bizim mahallenin sokak köpekleri ile, aşağı mahallenin sokak köpekleri, saat gece yarısı bir ile iki arasında bizim apartmanın önünde karşı karşıya gelip, karşılıklı havlaşıp dağılıyorlar. istisnasız her gün. dertleri ne acep.
sincap şaşırmıştı. bugüne kadar kimse bir sincap'a küfür etmemişti. şaşkınlığını üzerinden attı; " bak beyim, bugüne kadar kimseye lan demedim. benim sinirlerimi zıplatma oro.pu evladı" dedi. saygısız abdal'a.
kırk saniyenin altında, on iki soruyu doğru çözen kişileri görüyorsanız meydan okumalarda. bilin ki hile yapıyordur. şunu da belirtmekte fayda var.
tarih: padişahlardan
bilim: periyodik cetvelden
spor: futboldan
oluşuyor. bahsettiğim başlıklardan yüzde yetmiş civarı bu tür sorular gelmekte.
kahvenin kokusumuydu yoksa sigaranın göz yaşartan dumanı mı insanı kendine getiren. gece balkona çıkıp sessizliği ve huzuru bulabilir miyiz karanlık yansımalarda. kime sorsam hareketliliği, canlılığı ve güneşi sever. bilmezler ki siyahtaki asaleti.
böyle durumlarda, mutfaktan kapılan boş bir fincan ile rahatsızlık veren ibinenin kapısı çalınır. işaret parmağına geçirilmiş fincan gösterilir. lavuk ne istiyorsun dediğinde, bir fincan huzur denilerek kafasında fincan parçalatılır. darth vader yürüyüşü ile geri dönülür.
yıl 2009 üniversite zamanları. ismet'in sevgilisi şehir dışından gelmiş geri dönecek. bileti gece yarısı 1'e almışlar. uşak'ta bir ilçede okuyoruz tabi merkezden geri dönüş yok o saatte. konuştuk aramızda, kız otobüse biner binmez sabahlıcaz merkezde. neyse o gece yarısıda benim doğum günüm. normalde unutmam ama hoşlandığım bir kız vardı (ileri de sevgili olduk 2 sene kadar sürdü) bundan dolayı unuttumuşum. aklìmda durmadan hoşlandığım kız var bildiğiniz mal olmuşum geziyorum etrafta. uşağı bilenler, okuyanlar veya okumakta olanlar bilir. anadolunun tesisleri var. oralarda ufak bir çimenlik alana yayılmışız muhabbet edip saati bekliyoruz. saat 12'ye doğru ismet ile sevgilisi biz bi dolaşıp gelicez dediler. tamam dedik. bilalle beraber muhabbete daldık tekrar. daha sonra birisi gözlerimi kapattı arkadan, ben ne oluyoruz lan demeye kalmadan elini gözlerimden kaldırdığında karşımda ufak bir peki pasta üstünde bir adet mum. bir an donup kaldım. beklemiyordum açıkcası. üflemeyecekmisin diye homurdanmaya başladılar artık. pastayı üfledim ve dörde böldük ufacık keki. daha sonra ayağa kalkıp seviyorum lan sizi diyerek sarıldım hepsine uzun uzun. hayatımda aldığım en güzel doğum günüydü. mum'u üflerken hepsi hayatımda var olsun diye dilek tutmuştum. çok şükür ilk gün ki gibiyiz hala. aklıma geldi paylaşmak istedim. varsa sizinde böyle sizi mutlu eden tebessüm bırakan yazmaya başlayın derim.