinin daha önce deneyimlemediği bir 'iş dünyası ve ekonomi' dergisi olma özelliğini de taşımakta. Geçtiğimiz yıllarda kulübün diğer yayınları olan Econorm ve Kariyer Rehberi dergilerinden yayıncılık kültürünü alan ve içeriğini zenginleştirip pazarlama, ekonomi, finans ve iletişim gibi konulardaki yazıları ile okuyucularını bilgilendirecek olan Foreline, yılda 2 kez yayımlanacak.
eskiden anadolu liselerinde gerçekleştirilen fakat şuan istanbul lisesi (almanca) ve galatasaray lisesi (fransızca) hariç hiçbir anadolu lisesinde verilemeyen eğitimdir.
öncelikle bu dahil tüm genellemelerin yanlış olduğunu, söz konusu tezi ortaya atan araştırmacılara hatırlatmak isterim. iq seviyesiyle alakalı bir durum değil bu ama şunu bir derece kabul edebilirim: ateistlerin çoğunlukla eğitimli insanlar olması. bunun sebebi ise kanaatimce allah inancı tam manasıyla oturmamış bir insanın, aldığı eğitim esnasında ateizmle karşılaştığında inançlarını sorgulaması ve neticesinde tanrı inancından giderek uzaklaşması. ayrıca bu insanların acaip zeki olduklarını da kimse söyleyemez, başka karşıt görüşler karşısında inançlarını kolaylıkla yitirebilen bir insanın zekayla ilişkisini kuramıyorum ben.
türkçeyi bilim dili haline getirebilmek için bile gerekli olan mefhumdur. bugün dünyanın en iyi üniversitelerine bakın, neredeyse hepsi ingilizce eğitim veren okullar. ingilizce giderek bilim dili oluyor. bu çok süper bir dil olduğu için değil, bilimsel çalışmalar o dille yapıldığı için. bizim okullarımız ise oldukça geri sıralarda geliyor sadece bu bile bilimin merkezinin ülkemiz olmadığının kanıtı.
ülkeler bugün bilimde bir yarış içindedir. bilimi bir merdivenin basamakları gibi düşünürsek; bir bilimsel gelişme yakalayan bir ülke bir üst basamağa geçecektir. ve bilimde merdiven atlama yoktur. en üst basamağa geçebilmek için ilk önce senin üst basamağındaki gelişmeleri öğrenmen gerekir. bu gelişmeleri anlayabilmek için o dilin düşünce sistemini * ve teknik terimlerini çok iyi bilmelisin. yabancı dille eğitim yapıp o bilimsel gelişmeleri her yönüyle kavradıktan sonra en üst basamağa geçerken kendi dilini kullanırsın. diğer ülkeler de sendeki gelişmeleri algılayabilmek için senin dilini kavramak durumunda kalır. bu dediğim öyle ha denildiğinde olabilecek birşey değil tabiki. yüzyıllar gerektiren bir birikim fakat bir ucundan başlamamız şart.
insanlarımız her yıl yurtdışına dil öğrenmeye gidiyor. harcanan zamanın da paranın da haddi hesabı yok. oysa yabancı dille eğitim alsalar bu insanlar hem zamandan hem paradan kazanacak. bu tabiki öğrenci için zor -bir yandan dersleri anlarken bir yandan dili kavramaya çalışmak- fakat ileride daha rahat iş bulması için, yurtdışına açılabilmesi için oldukça gerekli.
bir de şu "insanı özünden uzaklaştırır, kültürünü kaybettirir" kısmına değinmek istiyorum. bir kere kendi kültürünü, kendi dilini çok iyi bilen bir insan asla kendi özünden uzaklaşmaz. biz insanlarımıza kendi dilimizi iyi öğretiyor muyuz? hiç yabancı dil bilmeyen insanlar daha mı iyi türkçe konuşuyor? hiç sanmıyorum... düşünülenin aksine yabancı dille eğitim alıp o dilin düşünce mantığını kavrayarak kendi diliyle arasındaki farkları görmesi kişinin kendi dilini daha iyi anlamasını sağlar. tabii şu da var; siz türkçe'yi öğrenememiş bir insana yabancı dille eğitimden önce kendi dilinin eğitimini vermelisiniz zaten. "türkilizce"yi ortaya çıkaran özentiler emin olun yabancı dille eğitim alanlar değil. daha dillerine hakim olamayan insanlarımızın kültüründen uzaklaşmaları için yabancı dille eğitime ihtiyaçları yok inanın.. ayrıca kültüründen uzaklaşsaydı bu insanlar, en başta öğreniminin büyük kısmını abd'de yapmış olan oktay sinanoğlu kültüründen uzaklaşmış olurdu. fakat bakıyoruz ki kendisi bugün türk dilini savunmak için çalışmalar yapıyor. ilk olarak notre dame de sion'da sonra da atatürk'ün de desteğiyle isviçre'ye giden afet inan, ülkesine dönüp türk tarihi üzerine çalışmalar yapmazdı. 15 dil bilen, viyana ve chicago üniversitelerinde de eğitim görmüş olan ilber ortaylı kültürünü kaybetmiş olurdu...
"aman bittik kültümüzü kaybediyoruz, yozlaşıyoruz!" abartılarını bir kenara bırakıp ilk önce insanlara kendi dilini iyi öğretip, sonra üniversitede bilim derslerini ingilizce verirsek daha kolay gelişiriz.
ha bir de artiztik cümleyle bitireyim :"dünyayı bilmeyen dünyanın maskarası olur"
genelde boş gezenin boş kalfası olmakla beraber öğrencilik gibi mesleklerde yoğunluk gösterir. işbu yazarlar sözlükten başını kaldırabildiği süre zarfında -canı isterse- ders çalışmaktadır ki zordur, çok zordur...
eskiden hatun kişilerin regl ve lohusalık günlerini geçirdikleri erkeklerin girmesi yasak olan özel çadırlara verilen ad.
anita diamant ın aynı adlı bir kitabı da bulunmaktadır. kitap ,tevrat'tan esinlenerek hz. yusuf'un kardeşi dina'nın ve annelerinin öyküsünü anlatmaktadır.
savaş meraklısı 3. mustafa'nın lehistan bahanesiyle rusyayla çatışması neticesinde rusya karşısında osmanlı'nın ezildiği antlaşmadır. zaten sonuç olumlu ya da olumsuz olsun bir şekilde masada kaybediyordu (bkz: prut savaşı); bu sefer de hem savaş alanında hem de masada kaybetmiş oldu.
uyarı cezasının kaldırılmasıyla beraber liselerde bazı disiplin kurullarının "verin bi kınama gitsin" düsturuyla hareket etmesine sebep olan cezadır.
(bkz: seni kınıyorum ve sana laflar hazırladım)
satır arası sevdalarda yorgun yüreğim,
cümlelerim üşür, yüreğim titrer bakışlarında,
yazılmamış şiirlerimin arasında sıkışmış
vurulur sırtından masum sevda.
acı verir mısralar
yetim kalır aşk.
kırılgan sessizliğin notasında şarkılar,
hüzün makamında yağar geceye.
sensizlik bestelenirken suskunluğumda,
sarılırım sen kokan anılarıma.
acı verir şarkılar,
yetim kalır aşk.
sendeydi mutluluk, yaşamak sende,
sesinde huzur, tebessüm sende,
baharım, yazım, sıcacık sevgi sende,
“seni seviyorum” derken, anlam sende,
artık viraneyim olmadığın yerde.
acı verir sensizlik,
yetim kalır aşk.
oysa tutunmuştum yüreğinden hayata,
kopmaz koparamaz sanmıştım zaman,
bir “hoşça kal “ kadarmış sevda,
öimdi yalnızlığım yoldaş ruhuma.
acı verir hayat,
yetim kalır aşk.
aşk dediğin ölene kadarmış,
yaşanamasa da yürekte güzelmiş,
aşk dediğin acı verenmiş,
gnan yüreğim kanasa da aşk sende güzelmiş.
acı verir aşk,
yetim kalır aşk…