Önemli bağlantılardır. Tarihsel olarak dinlerin yayılmacılığından da detaylıca bahsedebiliriz aslında.
Ama bunu zaten herkes bilir. Türklerin de ıslamla tanışması savaşı kaybetmemizle olur. Yani savaşsız zor işlerdir hele ki eskiden.
Her neyse asıl konu din ve savaşlar. Din savaşa yönlendiriyor peki ama insanlar buna nasıl inanıyor? Tabi ki şehitlik yani cennet vaadiylen.
Şimdi bir hristiyan, yahudi ve müslüman düşünelim. Bu üç kişi de şehit olursa cennete gideceğini düşünüyor.
Ve savaşa tutuşuyor fakat tek din doğru dersek cennete gideceğini sanarak ölen iki kişi cehenneme gitmiş olacak. Bu bir çok din içinde geçerlidir. Savaşmak, ölmek, cennet ve cehennem gibi gibi.
Yani başlıca olay savaş olursan cennettesin tarzı bir görüştür.
''Rabbinin sözü hem doğrulukça, hem de adaletçe tamamlanmıştır. O'nun sözlerini değiştirebilecek hiç kimse yoktur. O, işitendir, bilendir."
"Bu, senden önce gönderdiğimiz bütün peygamberlerimiz hakkındaki sünnetimizdir. Bizim sünnetimizde herhangi bir değişme göremezsin." (isra, 17/77)
Bakın ikinci ayete dikkat. Bizim sünnetimizde herhangi bir değişme olmaz. Senden öncekilerin sünneti de geçerli.
"Onlara dünya hayatında da, ahiret hayatında da müjdeler vardır. Allah'ın sözlerinde değişiklik yoktur. işte bu en büyük kurtuluştur." (Yunus, 10/64)
Şimdi arkadaşlar bu tarz bir çok ayet var. Özellikle ikincisini ekstra olarak belirtelim yine. Neden ikincisini belirtiyorum. Çünkü bazıları diyor ki bu sözler sadece kuran için geçerlidir. Diğer kitapları kapsamaz. ikinci sırada paylaştığım ayeti tekrar yazayım.
"Bu, senden önce gönderdiğimiz bütün peygamberlerimiz hakkındaki sünnetimizdir. Bizim sünnetimizde herhangi bir değişme göremezsin." (isra, 17/77)
Burada tabi sözden değil ama önceki sünnetleri de kapsıyor. Diğer ayetlerin hepsinde de ortak görüş Allah'ın sözleri değiştirilemez düşüncesi. Peki kuranda diğer dinler değiştirilmiş deniliyor mu?
"Rabbinin kitabından sana vahyolunanı oku! Onun sözlerini değiştirecek kimse yoktur. Ve O'ndan başka bir sığınılacak da bulamazsın." (Kehf, 18/27)
Evet görüyoruz ki hiç kimse yoktur ki onun sözlerini değiştirsin yine bir ayet. Şimdi sen tevrat veya diğer kitaplar değiştirildi diyorsan. Bu ayetleri yalanlamış olursun. Eğer bunlar sadece kuran içindir diyorsan da kanıtlamak zorundasın. Ama bunlar kuran için değil tüm kitaplar içindir.
Bu da cevap verirken ama o aslında öyle değil diyenlere cevap niteliğinde ayet
"Onlardan bir grup, okuduklarını kitaptan sanasınız diye kitabı okurken dillerini eğip bükerler. Halbuki okudukları kitaptan değildir. Söyledikleri Allah katından olmadığı halde, 'Bu Allah katındandır.' derler. Onlar bile bile Allah'a iftirâ ediyorlar." (Âl-i imran, 3/78)
Evet halen diğer kitaplar değiştirildi diyenler olabilir. Ama ayetler böyle inkar mı ediyorsunuz?
Birinci tip: Sağlıksız oğlum onlar. Doktorlar falan kötü diyor yapacaksan sporu doğal yapacaksın doğal diyen tip.
ikinci tip: Toz kullanarak tabi kas yapılır. Toz kullansam bende yaparım. Bunu 50 cm ve üstü kollu adamlar için bile yorum olarak yazanlar var. Biraz zor yapar ama umutlu işte.
Şimdi ne protein tozları sağlıksızdır. Ne de kullanarak kas yapabilirsin. Besin takviyesi olarak değerlendirilir. Protein tozları ekstra destek olarak kullanılabilir faydası da olur. Ama ne protein tozu kullandın diye çok büyük gelişme olur. Ne de kullanmadın diye spora ayrı bir sayfa açmış olursun.
Tarihi konuları güçlü olanların kendisine göre değiştirebilir mi? Bir bakıma evet bunu yapabilirler. Bazı liderler vardır çok iyi bilinirler daha doğrusu kendilerini böyle anlattırır geri kalanı sır haline getirirler.
Bu yüzden tarihin bilinen yüzü ve bilinmeyen yüzü vardır. Güçlü olanlar tarihi şekillendirir değiştirebilir. Aynı şekilde bilinen kaynakları gizleyerek farklı şekilde göstererek de değiştirebilir.
Müthiş özgürlükçü bir sistemin okullarda türbana özgürlük demesi fakat sakallara bu özgürlüğü vermemesi durumudur.
Onlar türban takarak kılıf kıyafet kuralını delik deşik ediyorsa, neden sakal bırakmak tarzı şeyler yasak halen? Onlar türbanla giriyorsa erkek öğrenciler de sakal bırakabilmeli.
Zaten kılık kıyafet diye bir şey kalmadı türbanla. Kız okula türbalıyım diye ayrı kıyafetler giyip gidiyor bir şey demiyor, diyemiyorlar. Çünkü onlar türbanlı onlar ayrıcalı.
Bazılarının sürekli yaptığıdır. Neymiş önceden türbanlı kızlar okullara alınmıyormuş.
Tabi alınmayacak başka ne olacaktı? Orası siyaset yeri mi yoksa eğitim yeri mi? Siz eğitim ile siyaseti karıştırırsanız olması gereken odur. Halen öyle olması gerekiyor zaten.
Kadına saygısızlık
Cahillik
Geri kalmışlık, Çok az istisnai ülke vardır geri kalmamış olan.
Yobazlık
Din ile insanları soyma, kandırma gibi bir çok ortak sorunları vardır.
Haham'ın Muhammed Ali'nin veda töreninde yaptığı konuşmalarda Türkiye için söylediği sözlerdir. Sözler şöyledir:
Seçimle işbaşına gelen yetkililere işkenceye son vermelerini söyleyin. Bu ülkede 2008’de ekonomik kriz yaratan bankalara ve büyük şirketlere, gelir dağıtımı adaleti istediğinizi söyleyin. Şiddet kullanan politikacılara 'Dur' deyin, savaşlara 'Dur' deyin. Türkiye’nin liderlerine Kürtleri öldürmeyi bırakmalarını söyleyin. israil Başbakanı Netanyahu’ya, iç güvenliği sağlamanın yolunun Batı Şeria’yı işgal etmeyi bırakmak,Filistin devletinin kurulmasına yardımcı olmaktan geçtiğini söyleyin."
Anlam verilemeyen olaylardan dır. Çoğu kürt daha çocukken kavgacı yetiştirilir. Abileriyle birlikte millete atarlanmaya götürülür. Ciddi ciddi boyle kürt aileleri var gördüğümde.
Neden insancıl olamıyorlar acaba? Genel olarak hep çok sayı da gezip rahatsızlık çıkarıyorlar.
Şüphesiz ki neyin peşinde olduğunu şaşırmış kadındır.
Hem türbanlısın hem de güzel gözükmeye çalışıyorsun. işte ondan sonra size süslüman falan deniyor. Ya türbanlılığa uy ve çirkin ol. Ya da hakkınızda çıkan sözlere sakin ol.
Türbanlı veya kapalı diye devam eden tabirlere bir şey demeyeceksiniz o halde.
Sözlükte çıkan bir uyarıdır. Türbanlı geçen bir başlık açacaktım ki siyasi konularda başlık açmayınız uyarısı gördüm. Türbanın siyasi bir obje olduğu sözlük de bile belirtilen bir şey haline gelmiştir.
insanı deriden yaralar etrafınıza bakarsınız onlarca çomar vardır. Bu çomarlar insana her dönemde rahatsızlık verebilir.
Razamanda çomarlardan dolayı dışarıda bir şey yiyemezsiniz. Göz zevkinizi bozan gözüne kadar kapanan çomarlar vardır, bununla birlikte erkek çomarlar da kadınlara rahatsızlık verir.
Yani oldukça zor ve üzücüdür. Belediyeye şikayet edip bu çomarları toplatmak gerekir.
Şehit eşinin söylediği sözlerdir. Söylediklerinin tamamı:
Eşimle selfie. Saçlarımı düz severdi, süslenip gittim yanına, o beni gördü duydu, ben ancak mezar taşına sarılabiliyorum. Bir evladı yok ki babam desin, gün gelecek sahipsiz kalacak mezarı... Tıp ki diğer şehitler gibi.
Şehitler ölmez diyorlar doğru şehitler ölmez, gelin birde analarına babalarına eşlerine çocuklarına soru, onlar yaşıyor mu?
Şehit eşi Emine çelik'in sözleri. Evet sürekli diyoruz ya şehitler ölmez falan falan. O adamlar bizim için ölüyor 2 güne unutuyor filmlere dalıyoruz değil mi? Ama aileleri unutmuyor işte. Sırf yanlış politikalar yüzünden ölüyor bunca insan.
Ama siz uyuyorsunuz ve tek dediğiniz şehit ölmez. Ölüyorlar işte ölüyorlar.
Osmanlı da bir gün ramazan ayında birisi fakirlere yardım etmek için para verecek insan arıyormuş. Ama nasıl olduysa hiç kimseyi bulamamış tabi koskoca coğrafya çiftçiler falan aşırı zengin para basıyorlar kimse yok. Bu da ağaca asmış ve 6 ay boyunca kimse almamış.
Kanıt mı? Ben hiç bir kanıt bulamadım hiç bir tarihçi buna kanıt gösteremeyip çoğu tarihci yalan diyor. Ama öyle diyolaa işte.
Osmanlı o kadar zengin o kadar zenginmiş ki yerlere altınlar dökülürmüş. Giderken insanlar altın bulurmuş da almazmış. Ama bazen saray da bile para bulunamaz cariyeler bile sıkıntı çekermiş.
Bunu mu kimler diyor. insanlar diyolaaa kanıt falan yok.
Bunun gibi bir çok hikaye vardır ara sıra okuyorum. Çocuğunuz falan varsa masal niyetine okursunuz. Ama sonra gerçekleri de anlatın da inanmasın yavrucak.
(bkz: Celali isyanları) örnek olarak bu isyanlar anadolu halkının fakirlikten, parasızlıktan çıkardığı isyanlardır. Halk maşallah o kadar zengin ki isyan ediyor işte. Aç gözlüler sanırım.
Herkesin bir isteği de öldükten sonra beraber olmaktır. Fakat bu olayın ilginç yanı şu şekildedir.
Şimdi ben ailemle yani anne baba ve kardeşimle olmak istiyorum ve herkes aileleriyle olabilecekse. Anne babam da anne babasıyla, onlar da anne babasıyla diye bu son nokta yani ilk insana kadar gitmez mi?