nöbetçi subayın, rahatsızlığı olan bir askere gece nöbeti yazması.. askerin, raporu olduğunu belirtmesine rağmen subayın tınlamaması.. nöbeti tutmak zorunda kalan askerin nöbet yerinde bayılması ve nöbeti yazan subayın, askere "-niye bayıldın?" diyerek fırça atması.. akabinde bayıldığına dair tutanak tutması..
kutusundan çıkartırken bel izasından parke zemine düşürdüğüm telefon.. neyse ki en ufak bir zedelenme dahi olmadı.
ekranı çok büyük. iphone bir haber sayfasının ana başlıklarını ekrana anca sığdırırken note 2 sayfanın yarısını zorluyordu.
güneydoğu asya'nın uluslar arası ticaret fuar merkezi'nde tanıtımı yapılan araç. atiker sıralı otagaz sistemleri tarafından lamborghini'nin gallardo lp560 modeline uygulanmış dünyada ilk defa..
bırakın o kadar para vermeyi, üstüne satış fiyatı kadar para dahi teklif etseler dışarıda giymeyeceğim biçimsiz tişört.. içlik niyetine yatarken giyerim sadece.
bana lüks bir mağazadaki diyaloğu hatırlattı.
müşteri askıdaki kazakların fiyat etiketlerine bakarken iki adım ötesinde duran satış görevlisi bayana hitaben kısık bir sesle şöyle dedi:
-ıhmmm.. 250 lira.. pahalıymış!
görevli bayan sese yönelirken müşteri de diğer giysilerin etiketlerine bakmaya başladı. kız etiketi kontrol ettikten sonra adamın arkasından seslendi:
-efendim, 250 lira değil, 2.500 lira!
adam:.....! (mavi ekran!)
şiddete karşı olan biri olarak videoyu izledikten sonra aklımdan geçenleri irdeleyince beni kendi içimde yaman bir çelişkiye düşüren görüntü.. aklımdan şiddete dair ne varsa çok pis şeyler geçti bu mahluklara karşı.. evet..
pkk yandaşları tarafından şişli'de yapılan kundaklama..
yine masum halk hedef alınmış. canları sıkıldıkça topluma ve kamu mallarına zarar veren pkknın şehir yapılanmasındaki aşağılık insan(!)lar başrolde. molotof kokteylinin yanısıra taş ve havai fişek de kullandıkları saldırıda neyse ki ölü ve yaralı yok.. şoförün kapıları hemen açmasıyla birlikte yolcular hemen otobüsü terketmişler. halk otobüsü büyük zarar görmüş.
ertesi gün otobüs gelmeyince "dovlet bıze otobos gondermıyir" diyerek anarşi çıkartacak kadar onursuz, omurgasız varlıklardır.
bu aşağılık köpekler kurşuna dizilmedikçe toplum olarak rahata kavuşamayacağız sanırım.
hiç yoktan ortalığı karıştıran, huzuru bozan profesör bozuntusu.. yaptığı pisliğin kendisi gibi düşünen kimi çevrelerden prim gördüğü aşikar.. ama diğer yandan kendini küçük düşürüyor. bilim yuvası olan, herkesin özgürce fikrini savunma hakkı olan bir yere inancı gereği başlarını kapatan kız öğrencileri almıyor. ki onlar üniversiteyi kazanmak için aylarını vermişler belki de yıllarını..
hangi hakla eğitimlerine mani olma küstahlığını gösteriyorsun? isteyen dilediği gibi giyinir kuşanır. sana ne! nerede kaldı üniversitelerin meşhur özgürlüğü?
giyimiyle tepeden tırnağa kendini zombiye benzeten, dövmelerden vücudu gözükmeyen, kulaklarına pullardan zırh yapan, yüzünde onlarca piercing olan diğer yandan dağdaki pkklı gibi giyinerek okula gelen öğrencilere bir şey demiyorsunuz da gücünüz inancı gereği örtünen kızlara mı yetiyor?!
bir profesör olarak başka işiniz yok mu?
hangi mantıkla bu rezalet reklamı çektiklerini kavrayamadığım reklam.
acaba milleti gerçekten saf, aptal yerine mi koyuyorlar yoksa reklamın iyisi kötüsü olmaz mantığıyla mı hareket ediyorlar? ya da başka bir şey mi çözemedim.
harvard dünyanın en önde gelen üniversitelerinden biri.. uganda'da sorsan bilirler. harran'ı kendi ülkende sorsan bırak hangi şehirde olduğunu böyle bir üniversitenin varlığından haberdar olan kişi sayısı bir elin parmaklarını geçmez.
çıkmışsın internet hızlarını karşılaştırıyorsun, 3g hızın ile övünüyorsun. sen bununla kendini avuturken harvard 4g internet hızıyla tavan yapıyor.
sen milleti saf yerine koymaya devam et ya da her neyse..
ne kadar yabancı kadın/kız eklerlerse o kadar şişerler ego tatmininden. ama iş konuşmaya gelince bir kaç ingilizce soru kalıbından başka bir şey yazamazlar. o bir kaç klasik soru kalıbı;
hello
how are you
where are you from
iltifat olarak;
you are very sweet/pretty/beatiful..
bir sonraki aşama;
do you will come in turkey? we can meet!
(oldu! hatun da senden davet bekliyordu türkiye'ye gelmek seninle buluşmak için!)
aptal sarışın tezini çürüten bununla yetinmeyip atom parçacıklarına ayıran kızlardır. güzellikleri ve eğitim düzeyleri tavan yapmıştır. duyguları ikinci plandadır, etkisinde kalmazlar. birlikte olacakları erkeğin konumu kendilerinden aşağıda olmamalıdır, özellikle de eğitim bakımından.
finlandiya kızlarıyla sevgili olursunuz, elele tutuşusunuz, ufak kaçamaklar yaparsınız ama bundan sonraki safhalar bir türk takımının avrupada final oynaması kadar zordur.
sizi askere uğurlarken, -ciddi bir kişiliğe sahip olan babanızın- gözyaşlarını saklamaya çalıştığı andır.
not: artık hiçbir zaman anlaşılmayacaktır. henüz vaktiniz varken kıymetini bilin..
yaşayabileceğiniz en büyük acılardan biridir. eğer ki bu ölüm ani olmuşsa acınız daha da artar.
size telefon ederler. babanızın rahatsızlandığı söylenir. hemen bir doktor alıp yanına gidersiniz. kapıdaki ambulansı görünce içinizdeki korku ve panik tavan yapar.
içeri girdiğinizde babanız cansız yerde yatmaktadır. kalp krizi.. şoka girersiniz.
henüz sabahleyin kahvaltıda sağlıklı ve dinç bir şekilde gördüğünüz babanız ruhunu teslim etmiştir. inanamazsınız.. olmazdır, olamazdır böyle bir şey.. üzerine kapaklanırsınız.. tutarlar sizi.. kalabalıktır..
sizi ondan uzaklaştırırlar.. ağlarsınız.. hiç ağlamadığınız kadar ağlarsınız..
cenaze arabası gelir. siz de peşinden gidersiniz gasilhaneye. o soğuk metalin üstüne koyarlar. seversiniz, saçlarını okşarsınız, son kez elini öpersiniz.. hakkını helal et baba, dersiniz. hakkını helal et.. yine uzaklaştırlar sizi..
sizi çok zor bir gece beklemektedir. bütün gece gözünüzü bir noktaya dikersiniz. perişan bir halde sabahı karşılarsınız. camiden verilen selayı işitirsiniz. bu babanız için okunan seladır. gece boyunca içinizde biriken duygular dışa vurur, tekrar ağlamaya başlarsınız.
öğlene yakın bir vakit camiye gidersiniz. babanızın tabutu avludadır. gözyaşları içinde başsağlığı dileklerini kabul edersiniz. namazdan sonra mezarlığın yolunu tutarsınız. yavaşça cenaze arabasından indirirsiniz, koyarsınız mezarına.. gözyaşlarınız yağmurla karışıp toprağına damlar.
herkes gider, siz mezarın başında kalakalırsınız. yine birisi kolunuza girer uzaklaştırır sizi..
babanızın mezarından yavaş yavaş uzaklaşırken mırıldanırsınız.
yıllardır düzenli ya da düzensiz olarak şınav, mekik çeken birine göre normal bir durumdur.
zamanında tek seferde 300'den fazla nizami mekik çeken ve yorulduğum için değil sırf sıkıldığım için mekik çekmeyi bırakan biri olarak kondisyon eksikliğini kapatırsam benim de üstesinden gelebileceğim durumdur ayrıca. (abartı değildir) tabiiki set set olacağının altını çizmek lazım.
şınava gelince; zor da olsa iki seferde 100'e ulaşacağımı sanıyorum. (90'da olabilir)
14.70 sn. askerdeyken spor testlerinde yaptığım süre.. ayağımda iki kiloluk botlar, üstte kışlık kamuflaj, un çuvalı gibi bir kaban ve kabanın üstünde kocaman bir kemer de bana eşlik ettiler!
(bkz: ustamın adı hıdır elimden gelen budur)
sinir katsayısını artıran reklam.
böyle bir reklamın sözlükte ne işi var anlamıyorum. sözlükte çok basit konular açılıyor, saçma sapan yazılar çıkıyor. moderatörler zaman zaman müdahale edip siliyorlar.
peki bu aptal reklamı sözlüğe koyanlara kim müdahale edecek!
çıkarmışlar çakma bir sarışını, miniyi giymiş, kıvırta kıvırta kanepeye oturuyor. yok efendim sizinle oyun oynayacağız, sürprizler olacak, heyecanlı değil mi gibisinden saçma saçma konuşuyor.
sanki karşısında 0-12 yaş grubu var! sözlük de bunu yayınlıyor!
o reklamı çıkartanları da, burada yayınlayarı da, reklamda oynayan o çakma sarışını da kınıyorum.
acaba fatih sultan mehmet hangi konuda abartılıyor diye merak ettiren sorudur.
fatih sultan mehmet ki bir ilim adamıdır.
fatih sultan mehmet ki askeri bir dehadır.
fatih sultan mehmet ki yüce peygamberin hadisine nail olmuş kişidir.
fatih sultan mehmet ki orta çağı kapatıp yeni çağı açmıştır.
fatih sultan mehmet ki osmanlı imparatorluğu'nun en değerli padişahıdır.
fatih sultan mehmet ki daha önce defalarca kuşatılan ama sonuç alınamayan, ele geçirilmesi imkansıza yakın olan istanbul'u henüz 21 yaşında iken düşüren bir padişahtır.(ki bizans avrupalı devletlerden yardım istemiş ama istanbul'un düşmesine ihtimal vermeyen bu devletler yardım göndermemişlerdir)
fatih sultan mehmet ki o dönemde dünyanın en büyük olayı olan bu fethin başındaki padişah olarak şehre girişi sırasında kendini göstermek istememiş, gurur ve kibir yapmamış, ordusunun arasında atını sürmüştür. bu kadar da mütevazı bir kişiliktir.
fatih sultan mehmet ki makam, mevki sevgisi için değil sırf devletin bekası için kardeş katline vacip demiştir.
fatih sultan mehmet ki sadece islam dünyasında değil dünya tarihinde de çok önemli bir kişiliktir.
tarihe malolmuş her büyük insana olduğu gibi fatih sultan mehmet'e de dil uzatanlar her daim çıkacaktır. ama bunların pek önemi yoktur.
zira; (bkz: it ürür kervan yürür)
tanım: kendini dünyanın merkezi olmasını isteyen kız..
üniversitedeyken arkadaş grubuyla, olağan avm gezmelerinden birindeyiz. grupta pek samimi olmadığım bir kız var. kızın yüzüne ne zaman baksam bir moral bozukluğu, bir sıkılmışlık var. heralde sarmadı dedim bu ortam. neyse biz sinema, cafe, bowling derken akşam oldu, mekana döndük. baktım kız bir köşeye oturmuş, suratından düşen binparça.. ağladı ağlayacak.. daha fazla dayanamadım kız arkadaşıma dedim. git bak şu hebegül'e, sor derdi neymiş? gitti yanına. dikkatle izliyorum.hebegül üzgün üzgün bir şeyler söyledi, gözleri sulandı sonra elleriyle yüzünü kapattı. kız arkadaşım kalktı, bana doğru gelirken hafiften gülüyordu. daha bir meraklandım. sordum:
+n'olmuş, niye ağlıyor bu kız?
-avm'ye gittik ya.. (hala gülüyor)
+evet!
-böyle kızlar felan vardı.
+ee.. (nasıl bir bağlantı kuracak merak içindeyim)
-kendisinden daha güzel kızlar varmış, çok güzellermiş, diye ağlıyor. kıskanmış..
+ (bkz: yuh) peki, sen ondan daha güzelsin, üstelik aynı odada kalıyorsunuz. seni kıskanmıyor mu? (soramaz tabii böyle bir soruyu.hala da bilmiyorum kıskanıp kıskanmadığını.)
-o daha güzel.. (çok da mütevazı)
neyse..hebegül güzel bir kızdı. peşinde o kadar erkek vardı. sen tut hemcinslerini takıntı yap. victoria secret mankenkerini gördüğü zaman hayattan büsbütün soğuyordur muhtemelen.
(bkz: kıyamam)
uzun tırnaklar..
ne kadar bakımlı olursa olsun. yakışmıyor.. tatlı, sevimli, şeker bir kızı anında cadıya dönüştürüyor o tırnaklar. traktörün arkasındaki toprağı eşmeye pulluklara benziyorlar. pulluklar çıkartılıp o uzun tırnaklar takılsa daha faydalı olur!