insanları hep bir telaş, bir acele içindedir. Burada eli cebinde gezmeye çıkmış birisi neredeyse yoktur. Dünyanın en pahalı kentlerinden biridir. Bizim türk gençleri karınlarını migrostan aldıkları kruvasanlarla doyurabilirler. Gezilecek görülecek pek bir yeri yoktur. Ancak Parc des bastions adı verilen yer huzur verici bir yerdir. Yazın insanlar bisiklete biner, çimlerde yatar, kışın ise buz pateni yaparlar. Aktarma yaparsanız muhtemelen italya üzerinden olacaktır. italya havaalanında çantamın kilidini kırıp içindekileri karıştırmışlar. Ayrıca orada kimse ingilizce konuşmuyor sizinle. Bu sebeple paraya kıyıp direkt uçuş tercihi yapılmasını öneririm.
insanları asık suratlı, gençlerinin %80'i otçu, yaşlılar yalnız, orta yaşlıların da yarısı sapmış, geri kalanının ise asyalı göçmen olduğu isviçre kentidir. Burada geçirdiğim iki gün boyunca iki kere, EPFL'e gittim. aynı sınıfta olan ögrenciler birbirlerine selam bile vermiyor. Burada yaşamaya kalkan türk vatandaşlarımızın akıllarını kısa zamanda kaybedeceginden yüzde yüz eminim.
bu olay benim tarafımdan denenmiştir. yaktım ulan! sizde yakmak istiyorsanız mangalda urfa, kanat, köfte yiyin. üzerine soğan, kola ve 2 saat göbek üstüne yatın. not: yanınızda çakmak bulundurmayı unutmayın, geldiğinde çakın çakmağı, kendinize ateşe teslim edin.