Kişiden kişiye değişen tepkilerdir. Çevremde gözlemlediklerim; suskunlaşma, içine kapanma, iletişim kurulmaya çalışılınca başını başka yöne çevirme, uzaklaşma vb.
Turizm meslek lisesinde ücretli öğretmenlik yaptım 1 sene kadar. 10. Sınıflara giriyordum. Öğrencilerim çok yaramazdı ve sürekli dersi kaynatmaya çalışıyorlardı. Bu konuda sınıf yönetimi sağlayabilmek açısından sınıfın düzenini bozan kişiyi bulup ona belirli görevler veriyordum. Bu görevlerden biri de sınıfta yüksek sesle kitap okumaktı. En haylazını seçtiğim için herkes ona dikkat kesiliyordu. Onun açığını aramaya çalışıyorlardı diğer yaramazlar. En haylaz olanı genelde özgüveni yüksek olan biri olduğu için bu konuda sıkıntı çekmiyordu. Bunu güzel bir şekilde yerine getiriyordu. Sınıfın düzenini bu ve bu tarz şeylerle sağlamaya çalışıyordum. Sesli kitap okutmak öğretmenin kullanabileceği güzel bir yöntem aslında. Sonra okuduklarından ne anladın diye tahtaya çıkarıp sormakta güzel oluyor. Öğrencimin yıl sonundaki durumuna baktığımda bu yöntemin işe yaradığını düşünüyorum. Ayrıca özgüveni düşük olan, kendini ifade etmekte çekinen öğrencileri fark ettiğimde yine onlara sesli kitap okuttururdum. Onlar için eziyetti belki ama bir kırılma noktası olacağını bilmiyorlardı. Bunu tekrarlaya tekrarlaya çok sessiz olan Öğrencilerim bile artık derse katılmaya başlamışlardı. Öğretmenin bunu uygularken ki amacı, bunu uygularken ki iletişimi çok önemli. Sadece bu yeterli değil elbette. idealist bir öğretmen gözünden de olaya bakmak için paylaşmak istedim.
Not: dersleri kitap okutarak geçirmiyordum elbette. Ama haftada bir bunu yapıyordum.
istanbul beylikdüzü' nde bulunan (şuan yerinde marmara park vardır), 2006 yılında kapanan, eğlence merkezi. doğum günlerinde bedava girilebiliyordu. başka bir dünyaya girmiş gibi hissettirirdi. çıkmak istemezdim oradan. konuşan ağacın bir türlü konuştuğu zamana denk gelememiştim. ayrıca alaborayı hiç denemedim. fena korkuyordum ondan. tren ve su kayaklarına bayılırdım. korku odası falanda güzeldi. çocukluk anılarım arasında güzel bir yere sahiptir. https://galeri.uludagsozluk.com/r/1671790/+
pera filmde Mayıs ayı. içlerinde anthony chen'in yönettigi 2013 yapımı cannes film festivali'nde ödül kazanan, ilk singapur filmi 'ılo ılo' da yer alıyor. https://galeri.uludagsozluk.com/r/1671776/+
Yataktan sıçratır. Kötü hissettirir, korkutur.Evi turladım iyi gelir diye yok hala kendime gelemedim. Tekrarlanmasından korktuğum için uyumaktan çekiniyorum.
hiç unutmam üniversite birinci sınıfta türk dili hocamın sorduğu sorudur (neden böyle bir soru sorduğunu açıklamamıştı). sınıfın çoğu sınavdan kalmıştı. iyi adamdı kendisi.
''Melankolik kişi yüreğini yiyip bitiren bir şeylerin varlığını hisseder. içini kemiren bu şeye teslim olmak istemez ancak çaresizlik içinde onunla mücadele etme gücünü yitirir. “Uyum sağlamayı, boyun eğmeyi beceremez. Sürekli arayış içindedir. Tüm şeylerin hiçliğini keşfeder. içinde kıpraşıp durduğu olumsuzlama boşluğunda güvensizliği tek olumluluk olarak kalır. Ama güvensizlik verimsizdir, tüm içsel kuvveti tüketir.
Arayışı olanaksız bir dünyaya doğrudur. Bu dünyada olmayan başkalıkların özlemi içindedir. Uyumsuzluğu ve kabullenemeyişi bundandır. Dünyanın zevklerini hor görür. Nietzsche’nin dediği gibi ‘sürülere özgü zevkler herkes için değildir’. Uyumsuzluk acı verse de, acıdan kıvransalar da kendilerini bir yere, bir tanıma yerleştirmek istemezler ve herkes gibi yaşamak onlara korkunç görünür.
Aristotales ‘Sorunlar’ adlı kitabında melankoliye yer vermiş ve ‘Neden ister felsefede ya da politikada ister şiir ya da sanatta olsun olağanüstü kişilerin hepsi melankoliktir’ diye yazmıştır. “Sıradan insanlarda melankoli hastalığı görülürken doğaları gereği melankolik olanlar hasta değillerdir. Sırdan hastalardan farklıdırlar. Bu farklılık ve olağanüstülük olumlu anlamdadır. Melankolik mizaçlarda normal koşullarda baskı altında tutulan yetenekler ve yaratıcı güçler özgün koşullarda serbest kalır” . Hipokrat’ a göre korku ve hüzün uzun sürerse melankolik durumdan söz edilebilir. Hipokrat melankoli üzerine çalışmalarda bulunmuştur. Melankoliyi çökkün, umutsuz, tüm cesaretini yitirmiş bir durum, acı içinde kıvranma, ışıktan insandan kaçma, karanlığı sevme ve konuşmaktan kaçma olarak tanımlamıştır. Melankolikler de uykusuzluk, dalgınlık, korku, öfke, hüzün gibi durumlar görüldüğünü belirtmiştir.''
- Melankoli, hüzünlü olma mutluluğudur.
Victor Hugo
Yıllardır şehir dışında okuyup ailesinin yanına geri dönen kişinin yaşayabileceği durumdur. Liseden, çocukluktan falan arkadaşlar kendi hayatını kurmuşlardır, çalışıyorlardır, müsait olmazlar genelde tek tük görüşülür. Tek başına yapılabilecek etkinliklerin çoğunu yapmışsınızdır başa sarıyorsunuzdur. Daha önce sosyal biriyseniz canınız fena şekilde sıkılmaya başlamıştır.
Akademik bir başvuru yapacaksanız genellikle üniversitenin belirlediği hazır bir şablon oluyor. eğer üniversitenin belirlediği herhangi bir şablon yoksa yök formatında internette kolayca bulabileceğiniz örnek cv ler var (yüksek lisans başvuruları içinde geçerli). aynı şekilde başka kurumlar içinde birçok örnek cv ye internette kolayca ulaşılabiliyor.
-dikkat edilmesi gereken şeylerin başında doğru beyanlarda bulunmak geliyor. daha önce çalıştığınız, katıldığınız eğitimleri, kursları, bildiğiniz dilleri eklemek vs zaten bunlar iyi bir cv örneğinde olacaktır. kendinizle ilgili bilgi vermekten çekinmeyin.
-önemli bir konuda referanslar. daha önce çalıştığınız kurumdaki kişilerden, yüksek lisansa başvuru yapacaklar için üniversite hocalarınızdan, kadro başvurusu yapacaklar danışman hocalarından referans alabilirler. en fazla 2 kişi yeterli olacaktır. referansın dikkate alınmadığı yerlerde oluyor ( adamların adamı belli oluyor çünkü. adaleti sorguluyorsunuz böyle zamanlarda).
-başvuru yapılacak yer hakkında detaylı bilgi sahibi olmak.
-bunun dışında iyi bir araştırmayla örnek bir şablon bulmak ve cv hazırlamak çok zor değil.